22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Andre Lhote'dan yine sanat üzerine... JEAN CASSOU Sanatta Değişmeyen Plastik Denerler Andre Lhote adıyla çağdaş Türk sanatındaki modernleşme arasında yakın bir bağlantı var.l920'li yılların başında, Paris'te Montparnasse'da kendi adını taşıyan akademiyi kurmasından kısa bir süre sonra, Lhote'un öğrencileri arasına Türk ressamlarından da katıîanlar olmuştu. Salt iyi bir sanat eğitimcisi olmasından kaynaklanmıyordu Andre Lhote'un ünü; aynı zamanda kübizmin kuramcısı olarak, verdiği konferanslar ve yazdığı kitaplarla, bu akımın, Cezanne sonrası dönemde yaygınlaşmasına, kimi kavramların anlaşılıp benimsenmesine yaptığı katkılarla da, sanat literatürünün önde gelen isimleri arasında yer almıştı. Ölümünden otuz yılı aşkın bir süre sonra yayımlanıyor olsa da, bu ünlü sanat düşünürünün görüşlerini, özgün yorumlarını içeren bir kitap "Sanatta Değişmeyen Plastik Değerler". Kitaptan Kaya Özsezgin'in 'Önsöz'ünü ve Jean Cassou'nun 'Sunuş'unu aktarıyoruz sizlere. KAYA ÖZSEZGİN olan kübizm akımına, bütün öteki gelismelet• yantnda "özel" bir anlam yükler, bu aktmı izleyecek olan bütün yenilikci çıktşların, bu akımla ilişkili oldukları ölçüde basarılı olabileceklerini vurgulamaktan geri kalmaz. Andre Lhote'un, çağdas Türk resmindekı gelismeler açtsından da önemli bir isim olduğu, 1930'lu ytllarda uzmanlık eğitimt görmek için Paris'e giden ressamlartmtzın önemli bir bölümünün, onun özel akademisinde çalıstıkları bilinir. Nurullah Berk, Cemal Tollu, Bedri Rahmi, Hamit Görele, Zeki Faik tzer, bu ressamlardan bırkaçıdır. Lhote'un akademisyen olarak o tarıhlerde, güven uyandtrtcı bir üne sahip olduğunu kanıtlamakla kalmaz, Türk ressamlartntn, yenilik arayan eğtlimlerine Lhote'un, bir hoca olarak karstlık veren işlevini de açı&a vurur. Türk resminde "Müstakiller" Grubuyla baslayan izlenimcilik karşttı modern arayıslar, büyük ölçüde Lhote'un yönlendirid önerileri doğrultusunda gelistip, en azından bu arayıslara bir kaynak olusturduğu halde, resim edebiyatımızda bu hocakuramct hakkmda kaleme alınmıs gözlem ve incelemelerin bulunmayıst, eserlerini dilimize aktarmak isteyen kisilerin çtkmamast, kanımca ilginç bir olgudur. Ansiklopedilerde yer alan bölükpörçük bilgilerin dtstnda, Lhote üzerine ayrtntılt bir özyasam bilgistne bile rastlamak zordur. Ünlü kuramcıyı Türkçe'de bize tanttan ayrtntılt biryaztyt, hocamn Parts'tekiakademistne devam etmıs ve onun hakkında canlı izlenimler edinmiş olan Nurullah Berk'in kaleminden ancak 1960'larda okuyabiliyoruz ("Ustalarla konusmalar", Ankara Sanat Y., tarihsiz). Bordeauxlu hocastnı iyi anlamtstır Nurullah Berk: Onun, 1922 'de Montparnasse'da, Odessasokağtndakt özelatölyesiniaçttğında, devlet okullarındaki kalıplasmts eğitımden bunalmıs olanlar alt kattnda çtplak modelden aesen çaltsılan, üst kattnda her hafta deiistirilen ölüdoğa konuları üzerinde boya etüdleri yapılan bu sıcak ortama hemen tsınmtslardır. Duvarlartnda, Lhote'un tablolart astltdtr. Orada uygulanan öğretım, Berk'in deyimiyle "hamleyapmış bir hocamn, öğrendlerini hamleye iten bir sistem"e dayanmaktadır. öğrencileriyle, saatler boyu söylesir Lhote, haftanın ikigününü, bu tür konüsmalara aytrır. En fazla ilgi çeken de, onun bu konusmalartdır. Andre Lhote, daha sonra bizden Cemal Tollu nun, biryazını geçireceğı küçük bir köye, Mirmande'a, arkasından da Gordes'a yerlesir. Bu kısa boylu, kırçıl btytklt, kıvırcık gri saçlı usta, öğrendlerini de arkasından oralara sürükler. Nurullah Berk, ilk kez 1933'te atölyesine ayak bastığt bu hocamn öğretısini, gercek yönleriyle, ancak 1947'de ikinci kez gtttiğinde anladığtnt söyler, onun "modern bir klasik" olduğunu, daha sonra fark ettiğini itiraf eder. Fransızca aslından çevırdiğimiz bu kıtap, Andre Lhote'un bir dizi konferansımn, sonradan yazıya dökülmüs olan metinlerini kapstyor. Okur, metinlerdeki konusma dıltnin, buradan kaynaklandığını ve Lhote'un örnekler üzerinde yaptığt yorumlar neaeniyle, konuyu farklı açılardan ele aldığını görecektir Lhote, bu konuşmalarında, kuramcılığın gerektirdığt yöntemlerden yararlanmakla beraber, kendigözlemlerine veyaşam deneyimlerine, büyük ölçüde bağlanmakta, olgulart ve gelişmeleri, olabildiğince genis bir açtdan yorumlamaktadtr. Çağdas resim sanatımız yönünden de yararlt saptamalara yol açacağına inandığtmız bu kıtabt, Lhote'un baska kitaplarımn, özellikle de Traite du paysage ve Traite de la figure «« izlemesini dileyelim. • Andne Lhote veBtz Ç^anatın kınlmalarla dolu gelışım çtzgıu tçınde, sanatçt kimliği V tasıdığı ve sanat tarihine bu yönüyle geçtiği halde, eli kalem KJ tutamar da olmuştur. Sanatcttığının yantnda, bu yeteneğinı başarıyla kullanarak öne geçmis olanlar arasından büyük sanat yazarlarıntn çıkmıs olduğunu, özellikle de geçen yüzyıldan bu yana, daha çok, kendi sanat anlayışlarım, genel sanat sorunlart üzerinde kişiselgörüşlerini, izlenimlerini ortaya koymus olanlarla, bu konuda yenıbir dönemin basladığtnt bile söylemek mümkün. Sanat sorunlart karştstnda, aynt zamanda bir düsünür olarak etkinliğini ortaya koyma sorumluluğunu üstlenmekten kaçtnmayan, duyarltltğtnt bu yönde de sergilemekten haz duymus olan bu sanatçtyazarlar, bir anlatnda da, yasadıkları döneme tanıklık etmisler, kendi yapttları kadar, çağdaslan üzerine de, sanat tarihcilerine kaynak olusturacak belgeyaztlar btrakmtslardtr. Leonarao da Vinci'den Delacroix'ya, Klee'den Van Gogh'a, LeCobusier'den Gauguin veMathieu'ye, Matisse'den Dubunet'ye birçok sanatçı, kimi, hilimsellik içeren notlartyla, kimi, anılart, gözlemleri ve mektuplanyla, kimi "intint" günceleriyle, bu alana bir ısık düsürmüslerdir. Konuyu daha ilert boyutlarda ele alarak kuramsal ayrtnttlara inmek, düsünsel sentezlere yönelmek, büyük çapta değerlendirmeler yapmak, kuşkusuz isin uzmanlannt, sanat tarihçilerini ve yazarlartnt ilgilendirmistir. Sanatçtlar, kuramcı gibi davranmaktan kaçınırlar genellikle, birtaktm teknik ayrınttlart kurcalamakla yetınirler, yaztlarında ya da notlarında, sanatın mut/ağına bağlı kalmaya, bu mut/ağın bir uzmanı olarak gözlemlerini yansttmaya özen gösterirler. Bu genellemenin dıstnda kalan tek kisi, belkide Andre Lhote'tur. Bu sanatçtmn adt, sanatçı kimliğiyle yazarlığt ve kuramaltğı arasındaki aengeler bağlamtnda gidip gelir, kimueri onu, pratisyen yönünden çok, öğretıciakademisyen ve kuramct kışiliği tçınde tantr, bu tarafını öne çıkartr, kimileri de, birparça gölgeye ititmis olsa bile, kübist sanatçılargrubunun üyeleri arasında görmeye eğilimlidir. Kesim sanatımn yakın dönemini isleyen kitaplarda Lhote adına rastlamak, hele kübist ressamlar söz konusu olduğunda, onun adıyla karştlasmak bizi şasırtmaz. Ancak onun da, Emile Bernard gibi Cezanne hayranı olması, sürekli olarak bu ustantn gölgesinde yasamayt yeğlemis görünmesi, sanatçı kimliğini, ister istemez bir parça geriye çekmistir. Gene de Emile Bemard'da tantk olduğumuz ölçüde bir unutuluş, Andre Lhote için söz konusu olmamıstır. Kübist sanatın kuramcıları arasında, söz gelisi Apollinaire'den çok, Andre Lhote'un ağtrlıklt bir yer taştyor olması, bu konuda Lhote'a tanınmış olan ayrıcalığtn, hiç de rastlantısal olmadtğıntn göstergesıdir. Ancak Lhote'un, elinizaeki kitabından da kolayca anlasılacağı gibi, kübist akımın biryandast ve savunucusu olarak görünmüş olmastna karsın, çtkıs noktası sanatın genel sorunlartndan bağtmsız değildir. Kendini, bir "klasik resim okulu çırap" olarak görür, sanatın temelınde saklı olan gizlert, zaman içındeki değtsmez değerleri bulup ortaya çıkarmak ister. Müzelerı bu amaçla dolaştr, primitı) sanattan ızlenımcilere ve daha sonrakilere kadar uzanan çızgi üzerinde, sanat yapıtını saygtn kılan ortak ölçütlerı saptamaya çaItsır. Kübist sanatın, kosullanmıs bir tutkunu, bu akımın bir/anatiği gibi davranmaktan kaçıntr. Ama, Cezanne'ın kisiliğinde, neredeyse bütün modern ressamlartn saygt duyduklart bir öncü olmuş SAYFA 14 ir şeyin tanımını yapmaktan dah» tehlikeli hiçbir şey olamaz. Çünku böyle bir eyleme gerek duyulduğunda, eğer o şey henüz oluşma aşamasında ise, kuşkusuz birtakım sonuçlara zaten varılmış demektir. Dolayısıyla dao şey, işlevini tamamlama asamasına gelmis demektir. O nedenle de, son parlak atalc yapılmış, anlaşılırlık düzeyine gelinmiştir. Artık bilinmektedir bu şey, Dİlinmesi de istenmektedir: "Bu şey ki bana özgüdür, o halde benim damgamı taşımasından daha doğal bir şey olamaz. Şimdi bakın bana: Artık beni görmeyeceksiniz." Burada bizi ilgilendirecek olan, tümcenin sonundaki ifadedir kuşkusuz. Kulağımızda çınlayan bu sonuçsal ifade, oluşumun utkusunu açığa vurmakla kalmaz, bir sonluluğu da gündeme getirir aynı zamanda. Ama şöyle de denemez mi?: "Bakın bana, beni her zaman böyle göreceksiniz bundan sonra..." Nedenine gelince, süreklilik, yineleme akademizm, bütün tanımların gücül bir sonucudur. Şöyle de denebilir sonuç olarak: "Bakın bana, artık beni böyle görmeyeceksiniz, zira bundan böyle ben, bir başka şey olacağım. O halde, tanım, o şeyin özüne değfl, tarzına uyumlu olacağına göre, neye yarayacaktır?" Sözünü ettiğim şey, resim sanatıdır, ussal bir şeydir yani, "cosa mentale"dir. Tarihin belli bir kesiminde üretilmiş bir şeydir, kübizmdir sözünü ettiğimiz, aynı zamanda daha yetkili, daha bütünsel, Leonardo da Vinci'nin dile getirdiği biçimiyle "kesin"dir, bir espri temrinidır. Gerçekten de, dayandığı ilkeler açısından, mutlak bir tekilliği öngören yapıtlardaki bütün nesneler ve şemalar yönünden bakıldığında, en doğru tanımı gerektiriyordu bu akım. Çok yaygınlaştığı dönemlerden bu yana, tanıma uyum sağlama savında olmuştur kübizm. Bu akımdan kaynaldanan öteki türlerin altında, geçmişin bütün dönemlerini özetlemekteydi. B ş KuMzml tanımlamak Önceki üç soruya dönelim: Bugün artık işlevini tamamlamış göründüğüne göre, kübizmi tanımlamak olası mı? Ya da bir tür çözülme noktasına ulaştığına göre, tanıma aykın düşmeyecek bir durulmadan söz edilebilir mi bugün? Nihayet, her şeyi kapsayacak bir tanım söz konusu olmayacağına göre, kübizmin yol açtığı olası stillerden bırine uyumlandırılabılinir mi bu tanım? Ne olursa olsun, olgulann gerçeklikle bağıntıları bilindiğine göre, bu acıdan şaşırtıcı bir dirimselliğin ürünü olarak kendini göstermişti kübizm. Daha ilk yıllarında, bu akımın bir modernizm ve devrim atmosferi yarattığı anımsanacaktır. Geleceğe yönelik bir inanç temeli üzerinde oluşmuştu çünkü; "yasayan bir sanat"tı. Temel ve ilksel elemanlara, ilkelere dönüşü, aynı zamanda geçmişle bağlarını kopardığı anlamına gefiyordu. Kentsoyluluğun gösterişçi yıpranmışlığına dayalı tekduze saçmalıkların, peşin yargıb bütün kalıplarını parçalamıştı bu akım. Kaynaklara bu yeniden dönüş, ölümcül bir gerileme anlamına geliyordu. Canlandırıcı taze bir girişim, bir gün ağarmasıydı. Öyleyse, bu arınma anına yeniden dönelim, her zaman geçerli olabilecek risklere aldırmaksızın, bu büyük tutkuya kaptıralım kendimizL.itirazlar olabilir. Tutkular, alışılmış ölçülerin dışına taşmalıdır: Resim sanatında yeni bir anlatım için zorunludur tutkular, resim sanatımn bütün dönemleri için geçerlidir. Bugüne kadar hep yaşanmış ve taraftar bulmuştur çünkü. Bütünsellik duygusu, bu tür taşkın duyguların dışavurulmasına engel değildir. Resim sanatımn her zaman tanık olduğu bu durumlar, tarihin en yüksek ve Farklı dönemlerinde kendini göstermişCUMHURİYET KİTAP SAYI 534
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle