27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T CAPAN Can Yücerden ceviri siirler Iki hafta önce yitirdiğinıiz değerli şair Can Yücel çevirileriyle de Türkçe'ye çok önemli şiir ve düzyazı örnekJeri kazandırmıştı. "Herboydan" adlı kitabında topladığı şiir çevirileri her zaman değişik kesimlerden okurların büyük hayranlığını kazanmıştı. Ayrıca Shakespeare, Brccht ve Lorca gibi şair oyun yazarlarının yapnlarının başarılı çevirileri tiyatro edebiyatının da en parlak çcviri örnekleri arasında yer almiş, tiyatroya çok sayıda seyirci kazandırmıştı. Can Yücel bu çevirileri hep "Türkçe Söyleyen" imzasıyla okura sunardı. Bundan anlaşılacağı gibi onun çevirileriyle karşılaşanlar bunların Türlcçe yazılmış oldukları izlenimini edinirler, bu çevirilerinden onun özgün yapıtları kadar tat alırlardı. W. H. AUDEN Alla'sen Söyle Nedir Aşkın Aslı Astarı! Kimiııe göre ufak bir çocuktur aşk, Kimine göre bir kuş, Kimi der, onun üstünde durıır dünya, Kimi der; kalp kuruş; Ama komşuya sordum, nedense yüzüme Mânalı mânalı baktı, Karısı bir kızdı bir kızdı, sormayın, Aşkedecckti tokadı. Şıpıtık terlig'e mi bcnzcr yoksa Yoksa kandil çöreğine mi, Hacıyağına mi benzer dersin kokusu Yoksa leylak çiçeğine mi? Çalı gibi dikcnli mi, batar mı elinc, Andınr mı yoksa pufla yastıklan, Keskin mi kenarı yoksa yalar mı eline? Alla'sen söyle nedir aşkın aslı astarı! Tarih kitapları dokundurur geçer Köşesinde kenarında, Hcle bir lâfı açılmaya görsün Şirket vapurlannda; Eksik olmaz gazetelerden, bilhassa tntihar haberlerinde, Mâniler düzmüşler gördüm üstüne Telefon rehberlerınde. Aç kurtlar gibi ıılur mu dersin Bando gibi gümbürder mi yoksa, Taklit edebilir misin istesen kemençede, Nc dersin piyanoda çalınsa; Çiftetelli gibi coşturur mu herkcsi Yoksa ağıraksak bir hava mı? îstediğin zaman kesilir mi sesi? Alla'sen söyle nedir aşkın aslı astan! Bir hâl oldum çardakların altında Onu araya araya, Küçüksu'ya baktım, orada da yok, Boşuna çıktım Çamlıca'ya; Anlamadım gitti bülbülün şarkısını, Bir acayip güliin lisanı da; Benim bildiğim o kümeste değildi Ne de yatağın altında. Aklına esince çıkarabilir mi dilini, Başı döncr mi asma sahncakta, At yarışlarında mı gcçirir hafta tatilini, (Jsta mı düğüm atmakta, Millet der peygamber demez mi, Para mevzuunda nedir cfkârı, Borç alır borcunu ödemez mi? Alla'sen söyle nedir aşkın aslı astarı! üna rastladığı zaman duyduğu şeyleri Kabıl deöil unutamazmış insan, Yolunu gözlerim bacak kadardan beri Ama o geçmedi bile yanımdan; Merdiven dayadım otuz bcşinc, Oğrenemedim gitti bir tiirlü, Nemene mahluktur bu düşcrler peşine Bunca ınsan geceli gündüzlü? Gelsin ya, nasıl, pat diye gelir mi dersin Burnumu kanştırırKen tatlı tatlı, Ya tutar yatakta bastırırsa sabahleyin? Talih bu ya, otobüste nasırıma basmalı! SAYFA 16 de Gözaltında tutun her şeyi! Düşimiın ille de böyle mi olmalı diye! 1 lele sıradan bişeyse gördüğünüz Büsbütun üstüne varın! Bişey oldumbittim böyle mı olmuş, Oylc diye olağan saymayın onu! Bu zamanda olağan şey mı olurmuş, Bu düzenbaz düzeni, bu hesaplı çapul, Bu anababa gününde! Insanlar insanlıktan çıkmış, üstüne kondurulmasın bi Böyle gelmiş bu, böyle gider diye! Sahiplik Türküsü (Kural'la KuralDtşt adlı oyundan) Yalnız, Tebeşir Dairesi'nin öyküsünü dinleyenlcr, Şu eski türküyü de etsinler ezber: Sahiplik için bişeye, ona yararlı olmak gerek! Bebege iyi bakan ananındır bebek! Araba Ali'ninse, menzile vaktinde gidecek! Ve bu vâdi bizimse, onu iyi suluyoruz demek! (Kafkas Tebejir Dairesi adlı oyundan) Yargıç Azdak'a Övgü Gelişi yoksa havalardan anlaşılır mı, Selâmı cfcndice mi yoksa gider mi aşırı, Değistirir mi dersin bir kalemle hayatımı? Alla'sen söyle nedir aşkın aslı astarı! Musee Des Beaux Arts Acıyı ele alsın da kabil mi hiç yanılsın Eski zaman ustaları! üyle hakkiyle anladılar onun İnsan hayatındaki yerinı, nasıl olagcldiğini Ha babam atıştırırken bir başkası, camı açarken yahııt, bilemedin yolunda tın tın gidcrkcn! Nasıl, yaşlılar elpençe divan, alı al moru mor beklerken Doğaüstü doğumu, hiç çocuklar olmadan olur mu Kızaklarından dudak bükermiş gibi olup bitene, Gölün üstünde al takke ver kiilan! Kabil mi unutsunlar ü korkunç şehadet bile uymadan edemez işin akıntısına! Taş çatlasa bir aralık olmalı, bir teklifsiz köşe Ki köpeklcrc kuçu kuçu densin gine ve cellâdın atı kaşınınca Bir ağaca sürtcbilsin günahsız kıçını. Breughel'in lkarın'da meselâ, bana mısın bile demeden nasıl Her şey sırtını çeviriyor felâkctc? Işitmiş olmalı pekâlâ Suyun şapırtısını rençber, ümitsiz haykınşı, "Kulak asma" deyip geçti herhalde; güneşse şöyle bir rasgele Vurdu ak pembe ayaklar gömüliirken yemyeşil suya; Kibarişi çıtkırıldım yelkenli merak etmcsine etmiştir ya ^ Gökten paldır küldiir düşen çocuğu görünce; Acele işi vardı zahir, uzaldaştı bozmadan istifini bile. CHARLES BAUDELAIRE Gönüllü Ölü Koyu bir çamur bulup solucanlara uysam, Bir derin çukur kazsam cânım için dhanda. Serip kart kemikler'mi, bi yatsam, bi uyusam, Bataklığa gömülmüş timsan gibi nisyanda. Nefretim vasiyetler, nefretim kabirler tüm. Avuç açacağama bidamlacık yaş için, Sağken, akrabaları başıma üşürürüm, Gölkanlara belensin o cenabet cesetim! Kurtlar, gözsüzkulaksız, benim kankardeşlerim, Bolahenk feylesoflar, daldölleri leşlerin, lşte size bir ölü, güloynar ve gönüllü! ürenimin üstünde firdönün gönlünüzce! Var mı ölümden öte öluye bir işkence, Ölümü seçmiş madem ölülerle bu ölü? BERTOLT BRECHT Onsöz Şimdi sizlere anlatacağım, Bir yolculuğun öyküsii. Içinde bir sönıüren var, iki de sömürülen kişi. tyi gözleyın bu insanların tııtumlarını! Yabancı gclmese de yadırgaınaya bakın! Böyle alışılmış dıye yormayın ıyiye! Kural böylc dıye kurulup oturmayın! F.n yalınkat, en hurda olaylara değin Büyükler didişirken, ayak takımı rahattı. Azdak'ın saati belki bu kısa eşref saatti. Gürcistan yollarında sürterken bile terazibi, Biliyordu Âzdak kim kimle, kim kimin kestancsi. Zenginden devşirip fıkaraya verirken, Mührü de bir gözyaşıydı döktüğü, Namıssız dürüst yargıç sevap diye geçirirken Zenginlere, dikiliyordu fıkaranın söküğü. Gidiyorsan köyün ağasına, git bir keskin baltaylan, Ne încil'nen, ne Tcvrat'lan, nc güzclim Kuran'lan! Hâlâ mucize çağının bitmediğine inanıyorsan, Git Ali ağaya, Azdak'ın baltasıylan! (Kafkas Tebeşir Dairesi adlt oyundan) LEWIS CARROLL Alis'in Düşistandaki Serüvenlerine Giriş Altın suyunda ikindinin Sürükıeniyorduk âhcste. Mini mini eîlerdeydi çünki Küreklerin ikisi dc Ve şapkası kirazlı bir kaptan Oturmaktaydı dümendc. Ah, insafsızlar, ah! O saatte! Hava desen ağır hikâye Zaten zor nefes alıyor adam, Tutturulur mu masal diye! Lâkin üç şamatacıya karşı Uykulu bir tek ses neyfeye! tlki, o kaptan, zabit mi zabit, Başla! diye buyruk verir. Öbürü daha kibar, Içindc ..Saçmalıkolsun! deyiverir. Üçüncüsü de bir başka âlem Sözümü keser ikide bir Az sonra suspus kesilip birden Başlarlar bir garip scyrâna Ve o düşçocuğunun ardından Düşerîer düşlerin ardına. Kurtla kuşla bir kaynaştrlar ki Kandılar sanırsın yalana. Ve hayal kuyuları, anlata Anlata suyunu çektikçe Ve soluğu kesilmiş masalcı Arkasıyarın! deyince Yarın şimdi! diye çığrışırlar, Şcnlık sanki kırk gün kırk gece! Böyle böyle oluştu bu masal, Dünyamızdaki bu Düşistan. Daha anlat! Daha anlat! derken Kitabı ettik mi tamam! Evc dönerken güle oynaya, Güneş batıyordu batıdan. Alis, bu gülibrişimdcn öykü Hanım ellerine emanet. Batıp gitmiş bir adada tut ki CUMHURİYET KİTAP SAYI ' . • . 497 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle