28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Avrupa Yollannda Türkive Yazarlann, sanatçıların, gazetecilerin, tiyatrocuların, diplomatlann, siyasilerin okumaktan zevk alacaklanna inandığımız 'Avrupa Yollannda Türkiye' adlı bu güzel yapıt hakkında Yıldırım Keskin'in kitabın 'Önsöz'ünde şöyle diyor: "Bu kitapta yaşantımın büyük bir bölümü yer alıyor. Bunlara olgunluk çağı anıları diyebilirsiniz. Belki bir gün gençlik anılanmla yaşlılük günlerimi de yazacağım. Yaşamımın son dakikasına kadar yazmaktan ve inandığım görüşler için elimden geldiğince savaşmaktan vazgeçmek istemiyorum. Gençlik düşlerimi yitirdiğimi kabullenmeK istemiyorum." MUZAFFER BUYRUKÇU vrupa'yla Türkiye'nin ilişkileri Osmanlı Imparatorluğu'nun en güçlü olduğu donemden beri sürmektedir ve sonsuza dek sürdürülmesinden yarar umulduğundan olacak ki en ağır ekonomik, sosyal ve siyasal koşullan kabul cderek önünde diz çökenler, imparatorluk çesitli nedenlerden ötürü zaata uğrayınca nemen saldırıya geçmişler, ülkeyi bölmeye, parçalamaya Kalkışrrnslardır... sadece kalkışmamışlar, uzun süre bu ereklerini gerçekleştinnek için çalışmışlardır, bu çalışmayı genellikle Birinci Dünva Savaşı'ndan sonra yoğunlaştırmışlardır. Bu çabanın, bu yoğunlaştırmanın içcriğinde geçmiş yüzyıllardan bırike birike o günlere gelen, getirilen bir öç alma, Türkleri Anadolu topraklannda yok etme planı var gibidir. Ama yeryüzünde göründüklerinaen bu yana birçok devlet kurup birçok devlet yıkan, özgürlüklerini hiç yitirmeycn, kimseye kul köle, tutsak olmayan 'Anadolu Halkı' bu dehşet saçan Hınstiyani ablukayı yarmış, saldırganlan geri püskürtmüştür. Bu püskürtmc edimini başaran Mustaia Kemal ve aziz arkadaşları bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin te melini atmışlardır. Ancak bu kesin zaferle birlikte isin rengi değişmis, bizleri bir kaşık suda Doğmak isteyen müstevliler' Cumhuriyetçilerin dayatuğı 'her alanda eşit olma' ilkelerini kabul etmek zorunda kalmışlardır. Artık her alandaki ilişkiler, alışverişler dengelidir ve her şey bu dengeye göre düzenlenmektedir. Bu tutıım, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı CHP'yi 1950 seçimlerinde yenilgiye uğratarak iktidarı ele geçiren DP'ylc başka bir anlam kazanmıştır. DP sürekli iktidarda kalmak ve halktan alacağı oylan kaybetmemek ereğiyle 'şıh'lara 'şeynlere ödün üstüne ödün vermiş, onlann bağlı olduğu, yönettiği gruplann palazlanmasına, güçlenmesine zemin hazırlamıştır. DP bu faaliyetleri sonunda sağladığı kazançlara yenilerini eklemiştir. Kore'ye asker yollanus, binlerce delıkanlının ölümüne neden olmu§, Türkiye'nin bağımsızlığını zedeleyen girisimlerde bulunmuştur. Aynca NATO, CENTO ve SEATO gibi kumluşlara muhalefetin sesini kısarak üyeolmuştur. Işte yukarıda belirttilderim ile Osmanlı lmparatorluğu'ndan bu yana olanlar ve daha pek çok şey, (Avrupa Yollannda Türkiye) ltıtabında ayrıntılı bir biçimde anlatılnıakladır. Anlatan da (Bir Gecenin BeyliğVYoldan Geçen Adam/ülünıü Bekleyen Kent) gibi önemli yapıtlann yazarı Yıldınm KeskinM'r. Abdülhak 1 lamit pıbi, Yahya Kemal gibi, Memduh Şevkct gibi Yıldırım Keskin, diplomatlık vu^anıına atıldı£ı RÜnden beri ba&lı oldugıımuz NATü gibi Avrupa kuruiu^larının her kaıiemesıncle, sorumluluklan a£ır gorevler yüklcnnıiş, bu görevleri başanyla yürüterek uzmanl.ışmıştır ve o görevleri sırasında dünya siyasi yaşamına yaptıklan büyük hizmetlerle adlarını yazdırmış devlet ve hükümet başkanlanyla, cumhurbaşkanlarıyla, krallarla tanışmış, onlarla dostluk, arkadaşlık etmiş, geçici ve kalıcı bütün insani sorunlan tartışmış, kimi çetrefîl sorunlara çözümler getirmiştir. Bu yolda, thsan Sabri Çagla^angil, Ziya Müezzinoğlu, Vahit Halefoğu, Hasan Esat Işık, Hükmet Çetin, Gündüz Ökçün, Şükrü Elekdağ gibi ünlü si yasetçilerle yürümüştür. yapmıştır. Bir bakıma bizim edebiyat dünyamızda yaşamının yüzde doksanını kokteyllerde geçirenlerin en başındadır ve bütün kitaplannda kokteyller o kitaplann belkemiğı durumundadır. Düğümlerin auldığı ve çözüldüğü yerlerdir Kokteyller. Anılann da tohumlannı padattığı ve büyüdüğü mekânlardır. Yıldırım Keskin, müdürlüğü süresince sayısız sanatçıyla dost olur." Aziz Nesin, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatkil, Tahsin Yücel, Özdemir Ince, Erdal Oz, Tahsin Saraç, Attilâ îlhan, Adalet Ağaoğlu, Nevzat Üstün, Haldun Taner, Ilhan Berk gibi yazarlar; Burhan Uygur, Erol Akyavaş, Balaban, Burhan Doğançay, Cihat Burak gibi ressamlar; ülkemizin en önde gelen ses ve müzik sanatçılan; tiyatro ve sinema oyunculan ve üniversite öğretim üyeleri giderek artan bir biçimde kapımı aşındırmaya başladılar. Bundan büyük bir sevinç duyuyordum. Onlann sorurdarını, hemen hemen her zaman çözümlemiş ve sanatçılarımıza rahat çalışma ve hareket olanaklan sağlamışımdır./ Aslında külrür işlerini yüklenirken, benim içimde de bir korku yok değildi. Sanatçıların, kendi aralannda nasılçekiştiklerini biliyordum. Kişilikleri güçlü, yetenekli ve yaratıcı bu insanlarla anlaşmak güçtü; çünkü her biri diğerinden daha iyi olduğu inancındaydı. Belki de çevremde, kıskançlıkla karışık bir sıkı denetim çemberi oluşturacaklar ve iclerinden birine ters davranırsam ağır eleştiriler yönelteceklerdi. Işler hiç de öyle olmadı. Ne değin aldanmışım. Uk günden başlayarak bir dosduk çemberi oluşturdular çevremde. Aleyhimde olabilecek sözleri ve davranışları önceden bana haber venyorlardı. Basında çıkması olası.eleştirileri kaynağında öldürüyorlardı. Öyle ki zaman zaman' Yahu bırakın kim ne yazarsa yazsın' demek zorunda kalıyordum. Sanatçı kıskançlığına, çekişmesine, dedikodusuna fırsat tanımadılar. Ben de bu iki yıla yakın süre içinde onlar için elimden ne geldiyse yaptım; haklı ve dürüst olma'a çalıştım; ama gerçek sanatçı olmayanara destek vermedim, dürüst olmayan davranışlan da affetmedim. Italya'da on ikincilik kazanıp da Türk halkınabunu birincilik diye sunan seramik sanatçısına kızdım./ Dısanda düzenlediğimiz konserine salon kiralanrnı§, afişler asılmış, bileder satılmış iki gün kala, gitmeyeceğini bildiren piyanist.lbir daha benim aracılığımla dı§ ülkelere konser vermeye gidemedi. Nerdeyse her alu ayda bir dışanya gönderdiğim bir kemancı, yurda dönüşte Basına 'Devletin kendisine olanak tanımadığını' söyleyince kan beynime çıktı./ Yazarîan, ozanlan konferanslar vermek da toplantılara katılmak üzere dıs ülere gönderiyorduk. Cahit Külebi, Tahsin Yücel, Ilhan Berk, Haldun Taner, Ada Yılâınm Keskin'den edebiyatla karıştk diplomasi anıları A l Elbet diplomatlarla siyasetçilerin yaşamlarımıza kattıklan tartışılmaz... ilginçtir ama beni en çok Yıldırım Keskin'in Kültür Işlerı Genel Müdürlü&ü'ne atanması ve onunla başlayanlar ilgüendirmektedir. ü dönemde Avrupa ve Türkiye'deki sanat edebiyat olaylannı yakından izlemiştir.. .izlerken evrensel ve yerel kültürün kazandıgı zenginlikleri besleyen kaynaklan saptamıştır. "Kültür Işleri Genel Müdürlügunü 1 Agustos 1978 tarihinde Beyrut Büyükelçiliğine atanan Ertuğrul Çıra ğan'dan devraldım. Bir gün önce îran Büyükelçiliğinde bir kokteyl vardı. Koktely de büyüK bir sürprizle karşılaştım. Türk sinemasının 'kral ı Ayhan Işık oradaydı. Çok eski bir tanışıklığımız vardı. Arıkara'ya bazı temaslar yapmak için gelrnisti; benimle de görüşmek ıstiyordu. Kültür I§leri Genel Müdürlüğüne böylece Ayhan Işık'ın ziyaretiyle başlamış oluvordum. Bundan daha büyük bir mutluluk olabilir miydi? " Olmazdı. Kokteyllerin hemen hemen hepsi verimlidir. Birbirini hiç görmemiş bireyleri yabanalık giysisinden soyar, yarattı& sımsıcak ortamın gereği herkesi 'tanıdık' kılar. Nice arkauaşlıklar, nice dostluklar, nice aşklar kokteyllenn elverişli ortamında doğmuşrur. Kokteyller Yıldınm Keskin'in yaşamında epey geniş bir yeri kaplar... yazar olduğundan ötürü değil ama diplomat olduğundan ötürü. (Yazarlar kokteyllere çağrdırlar ama kendileri kokteyl duzenlemezler)Yıldınm Keskin, hem Kültür tşleri Müdürüyken hem de Büyükelçiyken sayısız kokteyle evsa Mphmattar ve slyasetçHer let Ağaoğlu ve daha pek çoğu, kısıdı olanaklara karsın önerilerimi reddetmiyordu. Tek bir kez bu rür bir önerimin reddedildiğini anımsıyorum. Attilâ tlhan'ı Belçika da bir şiir restivaline göndermek istedim. 'Ben Devlet parasıyla hiçbir yere gitmem,' dedi. 'Bugüne kadar hiç kabul etmedim, bucünden sonra da kabul etmem için bir neden yok. Benim için bir ilke sorunudur.' Yıldırım Keskin'in edebiyatımızın yabancı ülkelerde tanınması için her şeyi yaptığını, UNESCO'nun XX. Genel Kurul Toplantısı'na kendisini iyi yetişürmiş, aydın, hoşsohbet, akıllı, sanat ve edebiyat düşkünü Milli Eğitim Bakanı Necdet Uğur'un baskanlığındaki bir heyede katüdığını, müzeleri, resim sergilerini Abidin Dino'nun rehberliğiyle gezdiklerini; Başbakan Ecevit'in davetlisi olarak Türkiye'ye gelen ünlü Amerikan film yönetmeni Elia Kazan'la bir süre birlikte oulunduğunu, onu annesiyle babasının gömulü olduğu Kayseri'ye götürdüğünü, Elia Kazan'ın o sırada Foptaşı Cezaevi'nde tutukluluk hali süren Yılmaz Güney'le görüştüğünü, Yılmaz Güney'in Anadolu da bir köyde film çekerken sarhoş kafayla i|ine karışan bir savcıyı öldürdüğüne inanmadığını, bu konuyu kendisiyle tartıştığını öğendim. Elia Kazan'ın arkadaşlanyla görüstüğü Yılmaz Güney'e özel bir rejim uygulandığını, Yılmaz Güney'in zamanının coğunu napishane dışında geçirdiği söy lentisini, onun saat 19.00 sularında gelıp ertesi sabah saat 8.00'de çıktığını, tüm gütnünü evinde ya da Yeşilçam da değerlendirdiğini öğrendiğini, öğrendim. Elia Kazan'ın Marıon Brando ile James Dean'i sevmediğirıi; Mac Caıthy döneminde komünist eğilimli olduğu bilinen aktör, aktris, teknisyen pek çok arkadaşını ıhbar edip etmediğini soran Yüdınm Keskin'e doğru dürüst bir yanıt veremediğini, hep kaçamak güreşt^ini öğrendim. Benim de yakın arkadaşım olan Nevzat Üstün'le sımsıkı dosduk öykülerini öğrendim. " Nevzat'labazen Istanbul'da, bazen Ankara'da buluşup, eslerimizle birlikte yemek yiyor ve uzun eaebiyat sohbederine dalıyorduk. Sağlığı çok iyi değildi; kemilc erimesi vardı Nevzat'ta (o dimdik, zıpkın gibi adam gün geçtikoe eğilip bükülüyor, kamburlaşıyordu) ve DU durum bizi cok üzüyordu. Ama yaşama sıkı sıkıya bağlıydı. Assos'ta deniz layısında arsa almıştı. Oraya bir ev yaptınp yerleşecekti. Yanındaki arsayı da benim almam için ısrar ediyordu. Esim ile bayrama rastlayan araiık ayı başınaa otomobille Assos'a gittik. Nevzat ile esini orada bulacağımız umudundaydık. Yoktular. Gene de yaptırmakta olduğu evi gezebildik, yanındaki arsayı da gördük. Istanbul'a geçtik. Nevzat ile Şükran'ı aramaya vakit olmadı. Gazetelerden aa haberi öğrendik. Nevzat'la eşi IstanbulAnkara yolunda, bir otomobil kazasında can vermişlerdi. Ankara'ya bize geliyorlardı belki; nasıl ki biz onlan bulmak için Assos'un yolunu tutmuşsak. Beynimizden vurulmuşa döndük. Vakalandığı kemik erimesi hastalığının, pek de uzak olmayan bir gelecekte onu aramızdan alıp götüreceğini bilmiyor değildik, ama karı > Î S Yıldırım Keskin, diplomatlık yaşamında blrcok üevlet adamı, sıyasetcl. sanatçı. yazarla tanışmıs, oniaria dostluk, arkadaslık etmiş, gecicl ve kalıcı butün Insanl sorunlan tartısmıs. klml çetrefîl sorunlara çözumlergetirmlştir Ismetlnönü, IsmsüCem, Ya$ar Kemal buniandan sadece blrkaçı. :!i C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYFA 8 SAYI 606
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle