Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
etkinlik 43 ülkeden 107 yazarı bir araya getirdi. Li/bon'dun kalkan tretı, 46 gün boyunca Avrupa'nın en güney ucundan en kıızeyine dek 7000 kilometre aşarken yazarlar, hem edebiyatı, hem de Avrupa'nın geleceğini düşündüler, tartışrılar. Bu kitapta, Turgay Fişekçi, gezi boyunca yaşananlara, geçilen kentlere ve ülkelere ilişkin düşünce ve izlenimlerini anlatıyor. Karadeniz/ Ncal Ascberson/ Çeviren: Kudret Emiroğlu/ Türkiyc tf Bankası Kültür Yaytnlan/ 375 s. + Harita. Avrupa ve Asya'nın, efsanevi bir denizin kıyısında bir araya gelişini anlatan bu güzcl çalışmasında Neal Ascherson, draınatik çatışmalara sahne olmuş Karadeniz bölgesi üzerindeki halk, nıilliyet, tarih ve kültür anlayışlarını ele alıyor. Ascherson'a göre Karadeniz kültürlerini özgün kılan şey, bin yıllık bir süreç içinde yavaş yavaş birbirlerine yaklaşarak farklı topluluklar, diller ve dinler yaratan kültür öğelerinin Karadeniz yaşantısı üzerindeki derin etkisi. Yazar eşine az rastlanır bir ustalıkla, Karadeniz'de yer alan Kafkasya, Rusya, Ukrayna, Romanya, Türkiye ve Yunanistan'ın Avrupa ve Asya toplumlarını nasıl bir araya getirdiğini örneklerle anlatıyor. Ascherson'un çalışması, tarihçilerin yanı sıra, çağdaş gezginlerin, öğrencilerin ve tüm duyarlı okurlann aynı keyfi alarak okuyacağı bir yapıt. Mısır'ın Sömürgeleştirilmesi/ Timothy MitchelU Çeviren: Zeynep Altok/ lletişim Yaytnlan/ 310 v. Mısır'ın Sömürgele§tirilmesi, son yıllarda sosyal bilimler alanında en çok ilgi gören kitaplardan biri. Bunda, Timothy Mitchell'ın, Avrupa'nın 19. yüzyıl Mısır'ı üzerindeki kolonyal nüfuzunu yeniden okurken, Michel Foucault, Jacques Derrida ve Martin Heidegger'in kuramlannı yetkin bir şekilde kullanması önemli bir rol oynuyor. Mitchell, Mısır'ın sömürgeleştirilmesi üzerinden modern iktidar ve bilgi biçimlerinin kullandıkları yöntemleri ve dayandıkları metafiziği inceliyor. Sıradan Mısırlılann hayatını düzenlemeye ve okunur kılmaya çalışan, tarımsal üretimin kontrolü, askeri reform, zorunlu eğitim, hijyen ve kamu sağlığına yönelik uygulamalar, model köyler ve şehir planlama çalışmaları, Foucault'nun bize gösterdiği disiplinci iktidar kavrayışına dayanıyor. Artık aralıklı olarak baskı uygulayan değil, sürekli eğiten ve denetleyen bir iktidar söz konusu. Mitchell, hem bu modern siyasi iktidar biçimlerinin nasıl işlediğini hem de bu iktidar biçimleri ile dünyayı anlamanın modern biçimleri arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. Maddikavramsal, zihinbeden ve gerçekliktemsil gibi ikili karşıtlıklara dayalı bu modern anlaına biçimi, disiplinci iktidar ile beraber Mısır'da eksik olduğu düşünülen düzeni kurmayı amaçlıyor. Mısır'ın Sömürgeleştirilmesi, halen geçerliliğini koruyan ve gerçek ile temsili arasında sorunsuz bir ayrım olduğu varsayımına dayanan "sergiolarakdünya" kavrayışını ve sömürgecilerinkine benzer disiplin ve düzen yönteınleri uygulayan Kemalizm'i anlamaya yardımcı olacak zengin bir çerçeve sunuyor. 12 Mart'tan 12 Eylül'e Mamak/ Oral Çaltşlar/ Stftr Noktası Yayınları/ 132 s "Mamak, Ankara'nın bir semti. Ama Mamak denilince akla ünlü askeri cezaevi gelir. Bu cezaevi, işkence ve acılarıyla, insanların belleğine kazıdığı kara tablolarla ünlü. Mamak'ta 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinden sonra yıllarca yattım. Mamak, üzerinde destanlar yazılacak direnişlere, ağıtlar yakılacak olaylara tanık oldu. Bu cezaevinden Deniz Gezmiş'ler idama götürüldü. llhan Erdost ise burada dövülerek öldürüldü. Mamak'ta yaşayanların, direnenlerin, teslim olanların ve her darbenin ardından SAYFA 22 zulüm yapanların öyküsünü yazdım. Gülünesi ve ağlanası olayları aktardım. Mamak, çevrcsinde özel yetiştirilmiş köpekleri, eli sopalı nöbetçileriyle tarihimize yalnızca acıyıve öfkeyi miras bıraktı." diyor Oral Çalışlar. tslamiyet Üzerine Söyleşiler Fethullah Giilen, Cemalettin Kaplan, Prof. Abdülkerim Suruş, Alain Krivine, Salah Jaber, tsmail Nacar/ Oral Çalışlar/ Sıftr Nnktası Yayınları/ 140 s. Bu kitap Islamiyet üzerine yapılmış 6 söyleşiden oluşuyor. Ilk iki söyleşi siyasi lslamın iki sözcüsü Fethullah Gülen ve şimdi hayatta olmayan Cemalettin Kaplan la. Ismail Nacar ise siyasi tslamcıları ve tarikatçılan içerden eleştiriyor. Kitabın ikinci bölümündeki söyleşiler ise, Cezayir, Mısır ve Iran'ı yakından tanıyan Alain Krivine,' Salah Jaber ve Iran'ın ünlü mu halifi Prof. Abdülkerim Suruş'la. Siyasi lslamın yükseldiği 199O'lı yılların ilk yarısında yapılan bu söyleşiler bugün yaşadığımız birçok olayın da habercisi. Siyasi Islam üzerine araştırma yapmak isteyenlere birinci elden tanıklık eden bu söyleşileri ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Zamanın Eskitemediği En Güzel Sözler/ Derleyen: Hıkmet Ulusoy/Al/a Yayınları/ 331 s. "Sözler vardır gelir geçer, sözler vardır bir binanın temelini atar. /jnuıun Söz olur bir kuş gibi kanatlanır, Kıı Gii/«;l .SözJer kaybolur gökyüzünde. Söz olur dünyanın bir ucundan kalkıp öbür ucuna uzanır bir köprü gibi. Söz vardır bir üvey baba tokatı, söz vardır ölü öz anne şefkati. Nedir bu, bir şaman büyücüsü kılığındaki sözı* Ve gerçekten başarılmış bir büyü mü bu sözlerin omuzlarımıza yüklediği ağırlık? Söz attırır adımını insana ve insan karanlığa doğru atmaz hiçbir kulacını. Işte söz bunu sağlar insana. Sıfatına yakışır bir "insan" olmasını. Sıfatına sahip bir insan olabilmenin, zamana adanan sözlerin etkisiyle gerçekleştiğine inandım hep. Işte bu yüzden bu büyülü, bu parlayan sözleri seçtim. Kitabımı zamana adadım." diyor Hikmet Ulusoy kitabın Ondeyiş yazısında. Felsefe ve Şiir/ Friedrich Schiller/ Çeviren: Prof. Dr. Burbanetttn Batıman/ Yaba Yaytnlan/ 125 s. Bazı eleştirmenler Alman edebiyatının klasik dönemini, 17951805 arasında Schiller'in Goethe ile buluşmasına mal etmektedirler. İki ayrı mizaçta olmalarına rağmen, Goethe ile Schiller arasında oluşan dostluk, Alman edebiyatına kalıcı eserler kazandırmıştır. Goethe, bazı konuların işlenmesini Schiller'e bırakmış, Schiller ise Goethe'yi verdiği eserlerle gönendirmiştir. Goethe gerçek şair kişiliğiyle ölümsüz eserler yazarken, Schiller ağırlığını felsefeden alan uzun soluklu şiirleriyle kendi mizacının doğrultusunda eserler vermiştir. Bugün aradan geçen 200 yıllık bir zamandan sonra tarafsız bir gözle bakarsak, Schiller'in bu şiirleri bir hümanite idealinin gerçekleştirilmesi olarak eğitici bir önem taşımakradırlar. Dram tarzı ile lirik şiiri arasında önemli bir farklılık olduğu bilinir. Schiller, şairden daha çok bir dram yazarıdır, ama şiirlerinde ideal çevresinde örülmüş, ahlaki özellikler taşımış, onlarda yüce degerleri işlemiştir. Prof. Burhanettin Batıman Felsefe ve Şiir çevirisiyle bize felsefi olduğu kadar mitolojik boyutta da mükemmel bir Schiller sunuyor. Burada çevirilerin aslına sadık kalınarak yapıldığını, asıllarındaki güzelliği aynen koruyarak önemli seviyede bir çeviri başansı sağlandığını belirtmeyi gerekli buluyoruz. Charles BaudelaireSeçme Şiirler/ Çeviren ve Hazırlayan. Abdullab Rıza Hrgüven/ Yaba Yaytnlan/ 96 s. Fransız şiirinde başlı başına bir dönemeç olan Charles Baudelaire, modern dünya şiirinin de kurucu basamaklanndan biri ve şiir sanatında benzeri olmayan bir özgünlüğün de öncüsüdür. Sefil ve serseri bir geçmişten gelen bu özgün şairin eserleri hemen tüm dünya dillerinde okunmuş, sanat dünyasını ve kendinden sonra gelcn tüm şiir ve edebiyat hareketlerini derinden etkilemiştir. Başyapıtı "Les Fluers du Mal" için Baudelaire, şöyle der: "Bu korkunç kitaba bütün düşüoce ve yüreğimi, bütün dinimi, bütün tiksintimi koydum." Abdullah Rıza Ergüven'in Fransızca aslından titiz bir çalışmayla dilimize kazandırdığı şiirlere ek olarak, Baudelaire'in yaşamı ve sanatına ilişkin kapsamlı bir incelemesi de bulunmaktadır. Baudelaire'in bu yapıtının kitaphğınızda önemli bir eksikliği gidereceğinden kuşku duymuyoruz. Kara Fıkralar/ Aydın Doğan/ Yaba Yaytnlan/ 91 s. Kara Fıkralar, yakın ve şimdiki zamanı içeren, yaşanmış ve yaşanmakta olan olaylardan meydana gelmiştir. Kitapta acıların nasıl mizaha dönüştüğünü göreceksiniz. Aynı zamanda bir öykücü olan Aydın Doğan'ın üslubu bu mozaiğin renklerini daha bir güzel parlatıyor. Kara fıkraları okurken gülme biçiminizin bile değişeceğinden kuşku duymuyoruz. Taze Yazı Kokusu/ Hulki Cevizoğlu/ Ceviz Kabuğu Yaytnlan/ 163 s. "Taze Yazı Kokusu'ndaki yazılar konuları açısından her dem taze kalacak nitelikte. Düşünce ağırlıklı felsefi yazılar, 'yaşam'a ilişkin. Yaşamla ilgili ne varsa, ülkemizin içinden geçtiği 'zaman tünelinde' hangi sorunlarla karşılaşıyorsak o konulardaki düşüncelerimi, 'evrensel bir bakış açısıyla' değerlendirmeye çalıştım. Bu yazılar Akşam gazetesindeki 'Ceviz Kabuğu' köşesinde de yayımlandı. Gençlerin dünyasında 'romantik' anlam taşıyan sevgi ve nefretin, politika dünyasında nasıl bir 'vahşi gerçeğe' dönüştüğünü; 'Korkutulan ve baskı altında tutulan insanın' nasıl 'yaşamı reddettiğini'; Politikacıların yanlış uyguladıkları toplum mühendisliği ile nasıl 'başarısızlıkları başarı gibi gösterdiklerini'; toplumun 'kendi kendisini esir almasını'; Tarihi ve olayları 'algılayış biçimimizi'; 'Kesin inançlılık karanlığından' kurtulup 'geleceği kazanma' yollarıni; ve parçası oldıığumuz doğa ile birlikte 'düşüncelerimizin dirilişini' vurgulamaya çalıştım." diyor Hulki Cevizoğlu kitabın önsözünde. Düş Yolcusu/ lan McEıvan/ Çeviren: Ktymet Erzincan Kına/ Say Yaytnlan/ 136 s. Kitap, birbiriyle bağlantısız gibi görünen yedi bölümden oluşuyor. Her bölümde ayrı bir öykü anlatılıyor. Ancak, yapıt sona erdiğinde bölümler birbirini bütünlüyor ve çocukluktan İlkgençliğe çıkmanın eşiğinde bulunan küçük bir delikanlının, Peter'ın neredeyse sonsuza uzanan düş dünyasının kapısı aralanıveriyor, umut ve beklentilerinin küçük ipuçları karşımıza çıkıyor. Düş Yolcusu, bu durumuyla yalnız ilkgençliğe adım atanlann değil, onları anlamaya ve çözümlemeye çalışan anne ve babaların da, içerisinde birçok şeyler bulabileceği bir kitap. Hatta denilebilir ki, kimi yetişkinleri kendi çocukluklanna döndürebilecek denli bir içeriğe sahip. Yazar, kitabın başlangıcında Ovidius'tan yaptığı bir alıntıyla ('Arnacım farklı biçimlere dönüşen bedenleri anlatmak'), on yaşındaki bir çocuğun düş dünyasını yansıtmaya çalışmanın ötesinde, satır aralarında yapıtın bir başka yanını daha öne çıkarıyor ve kimi yerlerde, büyük bir ustalıkla okuru kuşkuda bırakmayi başarıyor: Ya Peter'ın deneyimledikleri en azından bir bölümüyle gerçekse!.. Bu bakış açısıyla, Düş Yolcusu'nun her bölümünün, bir zamanların unutulmaz televizyon dizisi "Alacakaranlık Kuşağı^na bir bölüm oluşturacak denli zengin kurgusal içerik taşıdığını söylemek olası. CUMHURİYET KİTAP SAYI 602