Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
]aime Gil De Biedma / Şiirler / Çeviren: Ayşe Nihal Akbulut Onlar olsun, pek bir hazırlığa kalmadan yasam içgüdülerinden başka, sonunda çok daha güçlü kalanlar, paralarını veren patrondan da Onlan hor gören tezgahlardan, saltataulelh'den de: Sahiplensinler bu kenti günü geldiğinde. Tıpkı sahibi oldukları gibi bu dağın, Bu yıluntı amrJuteatnrun bir kentsoylu çağsamalannın. (Moralidades, 1966) Vicente Aleixandre'ye Kumru kanadı çimento rengi duvara ve şekilere vuran güneşin uyandırdığı özlem eskilere, bir çağsama gerçi capcanlıve kişiyi ansızın ganl avlayan soğuk. Ballı tadı, sıcaklığı tek başına dudaklarm, bildık sokağın ortasında tıpkı koca bir salon, girip çıkan uzak kalabalıklar, sevdiğimiz varlıklar sanki. Şiir Sanatı 3 Ve hepsi bir yana, baş döndüren zaman, Jaime Gil De Biedma, 1929, Barcelona gönlüm icine açüıveren bir kucak çiçektir, yııkanda batmadan baygın yüzüp dururken Savaş sonrası tspanyol şiirinin ikinci kuşağı da diyebileceğimiz 1955 kuşağından, berrak bir zekanın, koverilen sözler, sudaki köpükler sanki. lay beğenmeyen bir şiirsel duyarlığın desteklediği hoşnutsuz tavn ve geçmişi belleklerde uyandırma eücü ile dikkat çeken bir ozan. 1950 kuşağı, toplumcu şiiri doruk noktasına taşımış, dili yalın, süssüz, olduğu Besbelli durup düsünülecek andır bu, nelere mal olur yasamı sürdürmek, gibi kullanmış ve ideolojik olarak kendini bağıtlamış ozanlardan oluşuyor. Bunlan izleyenler ise aynı yebelki kahramanlıklar ya da yeter mi yalnızca nilikçi ve düzene karşıt çizgiyi sürdürürken içinde Dulunduklan yaşama getirdikleri kıyasıya eleştiriyi ortaklaşa ve alçakgönüllü bir şeyin şiirlerinin odak noktasında tutarlar. Ancak yıliar ilerledikçe, 60'lara gelindiğinde artık şiir yeni ayrımcılıklar edinmeye başlamıştır, etik bir sorumluluk bilinci, ortak yazgıyla dayanısma ruhu kazanmıştır. Bir bu dünyadan dış kabuğu çevrÜse parmakfarda, az bir inançla? yandan da şiirde kuflanılan biçem ince ince işlenmekte, varsıllaştırılrnaktadır; başlangıçtaki düzyazı havaSözcükler, örneğin. sından sıyrılan şiir daha saydam, daha geçirgen bir niteliğe bürünmüştür. Toplumcu şiirin unuttuğu ya Gelişigüzel harcanan türden sözcükler. da bir yana attığı birtakım başka gerçekliklerin derinliklerine inilmeye başlanmıştır. Şiir yalnızca bir 'ıleCompaneros de vıaje (1959) ' im' edimi ya da aracı olmaktan çıkmış 'bilgi'ye ya da 'karanlığın irdelenmesi'ne donüşmüştür artık. ayısıyla, örnek alman ustalar Antonio Macnado, Vallejo, Neruda, vb. dir. Ozan kendi şiirini şöyle anJaime Gil de Biedma'ya karşı . latıyor: Bir şiir yazmak somut olarak bir insanla onun içinde yaşadığı dünya arasinda anlamlı bir üintikurma çabasıdır. Şiir bana her şeyden önce, yaşamtmızı biraz daha anlamlı kılma, ona biraz olsun insanca birNeye yarayacak, bilmek isterdim, evi değiştirmek, nitelik katma girişimlerinden birı gibı gözüküyor. Bence şiir btr konumun oluşturulması ile başlar ve bir bi kötüye çıkmış adım kadar kapkarasözüm ona, reşimle sona erer. şu anlamlı ilintınin Kurulmast, bulunması. Bulunması derken, süzcüğün kökenindeki bu bir bodrumu geride bırakarak, luntu anlamım, zaten var olan bir şeyin keşfedilip ortaya çıkarılmasını vurgulamak istiyorum bu yüzden de ak pancurlar takmak pencerelere hizmetçi tutmak, benim kafamda hiç yoktan varolmuş exnihılo bir olgudan söz etmiyorum yaratıa düş gücünden çıkartlıp bohem yaşamaktan vazgeçmek, bulundugnnu söylüyorum " "Umarım benim şiırimin, bir öznelli&in kayttsız koşulsuz dıle getirilmesi ama tutup da sen geleceksin yeniden, miskin seni, am gütmediğı anlaşdmıştır; benim amaam, bu şnrtn, ortaklaşa oiryaşam deneyimini yansıtan dış dünya başımın derdı konuğum, benim kılığıma bürünmüş ahmak ile ilintisi kurulduğunda nerede durduğuna açıklık kazandırmaktır Beni şiir deyınce ilgilendiren bu etki et seni, kendir ortaklaşa yaşam deneyimi ile öznellik. Bu ikı etken şiirin izleğini oluşturan o özgül ilıntide dile geti kovanın erkek arısı, beş para etmez, salak, rilmeli, dışa vurulabilmelidir. ""Benim şiirim birleşmeyi değtl karşılıklı söyleşmeyi amaçlar" derken okur yıkadığın ellerinle KCİİp kaşık düşmanım oiacaksan, evi pisliğe bulayacaksan? dan şiiriyle kişisel olsun toplumsal olsun özdeşleşme yerine daha riskli bir şey bekler ozan: karşılıklı iletişim. 50'li yıllarda başlayan ve sonradan Valente'nin geliştirdiği bir başka eğilime de uyar şiiri: Şiir bilgiÇamuruna bulanmıssın sabahladığımız meyhanelerin, peşinde tüm dilenciîer, çicekciler, ıir; tanımak, bilmektir. Aslında, ozana göre, şiirin tek bir tanımı olamaz, şiir çoğul işlevli, çoğul amaçlı ölü çıkan o sokaklar sabaha, bir sanattır, ozanın kendi deyişiyle, "tüm sanatların en katışıklısıdır . kör san ışıklı asansörler sarhoş geldiğinde körkütük, Barselona artık iyi değil, ya da ürkek akan suyun nurıltısından çok ve durup bir göz attığında duvardaki aynada baharda yapayalnız dolaşmalanm benim yaşlanmda şükretmeye mahvolmuş suratına, Fabiân Estop 'e içın başlarur gerçi baharın geÜşinedaha şimdiden şiddete kesmiş «özlerine, kapatmak istemediğirn. Ve paylayacak olsam seni, Bu yıkıntı amfiteatr, ben dolaşmalarımda o nüzünlü binaları ararım, gülersin pis pis, geçmişi anımsatır bana tannlann inançsız onuru, hakaretint ruj lekesi olmuş yontulan, yaşlandığımı söylersin. ilan eder sart kattrttrnağı, parkın artık günü geçmiş köşelerini artık trajik btr tiyatroya indireenmiş, gecelerini sevişilen yerlerini... Artık hiç de komik olmadığını anımsatabilirim sana. ah nasıl bir masaldtr zaman! tasanmlamakta Bu mutlu yıllara duyulan çaf samaya, Rahat tavırlarm ve kaygısızlığın ve kolay paraya öyfe anlatırlardınice yüce oldugunu bir zamanlar ve simdıkı yıktmtm. otuzunu ceçince artık apayrı Bir duygu da katışmakta RODRİGOCARO kabalık olduğunu, büyüdüğümde öğrendigım, O yıl bahar aylarında ve baş döndürücü su pişmanlık duygusu Kesinkes buradan geçmişlerdi Gülümseyişinin, parlak oğlanları andıran, kendi sınıfımda doğmuş olmaktan dııyduğum, Birden fazla kez üstelik. beğenileceğinden emin acıklı bir kalıntı, ve bir yandan da hoşnutluğum çiğnendiğini, O zamanlar, ikisi de çok gençtiler acınası bir çaba olduğunu. kirlendiğini gördügümde boş gösterişinin Sarıb siyahlı Chrysler'leri vardı. Oysa bana bakarak gözleriyle zamanın dişlerinde ve öteki insanlann ellerinde. Bir öğle vakti getiriyorum gözümün önünc, ıhlamurlu su kanlmamış bir yetimin, ağlarsin yolda, söz verirsin bir dana yapmamaya. Ah çoculdugumun dünyası, söylenceleri Arabanın kaputuna benek benek dökülüyor güneş, karışmış görmemek olanaksızBöyle kaltağın teki olmasan sen! Ya da Miramar'da, tam parklara yaklaşırken, aile girişimimizin anamalcıhğına! Ben de tanımıyor olsam seni şunca yıldır, Liman'da kentin cörünümü öniinde Belki pek geç sayüırdı bilmesem güçlendiğini ben zay^f düştüğümde Irgalanırken açık navada lokantanın gölgelikleri, Katalonya için bile, ama kentsoylu bir huzura tepem attığmda güçsüzleştiğini... Ve konuşmalar ve müzik, gömülmüştü evimiz barkımız ve fabrikalarımız, Boğuyor tekerleklerin gürültüsünü Geri gelişlerinden karmakarışık izlenimlerim,' özellikle de fabrikalarımız Rusya çok uzakta kalnuştı Gezinti yolunu çakılları üstünde. panik, acı ve hoşnutsuzluk Detroit de bir o kadar uzakta. Bir an ve umutsuzluk O devrin kalıntıları vardır saraylarında hâlâ ve sabırsızlık ve pişmanlık görünüyor bu ikisi günesin alnında ve güneşin altında terkedilmiş o yerlerde bir kez daha acı çekmekten, resimlerde gördüğüm takım elbiseleriyle: kimsenin anımsamadıgı yazgısıyla. bağışlanmaz utana . adam çok daha pahalı bir arabayı inceliyor Her şey bir yanılsamaydı, eskimiş fazlaca yakınlığın. bir Duesemberg sporl çift ön canlı, yıpranmış makinaları gibi fabrikalannın, bir savaş aygıtı kadar güzel bir makineBin güçlüklc sürüklerim seni yatağa, ya da Sitges ya da Caldetas'taki yazlıkları gibi ve kadın bana dönüyor, belki beni bekliyor, cehenneme düsen biri gibi en büyük oğullanna miras bıraktıkları. ve pergolanın gülleri kıpırdıyor uyumaya seninle. titreşiyor gözlerinin dcrinliklerinde Atamadığım her adımda ölerek, Yalnızca dağın iist yamaçlarında, kalenin yakınlannda, sabırli gebeliğinin. eşyalara çarparak top mermilerinden kalma yanık çukurlanyla ~ ' serginin açıldığı yıldı, 1929. dıişe kalka, evi baştan sona geçeriz yaşam izleri bırakır Murcia'lılar. sarılmış beceriksizce, sallanarak bir öne bir arkaya Oracıktaydtm ben de Ve ben inerim tepeden aşağı basamaklardan alkolün etkisiyle, basürılamayan hıçkınklardan karnındaydım annemin, duyumsayarak gözlendiğımi, tökezleyip sekerek Ah o soysuz köleliği insanı sevmenin, belli ki karanlık her şey, önceki bir şey incir köklerinin sardığı kayalarda, ve en birinci soysuzluk da gctirmiş beni bu yıkık dökük yerlere. Güney'dc doğmuş bu Barselona'lılann sevmesi insanın kendini. ama ağaçlardan, doğadan • ^ * Katalanca konuştuklarını duyarak ve düşünerek aynı anda (Poemos Pöstumos, 1968) ya da yapraklara yansıyan Hem kendi geçmişimi hem onların geleceğini. CUMHURİYET KİTAP SAYI 606 Besbelli durup düsünülecek andır hu ( SAYFA 18