28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Göre Bir Erkeğin Evlenebileceği Kadın Sayısının Maksimum Sınırı". Sessizliği Dinle/ Marcia Muller/ Çeviren: Gümrah Sişli/ Epsilon Yayıncılık/ 306 s. " Amerikan Dedektif Romanı Yazarları Yaşam Boyu Başarı Ödülü" sahibi Marcia Muller'ın kaleme aldığı "Sessizliği Dinle", Epsilon Yayınevi tarafından okuyucuların beğenisine sunuldu. Muller'ın romanları arasında özellikle McCone serisi, heyecan tutkunu okuyucular tarafından sabırsızlıkla bekleniyor. Serinin son kitabı "Sessizliği Dinle", güzel bir dedektif romanı olmanın ötesinde insanoğkınun en büyük derdi olan kimlik sorununa da parmak basıyor. Sessiz DarbeBüyüklere Masallar Küçüklere Gerçek ler: II Cüneyt ArcayürehJ Bilgı Yayınevi/ 484 s. Büyüklere Masallar Küçüklere Gerçekler dizisi giderek ilginÇ bir içerik kazanıyor. Üçbeş yü önceki yakın tarihimizde yaşanan; fakat kamuoyunca yeterince içyüzü bilinmeyen 'bir olayı', daha doğrusu 'olayları' yansıtıyor. Sessiz Darbe'de her şey; baştan sona her şey, öncelikle yasalara, genelde gelenek ve göreneklere, karşı çıkılmaz biçimde uygun olarak gelişti ve gerçekleşti. Ama... Birçok 'ama' var ki, bunlar gerçekten içerikleriyle Sessiz Darbe'de ayrıntılarıyla yanıtlandı. Kitaptaki, 1994'te yaşanan yadsınamaz gerçeklerin anlatımında rol alanların başında, elbette zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Başbakan Tansu Çiller bulunuyor. Ne ki bu kez; Sessiz Darbe'de gelişen olaylarda önemli bir devlet görevlisinin adı da sık sık geçiyor: Zamanın Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş. Sessiz Darbe, devletin tepe noktalarındaki olayları, dışarıya yansıyan veya yansıtılan yüzüyle değil, gerçek içyüzüyle anlatıyor. GöçRumların Anadolu'dan Mecburi Ayrılışı (19191923)/ Türkçe Basımı Derleyen: HerkülMillas/ Çeviren: Damla Demirözü/ Uetisim Yayınları/ 296 s. Yunanistan'da bulunan Küçük Asya Araştırmaları Merkezi Tarafından hazırlanmış bir kitap Göç (Exodos). Rumİarın Anadolu'dan mecburi ayrılışları hakkmda 1950'li, 1960'h yıllarda yapılan sözlü tarih görüşmelerine, tanıklıklara yer veriyor. Göç edenlerin anlattıkİarı savaşın, insan hayatında nasıl acımasız bir mekanizma olarak yer alabildiğini, Rumlar ve Türkler arasında var olan sosyal hayatı nasıl altüst ettiğini, milli kimliğin destansı yönüne nasıl bir katkıda bulunduğunu ve toplumsal hafıza üzerinde nasıl bir travmatik etkisi olduğunu ortaya koyuyor. 19191923 arası Anadolu'da yaşanan savaşın tarafları, kendi tarihlerinin bir parçası olan ve bir 'kurtuluş' ya da bir 'felaket' olarak tarif ettikleri savaşla hesaplaşabildikleri, bunu dokunulmaz bir hatıra veya şanlı geçmiş olarak değerlendirmekten vazgeçebildikleri oranda tarihle daha barışık bir ilişki kurabilecekler. Göç (Exodos), geçmişi yeniden düşünmek için başlı başına bir imkân olarak da değerlendirilebilir. > menhast şatosunun asırlık kulelerindeki, karanlık dehlizlerindeki, gizli koridorlarındaki gerilim giderek artıyor. Light Günliik/ Mahfı Eğilmez/ Om Yayınevi/ 343 s. Toplumsal korkunun kişisel yansımasını ilk kez 1950'lerde küçücük bir çocukken yaşadığımı hatırlıyorum. Türkiye, diktatörlüğe gidiyor, diyordu çevremdeki büyükler. Diktatörlük ne demekti bilemiyordum ama herkes korktuğu için ben de korkuyordum. Sonra 1960 ihtilali geldi. Yine korkular. Sonra yüzbinlerce kişi arasından üniversite giriş sınavını kazanabilecek miyiz korkusu (...) Ardından 12 Mart'ta evdeki ders kitaplarına bakıp da bizi sol örgüt üyesi diye tutuklarlar mı korkusu. 1970'lerin sonuna doğru ekmek, yağ, gaz, tuz, yakıt, sigara bıılabilecek miyiz korkusu. 1980'lerde bu kez piyasa ekonomisine geçiş korkusu. 1990larda finansal krizler ve devalüasyon korkusu, 2000lerde ekonomik kriz ve konsolidasyonmoratoryum korkusu. Ayrıca bunların yanında sürekli var olan (...) kimliğimi evde unutmuş olmayalım korkusu, banyodayken sular kesilir mi korkusu, milli maç yayını sırasında elektrikler kesilir mi korkusu ve daha niceleri..." kitabının yazılış gerekçelerini böyle anlatıyor Mahfi Eğilmez. Yaşadığımız SefaletKurtuluş Çareleri/ Andre Gorz/ Çeviren: Nilgün Yutal/ Ayrıntt Yayınları/ 212 s. Andre Gorz, yeni bir yüzyıla girdiğimiz şu günlerde, bizlere yaşadığımız gündelik kâbuslardan çıkış kapılarını göstermeye devam ediyor. Bu yeni kitabında, önceki eserlerinde ele aldığı düşünceleri daha da olgunlaştırıyor ve kölesi olduğumuz "çalışma"dan kurtulmanın yollarını işaret ediyor. Çalışma, yaratıcılığı ifade eden ontolojik, felsefi anlamından tamamen kopmuştur ve bugünkü anlamı yalnızca bir işe sahip olmaktır. Dahası içinde bulunduğumuz bu dönemde çalışma ile yaşamlarımız arasındaki mesafe giderek açılmaktadır. Sahip olunan iş, toplumsal kimliği oluşturma işlevini yitirmektedir. Andre Gorz, yeterli ve düzenli bir gelir hakkının, sürekli ve düzenli bir işe bağlı olmaktan kurtarılması gereği üzerinde dururken; diğer yandan da, iktisadın ve "çalışma"nın öne çıktığı bir sosyalizm tahayyülü yerine, insani ve etik değerleri, işbirliği kurumlarını esas alan, yani "öteki kaygısı"nı, ötekine "özen gösterme"yi temel alan bir sosyalizmin imkânlarını tartışmaktadır. Einstein'ın BeyniBay Albert ile Amerika Turu/ Michael Paterniti/ Çeviren: Utku tlban Coşkunoğlu/ Bilge Kültür Sanat/ 250 s. Amerikalı genç yazar Michael Paterniti, romanını Einstein merkezli bir araba yolculuğunun rotasında kurgulamış. Roman, günümüz ve Einstein'ın yaşadığı dönem arasında da ayrı bir zamansal yolculuk yapar. Okur, yalnızca Einstein'ın iç dünyasına değil, günümü insanının ve bundan önceki birkaç kuşağın ona bakış açısını biçimlendiren toplumsal ve kültürel yapıîarın da içinde bulur kendini. 1955 yılında Einstein'ın cesedine otopsi yapan bir patolog, Einstein'ın gizli dehasının gizemini çözmek için, büyük bilimadamının beynini çıkartır ve koruma altına alır. Geleceğin bilimine olan inancı nedeniyle, öteki insanlarınkinden farklı olduğuna inandığı bu beynin sırlarının çözüleceğine duyduğu inanç ile yaşar. Patolog Thomas Harvey 84 yaşına geldiğinde, genç bir gazeteciyi de yanına alarak, Skylark tipi bir araba ile Einstein'ın torıınu Evelyn ile sonlanacak bir Amerika turuna çıkar. Bu gezinin en ilginç yanı, Harvey'in Einstein'ın beynini bir tılsım gibi her an yanında taşımasıdır. "Einstein'ın Beyni", okurlara, bilimin, aşkın, tarihi ve toplumsal gelişmelerin ışığında bilimsel bir serüven sunuyor. Zevkle okunacak, bilgilendirici bir metin... "Hayatımda Hiç Arkaya Bakmadım" Mübeccel B. Kıray'la Söyleşi/ Fulya Atacan, Fuat Ercan, Hatice Kurtuluş, Mehmct Türkay/ Bağlam Yayıncılık/ 308 v. "Ben hiç geriye bakan biri değilimdir. Yaşamımda ne oldu ise olduğu gibi kabul ederim. Sonradan irdelemeye falan uğraşmam. Onıın için de eskiden yaşadıkları•MAVATIMDA mı hele onlar hakkında özellikle o HİÇ ARKAYA zamanlar ne düşündüğümü hiç BAKMA01M" hatırlamam. Durum böyleyken dostlarım, eski öğrencilerim, yeni meslektaşlarım, doğrusu çok zor bir işe giriştiler. Uzun saatler art arda gelen sorularla elinizdeki yaşam hikâyesini ve bir sosyal bilimcinin genel düşüncelerini ortaya çıkardılar. Benim dcğil ama Fulya'nın, Hatice'nin, Mehmet'in, Fuat'ın ve elbette Gülhan'ın emeklerinin heder olmadığını düşünmek istiyorum. Çünkü, doğrusu 1998'in Ekim'inden 1999'un Ocak'ına kadar her hafta üç, dört saat konuştuktan sonra dostlarımın günlerce süren, bunları bir metin haline getirmr çalışmaları sahiden olağanüstü idi. Beşine de takdirler ve sevgiler! diyor Mübeccel B. Kıray kitabın Onsöz'ünde. Sırlarla Dolu Bir Sofra Akşam Yemeği/Anna Davis/ Çeviren: Fü.sun Talay/ Bilge Kültür Sanat/ 246 s. Akşam Yemeği, Anna Davis'in ilk 1111 v e romı daha şimdiden birçok başarıh roman yazmış olan Anna Davis, belki de en çok bu romanı ile anımsanacak. Topluma yöneltilmiş kara bir mizah olan Akşam Yemeği, birçok yazarın sorgulamaya cesaret gösteremediği, gündelik sıradan olaylar ve olgular altında yatan duygu ve düşünceleri betimliyor. Bu günümüzde herkesin bir maske takarak dolaştığı toplumlarda, gerçek bir Don Kişot'luk olsa gerek. Yazınsal Bir Tür Olarak KısaÖykü/H £ Ba/es/ Çeviren Gökçen Ezber/ Bilge Kültür Sanat/ 186 s. Kısa öykü, günümüzün belki de en hızlı gelişen ve giderek daha KISA fazla popülarite kazanan yazınsal türleri arasında yer almaktadır. Yabancı yazarlardan yapılan yoğun çevirilerin yanında, sayıları giderek artan yerli kısa öykü yazarları ile bu tür, ülkemizde de giderek daha fazla beğeni toplamaH.V.HVTFS ya ve ilgi görmeye devam etmekte. Kısa öyküyü her yönüyle irdeleyen bu kitap, kısa öykü tutkunlarının, yazarların, eleştirmenlerin ve yazınla, akademik düzeyde ilgilenen öğretmen ve öğrencilerin büyük ölçüde yararlanabileceği nitelikli bir kaynak özelliği taşıyor. la.ıaW Hu TtiffHıtr A GormenghastIIGormenghast/ Mervyn Peake/ Çeviren: Dost Körpe/ Om Yayınevi/ 565 s. Titus yedi yaşında. Katı feodalite kurallarıyla yönetilen bir diyarda; çökmekte olan, ama hâlâ görkemli bir krallığın tek varisi olarak yetiştirilirken dış dünyayı tanımanın özlemini çekiyor. Tüm kimliklerden kurtularak kendisi, sadece kendisi olmak arzusuyla; şatoya karşı olan sorumluluğunun ikileminde, içsel bir çatışma yaşıyor. Bu arada Shakespeare'in 3. Richard'ı kadar hırslı olan Steerpike, şatonun hâkimiyetini ele geçirme konusundaki planlarında adım adım ilerlerken, karşısına çıkan engelleri (ister canlı olsun, ister cansız) ortadan kaldırmaktan çekinmiyor. Bu iki karşıt gücün kaçınılmaz olarak çarpışacağı an yaklaşırken, Gor Konstantinopolis'te Haçlılar/ Geoffroi de VillehardouınHenrı de Valenciennes/ Önsöz ve Açıklamalar: Natalis de Wailly/ Çeviren: Alı Berktay/ Iletışım Yayınları/ 291 s. Haçlı Seferleri "manevi selamet" arayışıyla Doğu'nun zenginliklerine duyulan "dünyevi açlığm" ilginç bir karışımıydı. "Isa'nın utancını temizlemeye" çağrılan ve bu dünyada servet, öte dünyada da cennet vaadiyle gözleri kamaşmış kalabalıklar Haç'ın ardına takılıyor, paralar toplanıyor, gemiler kaldırdıyor, uzaklığı ve bilinmezliğiyle bütün zenginlik düşlerini kamçılayan Doğu'nun gizemli topraklarına doğru yelken açılıyordu. Bu seferlerin dördüncüsü ise Geoffroi de Vıllehardouin'in sözleriyle, "o güne dek işitilmiş en inanılmaz ve büyük maceralardan biri"ne tanık olacaktı: Kutsal Topraklar'a gitmek üzere yola çıkan Haçlılar rotayı o çağın en güçlü ve zengin kentine, Konstantinopolis'e çevirmişlerdi. Görünürdeki amaç, taht üzerindeki haklarıyla birlikte gözlerini de kaybetmiş II. Isaakios'u yeniden tahta çıkarmak, bu "görülmemiş ihanet"in cezasını vermekti. Satır aralarında ise, Bizans ile giderek güçlenen Batı arasmda gerilen ipler üzerinde çatışan çıkarlarm öyküsü yer alıyordu. CUMHURİYET KİTAP SAYI 622 SAYFA 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle