Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
da algılanmamak cltırumıında oluşu yazarın dıkkatinden kaçmıyor veOsmanlı kültürüne daha çok toplumsal hiyerarşinin üsi basamaklarında yer alan yönctici sınıiının öykündüğünü; onlara ait prcstij öğelerinı, pahalı lüketinı alışkanlıklannı ve incelmış yaşam biçirnlerini benimsedikleriın; kırsal kesimde benimsenen kültür öğelerinin ise daha pragmatik düzlemde elc alınnıası gercktiğinin altı çiziliyor.(14) Bu noktada ya zarın, 16. yüzyılda Macaristan'ın Buda kentindc yaşamış olan ve asıl görevi defterdarlık olan; bunun yanı sıra ticarede de uğra şan tımar sahibi Ali Çclcbi'nin 119 cilttcn oluşan kitaplığından narekct cdcrck taşradakî bir Osmanlı bürokratının Hindistan vc Çin'e değin uzanan ilgi alanı aıacılığıyla bir sapramasına, daha doğru bir deyişle, bir anlam çö/ümlenıeMiıe tnnık oluyomz: Nıır Akm, 16. yüzyılda bir aydın bürokratın ki taplığında sözu geçen Doğu uygarlıklaruıa ilişkin yönelişının yanısıra, tam da ortasında yaşadığı Avrupa'ya ilişkin tek yapıtın yer almamasını, Osmaıılı yönetiııı bürokrasisi nin en ıızak ycrleşmelerdc bile merkczin kültüıelkimliğinıtaşıyanbirdünyaolıışturma çabasına koşut biı yerel kültiiı ü tanınıa çabası bulunmaması olarak dcğcrlendiriyoı(15) nak olarak adlandınlan ve Rodoplar'da görülen kule ev tipinin analizi yapılarak, da ha "kcntsellcşmiş" olarak nitelenen bu ev lerin zemin katlarında, çardaklı plan scmasının zemin katlarına oranla görülen lcullanım farklılığı vurgulanmakta ve söz konusu katların üretilen mallar için atölye ya da depoya dönüstüğü; eğer ev çarşı yolundaysa, bu mekânlardan birinin diikkân olarak deöerlendirildiği belirtilmektedir. Ticaret le bütünleşen konutların bir yandan geleneksel sokak karakterine yenilik getirdiğinin belirtildiği noktada etkileşim açısından önem taşıyan kontı gündcmc getirümckte veOsmanlı konut mimarlığı rcpertııvarına da Anadolu'da a/ rastlanan yeni bir ev ti pinin girdiği belirtilmektedir.OO) Nur Akın'ın kültürlerarası etkilcşimi örnekleme çalışmasında kıııdıığu olağanüstü incelikli ve ayrıntılı analoji, plan tipiyle devam edcrken cliptik sofa tipinden cephe tipolojisine yaptığı geçışin Balkanlarda OsmanL Dönemi Konutuın'nın en ilginç bölümlerinden birini oluştuıduğunu söy lemenin abartılı olmadığını vc gerek mimarlık tarihi, gerekse mimaılıkta anlamlandınna çalışmalarında en çok gönderme yapılacak noktalar olduğunu düşiindüıüyor. Barok mimarlığın aksiyal ve ritmık bağlantıları ve kademelenmevi ortaya koyan bu yapıların kitlesel biçimlcnmelerinde de varolan Barok eğılimlerc, girışin iki yandan birkaç basamakla çıkılan bir portiko biçiminde düzenlenmesi örneği ve yatayda çıkmanın, düşeyde saçakların dalgalanması gibi Barok özelliklerin daha çok Istanbul'da rastlanan bir özellik olduğu vurgulanırken(31)"(...) Bulgarislan'dakigeçdö nemin varsıl evlerinde iç mekândan başlayarak cepheye ve sokağa iletilcn bu bıçimsel zcnginlik, Avrupa'vla yoğunlaşan ilişkilerin bir yansıması olmaklatirlikte, konut mimarlığı bağlamında Osmanlı geleneğinde hep varolan mekânsal ve kütlescl harcket arayışlanyla uyum İçindedir"(î2) ifadesiylc çok yönlü etkileşinıin boyutlan açımlanmaktadır. Geç döncm Bulgar evlerinin avlu kapılarına varıncaya dek yoğun bir biçimde kullanıldığı ve Bulgaristan'daki geç dönemin varsıl evlerinde iç mekândan başlayarak cepheye ve sokağa iletilen bu biçimsel zenginfiğin Avrııpa'yla yoğunlaşan uişkilerin bir yansınıası olduğu belirtilir kcn, konut mimarlığı bağlamında Osmanh geleneğinde hep varolan mekânsal ve kütlesel arayışlanyla uyum içinde olduğu vurgulanarak çok yönlü etkileşim tezi pekiştirilmektedir.(33) Fllibeden bir sokak. Buigarlstan dan kalktığım gözlemek olanaklıdır".(20) Yapısal ve bölgesel kurallann katı bir bi çimde uygıılanması ıle Balkan kcnllcrinin ortak dcnebilecek karakteristik görünümlcr alması ve söz konusıı kentlerin "ınalıal le diizcnleri, camileri, minareleri, diğcr aıııtsal yapı tipleri, evletinın özgün biçimlenisi, zanaatlara aynlnıı^ sokakları, vb. özellikleriyle Tuna'nın güneyinden Pelopones'e dek uzanan bölgede ortak nitclikIer"(21) gösteı meye başlaması olgıısu yazann ülkeler bağlamında yapacağı benzeşime dayalı analizlerin başlangıç noktasını oluşturuyor. de yüzyıllar boyunca varlıkları bilinen de neyinıli Müslüman I'ürk yapı ustalarının öncnıli katkıları oldıığıından söz etmekte (24) ve zanaatçıların ülkeler arasında ytr değiştırmesi (25) olgusıınun biçimlendiıi ci etmen olarak işlevine değınmektedır. Bu zanaal ve ustalıklann, ()snıanlıların Kalkanlar'dakı son dönemine ve özellikle de 19. yüzyıla gelindiğinde Bulgarlar taralından devralınarak sürdürülmesi (26) olgusu ise, kültür ögelerinin aktarımında süıe ğenliği sağlayan bir başka boyutu oluşturuyor. Günümüze değin ayakta kalabilen sivil mimarlık örneklerinin en erkcn 18. yüzyı la tarihlendiğini belirten Akın'ın analizleri bu ncdenle 18 ve 19. yiizyıllara ait örnckler üzerinde yoğunlaşıyor. Analizlerini plan bazında başlatan ve Bulgar sivil mimarisi plan tipleriyle Türk evi plan tiplerini karşılaştınnalı olarak irdeleyen yazann iki ayrı yöndc gelişen görece erken dönem plan tipiyle 19. yüzyılın ikinci yansmda ortaya çı kan yapı tipleri üzerinde yoğunlaştığı görülüyor. Osmanlı Döneminde Balkan Kentlerl ve Kentlaşme Süreci Osmalıların Balkanlar'a yayıldıkları dönenıdcn 16. yü/yıla değin oldukça seyrek olan kcntsel yerleşimlerin bu dönemde Av rupa iilkelerıne denk dinamiklerle geliştiğinin vurgulandığı bölüm( 16) öncelikleOsmanlıların kültürel etkiııliğinin Balkan kenı kimliğinin oluşmasındakı belirleyiciliğine ve kent ve yapı tipolojisının oluşum koşııllarına ayrılnıış. Sözü geçen bölüm, tek tek Balkan ülkelerinin toplumsal /siyasal / eko nomik / dinsel bileşimi bağlamında yapı tiplerinin gelişım çızgisi ve adı gcçcn iılkelerin konut mimarlığı ile üsmanlı konut mimarlığının benzeşim ilişkilerinin irdelen diği bölümlere hazırlık niteliği taşıması açısından dikkatle okunmayı gerektiriyor. Osmanlıların fetihler sonrası zorlayicı koşullar getirmcmckle birlikte, yeni ekono mtk/politik diizenin kıınımlarına ilişkin yeni yapı geıeksinimlerinin kentlerin fiziksel yapısındaki dönüşümleri de getirdiği ve kent merkezlerinin yayıldıkları alan ve özellikler kentlere göre değışmekle birlikte, her kentin merkezinde camiyi, bedesten ve çarşıyı, varsa kaleyi görmenin olanaklı olduğu belirtilirken medrcsc, han, hamam, çeşmeler ve yöneticilere ve eşrafa ait evlerin Balkanlar'daki Osmanlı kentlerinin ortak özellikleri olarak ayrımsandıkları gerçeğinin al tı çizilmekte.(17) Kent yerleşiminin besin ve giyim gereksinimini karşılayan çarsının merkezi olan ve genellikle kentin büyük ca misinden sonra en önemli yapısı olan bedestenler, kalın duvarları, ağır ve güçlü strüktürleriylc, Akın'ın deyişiyle "ekonominin gerçek kalesi gibi"dir.( 18) Ortaçağ kentini bclirleyen sur duvarlarının Osmanlılarla birlikte yıkıldığı ya da yıkıma terk edildiği belirtilirken her etnik gnıbun kendisinc ait ibadet mekânlart, ha mamları ve başlarmdaki şeyh ya da muhtarlarıyla özerk bir birim olan mahallelerde yaşadığını; bu mahallelerin hangi etnik gruba ait olduğunun ise kimi göstergelerden ayırt edilebildiğini okurkcn, aslında bu göstergelerin, Osmanlı yönetimince getirilen yasal zorunluluklarla ilgili olduğunu öğreniyoruz. Yasalann zimmi evlerinin Müslünıan evlerinden daha alçak inşa edilmesini gcrektirmesi, kuşkusuz, Müslüman olan ve olmayanların yaşam mckânlarının ayırt edi lebilmesine yol açan üginç bir etmen. Osmanlılann her alanda olduğu gibi kentsel düzenleme alanındaki kcsin hiyerarşik dü zen politikası, mahallelerin de bir hiyerarşi içcrisinde konumlanmalarıyla sonuçlanması ve bu birimlerin kent merkezine olan uzaklıkları ile içinde yasayanların bağh oldukları din ve sürdürdükleri meslek arasında doğrudan bir ilişki bulunması yine mer kezın KÜİtiir politikasının bir uzantısı ola rak değerlendirilebilir.(19)Ancak, yazann da satır aralarında vurguladığı gibi, dinsel ayrım temel bir belirlcyici olarak ağırlığını duyurmayıp, "Bazı kentlerde manalleler arası dinsel ayrımların zaman zaman ortaCUMHURİYET KİTAP SAYI 802 BırigaNstan'da Osmanlı Döneml Konutları ve (nsangücii Değlşlml Balkan kentsel kültürüne Osmanlı bileşeninin katılmabi sürecini ve yapısal döniişümleri tek tek ülkeler vc kentler bağla mında değerlendircn Nur Akın Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya, Arnavutluk, Macaristan ve Romanya'nın tarihsel, ekonomik, toplumsal, dinsel, kültürel arkap lanı bağlamında kentsel vc mimari açıdan süreç içerisinde gerçekleşen dönüsümlerini vc bunun yanı sıra, bazı Balkan kültürel ögelerinin Anadolu mimarisine dolaylı olarak ve zaman içinde katılışını Bulgaristan örneği ile başlatıyor. Akın, Bulgar kentleri bağlamında gerçekleştirdiöi çözümleme sürecine değinir ken, her yalıancı kültürün bir diğer kültürle karşılaşma sürecinde karşılaştığı sorunları dilc getirerek Osmanlıların kültürel yönlendirme ediminin karşılaştığı direnisi ömekleyerek bu direnişin odaklan ve fıziksel etki alanlarını belirliyor. Sözü geçen direniş odaklan kentsel yerleşimlerin dışına çekılen manastırlardır ve bu kurumlar Hıristiyan Bulgar halkının kültür merkezleri olma özelliğiniyüzydlar boyu sürdürür. Manastırlar, sürekli olarak kcntle ilişkilerini sürdürmekle birlikte, kültürel ve eğitsel faaliyetlerini, yukarıda da değinildiği gibi, kentsel yerlesjimlerin dışında sürdüren kurumlardır. Kentsel yerleşimlerin dışında konumlanan manastırların direnişinc karşm Bulgarların kültürel yaşamında ağırlığını duyuran yine dc Osmanlı etkisi olmaktadır.(22) Akın bu noktada farklı görüşleri de vurgulayarak kimi Bulgar yazarlarınm, yerel halkın yönetsel açıdan güç sahibi olmamakla birlikte, kentsel yaşam ve kültür geleneklerinin temsilcisi olmayı sürdürdüklerini yazdığını belirtiyor.(23) Bulgar kent ve yapı tipolojisinin irdelcnmesine ayrılan bölümde söz konusu kentlerin özellikle ticari ilişkiler ve zanaat üretimindc gclişmiş olduğu belirtilerek, ekonomik yaşamlannuı canldığı nedeniyle bir tür cazibe merkezi olan Filibe, Sofya, Smoljan, Lom gibi kentlerin öncelikle cami, hamam, han, bey ve esral konakları gibi bir yandan merkezdeki Kültürün tipik yapıla rı, bir yandan da ekonomiye dinamiğini veren ticaret etkinüğini gerçekleştiren sınıfın statü göstergesi olan yapılan vurgulanarak ortak yapı tiplerine giriş yapılıyor. Osmanlı kültür ve mimarisinin merkezleri olarak yapı ölçcğinde karşılaştırmalı bir analize tâbi tutulan kenderin Osmanlılarla ortak olan özelliklerin irdelendiği bölümde yazar, ortaklık gösteren kent görünümlerinin oluşmasında, Bulgar kentlerin Asimetrik açık/dış sofalı ve sinıetrik/or ta sofalı olarak iki ana grupta toplanan söz konusu sivil mimarlık örneklerinin gelişmiş şemalarının da çok çeşitlilik gösterdiğini vurgulayan Akın, R. Anguclova'ya gönderme yaparak yazann açık/dış sofalı grup şemasını farklılaşmamış/çok işlevli tek mekândan yola çıkarak, bu mekâna eklenen kapalı ya da yanaçık mckânlarla geliştirdiğini yazmakta ve ayrıntılı bir gelişim şcmasıyla da bu tezi desteklemektedir.(27) Söz konusu şemaya göre iki yöndeki geüşimin ilk grubunda yanaçık mekânların ortaya çıktığı örnekler yer alırken, ikinci grupta ana Kapalı mekânın önüne ya da hem önüne hem arkasına kapalı mekân/lar eklenmesiyle oluşan örnekler bulunmaktadır. Bu iki yönden gerçeklesen gelişimin ortak, zenginleşmiş bir dış sofalı plan tipi ne ulaştığı ve açık sofalı tiplerde tek odanın önüne eklenen mekânlardan yanaçık olan ve veranda niteliği tasıyan çardak olarak anılan mekâna ulaşıluığı belirtilirken, Bulgar sivil mimarlığıntn ortak öğesi olan çaraaklı tipin gelişimiyle Sedat Hakkı Eldem'in Türk evi plan tiplerinin dış sofalı örneklerine ait şeması arasında benzeşim ilişkisi kurulmaktadır.(28) Evin mckân örgütlenmesini belirleyen çardağın daima yapının üzerinde bulunduğu parselin manzara yönüne açıldığinın ve nem havadar hem de üzeri örtülü olduğundan gölgeli bir mekân olarak evin içini dışarıya bağlayan ve eve canlılık veren bir öğc olduğunu; oda sayısı arttıkça gelişen plan düzeni içerisinde çardağın arkasında sıralanan odalardan en azından birinin doğrudan çardağa açıldığını ve bu odanın kabul salonu işlevi gördıiğünü vurgulayan Akın, bu mekânın geleneksel Türk evinin başodası niteliğinde ol duğu çıkarımını yine örneksel şemalarla destekjemektedi r. (29) Etkileşim olgusunun, etkileşme edimi için en az iki öğe gereksindiği anımsandığında, tek yönlü işleycn bir kültürel etkileşimin olanaksızlığı açıklık kazanır. Bulgaristan sivil mimarisine ayrılan bölümde ko Opneksel Gefcfen Şemalan ve Karçün Dönüşüm Bu yazı, her yapıt gibi Nur Akın'ın Balkanlarda Osmanlı Dönemi Konutları adlı yapıtı üzerine yazılacaklann sadece bir yönünü oluşturuyor. Göstergebilim çerçevesi içcrisinde çalışmayı yeğleyen bir sanat tarihçisinin, söz konusu yapıtın yöntemi ve yazannın, göstergebilimsel bir çözümlemeye denk düşebilecek sistemine ağırlık vererek yazmasının kaçınılmazlığı ortadadır. Yazann, çalışmasma konu olan Balkan ülkelerinde Osmanlı döneminde gerçekleştirilen yapılan tek tek ele almak yerine, çalışmasmı kesider halinde sunması (Birinci Kesit: Toplumsal, ekonomik, kültürel bağlam; tkinci Kesit: Kent tipolojisi; Üçüncü Kesit: Yapı tipolojisi) ve ardından kesitleri eklemlenmcsinden oluşan anlamm sunumu, çalışmayı salt mimarlara yönclik bir servis olnıaktan çıkararak ilgi ve bilgi alanı farklı olan okur kitlesine önemli bir katkı olarak değerlendirilebilir. Postmodernizm tartışmalarının başlamasıyla birlikte mimarlık üzerine kuramsal çalışmaların da arttığı ve mimarlık tarihi üzerine yoğun bir ilginin başladığı bilinmektedir. Bu ilgiyle birlikte mimari ürünleri bir bağlam içinde değerlendirmeye yö nelik tartışma ve çalışmaların ve dolayısıyla yazmın başınc'a da vıırgulanan yöntemin ağırlık kazanmasının hem alanın profesyonelleri, hem de okur açısından büyük bir kazanım olduğu açıktır. Yinninci yüzyılın sonlanna doğru sanat tarihi yazımında düdcaderin toplumsal bağlama yöneldiği ve bunu en belirgin olarak zikredenlerin başmda T. J. Clark'ın geldiği biliniyor. Kurammı Alman sanat tarihçisi Arnold Hauser'ın toplumsal sanat tarini' SAYFA 15 Yöntem Üzepne