23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 0 T E U Z 2 0 0 0 • Feyza Hepçilingirier yeni kitabı 'öykünmece' üzerine Pınar Göksan Aker İlesÖyleştİ. J.say/ada • AylaErdinçveAhmetAlptekin, Enis Batur'layeni lirikşiirierinin yeraldığı 'KanatHareketleri'nikonuştu n.sayfada • Nadir Gezer, Talip Apaydın'la yıllar sonra yayımladığı ikinci şiir kitabı 'Kırsal Sanci'yitartiştl 14 sayfada Turkiye' bilim felsefesi \ •( l < ı ı MITT/M» .» Cumhuriyet Z E K ••, • f l >' i ' Bilim Felsefesi, felsefenin genç dallarından biri. Bilimin neliğini, yani bilimin öndayanaklarını, yöntemini kavramını, onun felsefe, sanat gibi diğer bügi alanları yanındaki yerini problem nesnesi edinen bilim felsefesinin ülkemizdeki serüvenine göz atmak istedik Yücel Kayıran'ın yazısıyla. YUCEL KAYIRAN B ilim felsefesi, geçmişi bakımından felsefenin, epistemolojinin "genç" alt dallarından biri sayılır. Günümüzdeki anlamıyla başlangıcı David Hume'a, onun nedensellik eleştirisine kadar geri götürülebilir olan bilimi felsefesi, bugün artık sönmeye durmuş görkemini yüzyılın başında oluşturmaya başlamıŞtı. Rudolf Carnap, Moritz Szhlick, Otto Neurath, Hans Reichenbach, Ludvvig Wittgenstein, Bertrand Russell, Carl G. Hempel, Karl R. Popper, Thomas S. Kuhn, Paul K. Feyerabend, Alexandre Koyre, Imre Lakatos gibi bilim felsefecileri bu cörkemin yüzyılımızdaki doruk isimlerini oluşturuyordu. Bilimin neliğini, yani bilimin öndayanaklarını, yöntemini, kavramlarını, onun felsefe, sanat gibidiğer bil,i alanları yanındaki yerini problem nesnesi edinen bilİm felsefesi, daha başlangıçta mantıkçı pozitivistlerin (neopozitivistlerin) ileri sürdüğü, felsefenin de metafizik özelliklerinden arınarak (ki onlara göre olgusal karşılığı olmayan önermeler metafizik nitelikliydi) bilimsel t i r özeÛik kazanması gerektiği yargısıyla birlikte, bilimselliği oluşturan ölçütlerin neliği tartışmasının yani sıra, felsefenin de neliğini tartışan bir disipline dönüşecekti. Bunda, Viyana çevresini oluşturan bilim felserecilerinin "meslekten" relsefeci olmamalarının rolü büyüktü kuşkusuz. Ama antitezin oluşması gecikmedi. Bilımsel yargıların da metafizik nitelikfer taşıdığı; bilimsel ilerlemenin kesintisiz değil kesintili olduğu; her yeni bilimsel kuramın mantıksal olarak eski kuramı içermediği; aksine kuramların birbirine göre paradigma farklılıklan içinde olduklan ileri sürüldükçe, neopozitivizmin, yüzyılın ilk çeyreğindeki hegamonik başarısı, yerini Kuhn, Feyerabend, Lakatos gibi bilim felsefecileriyle çeşitlenen bilim felsefesine bırakacaktı. Bu süreçte, sanki, 17. yüzyıldan bugüne sürdürülegelen epistemolojiontoloji arasındaki kurgusal mücadelenin, bilim felsefesi içinde, ontoloji lehine dönen rövanşı oynanmıştı. '. ' • *** Türkiye'deki bilim felsefesi alanında yer alan telif ve tercüme calışmalanna bakıldığında, sözünü ettiğim görkemin 80 li yıllara kadar Türkıye'ye pek yansımadığı gö f rülür. Bu yıllara kadar bilinen popüler tek yapıt Cemal Yıldınm'ın Bilim Felsefesi (1979) adlı kitabıdır. Gerçi daha öncesinde Hilmi Ziya Ülken'in Bilim Felsefesi vardır, ama bu kitap bugün olduğu gibi o gün de dolaşımda değildir ve bu kitap bir dönem bilim felsefesinden ne anlaşıldığına cevap verir niteliktedir. Cemal Yıldırım'ın kitabını, bilimin önemini, temel kavramlarını, yöntemini, yönteminin aşamalarını, öndayanaklarını irdeleyen pedagojikniyetle vazılmış bir bilim felsefesi kitabı olarak okumak mümkün. Bununla birlikte, bu kitaba ait anlatıcıaklın neopozitivizmin icinden konustuğu ileri sürülebüir. Kitabın "ekler" bölümüne tercilı edilen tercüme metinlerin ağırlıklı olarak bu "çevre"ye ait olması da bu yargıyı destekleyici niteliktedir. Bununla birlikte, Cemal Yıldınm'ın kitabı bu alanda yaşanan tartışmayı pek yansıtmaz. Gerçi "ekler" bölümüne çeşitli çeviri metinler alınmıştır, ancak bu yazılar, söz konusu tartışmanın tansiyonundan arındınlmış, serbest makaleler niteliğindedir. Bu arada, Şafak Ural'ın Pozitif Bilimde Basitlik Uke'sinin Belirlenmesi Yolunda Bir Deneme'si (1981) ile Pozitivist Felsefe (1986) adlı kitaplannı anmak gere kir. Ural'ın, pozitivizmin tanıtılmasma ve yaygınla^tırılmasına yönelik, yani pozitivizmi felsefi anlamda sorgulamayan bu akademık çaLşması neopozitivist anlamda büimsel bir özelliğe sahip. Pedagojik bir özeflik taşıyan bir diğer telif eser ise, Doğan Özlem'in Felsefe ve Doğa Bilimleri (1995) adlı kitabıdır. Bilim felsefesi çalışmalannı doğa bilimlerinden çok tin bilimleri, yorumbilgisi üzerinde yoğunlaştıran Doğan Özlem'in bu kitabı, bilimin niteliğini, yöntemini, temel kavramlarını, öndayanaklarını irdeleyen bir çalışma. Bu kitabı benzerlerinden ayıran özeflik, neopozitivisderce yaygjnlaşorıJan bir tutumu, bilim felseresini neopozitivizme indirgeyen yaklaşımı yöntemsel olarak eleştiren bir anlayışla yazılmış olmasıdır. Başka bir deyişle, Doğan Özlem bilimin yapısını ve niteliğini neopozitivizm, eleştirel rasyonalızm, görelilikcilik, yöntemsel anarşizm gibi bilim felsefesi izmleri açısından değil, bu izleri de içeren bilim felsefesi düzleminden irdeliyor.. Bu yaklaşımın bir değer özelliği ise, bilim felsefesinin doğa bilimlerinden ibaret olmadığım, Kültür (Tin) bilimlerini de kapsadığıru ısrarla işaret etmesidir. Yüzyıl boyunca bilim felsefesi alanınDevamı 4. sayfada. *~ ;UMHURİYET KİTAP SAYI S44
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle