Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yöntemi üzerine kurarken çok daha ayrıntdı analizlere girişen Clark'ın yöntemi, salt teknoloii vc işlcv üzcrine düşünen diöer yöntemlerden çok daha ayrıntılı ve yakın okııma gerektirdiginden, çok yerinde olarak, işlerliui olan bir yöntem olarak kabul görmektedir.(34) "Hertürlütoplumsalformasvon her zaman üretımin eski ve yeni mocîlaruıın, eski ve venı toplumsal sınıfların bir palinıpsestidıı ve ortaya çıkan her ürunun varoluşu melezdir"(35) uiyen T. J. Clark'ın iyi bilınen tezıne gönderme vaparak Nur Akın'ın Balkanlarda Osmanfı Dönemi Konuüan çalışnıasının kültürel geçişliligin mimarlık boyutunda sonuçlanışı üzerine ayrıntılı bir söylem oldugAı söylencbilir. Bu satırların yazaı ınm da yeğlediği top lumsal, ekonomik, kültürel bağlam içerisınde anlam kazanan Lirun değerlendırmesinin son vıllarda yayınlanan en ayrıntılı örneklerinden olan Balkanlarda ()snıanlı Dö nemi Konutları, yapı üpolojilerinin bir envanteri olma riski t.ışımadan mimarlık üriinleri ve kent biçtmlenme koşıılları üzcrine çok sayıdaki örnekle desteklenmiş üst düzeyde bir söylem olarak deöerlenuirilmelidir. Yukarıda değinıldifii gibi, çalışmanın, alanın prolesyonelleri dışında kalan ve sosyal bilinılerin birçok alanına mensup okur kitlcsinc dc yonelik bilgilendirme işlevi, yazarın 1998 yılında yaymlanmış olan 19. Yüzyıhn lkinci Yarısında Galata ve Pera'dan da aijina olunan bir özellik ve Nur Akın'ın "ideal okur" kapsamının gcnişliğinin de bir göstergesı. • (*) Yrd Doç Dr, Yeditepe Univcrsıtesı Güzcl Sanathır Faküllai 1 Nıır Akın, Balkanlarda ()smanlı Dönemi Konutları. tstanbul: Literatür Yay., 2001. 2 Nıır Akın, 19. Ytızvılın tkinci Yarısında Galatave Pera. l.stanbul: Literatür Yay, 1998. 3 Nur Akın, y.a.g.e., s. 8. 4 Nur Akın, y.a.g.e., s. 9. 5 Nur Akın, Balkanlarda Osmanlt Dönemi Konutları, s.7. 6 Akın, s. 1011. 7 Akın, s. 11. 8 Akın, s. 18. 9 Akın, s. 21. 10 Akın, s. 21. 11 Akın, s. 20. 12 Akın, s. 20. 13 (î. Hazai'den zikrcden Nur Akın, s. 20. 14 Akın, s. 20. 1 "5 Akın, s. 20. 16 Akın, s. 2627. 17 Akın, s. 26. 18 Akın, s. 26. 19 Akın, s. 2627. 20Akin,s.27. 21 Akın,s.27. 22 Akın, s. 32. 23 N. Todorov'dan zikreden Nur Akın, s. 32. 24 M. Kiel'den zikreden Nur Akın, s. 34. 25 Semra Germaner, VIII. Yüzyıl Avrupa Resmi. tstanbul: Kabalcı Y., 1996, ss. 20 23. Germaner, 18. yüzyıl Avrupa resminde konuyıı belirleyen etmenlen irdeledigi yapıtında, Avrupa'daki insan gücü değişiminin pek çok kültürel öğenin ülkeler arasmda yayılmasına nedcn olduğu ve çağın anlayışını yansıtan ortak bir göriişün oluşmasına katkıda bulunduğunu vurgular. 26 Alun, s. 34. 27 Akın, s. 3738. 28 Akın, s. 3738. 29 Akın, s. 37 38. 30Akın,s.52. 31 Akın, s. 61. 32 Akın, s. 62. 33 Akın, s. 62. 34 Eric Fernie, Art History and Its Methods. London: Phaidon Press, 1999, ss. 1719. 35 T. J. Clark, The Painting of Modern Life. London: Thames and Hudson, 1999, s.7 ayguchan@superonline.com Balkanlarda Osmanlı Dönemi Konutları / Nur Akın /Literatür Yaytnevı, 2001/240 s. SAYFA 16 ^4ASUMAN KAFAOĞLUBİİKE Tarihi Roman Ç oğu roman okuru, Roma tarihini Robert Graves'in "Ben, Claudius"undan, Bizans Imparatorluğu'nıı Gore Vidal'in "Julian"ından, Napoleon'un Rusya'ya saldırmasını Tolstoy ıın "Savaş ve Barış" romanından bilir. Daha garibi, Claudıus deyinee aklına, relevızyon dizisinde oynamış Derek Jacobi; Mozart denildiğinde "Amadeus" fılminde pembe perıık denerken attığı kahkahayla Tom r lulce gelir. Tarihçiltri ve biyograti yazarlarını kızdırsa da, elimizde olmadan daha popülerolan gerçeklerden uzak kurgusal versiyonlar aklımıza takılmıştır artık, çok ender olarak tarih kitaplarını araştırıp bu bilgiler doğru mu değil mi bakarız. Tarihi romanda, tarihin belirli bir döneminc ait kültür, ideoloji, davranışlar ve ahlak kuralları canlandırılır. Yazar, kendi çocııklııötınu ya da dedcsinin yaşamını anlatabiiir fakat "tarihi roman" kategorisine girmesi için kurgunun mutlaka oelli başlı bazı tarihi olaylar ışığında verilmesi gerekir. Sıradan yaşamların, bir dönenıin olaylan taralından nasıl etkilendigi sergilenir. Tarihi romanlar bazen gerçek yaşamöykuleri üzerine kurıılur, bazen gerçek ile kurgu karıştırılarak verilir, bazılarında da belirlevıcı olan sadece yer ve tarihtir, yaijamöyküleri tamamen yazarın kurgusudıır. Gerçek yaşamöykülerı üzerine kıırulu olan "Ben, Claudius" (Adam Yay. 1987, çev. Deniz Ülken) birkaç nesıl boyunca Imparatorluğun Augustus, Tiberius, (]aligula ve Claudius tarafından nasıl yönetildiğini, girdikleri savaşları, evlıliklennı, çıkardıklan kanunları temel alarak ve çok az kurgusal kaıakter ekleyerek anlatmıştır. Tarıh kitaplarına girmeven detaylarla sıislenmi$ olmabina ra^men, o dönem hakkında gerçek bilgilerle doludur. Tüm bu gerçek bilgilere ra^men sıkıcı olmamasını da belki o dönemin zaten var olan renklili^ine ve yazann hayalgücüne borçludur. Bir başka tarihi roman örneği, John Fowles'in "Fransız Teömenin Kadını'' (Ayrıntı, 1999, çev. Aslı Biçen) yazıldığı 1969 yılından tam yüzyıl öncesinin dünyasını anlatır. Fowles, XX. yüzyıl okuru için yazdığım sık sık vurgular: Ömegin romanın bas kahramanı Char les'ın zihni, gizemli kadın Sarah hakkında bilgi euindiğinde, atom bombası düşmüs bir kentin sessizliğine benzetilir. Bu Dcnzetme, Charles'ın ruh ha lini ne kendine ne de romanın diğer kahramanlanna anlatır, ancak yazarın okur olarak kimi seçtiğini ve hangi çağda yazdığım unutmamanızı sağlar. Geçmiş bir dönemin öyküsü olsa da, yazar bugüne aittir ve bugünün sanat anlayışıyla yazar. Bugün bize saçma gelecek katılıktaki ahlak kurallarını romanın bütünü içinde kabul edilebilecek şekle sokması, dönemin havasını yaratması gerekir, çünkü öykü ancak roman kanramanlannın yaşam şartlannı yeterince iyi anladığımızda anlam kazanır. Bu durum yazar açısından kuşkusuz bir ikilem yaratır: Kendisi de kitaplardan öğrendiği bir dönemi, kendi çagının okuru (ve de gelecek nesil okurlar) için yeniden canlandmrken mutlaka kendi izlenimlerinden yararlanacaktır; başka bir deyişle izlenimlerini, bugünün dili ve anlatımıyla geçmişe oturtacaktır. Tarihi "oldugu gibi görmek" diye bir şey söz konusu olmadığı için, geçmişe ancak kendi çajîının açısından bakacaktır. Ornef in, yüzyıllardır birçok resim, tiyatro eseri, lilm ve romana konıı olan Kleopatra, her çagın sanat eserinde farklı betinılenmiijtir. Shakespeare'in Kleopatra sı bir başkasından daha gerçeğe yakın değildir, her biri Kleopatra'nın kendinden çok, yaratıldıkları dönemi yansıtır. Ayrıca bir de yaratan sanatçının kişiligıni üzerınde taşır. 1 ler yeniden yaratılışıyla Kleopatra, Elizabeth Taylor'un a£ır makyajlı ve kaprisli vorumladıg'i formdan kurtarmamız nüyük olasılıkla imkansızdır. Bugün ortaya konulacak bir Kleopatra yorumu bize daha yakın gelse de, ileride mutlaka bugünü yansıtan makyaj, moda davranışlar, vb. etkisiyle yadırganacaktır. Bütün bunlardan, sanatın, tarihin her dönemine öznel baktıgı sonucunu çıkara biliriz, bunun nedeni, tarihin belirsizlik lerle dolu bilgilerden olus,maM değil, sanatçının tarihe, kendi kurduğu dünya perspektilinden yaklaijmasıdır. Ve hemen eklemek gereken bir başka nokta da, sanatın tarinsel bir islevi olmadığıdır. Sanatçının doğru söylemek gibi görevi olmadıgı için, sadece eserin bütüncül anlamda tutarlı olup olmadığı konıısunda yargılanabilir. Bir roman cleştırısı genellikle farklı boyutlarda aynı anda yapılır. Metin iııcelemesi, form analizi ve tarihsel eleştiri olarak kabaca üçe ayırabiliriz. Metin incelemesi karakterleri, olay akışını ve dilı yakından incelerken, lorm analizi de yapısal olarak metne yaklaşır. Tarihsel eleştiri ise, tarihi veriler ışığında metin analizine dayanır. Burada eserin yazıldıöı dönemin tarihi, anlatılan öykünün tarihi ve sosyal şartlar çerçevesinde bakılır; ayrıca vazann vaşamöyküsü ile roman arasmda kıırulabilecek baglantılar, roman konıısunıın oluşumunoaki etkenlerden araştırılır. En önemli tutarlılık kuşkusuz romanın ele aldı^ı zaman dilimini ne denli dogru verilerle anlattıgıdır. Metin ve form incelendiğinde, edebiyat eserinın kendısine bakılırken, tarihsel eleştiride dış etkenler önem kazanır. Romanın dışındaki dünya ile baglaııtısı ve bu bağlantıların ne denli güçlü olduğuna bakılır. Tarihsel eleştiri açısından bakarken bile asıl amacın romanı daha iyi anlamak olduğunu unutmamak gerekir. Tarihi roman, okurıın tarihi daha iyi anlaması için yazılmaz, olsa olsa yazann o tarihi nasıl gördüğünü anlamaya yarayabilir, bunun dışında di^er romanlarm verdi^inden daha fazlasını vermesıni beklemek yanlış olur. "Fransız Teğmenin Kadını" romanıntla, 19. yüzyılı anlatan bir 20. yüzyıl vazan olduğunıı sık sık hatırlatan Fowles, kıtabın başlarında "Bizi ödevlerimiz mi yönlendiriri'" diye sordu^unda, "ödev" sözcüjiünün yanına bir belirteç koyarak saytanın altında Viktorya çagının büyük yazarlarından George Eliot'un "ödev" tanımını koyar. Böyle yapmak la kendini anlattıgı ça^dan uzaklaştırır ve bırakır açıklaınayı o dönemde yazınış başka birı yapsın. Hemen Fowles'ın çabasının, Viktorya çağını en iyi anlatan vazarı olmak olmadıjiını anlarız biz de, bunu zaten Charles üickens, Thomas Hardygibiyapmasıolanaksızoldugıından, Fowles kendisine o dönem sanatçılarmın farkına varmadıkları, belki bilerek baskı altında tuttukları ya da en basit şekliyle bilmedikleri olgulan ortaya çıkarma görevi verir. Romanın anlattığı tarihle anlatıldığı tarih arasındaki tarkın açıkça ortaya konması, sadece tarihi romanın sahteliğini ortaya koymakla kalmaz, belki de tüm romanlann sahteliğine (ya da sanallığına) dikkat çeker. Yıne romanın bir yerinde Fowles, "anlattığım öykünün tamamı benim hayal ürünümdür. Yarattığım bu karakterler de, asla benim zihnim dışında varlık bulmadılar" diye yazar. Aslında belki bu tümceyi Robert Graves bile aynen tekrarlayabilirdi, onun yarattığı karakterler ne denli gerçeğe yakın olsalar, adları bilinse, büyük Roma Imparatorlugu'nun en görkemli günlerine imza atmışlarsa da, yine de bu romanın içinde, roman kahramanı olmanın dışında varhkları yoktur. Roman kahramanları tarihi gerçeklikleriyle değil, roman içindeki anlatım gerçekliğiyle ancak ölçülebilir. Bir nokta daha: Tarihsel romanın niteliği, tarihsel gerçekliğe yakınlığıyla değil, tüm diğer edebiyat eserlerinde olduÎSu gibi anlatımındaki inceliklerle belirenir. Edebiyat eserlerinin hiçbiri için doğruyanhş kullanılmazken, bu tanımın sadece tarihi roman için de kullanılmaması gerekir. • aydasu@hotmail.com CUMHURİYET KİTAP SAYI 602 Tarthsel eleştfeH