Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kedeolduğuizleniminiyaratmakveböylcce Mütarekc'nin ünlü 7. maddesine işlerlik kazandırmaktı. Bununla ilgili olarak yerel basında o kadar çok haberler çıkıyordu ki bunlardan gerçckten lzmir'de •hiçbir giivenliein kalmadığı izlenimini edinmek olanaklı görülüyordu. Güvenlik güçlerine yönelik cinayetler Izmir'in îttinatçıîtilarçı basınını bir araya getiriyor, fakat sonra ycniden bu gazeteler birbirlerini yemeye dcvam ediyorlardı. Saldırılar kinıi zaman şehirdelti yabancı uyruklu kimseleri de hedef alıyordu. Bütün bunlar Tiirk güvenlik güçlcrinin, Türk polisinin "acz tçinde" gösterilmesine yetiyordu. lzmir içinde böylece güvenliğin felç olduğu bir sırada çevrede, kırsal kesimdc de eşkıyalık olayları dcvam ediyordu. Bu eşkıyalık olaylarına "hemen hemen vilayctte ycışayan tüm ctnik unsurların" karıştığı görülüyordu. Bunlar arasında askcr kaçakları da bulunuyordu. Rumların Rumlara saldırması, hiikümeîi çok zor bir durumda bırakacağı bilindiğinden birtakım önlemler alınmıştı ki, Dunlar arasında savaş suçlularının atfına ilişkin bir iradei seniyye de vardı. tzmir'deki eğitimin durumu da yargı düzeninden daha olumsuz görünüyordu. Oysa tkinci Meşrutiyct'in ilk yıllarında eğitim, izmir'de umut verici bir gelişme sürecine girmişti. Ffhem Ncjat gibi biiyük bir eğitimci bile burada Maarif Müdürlüğügörevindebulunmuştu.Halka yönclık kurslar, konfcranslar, Türk Ocağı'nın çalışmaİarı, Milli Kütüphane'ııin kurulması, Ittihat ve Terakki Şehir Kulüplerinin etkinlikleri de tzmir'deki kültürcl gclişmeye öncmli bir katkıda bulunuyordu. Oysa Müdareke'de ödenek, bina yctersizliği, savaşın getirdiği sıkıntılar yüzünden eğitim de önemli bir yara almıştı. Bu yara, işgalle birlikte daha da derinleşecek, var olan Türk okullarınin kapısına birer kilit vurulacaktır. Engin Berber'in işgalin ilk yılıyla ilgili olarak yayımladığı sayısal veriler (s. 9293) durumu bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. Söz konusu araştırmada daha başka sayısal veriler de kullanılmıştır. Bu istatistikler arasında hastalık veölüm envanteriyle ilgili olanlar özellikle dikkati çekmektedir. Tüketim, nüfus, hane, orman varlığı ve vilayet bütçesi üzerindeki istatistiklerin de önemli olduğunu belirtmek gerekir. Kitabın ekler bölümü vilayetin konağı önündeki park düzcnlcmcsini gösteren iki resim, Mütareke dönemi valilerin olumlukları, vilayetin nüfus dağılımını belirten ve tzmir Milli Kütüphanesindc bulunan bir haritayı vb. lcapsamaktadır. Sonuç olarak bu çalışmanın Mütareke "eayyasın<Ia"ki Izmir'i biraz daha yakından tanımamıza önemli bir katkıda bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çalışmanın dayandığı yerli ve yabancı kaynaklar, araştırmalar, araştırmanın sağlam bir temele oturduğu kanısını güçlendirmektedir. Bu ve buna benzer çalışmalar, Milli Mücadele'nin gerçek anlam ve ruhunu kavramamıza, Türk devrimini daha yakından, daha bilinçli ola rak anlamamıza büyük yardımda bulunacaktır. • (1) Muzaffer Ordumuzun Kumandanı Muhteremi Ferik Nurettin Paşa Hazretlerinin lzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi Hazretlerine Yazdıkları Mektubun Suretidir. Matbaı üsmaniye, tarihsiz. (2) Falih Rıfkı Atay, Çankaya, tstanbul, 1969, 325. Yeni Onbinlerin Gölgesinde Bir Sancak tzmir (30 Ekim 191815 Mayıs 1919)/ linu.w Bcrbcr/ Tarih Wak.fi Yurt Yayınlan/ Ulanbul, 1WJ/ 172 v. (*) îlge Ihuvcr'iitc'sı Tarih Bölümü CUMHURİYET KİTAP SAYI 497 Kimim ve nereve kadar varım? Marguerite Duras felscfi derinlik kazandırdığı "Bay Andesmas'ın Ikindisi"nde varoluşun özüne inmeyi hedeflemiş. Okuru sarsan, yol arkadaşı olarak felsefenin sınırlarına taşıyan bir amaç, belki de bir beklenti, umut içinde hazırlamış kitabı. TUFAN ERBARISTIRAN yor ve bunu yaşlı adamın belleğine yüklüyor. Böylece IKINDM yaşlı adam iki ayrı V çocukla konıışmak istediği gibi konuşabiliyor. (... Yoksa, şu öbür çocuk oradayken algılamadığı, ama o gidince ondan geriye kalan bir koku mu bu?) Bay Andesman biriyle (kızla ya da kadınla) kendi gerçeğinin belle^indcn kopup gclcn ve asılsöylcmck istediklerini söytediği 'öteki' çocukla da bir başka türlü (düşsel bir yanılgı ya da zamanın göreceli boyutlannda bir tür puzzl yapboz) konuşur. (... hiç kuşkusuz yaşı yüzünden fazlaca yorulmasına da necıen olan, ama çok alışılmış bir şey olduğunu da pek sanmadığını belirttiği bir keşfin kurbanı oldııöunu ileri sürdü; keşfin etkileyici ve boş bir şey olduğunu söyledi.) ıt.ıs Marguerite Duras'tan "Bay Andesmasın tkindisi" i ! M bmJr' yakından tanımak arguerite Duras ile ilk kez tanışmıyordum elbette, yazarın başka kitaplarını da okumuştum. Bay Andesman'ın tkindisi adlı uzunöyküsünü ise hani ne yalan söyleyeyim bir öğleden sonrası için alıp zaman öldürmck için okumak istemiştim. Öyle ya altı üstü 85 sayfalık bir kitaptı. Bu amaçla almaya görün... Meğer ne çok yanılmışım. M. Duras kendine özgü bir anlatımla yazdığı bu uzunöyküsünde edebiyatın sınırlarını aşarak, felsefe yapmak istemiş. Varoluş felsefesinin derin tortusunu ve felsefenin temel sorunu/sorusu olan 'Bcn Kimim', 'Nereye Kadar Varım' gibi insan aklının sınırlarını zorlayarak eşelemcye çalıştığı nedcnleri anlatmaya çalışmış bizlere. îki kez art arda okuduğum kitaplardan, biri oldu Bay Andesman'ın tkindisi. Ozellikle kahramanların silik görüntülerinin ardında kalan gizil duyumların, gizemli sözcüklerin, düşsel bir zamanın hoyratça çcvreyi kaplanıasını merak ve ilgiyle izledim. Bir okur için ilk basjta okunması güç gibi gözüken ama sonradan ikindiyi yaşatan 'zamanın' hoyratlığı, arsızlığı içinde sorular sıralanınca kendiliğinden oluşan okur/yazar birlikteliği ile lcahramanların ardındaki gerçekliğe ulaşmak istiyorsunuz. 'Zaman' kavramı bilinçli olarak 'akıtılmadan' aksiyona dönüştürülmeden kurguyu'açan'birdüzlemüzerineyayılmıi}. M. Duras kendine özgü bir anlatımla yazdığı bu uzunöyküsünde edebiyatın sınırlannı asarak. felsefe yapmak istemls Amların içine yolculuk Uzunöykünün baş kahramanı Bay Andesman, kızı için ormana yakın bir bölgede ev satın alır. Gerçekte zengin, para sorunu olmayan biridir. Kızı için satın alamayacağı hiçbir şey yoktur. Vılların gctirdiği yaşlılığa karşın, kızını genç bir baba adayı gibi heyecanla sevmektedir. Bütün sorun Valerie'nin evin üzerine teras katı yaptırmayı istemesiyle başlar. Bay Andesman güneşin tepede gözüktüğii ve zamanın belirsiz olduğu bir ikindide, evinin önünde terası yapacak olan Michel Arc'ın gelişini bekler. Bu arada yaşlılıgın gözüyle de çevresini gözler. Bu sıradan, bilinen türden bir 'balcış' değildir kuşkusuz. Bay Andesman'ın çevresiyle olan 'ilintisi' bu uzunca sürcn beklemesüresinin içinde varolan "an'larla" kesişmesi üzerine kıırulmuş. Böylelikle 'zamanın' akışkanlıöı çevrenin, kahramanlann ya da/ve aksiyon kazanmasıyla değil; sözlcrin, düşlerin ve amların içine yolculuk yapmasıyla söz konusu olabiliyor. (s. 36 Bay Andesman yalnız baijina ıluruyor. Ne zaman gclcccği belli olmayan bir adamı yalnız basına bekliyor. Ormanda.) Yaşjı adanı bedensel çökün tiinün, rııhsal yıkıntının ve bellek yetmezligi nedcniyte hemen yanıba^ındaki olayları bilc su damlacıkliirı gibi art arda (ama hep aynı olma koşutu ile) gör mektedir. Çevresindeki yaprakların kıpırrısı, rcnklerin, gölgelerin degişimi, ışık oyuntarı ve bunlara benzer/benzemez her şey sürekliliği olan bir bütünlüğün içinde küçük ama önemli ayrıntılardır. Bay Andesman neredeyse öykünün tamamını kapsayan zamanın göreceli beklentisi içinde oturduğu koltukta yaşlı bedenini kendi gerçckliğini dışına taşır. Bundan sonra ise karşılaştığı kücük kızla ilk başta okura tuhaf, hatta yauırgatıcı gelen bir konuşma yapar. Okur sözcüklerin ardındaki büyülü atmosferi yakalayamazsa, bu konuşmayı sıradan ve can sıkıcı sayabilir. Oysa, yaşlı adaın ile küçük kız çevrenin kımıltısız olduğu, zamanın akmadığı bir ikindi üzcri yarı düşsel anlamda yaptıldarı bu garip söyleşi ile yazar bir tür bellek oyunları gönderiyor bizlere. Sözgclimi, kücük kız konuşmanın bir bölümünde gider. (Ya da öyfc görünür) Bay Andesman'ın duygulan belleğin çöküntüsü ile ona yeni bir oyun oynar. (..ve ardından kendini bir kez daha, o terk edilmişlik duygusunun içinde buldu; çocuğun o bir anlık varlığı, bu duygunun umulmadık büyüklüğünü vurgulamaya yaramıştı yalnızca.) Bay Andesman koltuğunda oturmuş beklerken, salt uyumanın, uyuşukluöun tadına varmakla kalmaz elbette, beklemenin yarattığı dinginliği, gizemli sessizliği çok amaçlı düşlere çevirır. Beklemek uzadıkça, Bay Andesman karsı konulamaz ve gör.ünmeyen bir ağırlık, bir tür kuşatma yaşar. (Karşı konulamaz ağırlık onu daha fazla, daha derin, hep daha yıldırıcı ve daha bilinmcdik bir biçimde kuşatıyor.) Yaşlı adam küçük kızın gitmesinden sonra (küçük kıza yüz frank verir. Daha sonra bu dc mir parayı kız yere düşürür, almaz. Aynı para birkaç KCZ ycre düser, kaybolur, ycniden çıkar, topraga gizlenir ve nihayetinde yaşlı adamın cebinden bir kcz daha çıkar.) 'zamanın' kayganlığı içinde yeni bir pencere açar belleğinc. Bu kez de küçük kızın annesi gelir ormanın öteki ucundan. Yaşlı adam benzer bir konuşmayı onunla da yapar. Marguerite Duras kitaptaki Bay Andesman'ı 'beklemenin' tuzagından kurtanp, çevresinden uzaklaştırıyor ve sözcüklerin ötesine taşıyor. Yazar, ustaca bir anlatımla Bay Andesman'la konuşan kız çocuğunu 'kişilik' olarak ikiye bölü "Bektemenin'tuzağı M. Duras, yaşlı adamı koltukta otuıtup kitabı sözcüklerle donatıyor sanmayın sakın. Adamın bedenini ve gözlemlerini uyumlu bir birliktelik halinde kısa betimlemelerle de süslüyor. (Uçup gitmiş olan gençliğinden kendisine, siyah ayakkabılarının içindeki ayaklarını tempolu bir biçimde arada bir kımıldatmak yeteneği kalmıştı. Düzlüğe serilmiş olan çakıltaşları ayakların bu oyununa uyum sağlıyordu.) Ormanda gözlerinin görmediği, ağaçların, yamacın hemen ardında insanlar dans edip, şarkılar söylemektedir. Ağaçların uzun dalları seslerin uğultusunu, coşkusunu söylemeye yetmez. Yaşamın öteki yüzü (aans, eğlence, erinç..) işlevini sürdürürken, yaşlı adam koltuğunda bu gerçekliğin dışma tam olarak taşmasa da konuşmanın yarattığı sözcüklcr arasında gizil bir dünya açar kendisine. (Belki de bizlere) M. Duras felsefi derinlik kazandırdığı bu kitabında varoluşun özüne inmeyi hedeflemiş. Okuru sarsan, yol arkadaşı olarak felsefenin sınırlarına taşıyan bir amaç, belki de bir beklenti, umut içinde hazırlamış kitabı. Kitapta beni rahatsız eden konulara gelince: Bay Andesman terası yapacak olan adamın karısı ile uzunca bir söyleşiye girer. Bu söyleşi ycr yer 'zaman' kaymalarıyla okura dengeli olmaktan öte, inişli çıkışlı bir ivme kazandırmaktadır. Küçük kızın ve kadının konuşmalan tam olarak bir bütünlük içerse de eksik kalan yanı aradaki gidip gelmelerin, kıpırtıların, ormandaki seslerin, coşkuların salt yan faktör olarak göstcrilmesi olmuş. Oysaki, bu gerideki fon, yazarın önemsemediği kadar geriye itilmemeliydi. Ormana giden çocuğu izleyen yaşıl adamın gözlcrinc ağaçların ve çevrenin ikincil anlamları, kadının konuşması anındaki tavırları ile soyut bir mozaiğinin bitirilmesi gerekip ae unutulmuş ya da göz ardı cdılmiş yanılgısını getiriyor. Kitapta yer alan üç kahramanın da silik görüntü sü her ne kadar kurgunun ana tcması için gerekli gibi gözükmese de konuşan kişi nin betimleyici önemi biraz fazlaca dışlanmış. M. Duras için bir kez daha söyleyelim ki, sıradan bir ikindi üzeri okumayı düşündüğüm bu kitabı hiç de ummadığım kadar fclsofi derinlik kazandırarak hazırlamış. Benim için keyifli bir hafta sonu çalışması oldu. Umarım sizin için de kuramsal ve çizgi dışı bir okuma olur. • Bay Andesman'ın tkindisi/ Margucrı tc Duras/ Can Yaymları/' X") t SAYFA 17 Ffllsefi derinlik