29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Necati Güngör, 'îyiler Genç Ölür' kitabında yer alan ycai öyküde yoksul vc orta sınıf insanlarının yaşamlarını didikler, oyaşamların ince, uzun, dar, loş, karanlık vc aydınlık bütün yollarında aolaşır. Saptadığı duyarlık merkezlerindeki nabız atışlarını, duyguları yoğunlaştıran devinimleri, gördüklerini, gözlemlediklcrin i, tanıldıklarını, işittiklerini, 'Işte onlar böyle yaşıyor, böyle yaşadı' dercesine sunar okura. MUZAFFER BUYRUKÇU oplumun ekonomik, sosyal, kültürcl farklılıklar bulunan her katmanında yaşam, işleyişiyle, insandan alıp götürdükleri ve getiraikleriyle boyuna yeniden tanımlanır. (Şu anda milyarlarca aklı eren, karşılaştıkları zorluklar ya da düzenlerini sarsan yitikler, sorunlar nedeniyle sayısız ama birbiriyle çelişen tanım koymaktadırlar ortaya) Ve son tanımın arkasmdan geleceğe doğru atılması gercken adımlann üzerindc durulur. Üretim kaynaklarının en verimlileri harekete geçirilir, yarar sağlayamayanlar, güçlük çıkartan kaynaklar kurutulur. Bu çalışma sürerken bütün katmanların ortak yanlaruıı temsil eden gerçekler kitlesinin her yanından özdeyiş biçiminde, deyiş biçiminde değerler aranır. Ve bulunur. Bukınanlardan Dİrisi de şudur: tyilcr genç ölür. Neden bu böyledir? îyiler, tutumlarıyla, davranışlarıyla, çevrelerindekilere takındıklan tavırlarla ve edimleriyle 'ölüm'ü kızdırdıklan için mi cezalandırılırlar? Bu soru, soruyu soranı, soranları istcr istcmez dinsel bir alana kaydırır; doyurucu bir sonııca vardırmayan saçma sapan bir tartışma başlatır. Demek ki kişiler uzun yaşamak istiyorlarsa tcpeden tırnağa kötuluk denen olumsuzluklarla donanacak, yakınlan ve yabancılan hor görecek, acüarla kivrandıracaktır ve böylece uzun yaşama ödülünü kazanacaklardır. Ama iyi olmaya yeltenirlerse, özverilerin arkalanndan koşarlarsa, cllerinde avuçlarında kıpırdayan güzellikleri herkesle bölüşürlerse bir an önce ölme cezasına çarptırılacaklardır. Yani iyi olmaya kalluşmaK, bir bakıma ölüme davetiye çıkarmak, bile bilc ölüme gitmek, yaşamaktan vazgeçtiğini dünyaya Üan etmektir. Bu, mantık dışı varsayımı ille de irdeleyeceğiz diye tutturanlar varsa bu konunun üstünde çok düşünmelidirler, kılı kırkyararak incelemclidirler... Ama kalabalıklar, bazı şeyleri sorgulamaz, olduğu gibi kabul eder, yaşamına katar, pnlan varlıginın içinde eritir. Necati Güngör den Yunus Nadi Ödüllü öyküler İviler Genc Ölür T n m n n oymMn Oykii kitabina 'îyilcr Genç Ölür' adını koyan Necati Güngör, benim sorularıma benzeyen sorular sorar, ama inandırıcı bir yanıt bulamaz, yalnız o "iyi insanların" serüvcnlerini kurcalatnaya başlar. O iyi insanlardan kimileri, bir Ermeni ailesinin bircyleridirler. Uzun yıilardan beri Türklerle iç içe, yan yana, dostça, kardeşçe ve scvinçlerle tasalan, kaygıları bölüşerek yaşayan o ailenin iki temel dircğİ vardır: Annc Zabel ile baba ühannes ve onların çocukları Bedros. Necati Güngör, "Zabel Teyze" dcdigİ kadının konuşmasını sergileyerek başlar dcrinlere inecek sorunlara sokulmayâ. "Aman evladım,kendini unutturma nc olur! Sesini duydukça yüzünü gördükçe Bedrosumu karşımda buluyorum sankü." Bu sözler Bedros'un evde ya da o yörede olmadıginı, uzaklara gittiğini belirten bir olasılıgi yansırır. Ve okur, daha ilk anda bir "mcrak öğesiyle" avlanır. Ve aşağıdaki paragrafta Bedros hakkında ve rilcn bilgiyle bu nıerak giderilir. "Son bir SAYFA 8 yıl içinde tek avuntusu, tck sığınaği içki olmuştu Bedros'un. Artık her şeyden umudunu kcsmiş gibiydi. Tüm bedeni, parmaK uçları uyusuncaya kadar içiyordu. Sırtında kambur gibi biriken dertlerini, içerek unutmak istiyordu. Ust üste yüklendiği acüarı artık kaldıramıyordu. Zabel Teyze'nin anlattığina göre sabahtan başlıyordu içmeye. Yataktan kalktığında yüzü gözü şişmiş oluyor, elleri titriyoruu. Titreyen elleriyle şişeye sarılıyor, içinde birikmiş acıyı alkolle öldürmek istiyordu. 1 layır, içmiyor da canına kıymak istiyordu Bedros... "îyiler genç ölüyordu, evet, Upkı Bedros gibi." Sonra Necati Güngör, Bedros'la ilgili düşüncelerini, sorularuıı sıralar arka arkaya. "Mutsuzluklar, dertler, yakasmı bırakmamıştı bir türlü. Neden, nasıl böyle bir kötülüğü hak etmiş olabilirdi? Gizemli, anlaşılmaz bir doğa yasası mıydı bu? iyi olan hep kötülük mü bulacaktı karşısında böyle? Ve birtakım sözcükleri ipııcu gibi kullanarak okurun ilcride karştlaşacağı acıklı olayların varlığını sezdirir. Böyle koşullandırdan okur, her an karşılaşacaklarını bcklemeye başlar ve karşılaşır da... "Olümünü Zabel Teyze habcr verdi." Necati Güngör, yumuşak, okşayicı anlatımıyla 'aile'nin gelmişini, geçmişini bir 'yaşamöyküsü' çerçevesi içinde canlandmr. Ohannes ustanın gcnellikle Orta Anadolu'da rasdanan ve 1%0'lara kadar ayakta kalmayı başaran derli toplu, üsmanlı'dan kalma bir lıanı vardır. "Çarşıya, pazara gelen köylülcr, doğruca onun hanına inerler; hcm hayvanlarını hem de yorgun bcdenlerini dinlendirirlcrdi." 1 lanın elverişli bir yerinde de Ohanncs usta nalbantlık yapmaktadır. Necati Güngör, bu nalbandık zenaatını, handaki sakin, sessiz görünümü, kimscyi tedirgin etmeyen gelgiti, eski zamanların dilini kavramış, ınasallarla yoğur muş bir 'ravi' gibi anlatır, bir güzel de betimler: Hanla nancının özdeşleştikleri ve ayrıldıkları noktaları, o noktalara duyduğu sevgiyle, saygıyla ve özlemle açıklar. (Necati Güngör, öteden beri cski, artık çağdışı kalmış zcnaatların yaşamaları için çırpınır, nerede öyle bir zenaatı sürdüren varsa gider onu bulur, konuşur, konuşturur.) ühannes usta hakkında yeterli bflgiyi verdikten sonra oğul Bedros'a geçer ve Bedros'la kurduğu birc bir iliskiden dostluktan, arkadaşlıktan, bölüştükleri duygusal yoğunluklardan söz edcr. "Bedros'la aynı sımfta okuyorduk" diyerek başka bir durumun kapılarını açar. Bedros'un babasından kendisine geçen at tutkusu müthiştir, ama bir tutkusu daha vardır Bedros'un, o da müziktir. "Kemanla bütün okul şarkılarını çalıyor." Müzik öğrctmcni müzik açıstndan Bedros'a güvenmekte, sınıfı kimı zaman onun yonetı minc bırakm a k t a d ı r. Yalnız bir bayrak töreni sırasında önemli bir olay meydana gelir. "Müzik öğretmenimiz, nedensc o gün.kendisinin yerine Bedros'un törcni yönetmesini istemişti." Ve Bedros, okul balıçcsinde alıyor. toplanan öğretmenlerin yanı sıra veliler dc oradadır beş yüz kişilik kalabalığı yönetmeye başlar. Ama Istiklal Marşı söylenirken birden karışır ortalık. Öğrencilcr arasında başgösteren 'kjkirdeşmeler' herkesin saygılı duruşunu bozar, ciddi havayı sarsar, cıvıklaştınr. "Bedros, kendini marşın müzi&ine kaptırıp 'Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, bu celaT dizesini şevkle söylerken, bu sözler kimi arkadaşların kafasında bir luvılcımlanma yaratmıştı o an! Ermeni ırkına neden gülsündü Türk bayrağı? üysa Bedros, öylesinc bizdendi ve Istiklal Marşı'nı öylesine içten söylüyordu ki, ne Ermeni oluşu aklının ucundan geçmişti ne dc marşın sözlerindeki anlam... Dinleyiciler bu olayla şoke olurken Bedros, yanlışlık yapmadığı, onlan güldüren nedenlerle bir ilişkisi bulunmadığı için hiç üzerinde durmaz, işini sürdürür. Necati Güngör, "O yıllar sinema yıllanydı, evet. Kcntimizde beş tane kışlık sinema vardı: aynca bunlann birer de yazlık bahçesi bulunuyordu" derken, ellilialtmışlı yılları işaret ediyor gibidir. Gercekten de Anadolu'daki kentler dahil pek çok kentimizde, özellikle yoksul ve orta nalli hal kın sıkıntısını geçici de olsa unutması için koştuğu, perdeye yansıtılan hayal dünyasında tatlı anlar yaşadığı yazlık sinemalar gözdeydi, en önemli ilgi alanlarından biriydi. Istanbul'da, kıyı köşe semtlerinde ömür tüketen halkın belli başlı eğlence mekânlarıydı yazlık sinemalar. Konu komsu bir araya gelerek cümbür ccmaat gidilirdi oralara. Bir yandan film izlenirken bir yandan da konuşulur, dedikodu yapılır, sorunlar dile getirilir, çekirdek çitlcnirdi. Kenderi betonlaştıran eski yaşam tarzını çok kazanmak için yutan anlayış; hiç denetlenmeyen, başı boş bırakılan bencilliklerin sonsuzluğu ele geçirme tutkusu, oralan yok etti ve yoksul yaşamlarımızı daha biryoksullaştırdı, yaşamlarımızı besleycn irifi ufaklı kaynakları kuruttu. Ve biz, ne yazık ki hepimize kötülük yapan düşmanlarla, o canayarlarla birlikteyiz. Skmnayribn Üniversitede okumak için o yıllarda Anadolu'da üniversite bir Ankara da vardır Istanbul'a geliyorlar Bedros'la anlatıcı. Bedros, Eczacılık Fakültesi'ni kazanmıştır. tyice yerlcşirler Istanbul'a, çevreyle ilişki kurarlar ve o sırada Bedros, babasını yitirir; yaşamdan ilk tokadı, ilk darbeyi yer. Necati Güngör Ohannes ustanın ölümünün nedenlcrini sıralarken her şeyin değişmeye başladığı döneme götüriir okuru. "Başımızda esen kavak yellerinin etkisiyle biz ayrımında olmasak da her şey hızlı bir dcğisim içindeydi. Tıplu içinde dogup büyüüüğümüz kentin çehresi gibi. Eski zamanlardan kalan dar sokaklar, taş döşeli yollar, derme çatma dükkânların yer aldığı çarşılar, bagdatli m im a rin ı n örneği geniş avlulu kerpiçten yapılar, birer birer yok oluyor, yerini kara asfalta, gri beton yığınlarına bırakıyordu." Bu kentin Necati Güngör 1999 Yunus Nadl Oyku ödülünü Orhan Erlnc'ten yeniden ya pılanma olgusu, çoklarına mutluluk veren geçmiş yaşamı alt üst ediyor, o insanlara mutluluk yerine yıkımın actlarını getiriyordu. (Ben, evleri istimlak edilen nicc ailenin perişan olduğunu, bir daha toparlanmamak üzere dağıldıgını, bazı üyelerinin dclirdiğini, intihar ettiklerini, hatta boşandıklarını gördüm.) Ohannes usta da bu değişimden nasibini alır: Öteden beri içinde günlcrini de&rlendirdiği, bir köşesinde de atları nalıadığı han yıkılır, ona kent dışında bir yer gösterilir. Neca ti Güngör, başka kitaplannda da değişim olgusuna değinir, bu olguyu önenıser dipten gelen bir deprem dalgası oldugu için. O dalga, kurulu düzenlcri çadatır, yaşama bir sürü güzellik taşıyan alışkanlıklara, dört elle sarılanlara ve alışkankklann her anında kendilerini sevindirecck bir şeyler arayanlara bela getirir, huzursuzluk getirir,boşluklara iten tedirginliklerin kucaklarına fırlatır. "Beklemediği bir zamanda böylesine bir tükenişle yüz yüze gelen Ohannes ustanm yüreği buna dayanamamış, geçirdiği ilk sarsıntı onu yere vurmuştu. Bunun arkasından Necati Güngör, Bedros'un dramına çevirir ayna aracılığiyla yansıttığı ışıkları... Ve okura, ruhunu sızlatan sayısız rcsim gösterir. Necati Güngör, 'Îyiler Genç Ölür'deki öykülerin konularını Anadolu'dan, Anadolu'nun da köylülükten kurtulmaya çalıştığı ellili yıllarından seçmiştir. Panayırlar, cambazlar, sihirbazlar, ölüm yarışçısı motosikledilcr, şahmeran, ormanlar kralı aslan, hokkabazlar, atlı karınca, kesikbaş, talih oyunları, tüfekle atışlar... Ve onların uzantılarının insanlan eğlendirdiği günlcr çokharakedidir. "YalancıÖlüm"öyküsünün baş kişisi Ramo, köylcrde yaşama olanağı ve umudu kalmayınca kente kavalı, kansı ve iki kızıyla göçenlcrdcndir. Hamallık yapan güçlü kuvvetli bir adamdır. "Neşelı, mutlu, gözlerinin içinde yaşama sevincinin pırılulan yanıp sönen bir insandı. Kızdığı tek şey vardı, arkasından ıslık çalınması. "özellikle insafsız bıçkın takımı, çıldırtıp mosmor edinceye kadar ısük çalardı. O kendini yitirip delice hareketler yapınca da kahkahalarla gülerlerdi. Ramo örkelenince, ne yapacağı belli olmazdı: Merdivcnin en tepesine ltadar omzunda çıkardıği buğday çuvalını oradan aşağı atar, herkesin gclip geçtiği cadde ortasında ayıp yerini açıp aletini gösterir ıslık çalanlara; o an eline geçirdiği bir şeyi, kimin neresinde değerse değsin düşünmeden savururdu." Işte Ramo, kendi halinde birisiyken çevre onu önce çaldığı ıslıklarla, alaylarla, sonra da içki içirtip sarhos ederek çıldırtır. Kitabın en çarpıcı öykülerindendir 'Yalancı Ölüm.' Ötcki öyküler de aynı düzeydedir. Insancıl, sıcak içtenlikli, bireyi korumaya, yüceltmcve ve olumsuzlukları eleştirmeye yöneliîc, yapdarı duyguyla örülmüş öyküler. Necati Güngör, 'îyiler Genç Ölür' kitabında yer alan yedi öyküde Necati Güngör'ün yayımladıöı ötcki kitaplannda da yedişer öykii vardır ve bu onun açtklamadığı bir gizi, bir gcrçcgİdir yoksul ve orta sınıf insanlarının yaşamlarını didikler, o yaşamların ince, uzun, dar, loş, karanlık ve aydınlık bütün yollarında dolaşır. Saptadığı dııvatlık merkezlerindeki nabız atışlarını, ' ıları yoğunlaştıran devinimleri, görd ı ıni, gözlemledikle rini, tanıklıklarını, işittiklerini, 'Işte onlar böyle yaşıyor, böyle yaşadı' dercesine sunar okura. Bunu da çok işlenmiş, üzerinde çok çalışılmış Türkçenin göz kamaştıran ışıltdar üreten bir elmasa dönüştüğü birdille yapar... müziiin, resmin, göriintülerin, durum tepcciklcrinin özlerinden sızdırdıgı şiiri katar. Anlatımın etkisini güçlendirir. Vc 'tyilcr Genç Ölür' Necati Güngör'ün anlatımının doruğuna ulaştığı usta işi bir yapıttır. • Îyiler Genç Ölür / Necati Güngör / Öyküler / Gendaş A ,V. / s S() K İ T A P Duyguytaörülnuföyküta C U M H U R İ Y E T SAYI 497
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle