25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

te'un düşüncelerini tartışmak değil, onu biraz dana açmaktır. O halde, onun önerdiği çözümden yola çıkarak, kendi esprisinin yorumunu yapmaya çalışalım. Resim tarihinin tümel sonuçfarına göre bu sanat dalını tanımlarken, bu tümel tarihin yalnızca bir akımı üzerinde durmaktadır Lhote kuşkusuz. Ne var ki espriye ilişkin bir akımdır bu, espri deneyimini ve entelektüel işlemi temel alan "cosa mentale" üzerine kuruludur. Böyle bir istenç, üzerinde durulmasını zorunlu kılan bir yetkinlik taşır. Söz konusu akım, ürünleri soyluluk ve yücelik değerleri içeren ve bu değerleri hep belli bir düzeyde tutmuş olan yapıtları kapsamaktadır. Aralarında Lhote un da yer alması gereken büyük ustalar, bu ailenin üyeleridir: Leonard, David, Ingres, Cezanne... Bütün bu büyük sanatçılar, genel oluşumu kendi yönlerinden tamamlarlar. "Espri tutkusu" olarak adlandırabileceğimiz bir gelişimin içinde yer alırlar. Güçlü, inandıkları şeyin peşinde koşan, uzlaşmaz kişilikler olarak, binbir güçlükle boğuşmuşlardır bu sanatçılar. Tıpkı Lhote gibi, onlar da salt bilim adamı ve sanat ustası değillerdi. Aynı zamanda sanatçıydılar, sanat yapıtı üretiyorlardı, yani ressam idiler, içlerinden birinin deyimiyle "realisation"a varmanın savaşını veriyorlardı: Kurallar ortaya koydular kendılerince. Yaratıcı güçleri, ellerini denetim altında tutmaya engel oluyordu çoğu zaman. Bu ise, onları doyumsuzluğa ve kuşkuya götürüyordu. O nedenle de gerçekleştirdikleri ner yapıt, bir sorunu da ner zaman beraberinde getiriyordu. Onlar, benzer akımların çekiciliğine, karşı görüşlere kapılmaksızın yaptılar görevlerini. Nesnenin basit, sıradan görüntüsü dışına taşarak, kavrayış güçleriyle istençlerini uyumlandırarak, değişken, çoğul, şaşırtıcı bir başka nesneyeyöneldiler hep: Doğa. Bu ustaların bukaı^ıyla, özel yakınlıklar kurdu Lhote: lngres ve Cezanne. Onlar gibi, Lhote da, bir güneyliydi her şeyden önce. Yani giineşışığının olduğu bir yöreden geliyordu. Entelektüel ışık disiplinlerinden yola çıkarak, uyumun ve usun yanında oldu bu nedenle. Ne var ki, aynı soydan gelenleri belirleyici bir ilk göstergeydi bu. Daha derine inilir ve lngres in, Monsieur îngres'in sanatı özel bağlamda düşünülürse, çabanın kökeninde usa, yönteme ve dizgeye, espriye, saf kurama, yalın dogmatik kesinliğe, ama törel düzenle ilgili esinlerin olağandışı görüntüsüne tanık olunur, bununla da bir yoğunlaşma aşamasına vanlır. Sanatta hiç de küçümsenecek bir olgu değil bu. Doğuştan elde edilen bir yetenekle ilgilidir: Kendini o yeteneğe adamış olmak gerekir. Üst düzeydeki bu saptama, güzel şeylere içten sevgi duyan, kendi dışında olana ve kötü bulduğu şeye tepki gösteren Montaubanlı lngres gibi bir sanatçıda gözlemlenebilir ancak. Bordeauxlu Lhote'ta da, aynı titreşimi, aynı coşkulu imgelem gücünü, yoruhıak bilmez aynı yetiyi bulabiliriz. Geçici görüntülerin üzerine çıkabilen, inançsızîan kınayan, espası sıradan bir araçgereç gibi kullanarak, resim ve heykellerinde ışıkgölge etkileriyle bir çocuk gibi oynayan, ışık, hava, atmosfer, doğal etkiler, ayrıntılar, adına tablo dediğimiz bu "büyütülmüş taslaklar" üzerinde yoruma yönelik olarak, bu kişinin yaptığı bütün bu şeyler, gene de sıradan işlemler olmanın ötesine geçmez. Epeyce oluyor, lngres üzerine bir kitapta, desenden yana olanlarla renkçi çözümler arasındaki aynmı sert biçimde ortaya seren William Blake'ın "Descriptive catalogue"undan birkaç söz aktarmıştım:" Yaşamın olduğu kadar, sanatın da parlak bir kuralı var: Biçimleri çevreleyen çizgi, daha belirgin, net, kavranılır olduğu sürece yapıt, daha yetkin bir SAYFA 16 düzey kazanacaktır. Bu belirginlik azaldığında ise, resmin nesneyi yansıtıcı özelliği de yetersiz kalacak, kendine özgü yani belirsizleşecek, sanat yapıtı her tür özenin uzağında bulunacaktır. Resimlerdeki bu niyet ve amaçların doğruluğunu, dürüstlük aynmını, doğru oîanla sahte olan arasındaki farkı kim saptayacak? Correge'den, Rembrandt'dan ya da hangisi olursa olsun, Venedik ve Flaman ressamlarını model alanlardan söz açmayın bana artık... lngres ve Lhote, birbirinden çok farklı ifade biçimleri mi uygulamışlardı? Blake, dinsel konuları yansıtmakta ustaydı, bir gizemciydi, ileriyi görebilmekteydi. Bizim usçu geçinen güneyli ressamlarımız arasında, bu türden bir sanatçı gösteremezsiniz. Ancak Blake'de, belki de Ingiliz püritanizminden kaynaklanan bir şeyler vardı, onun protestan yandaşı oluşundan ve "catharisme"inden de söz edilebilir. Her şeyi kesinlik bazında gören bir anlayışın karakterize ettiği doğruluktan ayrılmazlık, şiddete karşı direnme eğilimiaykırı bir görüş olarak öne sürülebilir. Burada devreye giren şey, düzenden ve doğruluktan yana olmanın savaşını veren kalbin aşırı tutkusudur. Lhote'un bağlı olduğu bu akım, dönemin katıkuralcı görüşlerinden, daha çok da David ve îngres'in sanatından kaynaklanır, Winckelmann'da kuramsal temelini bulur. Yeniklasikçiliğe ve önromantizme yol açar, daha ÇOK da "Beau ideal"in Platoncu düşlemine bağlanır. Ancak bir yandan da, yavaş yavaş yaratıcı özgürlüğün öngördüğü yenilikler karşısında geriler. Antikiteden ve Raphael'den yararlanmayan modeldışı gelişmelerin akışına bırakır kendini, geçmiş uygarlıkların göreliliğinde ve gelecek yatırımların bilinmezliğinde, başka güzellik kavramlarına yönefir. En katı ortamlarda, kuşkuyu dile getiren bir kararsızlık da yok değildir burada. Gerçekte, iyi bir yol seçmişlerdi kendilerine bu ressamlar. Ana ilkeler bağlamında, sağlam bir okul olma özelliğini de hep korumuşlardı. Daha çok da, ılkelerine sıkı sıkıya bağlı yandaşlarının, bu arada elbet Lhote un gözünde, bir tür dokunulmazlık taşımaktaydı bu okul: Espri tapınağı, değerleri paylaşılan kutsal bir yer, ne derseniz deyin... Yüzyılın çok hareketli akışı içinde söz sahibi bir kişi olarak Andre Lhote, resim sanatını tanımlamaya çalışır. Resim sanatının biçimleriyle çelişen, hatta bu biçimlerin tam karşıtı olan kısmî bir tanımdır bu belki de... Gene de kabul edilebilir olma özelliğini hep korumuştur. Türü ya da içerdiği koşullar ne olursa olsun, resim sanatının temel sorunlannı açmaya yönelik bir tanımdır bu. Öyle ki, nerkesin bilip kullandığı bir dille yorumlanmıştır. Temel karakterleri benimsemekten yana görünmez. Bir şeye benzemenin gerekliliğine koşullanarak, kendi deyimiyler resim sanatının "anlaşılamayacağıhı", bunun için bir ön hazırlığın gerekli olduğunu savunur. Sanata bütüncül bir açıdan bakılmalıdır ona göre, espri verimliliği gerektirir. Resim sanatını kıskançhkla korumaktan yanadır. Buyarlılığı yitirme ya da çok ciddi sınırlarda sanatını tüketme riski de söz konusudur burada. Sanatın seçkin saygınlığını, özerkliğini, aynmını göstermek gereklidir. Çıkış noktasında yanlış yorumlanan bu inanç, Du evrensel inanç, bütün okullara ve kuramlara olduğu gibi, sistematik gelişime de uyulması gerektiği kanısını akla getirebilir: Resim dünyası, doğa ve yaşam dünyasından başka bir şeydir oysa. Lhote'un türdeşi olan, ama entelektüelci görüşü temsif etmeyen bir ressamı alalım örneğin, romantik, gerçekçi ya da izlenimci bir ressamdan yola çıkafım: Sanatı, doğadan ve yaşamdan kaynaklansın bu ressamın, duyumları yoluyla dış ger çekliği yansıtmaktan başka bir amaç gütmeyen, sıradan bir sanatçı olsun bu ressam. Boylebiri, resim yapmaya koyulduğunda, yaşama ve doğaya ilişkin DÜtün bu şeyler, resmin içindeki yerlerini alacakiardır. Sıradan olan her şeyin, resme yerliyersiz konu yapıldığı böyle bir eylemin vanhşlığı, ne pahasına olursa olsun, Lnote'un deyimiyle "nesnenin tual üzerine olduğu gibi" geçirilmesinden kaynaklanır Dilerim, bütün bu söylediklerim, okuru, aralarında en önemli ve eğitici örneklerin de ver aldığı Andre Lhote'un yazılarına sokmayı kolaylaştınr. Ve gene dilerim, bu yazılardan, resim sanatını uygulamayı öğrendiği yanılgısına kapılmaz okur. Saygın bir tütünlük oluşturur Lhote'un yazuarı. Zira Andre Lhote, bilinç ışığı altında, hem resim sanatının ussal verilerini, hem de yaratım süreçlerinde ressamın yapıtına ilişkin sorunları açımladığı bu yazılarını, sanatçı ve kuramcı kariyerine dayanarak kaleme aldı. Bu kariyeri süresınce, kübizm akımının benzersiz temsilcilerinden biri oldu. Aynı zamanda da bu disiplinin bir ustası düzeyine yükselmeyi bildi. Dünyanın her köşesinden koşup gelen çok sayıdaki genç sanatçıyı, atolyesinde yetiştirdi. Ninayet, kübizm kuramcılığının da ötesinde, gerçekte böyle bir özelliği olmasa bile, genel anlamda bir sanat kuramcısı, bir sanat düşünürü, dahası bir sanat törelcisi olmayı başardı. Yapıtını bütünsel bir noktaya ulaştırmakla kalmayıp, "komple" bir adam oldu böylece. Bu çifte anıklık, başka bir deyişle bu iki anıklığı birliğe kavuşturma etkinliği, Lhote un kişiliğinde özgül anlamını bulan ve Fransızların yaratıcı gücüne uyumluluk gösteren bir özelliktir. Gençlik yıllarından başlayarak, hemşehrisi Jacques Riviere ve ortak dostları Alain Bir sanat dü$ünürü Güzelllk kavramlam Fornier ile, onda uyanmış olan bu bilinç, daha ilk yıllarında, psikoloji, ahlak, edebiyat gibi konulara yönelmelerinde ve bu alanlara ilişkin yöntemsel araştırmalannda olumlu katkılar sağladı. NRF'nin(**), Lhote'u geriye itmeye çalışan klikçi tavrına karşın, bu yöndeki çalışmaları, ona ün kazandırmakta etkili oldu. O nedenle de, bütün yaşamı boyunca NRF'nin sanat eleştirmeni ve güçlü yazarlarından biri olarak kalmayı başardı. Daha çok da bu kişisel çalışmalarıyla, canlı tartışma ortamında ve fikirlerin harmanlandığı sıcak gelişmeler içindeki özençli tutumuyla, en ciddi kültür sorunlarının odağında yer aldı. Asıl hayranhk uyandıran yönü ise, yazma stilinde kendini gösterir: Bütün doğal ve insansal yapısıyla bu yazı stili, düşüncelerin yücelme çizgisini geriletmez, yargının soyluluğunu ön planda tutar, her konuda güzellik ve büyüklük ilkesini temel alır, açık anlatımı ve atılgan ifadeyi öne çıkarır. Andre Lhote'un yazılarını, salt birer kronik düzeyinde görmek yanlış olur: Her biri, kendi içinde kitaplaşmış ciddi birer araştırmadır bu yazılar. Elinizdeki kitapta yer alan metinler, onun "Değişmez plastik ilkeler" başlığı altında, Sorbonne'da verdiği konferanslar dizisinden, dul eşi Bayan Simone Lhote'dan geriye kalan önemli yazılardır. Dahası, bu yazılar onun görüşlerini özetleyici bir yön taşımaktan da uzak değildir. Dolayısıyla, bu açıdan, Andre Lnote'un düşüncelerini yoğun ve açık biçimde yansıtan tam bir bütünselliği de içerirler." (*) EmanuelStvedenborg (16881772) lsveçli dinbılıma ve kâhın Tıttsel ılettşım konusunda öne sürdüğü gönişler, Inetltere ve Bırleşık Amenka'da yandaş bulmuştur(ç.n.) (**) Nouvelle Reue Vrançaise (ç n.). Özel yakınlıklar MÜDAFAA1HUKUK DERGİSİ 21. Sayı: Prof. Dr. Mahmut ADEM: öğretım Bırliği Yasası Uygulansaydı!.., Prof. Dr. Zeki ARIKAN: Atatürkçülüğün Neresındeyiz?; llîet ASLAN: 23 Nisan Çocuk Bayramımız'dan Gereğınce Yararlanmak ve Bu Cumnunyet Dönemı Kültürel Mırasıraızı Dünya Çocuklanna Kazandırmak lçın Ne Yapılmalıdır; ServetBORA: MHPüenel Ba$kanı Devlet Bahçelı'ye Mektup, Ramazan BURHAN: Mıllıyutçı Muhafazakârlık ve Ataturk Devnmcılığı, Emin DEĞER: Turkıye nın Bölgcde Tanhsel Rolü ülmalı, Ama Naüil? Prof. Dr. Ömer DEMİRCAN: G. Lewıs'ın "üüneş Dıl Teonsı Yazısı Ozenne; Prof. Dr. Halil DEMtRTAŞ: Yönetme Güçlügü Çeken Baül| Rektorlere "Şark" önenleri; Prof. Dr. Cihan DURA: Saıt Faık'ın Satır Aralannda Atatürk; Ceül GÜRKAN: Yönetılıyor muyuz? Yoksa?...; Prof. Dr. Suna KİLİ: Laıklık, Dcmokrası ve Aydınlanma; Doç. Dr. Malür NAKİP: Kerkük'te Alatürkçü Bir Şaır: NazımRefık Ktıçak; Aü TARTANOGLU: Yabancı Dılde ögretım, Seyfettin TURHAN: Apo Olmadı HADEP mı Dersınız?; S. T.: Oltaya Takılanlar; Hürriyet YAŞAR: Duş mü?; Prof. Dr. Çetin YETKİN: Turk Yunan Dostluk ve Kardeşlik Yutturmacası; Mastafa Yıldınm: Amenkan lddianamesi; Mehmnt YILBAŞ: Yenı Berlın Duvarlan. *** Şürleriyk: Erdoğan KARABIYIK, Doç. Dr. Nazım Refık KOÇAK. Çzgıleriyle: Enan BAYSAL, Ömer ĞÛNGÖR, Hatis DOKGOZ *** Büro: Milli Egemeoük Cad. DaUar Yddız l;hanı, Kat1 ANTALYA. Tel: 0242 244 50 29 Tel. ve faks: 0 (242) 248 25 60. AboDdik Kojullan: 3 Aylık: 3.000.000. 6 Aylık 6.000.000., 12 Ayhk: 12.000.000. TL. Posta çeki: İbrahim Çetin Yetkin 111 92 34 Dünya Aktüel Kitabevleri ve Dünya Süper Dağıfım Bayileri, Tel: 0 (212) 629 08 08 Aynca derginin satın alınabileceği ba;bca kitabevleri: ABC Kitabevi, 2. Islasyon Cad. 7/1 KARAMAN, ABC Kitabevi, Zara (Sıvas); Asya Kitabevi, Hal Cad. Beledıye Sıtesı, No: 1 Şarkışla (Sıvas); Ataç Kırtasiye, Pın Mehmet Paşa Mah. özel Idare Iş Merkezı Sılıvn (Istanbul), BUge KiUbevi, Sıvas Cad, Stadyunı Karsısı, Bırcan Sok. 15/E KAYSERI; Bilgi Kitabevi, Sakarya ("ad. No 8 Yemsehır(Ankara); Bilım Kitabevi, Kuvayı MıllıyeCad. Ziya Erdetn lşhanı Zemın Kat No: 19 Mersın; Bilim Sanat, Onur Sok. 11/A Kızılay Ankara; 1923 Cumhuriyet Kitap Kulübü Mersın Çarşısı Kat 1 No. 161 MERSlN, Çağdaş Kitabevi Hılkılmet Cad. K.MARAŞ, Çağlar Market, Iş Bankası Karşısı Datça (Mugla), Dost Kitabevi Sakarya Cad. No. 81 Sınop; ELT Kitabevi, Mıllı fcgemenlık Cad. Muralpaşa Camıı Karüisı, ANTALYA; Ercan Kitabevi, 847 Sok. No: 27 KonakİZMİR; Ferda Kitabevi, Kanatlı Cad. No. 82İSKENDERUN Filiz Kitabevi, Atatürk Cad. Meydan ls Merkezı No: 8 Sıvas; Gençük Kitabevi, Kijla Mah. Mıllı Egemenlik Cad. 41. Sok. No: 14 Antalya; Gençük Kitabevi, Gazı Cad. No: 2 BURDUR; Güldikeni Yaymevi, Bayındır Sokak 14/17, YenişehırANKARA; Güne? Kırtasiye, Suşehn (Sıvas); Kabalcı KiUbevi, Ortabahçe Cad. No: 22/4 BeşiktaşlSTANBUL; Kayada? KiUbevi, Hızır Bey Mah. lsmet Paşa Cad. No: 2İSPARTA, KabUe KiUbevi, 859 Sok. No: 3/D KonakIZMlR; Kibele Sanatevi, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Cad. Eskı Palet ESKİSEHİR; KiUpsan, Sılıfke Cad. Kultur Merkezi Yani 21261 Mersin; Nezih Kitabevi, Mühürdar Cad. No: 40 KadıköyİSTANBUL; Onur KiUbevi, Istasyon Cad. No: 2 Şarkışla (Sıvas); Park KiUbevi, Ankara Cad. No: 9 Polatlı (ANKARA); Sahaf Oğuz, Rampalı Çarjı No: 36 KONYA; Toplum Kitabevi, 1. Bayındır Sokak, 22/1, YenışehirANKARA. CUMHURİYET KİTAP SAYI 534
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle