26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

nar m yaşamoykusıı son derece ılgınç bır o kadar da oğretıu (, ınar ırı yas,amı karar lılığı ve çalışkanlığı yazıları ıse yurtseverlı ğı ve hdğımsı/lık sevgısını ıçenyor Ulusal Bağımsızlık Savdşı nın ıkı zıt çızgısı olan Hasan Lıhsın vc Alı Kcmal çızgılerının hâ la mucadele ettığı kımı haber ve yorumla nn 'mutjrckebasınınr çağrıştırdığı gıınu mu/de I ulav Alım Baran ın kıtabı gençler vc o/clltklc gcnç ga/etecder ıçın çok onem lı bılgıler alınnıası gereken dersler ıçerı yoı • Vasıf Çınar ve tzmir'e Doğru Gazetesi Yazıları/ \ulay Alım llaran/ Artna )aytn ları/ 124 \ Bir şiir oyuncusu HUSEYIN PEKER H uscyın Alcmdaı 1986 dan bu ya ııa çıkaıdıgı altı s,ııı kıtabıyla (kı şıııebaşjama tatıhıbundan eskı dıı) bıı sınema fılmınııı yonetnienı okı şııyla, bıı şıır odulu yonetıcısi ve bıı yayı nevı kuı ucıısu surdurııcusu sıfatıyla, yak laşık on beş seneyı aşkın suredır sanatın, edebıyatın ıçınde, bır yurek savaşçısı bı çımınde koştutan, tıpkı 'Atları da Vururfar' fılmındekı yonctmen Sıdncy Pollack gıbı koijturup, aynı kuyu etrafında donup yorulmayan, iılmın oyuncusu Mıchel Sar razın gıbı bu koştıırmayı terlemeden dur gun vc ıfadesız bıı yuzle karşılayıp bıı ruklaşan bıı sıncma adamı tadında Ya da Mujde Ar'ın yuksek kesımlerdekı etık so runlarla yıı/leştığı 'Dağınık Yatak' fılmı nın yataklannı toparlayan, derlı toplu koştuıan dağınık Jışkılcr tamamlayıcısı Bu ıkı orneğı sınemadan scçmem, onun elımdekı son kıtabı 'Sinetna Kitabı'ndan esınlenerek oldu Mujde Ar'ı yoneten Atıf Yılmaz nc kadaı soğukkanh ıdıyse bu denlı ^clüjik dağınıklıklara, Alemdar o denlı savruk bır sanat ışlemcısı Bunun kanıtı 1993'te çıkardığı 'Aşk ve Preludler'denekadaı etralaaçılmayaeğılım gos leıen bıı lırtına deresı o/anı ıdıyse, Ten K.itabı nda, o denlı ( emal Sureya'nın 'Üvercinka'sına ben/er, erotızme takılı kalmış bedensel ıç çekış,melerı yaratma nın o/anı goruncfu bı/e 'Huzun Kitabı'ndakı (Bcnım cn sevdığım kıtabı da bu oluyor) bıtkaç dı/eyı anmadan edemeye ceğım ' Tenha gardırobum en çok, başka ne yım kı bı kere ıncıttım kendımı' Saksısıyla kus bır çıçeğı bıle anlatırken, kendını kımsesız, tcnha bırakılmış bır gardroplaozdeşleştıren AJemdar, heı tıır lu nesneyle bariş,ık heı baktığı scyı şuı ya pabılıyoı Bunun ne kadarında baş.arılı ol duğunu aıamadan, heı şeyle barısık dur manın şıırını ya/ıyoı Sankı yazdıkları şı ır değıl de, ortada çarpıp, kırmızı ınıltıler çıkaran koskoca bır yurek Onuokuıken, nep bu kalbın ınıltılerını dınlcmck zorun dasını/ I lep o kalp Hep o scvccenlık Alcmdaı 'ın şıırıne takıldınız mı, hep onun kalbının peşınde gıden bırı oluyorsunuz C), kalbının karşısında sıraya geçen okur ların peşınde bıı ozan Kendını sevdır meyı çağaltıp durmuş, bıı aşıklar ordusu nu sureklı çoğaltmayı tasarlamış bır ozan, o kalbın sesıne kendı kalbınızı eldemek zorundasıni7 en başta Yıne 'Hüzun Kitabı'ndan bır kısacık dı/e 1 Iayat, hıç de ıyı gıtmedık senınle' Aman bu ne ser/enıs,, mahcup aynalar la bıle kaışılıklı konıışan bır okur avcısı, bırhu/unyaralayıcısı Kalabalık bır kalp, bır yerınde oturup seyırcısı kaldığını/ bır huzun tartışması Jıletım durup durup susturan Alem dar'ın, yarattığı bu sevecenlık oyunundan bon kıtabı 'Sinema Kitabı'na geçıyor Bu kıtap bır başka değıl elbet Nasıl 'Ten Kitabı'nda bedensel dıle bakarak, yureğını konuşturduysa ozan, ya da 'Huzun Kitabı' kâh hayatı, kâh yaşamanın bınbır çe KİTAP SAYI 622 şıt dıllcndııılışını konuşturduysa ozan, 'Sinema Kitabı' ıle daha oncclcrı az geçı nn bıraktıgı sinema scıuvcnını de pcşıne takarak 'Sıne'masal' bır evren îçınde de kendını konuştııruyor 'Nasılsa sınemanın kıığu kalplı çocıı guyum ben' (Sinema Kıtabı (s 13) dedı bır keıe Smemaya afla başladı so /e Kendını kabul ettırmenın hu/un alt va/ılı bır sekansı ışte onlar Ya da kah Me ral Ogu/'la kah Ar/u Okay la, kah luı kan Şuıavla butunleşen sevme dı/cleıı lenenğınıbu ısımlctlc kapatııken, yonet men hanesındebazen kendını kullanıyoı ba/en Metın L rksan'ı Yaptığı alıntılaıla da ba/en lurgut Uyar ın, k lskender ın, ba/en I laydar I rgulen ın, ( ahıt Zarıloğ lu'nun bır dızesıne takılıp kalıyor 1 luse yın Alemdar çoklıı aşkların şatrı Onun bıı dızesınde sevdığım ıma ettığı kahra manı gozunuzun onuncgetırırken, bırkı şı değıl çok kışı belırıyor bırden, bu tur şure bır ornek de Antalya'dan vermek ıs terım, 1 luseyın Cahıt Kerse'nın 'Ah, Minel Aşk' dedığı şeyde çokseslı bır sevme bulabıhrsınız bak lkısı de Huseyın, on dan mı bılmem ama Alemdaı 'ın çok kat manlı bır kalbı anlattığı bılınıyor O, 'Hayallerim Aşkım ve Sen' dedığı yerde 'Biri ve Diğerleri' fılmının ya da 'Duş Gezginleri' fılmının kamera arkasındakı bas. rol oyuncusuna duyduğu yakınlığı anla tır gıbı Hlmler bııbıııne karışık, tam bır Dağınık Yatak Ama ıçındekı ozan derlı toplu Bu karmaşanın ı^ersınden temız ayaklarla ı,ıkmasını bılıyor Ya da başka bır deyışle hayatının sinema gunu pasta sı u/erıne dı/eler tokuştııran o/an Alem daı, 'şair olmamalıydım' dıyebılıyor bır keıesındt daha sonra d.ı 'Sinam hiç olmamalıydım' (SK, s 17) dıyerek va/dık larının tumunden sıyrılabılıyoı 'Sinam onlerinde yakası fena bıçaklanmış' o/a nımı/ın deyımınce dubla) /aten dudak larda yapılıyor, Alemdar kalın hatları se ven bıı ozan Kalın kontrlarla g/ıyor sı nemanın resmını, kalın, saşaalı 1 ıpkı bır Karadenız deresının hızlı akarak peşıne takdığı bır yığın renklı taşı surukledığı gı bı, okurunu da bu kalp çaıpıntısının ıçe nsıne surııkluyor Işın ıçcrısınc gıderek faık edılen bıı 'dağınık yatak' mesclcsını faıkcttı mı de 'Yılları daha ^ok rotuş ısteyen bırıyım gdlıba' (SK s 24) dıyebılıyor Butun bıı ışlcn 'goruntu buyucusu yonetmen renginde' yapıyoı Nc deısınız, Alemdar goruntu buvucusu mu • Bcnce evet Ama a/ once de dedıgım > gıbı kalın hatlaıla, bıra/ı 'Bir adam bır kadın var ıçimde iyice anladım' (SK, s 27) dedığı turdcn ıntelen, cıns değıştıren duygusallıklarla Bazısı da Karadenı/'de hâfâ çay, çıcek, fındık toplayan peştema lı alnına ve belıne sarmış koylu tavrıyla İşte bır serzenış Daha oncekı kıtapla rında da ıntıhara varan yakınmalarla kar şılamışük onu 'Kı<,ı kırık bır yeşılçam fılmı rejısoru bı le olamadım'(SK, s 31) Ba/en fılm kopuyor, şızofrenı ve fuaye kokuyor ozanımı/ I lep o ruh cirpıntıfa ıı, denızını tersınden ı<,ıp kırlenen bır o/a nın son deyışlerı Bellı kı 'Masumiyet' tıl mı en cok adından oturu onu çok etkıle mıştır Gerçekten Huseyın Alemdar, her dem saf bır 'masum ifadenin yaratıcısı' kalmayı yeğlemıştır Çok bağıran bır utan cın ıfadesıdır belkı ya/dıkları, kendı sıkıl ganlığına bır tepkı gelışmış gıbıdır, bağı rıp susan kısık bırakılmış ıfadesınde Tıp kı kendı dedıklerınde olduğu gıbı 'Bellı, bendekı çocuktur bır tek masum, utana sıkı la kendıne çıkar gıbı oynar rolunu ah, hayatımın kâ ğıttan beyaz perde sınde'(SK, s 33) Huseyın Alemdar 'Kabuk tutmayan yarası olan sinema'yı anlatıyoı bu son kıta bında, ama hep ken dını koşturarak, hep o değışme/ olçuler şaşııan kalbını yorarak, hep te/ olumlere andıçeıek yaşayan tok seslı bır kalp atışı Ln cok d,ı onu duyuyorsunu/ 'Tok tok!' 1 vet tum duvduğıınu7, sinema mcyda nında atıp duıan oır kalp atışı Hanı her tuılu teknıgc başkaldırarak, sınemadan onde, benım kalbım dıyen bır o/anın ayak seslen Onde şıır sonra sinema Ivet,yan lış dııymadını/ ben bu kıtabı okuıken, sı nema oyunculaıının adlaıını, ba/ı fılmlc rın vcnıdcn hatıılatıldıgını hc|i Huseyın Alemdaı ın 'mentollu bır suç olup gunaha uyusak' dedığı koşede 'Ah manrem kışi oldum kendime, sırılsıklam' (SK, s 65) deyışı gıbı kendınden duydıım Yanı kısaca, 1 luseyın Alemdar'ın 'Sinema Kitabı' ışıklarını açıyor sahne duzenını ha /ırlıyor, çekım başlıyor ve başrolde bah settığı oyunculdi değd, onun ıçten kalbı oynuyor • Sinema KitabıHuzun Kitabı Ten Kitabı/ lluseyın Alemdar / llera !)iır/ 75+77+S5s Sözümüz Vardı FAHRETTIN DEMIR ıetken bır saır Ahmet Ozer Sa dece şıır anlamında değıl, yazma edımının değışık alanlarına ya yılan çok yonlu bır uretkenlık bu "Ayrı Beraberlıkler"den başlayarak yedı şur, bır ovku, bır gezı, ıkı roporta), bır ınce leme araştırma ve bır ga/eteye yazdığı hahalık yazılardan deıledığı dort kıta bıyla bırlıkte on altı kıtaba ım/a atmış Daha kıtaplaşmayı bekleyen bırçok uru nun varlığı da bu uretkenlığın bır başka kanıtı Ahmet Ozer'ın şıır verımının son hal kası "Sozumuz Vardı" "Sozumuz Var dı"yı okurken kımı sorular kurcalıyor ınsanın dımağını Şaırın, sanatçının bır yatırım seruvenı ıçerısınde donup dola şıp geleceğı yer yıne kendısı mıdır? Ya da sanat yapıtı bır "kendıne yolculuk" mudur, kendınden çıkışlı? Kendınden çıkıp kendıne mı ulaşmaya çalışıyor sa natçi'1 Çunku Ahmet Ozer, "Sozumuz Vardı"da "kendıne", "gerçeğın duşu"ne ve "anılar"a doğru bıryolcuaığa çıkıyor Yaşamın denızlerını şure yaslanarak geç meye çalışıyor Bu engın okyanusta, dı zelerden oluşturduğu yelkenlere ruzgâr taşırken, "mumdan' kayıklarını alevden bır dunyaya suruyor "Alevden bır dun yayı mumdan kayıklarla geç"meye çalışırken, elbette, gokyuzu de ınsanın ağıdına katılır Uç bolumden oluşuyor "Sozumuz Vardı" Bolumler, "kendıne yolculuk, "gerçeğın duşu" ve "anılarımızı ıstıyoruz" aalarını taşıyor Her bırının ayrı bır gondermesı olan bu uç bolumde de Ahmet Ozer, şur çızgısının kendıne ozguluğunu, bır "Ah met Ozer şurı"nden soz edılebdeceğını kanıtlıyor (Burada şu noktaya açıklık getırmem gerekıyor Bır şaırın bırkaç guzel şurını, bırkaç guzel şıır kıtabını orduğumuzde, kımımız hemen "Ahmet şı ırı", "Mehmet şıırı" damgasını basarak ucuz payeler dağıtırız Oysa, "Ahmet şıırı" değıl, "Ahmet'ın şıırı", "Mehmet $ıırı" değıl, "Mehmet'ın şurı" en doğru adlandırma gıbı gelıyor bana Bır "Dağ larca şıın"nden, bır "Necatıgıl Şı ın"nden vb soz edebdırız ama daha dk şıırlerını ya da ılk kıtaplarını yayımla mış genç şaırler ıçın bu adlandırmayı kullanmak dığer şaırlerımıze haksız Iık etmektır) Bır oncekı kıtabı "Aş kın Taç Yaprağı', kendı şıır çızgısı ıçerısınde bır ne saplaşmanın ızlerını taşıyordu "Sozu muz Vardı" ıse bır kopuşun ışaretçısı gı bı Ama bu kopuş, "redd ı mıras" anla mında bır kopuş değıl, kendınden once kınekenetlenerek "rarklılaşma'yıbarın dırıvor Ağır, uyıımlu bır suyun akışını yakalayarak, kopurmelerı taştan taşa sekmelerı duıııltmu!;, şıııını suyun sesıv le yıkıyor, suyun sesıyle sovleşıvor . "bır yaz gecesı suyun sesınde/ yıka nan bır rubaı aktı aramıza/ şeyh galıp'tı konuşan/ şıırı tanımlıvordu/ şaırı yava rak zamana/ granıt bıı kulteye/ soz/ ka zılıyordu ruzgârla' Dunden bugune, bugunden yarına ıl meklenen, halkalanan bır "serencam" ya da "bır nıce sevda" olarak da bakılabılır bu şurlere Çunku, dunu, bugunu, ya şanmışhkları harmanlayarak yenıden kuruyor Ahmet Ozer Yenıden kurar ken ae bır daha yaşıyor "bır gecenın sessızlığıne akar sesın/ zaman durur ellerın konuşur durmak sızın/ kendı ıçıne bır yolculuk başlar an sızın/ grı bır ıklıme gıren trendesın o an/ ınsan manzaraları akar camın ardından " Ikıncı bolum "gerçeğın duşu' Sadece uç şur var DU bolumde "ote lerden gelen ses", "gerçeğın duşu" ve "kız ve anne" Bu bolum ıçın soylenecek her şeyın eksık kalmaması ıçm "kız ve anne" şurının butununu buraya alıyo rum Çunku soyleyeceğım her şeyın, şı , ırın tamamı okunmadücça, eksık kalaca ğından korkuyorum "ayakkabıları buyuktu annemın/ on larda yorgun ayakları/ uyurdu/ gundu zun/ uykuyu unuttuğunda gozlerı / oy sa uyurken/ onlar uykusuzdu kapı eşı ğınde/ savrulan suyun sesını/ yağmuı un dınmeyen şarkısını/ surulerın getırdığı akşamları dınlerdı / ayakkabıları buyuk tu annemın/kuçukken onlarda yuzerdı/ ayaklarım/ uzaklara gotururdu benı an nem/ akhyla/ saçlarımı vermek ısterdım ruzgâra/ ardından soluksuz koşarken/ ayakkabıları tokezletırdı yuruyuşumu/ huznun ılmeklerı dokunurdu/ duşlerım de / yuruyuşum eşıtlendığuıde aklımla/ anne olmuştum " Uçuncu bolumde anıldrın ızuıı suruyor Âhmet Ozer Anılarla bırlıkte yakın geçmışımızın coşkusunu ve acılarını, "hepbırağı/dansoylenen" turkulerı.kı yımları.kırımları Ilmeklıyor dızelerın de Olumun bır aşk mektubu yazmak tan, sevdığıne "senı sevıyorum" demek ten daha kolay olduğu gunler "olume yakın yaşama uzaktı gunler/ bıraz da kendımızdık yolunu yakarak geçen/ oysa bır aşkı anlatan mektuplardı onumuzde/ en yuksek dağına tırmanırdık omrumuzun" Çocukluğunu arıyor ozlemle "çocuk yuzumuzu taşıyan" sıyah beyaz rotoğ raflardan çıkıp, mevsımlere kement atarken en çok da sonbahara takılıyor "Ilkyaz"uı çıçeklerı bıle "yoğun akşam ların koynuna sonbaharı dordur"uyor Yıne bu bolumdekı şurleruıde Ahmet Ozer, "mıltan bır omrun/ baharda taze lenen tomurcuğu"nu açtırıyor Kımı de zamansız yıtırdığımız, yaşayan ama unuttuğumuz değerlere selam gonderıyor Kaftancıoğlu'ndan Bedrettın Co mert'e, Nâzım'dan Orhan Kemal'e, Az ra Erhat'a, Fıkret Otyam'a bır memleket guzellemesı çızıyor • Sözümüz Vatdı/Ahmet Yay Kasım 2001/112 s Özer/ Bılg:' SAYFA 13 Gerçeğln düşü U Ruh çırpıntıları CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle