06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1957 yılında ilk öykü kitabını bir arkadaşiyla ortak biçimde çıkarır Dinçer Sezgin. Kitabının çıkış serüveni sırasında, o dönem Izmir'de avukatlık yapan Necati Cumalı'ya, götürülür bu yayımlanmamış dosya. Cumalı'nın onları gülümseyerek karşılamasi ve dosyalarına ilişkin söyledikleri ile başlar Dinçer Sezgin'in yazın yaşamı. HÜSEYİN PEKER Insanlarm Ayak Sesleri'yle baslavan serüuen nızlıktan neler varedeceğini hesaplamayan, ondan yararlanmayı göze alamayan kişilerdir. Yalnızlık bizi yaratmaya götüren en önemli süreçtir. Birilerine takılarak kaybettiklerimizi en çabuk önümüze getiren yine yalnızlığın, hüzünlerin kendisidir. Aynı söyleşide(3) yine ilgimi çeken bir deyişi de şöyle dile getirmiş Dinçer Sezgin: 'Ama, öykü işçiliğinin bitebileceğini de hiç sanmıyorutn. 'Bitti' deyip demlenmcsi için beklemeye aldığınız bir öykü, her yeni okumada, bir başka eksikle çıkar karşınıza. Eksilen öykü değildir ashnda, değişen ve çoğalan sizsiniz.' Öykü işçıliği konusunda nerede durur Dinçer Sezgin? Bir kez tümüyle yüreğiyle yazan bir öykücü. En başta yüreginin sesi komut veriyor, yazacağı konulara. Onun sıcak çırpınışlarını duyumsuyorsunuz bir kere. Sağlam tutmaya çalıştığı bir kurgusu var. Bıınu başarıyor da. Ama anlatım sıralamasını, bazen razla yalın ve özensiz tuttuğunu eklemeliyim. Bazen duygunun komut verdiği hiç dağılmadan sona erdirdiği o giizel yöntem, arada kalan yerlerde aynı işleyiş özenini sağlayamıyor. Konuya fazla baglı kalıyor. Onu süsleme yöntemini bazı yerlerde gereksiz sayıyor. Konunun hızla akıp, o çarpıcı finallere varmada, kendi yakalayacağı özene fazla bağlı tutuyor. Yeni biçim denemelerine, yeni anlatım alumlarına kapalı gibi görünüp, daha ziyade klasik anlatı biçimlerini yeğleven Sezgin'in bir yönü ise şiirsel söylemlere açıfe: (M. Emre söyleşisinden)(4) 'Öykünün de şiirle iç içe olması çok doğal bence. Ben sözcükle rarasında bir ses ve renk akrabalığı olduğuna inanıyorum.' Yaytmlanmış iki şiir kitabı, aynca iki çocuk öykü kitabı bulunan Sezgin'in yayımlanan tüm öykü kitapları ise şöyle: Insanların Ayak Sesleri (1957), Geçmişe Bakan Kadın (1991), Sokağa Çıkma Yasağı (1993), tzmir Resimleri (1994), Gözlerinde Mavi Kuşlar (1997). Geçmişe Bakan Kadın'dan bu yana büyük değişiklik göstermemiş Sezgin. Ama yüreğini hep konuşturmuş, nep işin içine katmış, olan biteni onun süzgecinden geçirmis. Sanki onda yürek, yazdıklarının bir denetleyicisi, karar vereni. Bu arada tahsilinin Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü olduğunu eklemeliyim. 1966'da ise TRT'ye prodüktör olarak girerek, birçok program yapıp radyo ve TV için birçok dizi ve program yaptığını yaşam çizelgesine eklemeliyim. (Kaynak: Ş. Kurdakul, sözlük 1999) Al dığı birçok ödüller içersinde öykü bağlamında en çok sözü edilmesi gerekenleri.ise şunlar: 1993 Yunus Nadı Röpprtaj Ödülü, 1994 Çankaya Belediyesi Öykü Ödülü. Muzaffer Buyrukçu'nun(5) onun öy Bir Dinçer Sezgin portresi D inçer Sezgin adı, bugün daha çok dikkatimi çektivse; onıın benim de yasadığım kent olan Izmir'de, son on yıldır yarattığı sanatsal etkinliklerde basrol oynayışının, tiyatro eleştirmenliğinden yazın sözcülüğüne varan çizgide etkin olıışun önündeTcalışının yeri var diye düşünüyorum. Bugün kendisi iki kez Bypass ameliyatı olup, kalbinden yara almiij bir kahranıan gibi ayakta direnmesini, engin bir yazın sevgisinden esin almaktadır. 1939 Torbalı/îzmir doğıımlu olduğunıı bildiğimiz, yazının çeşitli alanlarında eser vermiş olan Sezgin kendi gençliğini bir söyleşisinde Mııstafa Emre'ye(l) şöyle anlatmaktadır: 'Benim çocukluğum hiç de parlak geçtnedi. Yoksul bir ailenin çocuğuydum. O günlcrden aklımcla yalnızca aazetelerden, bezlerden yaptığımız toplar, bir de üzerine yalnızca salça siirülmiiş ckmek dilimleri kalmış. Geçimsiz bir ailenin çocuğuydum. Evimizde siirekli kavga ve dayak korkusu vardı. Biliyorsunuz korku, kavga, dayak; insanı piştnanlık ya da umarsızlık duyguları nedeniyle bir yerlere sıgınmaya zorlar.' Sezgin için bu sığınma alanı sanatın her türlü dalına biraz konmak mı olmuştur? Yoksa bu kadar yanık bir yürelde, sıcak bir ağızdan anlattığını düşündüğiim öykülerinin çıkış ve besi kaynağı mıdır? 1957 yılında ilk öykü kitabını bir arkadaşiyla ortak biçimde çıkarır. Bu serüven sırasında, o dönem îzmir'de avukatlık yapan Necati Cumalı'ya, bu yayımlanmamış dosya götürülür, akıl danıılır. Cumalı'nın onları gülümseyerek :arşılaması ve şunları söylemesi(2) onlara tuz biber olur aslında: 'Kitap çikarmak bir birikim işidir. Sizin birikiminiz nedir bilmiyorum. Bana kalırsa kitap çıkarma konusunda açele etmeyin. Kitap ne zaman olsa çıkar. Once çevrenizi, ulkenizi, insanları tanıyın. Deneylerinizi arttırın. tnsanlara söyleyecek sözleriniz olsun. Dergilere yazılarınızı gönderin. Biraz adınız duyulsun.' Aynı söyleşide öykü yazma teknikleri içersinde 'Yalnızlık ve hüzün yalnızca benim için değil tüm sanatçıların yaslana geldikleri, yaslanacakları, yaslanmadan edemeyecekleri iki izlektir' diyor: 'yetişkinlikte de hüzün ve yalnızlık, sırtınızı yasladığınız iki yumuşak yastık, iki korunak, iki sığınak oluyor.' Nedir yalnızlık ve hüzün diye, bir türlü takıldığı Sezgin'in? Hangi yalnızlıklardır bütünleştiği, hangi çıkarlardır hüznümüze takılanlar? Aslında yalnızlık ve hüzün yaratılışımızda vardır, doğamızı onlar kurar. Ne kadar evlensek, annebabamızın dizi dibinden ayrılmasak, okuliş arkadaşlarımıza sığınıp dursak, yalnızlık doğamızda vardır bir kere. Hep onıınla biçimlenip dururuz. Ama çoğumuz onu görmezlikten geliriz. Hani yalnız kalmamaya özen gösteren kişiler yalSAYI 633 Çoğalan insan kücülüğü için söyledikleri de dikkate değer bence: 'Hikâyelerinde duyguya önemli bir yer ayırıyordu. Duygunun nerelerde yoğunlaşıp nerelerde azaldığını; ayrıntılar arasındaki bağı saptarken ortaya çıkan boşlukları başka bir duygu öğesi ile doldurmayı iyi biliyordu. Hüznü hikâye yapısının tamamına yayıyor, dinleyeni, okuyanı içerden kavrıyordu. Cümleleri, tekniği saglamdı. Hayattan hikâyeye aktarılan ve değişik bir yorunıla ele alınan konular akar giderdi." Bir arkadaşiyla birlikte çıkarttığı, kendinin de yazma çizgısinde saymadığı ilk öykü kitabından sonra Mart 1991/Bilgi Yayınevi basımlı, öykücü olarak adını öne çıkarttığı kitabından söze başlayalım; Buyrııkçu'nun öykü alanını, ufkunu tarayan bu sözleruen sonra: Geçmişe Bakan Kadın; 'Şentepe Fotoğraflan' adlı sıkı bir öyküyle başlıyor. Başa gelenler Insan bu öyküyü okuduktan sonra, konunun sağlamlıgı karşısmda önce şunları düşünüyor: Sezgin bu denli inandırıcı, ya da hayret içinde bırakıcı konuyu bir gazete haberinden mi, bir dost dilinden mi kaynak yapmıştır? Çünkü insan imgeleminin dışına taşacak oir kurguya, bütünlüğe ve inandırıcılığa, sahiciliğe sahip bir öykü bu. Ya da bir komşunun sahici başına gelen yaşamöyküsu müdür Elvan'la Remzi'nin başına gelenler? Ankara'nın gecekondu scmti îjentepe'dc karşılaştıgı Elvan'la Remzi'nin evliliğe varan öyküsü anlatılır girişte. Elvan yakın bir köyün güzel kızıdır. Onu isteyenlere pelc evet demeyecek gururlu ve öz'enli bir köy kişiliği vardır. En sonunda köy ağası Kadir'in oğluna istemeye geleceğini haber alır. Vereceöi yanıt da nayırdır işin başından, ama bu hayırın ona getireceği, ailesine sağlayacafiı renalıklar zinciri onu ürkütür, Ankara'ya Şentepe'de izi köyde bilinmeyen bir ak' "Bugün yaşadıklarımız sömürü adı verilen korkunç sistemin, Marksizmi de kapitalizmi de Islamcı ideolojiyi de kendisine araç yaptığını gösteriyor." Tarih, UĞUR MUMCU'yu yine doğruluyor. UĞUR MUMCU'yu okuyarak "bugünün dünü "nü tartışalım! • 401ARIN CADI KAZANI • SAKINCALI PİYADE • LİBERAL ÇİFTLİK • DEVRİMCİ DEMOKRAT • İNKILAP MEKTUPLARI • AYBAR İLE SÖYLEŞİ • GAZİ PAŞA'YA SUİKAST • BİR UZUN YÜRÜYÜŞ • TARİKAT • SİYASET • TİCARET Ortak kltap f ve yakın tarihin aynası 69 yapıt... Stnlşletilmiş yeni tukısıyla BU HASRET BİZİM! BU DÜZEN BÖYLE Mİ GİDECEK? 100. doğum yıldönümünde NAZIM HİKMET'İ 9. öliim yıldönümünde UĞUR MUMCU'yu sevgiyle anıyoruz. Uğur Mumcu: Nazım Hlkmet: İIIĞUR MUMCU VE12MART Geriye Dönüşiin İlk Adımı EMİN DEĞER SÖYLEŞİ: Bütün kitaplanmızla Nazım Yurdunda Sürgün Olmak: • Deniz Kavukçuoğlu • öner Yağcı «sevgiözei M|'|» a g M j[ j • • " m t\r £ m ifflalM Kitap Fuanndayız! Hikmet'ten Uğur Mumcu'ya 6 Nisan 2002 13.0014.30 UCIUfARAŞTIRMACI CUMHURİYET KİTAP Paris Caddesi N0:14 Kavaklıdere 06540 ANKARA Telefon : (0.312) 417 77 20 (Pbx) Faks : (0.312) 417 57 46 Eposta : [email protected] www.umag.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle