29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA "Yusuf Alper hızlı adımlarla yazmaya devam ediyor, dur durak bilmeden. Yazdığı, duygulannın yele bırakılmış, sulandtnlmış kendine sürgün kendine gömülmüş bir özeti. Büyük bir şairin izini sürmüs, anlattıklarından kaçan, yarım bırakan bir ürkek sairin duyulan küçük adım sesteri. Korkmadan yazıyor, yahnlığı ta~ sırmadan, severek yazıyor. îçinden geldiğince ama sürekli taşmyor yüreğinin en erken yetişen çarpıntısını. 'Her sabaha külünden yeniden doğan' bir insanın rastlantısı bu, insanın bir sevdası, kalemini öpüp duran bir şairin çığlığı. 'tnsan bir sorudur dünyada' diyen YusufAlper e bırakıyorum son sözü, kendi diliyle: 'Kimseler inanmıyor, inanmasın. Bir gün mutlaka inanacak birileri çıkacaktır diyorum. Bütün olumsuzluklara karsın, insanın yüreğin, de 'hiç bir kötülügün ulaşamayacağı biryerin varlığına ben de inanıyor, o yerin insanı özüne döndüreceği umudunu taşıyorum.' Okuyun Yusuf Alper'i. Bir gün bu ktsa, kahn attşh yürektcn doğan uzun boylu şiirin bir dalına tutunup kalabilirsiniz. Durmadan söylemiş durmus, kalp atıslannı aralara çoğu kez ktstırmıs bir gönül isçisinin inceliğine siz de bir kez tutunabilirsiniz" diyor Hüseyin Peker, Yusuf Alper'le ilgili olarak. Evet, okuyun Yusuf Alper'i. Söylenecek sözü olan bir şairle tantşmış, onun dünyastna girmis olacaksınız, sevinçlere bulanarak. Bol kitaplı günlerl... Attilâ îlhan, Cumhuriyct gazetesinde yayımladığı yazılarını "Cumhuriyet Söyleşileri/2 " adıyla okura yeniden sunuyor. MUZAFFER UYGUNER ttila Ilhan, yazılarını belirli konular çevresindc önümüze koymaktadır. Sözgelimi, Nisan 1997 tarihli yazılannın î>u kitaptaki başhğını "Ufkun Arkasını Görcbilmck" başlığı altında, Mayıs 1997 tarihli yazılarını da "Ncrcdc ü Eski Türkçelcr" başlığını koyarak toplamıştır. Böylece, o ayın ağırlığını bu konular oluşturmaktadır. Ama, bu konulara başka aylardaki yazılarında da değinnıektedir. Kcmalist dcvrim, Kemalizm ve Atatürkçülük çeşitli yazılarında ele aknmıştır. Belirttiği gibi, "Kcmalizm, sürekli bir devrimciliktir" "dünyayı tahavvülden tahavvüle düçar eden ilmin ta kcndisi; cğcr hayatta en hakiki mürşit ilim ise; o, zaman içinde nasıl değisiyorsa, çağdaş uygarlık düzeyi dc öyle, siirckli dcğişecek"tir. Kemalist devrim de sürekli değişecektir. Oysa, bugün bazı kişilcr Atatürk'ü aşağılamak için "Kemalist" sözciiğünü kullanmaktadır. üysa, Kemalizm, "Müdafaai Hukukun antiemperyalist ve demokratik" anlayışıdır. "Solcu Kemalist'' diye aşağılanan kişiler, ona göre "gerçek Kemalistler"dir. Kemalizm, bir bakıma, "kamu öncülüğünde hızlı sanayileşme/ .../ devletin imkânlarıyla özel sektör yaratma"dır. ünagöre, ülkemizin "resmi ideolojisi" Atatürkçülüktür; Atatürk ilke ve dcvrimlcrine bağldıktır. Atatürk, bir konuşmasında, "... şarktan ve garptan gelcn bütün tesirlerden uzak, milli scciycmiz ve tarihimizle mütenasip bir kültür"den yana olduğunu belirtmiştir. Inönü'ye göre, "Atatürk bir işte yüzde on başarı şansı görse, o işegirişirdi." Bu görüş, Atatürk'ü başarıya götürmüştür her zaman. Çünkü, Atatürk, 1930 yılında görüşünü şöylebelirtmiştir:".. Yolundayürüyenbiryolcunun, yalnız ufku görmesi kâfi dcğlidir; muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır." Atatürk, parti diktatoryasından yana olmamıştır. Hğitimin ilerici olmasını da istemiştir. Ilcrici adımlar atılmasını istemektedir. Belirttiği gibi, Atatürk, bir konuşmasındaşunları da söylcmiştir: "Mcdeniyetin ihtiraları, fennin hankaları, cihanı tahavvülden tahavvüle düçar ettiği bir devirde, asırlık köhne zihniyetlerle, maziperestlikle muhafazai mevcudiyet edeınevi/.." A Attila İlhan dan "Cumhuriyet Söyleşileri2" Ufkun Ötesini Görebilmek fekler" denilen kişilerin Atatürk aleyhine konuşmadıklarını, onların "millet bilinciyle mücehhez" olduklarını, "tarih bilinciyle" hareket ettiklcrini dc belirtmiştir. Ama, 2 Aralık 1922 tarihinde Meclis Başkanlığı'na sunduklan bir öncrgc ile, Atatürk'ün seçilmesini önleyecek karar alınmasını istevenler de unutıılmamalı. Bugün dc siyasal Islamcıların bulunduğunu biliyomz. "Kavga ülkeyi Kim Yiyecck Kavgası" başkklı yazısında bu tür davranışlarla ilgili göriişlerini açıklamıştır. Attilâ Ilhan, Atatürk'ün ölümünden sonra Cumhurbaşkanı seçilcn Ismet înönü döncminde, çağdaşlık yerine Batılılaşmak görüşüne yer verüdiği görüşüyle, karşı çıkmaktadır. Bu nedenle, bu döneme "lnönü Cumhuriyeti" deyimi ile eğilmektedir. "lnönü Cumhuriyeti'nin Otopsisi" başlıklı yazısında bu konuya geniş yer vermiştir. Onun vardığı sonuç şudur: "Milli Şef, iktidan boyunca bütün hcsaplarında yanıknıştır; ne ki, her yanüışında, tarıırayı halka ödetir, ycrindcn asla kımıldamaz" (s. 66). Ona göre, "tepedcn tırnağa üstyapısal bir kültür hareketi sayılabilecck 'Ismct Paşa Solculuğu', tek parti rejiminin tasfiyesinden sonra da ülkemizde geçerli yani zararsız solculuk olmak özelüğini korumııştur." Bazı yasaklı kişilerin görcve çağrılmasını da eleştirmektedır İlhan. 30 Haziran 1997 tarihli yazısında lnönü'nün, Mareşal Fevzi Çakmak'ın ağırlığı ile Milli Şef olduğuna da yer vermiştir. Yakup Kadri'den yaptığı alıntiyagöre, "lsmet paşa'nın hiçbir şeyi mühimsemez bir hali vardı. Daha doğrusu, memlekette olup bitenlere bir fildişi kulenin tepesındcn bakıyor ve aşağıda ccrcyan eden hadiseleri küçük olaylar şeklinde görüyor gibiydi" (s. 152). Attilâ'ya göre de, "Milli Şef yönetimi, pek belirgin olarak Almanya / ttalya faşist modclini seçmişti". Attilâ Ilhan, imam hatip liselerinin dc bu dönenıde açdmaya başlandığını yazılarında belirtmiştir. "Kimi Kimden Kime Rdeyim Şekvâ" başlıldı yazısında bu hususları ele alıp açıklamıştır. Belirttiğine göre, imam hatipler önce 1949 yılında Ankara ve Istanbul'da kurs olarak 2 adet acıldı. 1951 / 1952 yılında Ankara vc Istanbul da kurs olarak 2 adet acıldı. 1952/1952 yılında 88 öğrenci bu liscfcrdc okurken 1995/1996 yılında bu sayı 515 bine yükseldi. Bu Iiselerin ve okuyan öğrencilerin sayısı ile durumları rakamlarla açıklanmıştır. 24 Eylül 1997 tarihli yazısında Fethullah Gülen fırtınasına da değinmiştir. 29 Kylül 1997 TURHAN GÜNAY Imtiyaz sahlbi: Berin Nadl c Basan ve vayan: venl Cün Haber Alansı Basın ve Yayıncılık A.ş. CenelYayın Yönetmenl: Ortıan Erinç Genel Yayın Koordlnatörü: Hikmet çetlnkaya OYazıişleri Müdürü: Ibrahlm Yıldız o sorumlu Müdür: Flkretllklz o Yayın Yönetmeni: Tuıtıan Cünay o craffk Yönetmen: Dllek llkoruro Reklarti: Medya C L C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI Attilâ'ya göre, Atatürk Batılılaşmak değil cağdaşlık, çağdaş olmak görüşündedir. Atatürk, hep "muasır mcdeniyet"ten söz etmiştir. Oysa lnönü zamanında Batılılaşma nolitikası güdülmüştür. Yaptığı alıntıda bclirtildiği gibi, "Batı, yıkılmamm çaDuklaştırmak için, ne yapmak lazımsa yapmıştır. Batı ve Doğu zihinlerinde birbirine lcarşıt iki ilke söz konusıı ise, bunun en önemli kaynağını bulmak için Avrupa'ya bakmab. İşte Avmpa'da aralıksız mücadele ettiğimiz zihniyet budur." Bize karşı hep olumsuz davranışlarda bulunan Batı'ya yönelme Atatürk'ün istemediği bir husustur. Asılolan çağdaş uygarlık düzeyine doğru ilerlemektir. Lğer DU düzey Avrupa'da ise elbctte Avrupa'nın düzeyini yakalamaya çabalayacafiız; başka yerdeyse ki hanidir öyledir bu takdirde, Türkiye'nin amacı, o yerdcki düzeyi yakalamak olacaktır." Belirttiği gibi, Atatürk zamanında Batılı hiçbir ülke ile ittifak bağlantısı yoktu; Balkan Antantı, Sadabad Paktı, Rusya dostluğıı vardı. Bunun ncdcnlcrini burada saymaya olanak yok. Attilâ tlhan, bunun ncdenleri üzerinde durmustur (s. 203). Ona göre Batılı saplantılar eski yıllarda olduğu gibi Cumhuriyet döneminin bazı aydınlarında da görülmektedir. Oysa, asd olan, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak olmalı... Attilâ İlhan, eski çağların hurafelerine dalmış, "fıtri vasıflanmızla hiçbir münascbeti olmayan" feodal/ ümmetçi aydınlara hep karşı çıkmıştır; bu yazılarında da bu gorüşünü yansıtmıştır. Bugün de, ona göre, "ülkeyi fiilen Amcrikan himayesinde imiş gibi yönetmeye çabalayan, yeni alafrangalar kolkola girmiş hükümct etmektedirler" (s. 24). Ama, "eski tü497 BatMaşma poHUkası tarihli yazısında da karşımıza çıkan görüntü üzerinde durmuş ve bu eğitimin maksadını çok aştığını kapsamlı bir araştırmaya dayanarak açıklamıştır. Kitaptaki yazılarda Türkçülük konusuna da yer verilmiştir. 30 Mayıs 1997 tarihli ve "Nerede O Eski Türkçüler" başlıklı yazısında, îsmail Gaspirinskiy (Gaspiralı tsmail)in Türkçülüğü üç temel esas üzerine bina ettiğini vc bunlann 1. Dil birliği, 2. Düşünce birliği, 3. Iş birliği" olduğunu açıklamıştır. Yusuf Akçura da "Türkçülüğü, Rus Çarlığı'nm yayılmacı ve müstebit eğilimlerine karşı, Türklerin kurtuluş hareketi olarak tasarlamıştır" (s. 97,98). llhan'a göre, "Türkçüler, Rusya'daki gibi esir, Osmanlrdaki gibi yan sömürge Türklükten, modern bir ve tek millet değil, laik ve demokratik milletler çıkacağını öngörmüş ve bunun savaşınıvermişöncülerdi". ZiyaGökalp'in de sözünü eden Ilhan, Resulzade'nin şu sözlerini de alıntılamıştır: ".. nehirlerin kendi yataklarında olması nayırlıdır. Türklük denilen bir deniz var, bu deniz onları birlestirir". Bu sözler, bugünlcü durumu o tarihlerde görmüş bir kişinin sözleridir, değil mi? Attilâ, Türkçülüğün Türk lslam Sentezi'nc bağlanmasına karşıdır. Ona göre, Türk lslam Sentezi, Selçuklu ya da Osmanlı kültür sentczlcridir; Türkçülere, ulusal kültür sentezini çıkarmak görevi düşmektedir. "Sistem" nedir? Sistem, anladığıma göre, Batı ve ABD'dir. Sistem, "siyasi ağırlıklı bir Türk / lslam Sentezi'nden hiç hoşlanmadığını her dakika Dclli ediyor. Sistemin Türkiye üzerinde bazı baskıları olduğu görüşündedir. "Kabul ettirilen iç ve dış politika amaçları; gerçekte Türkiye'nin değil "sistem'in savunma anlayışına göre şekilleniyordu; o sebeptcndir ki, çcyrck yüzyıl içinde Türkiye, bütünlcomşulanyla uyuşmazIIK halindcolan bir ülkcyc dönüşmüştür." I lalbuki, ona göre, Türkiye Müdafaai Hukuk Doktrini'nc dönmclidir. Ama, "Dcmirel de Bayar gibi 'sistem'e dahil olmayı soğuk savaşın olmazsa olmaz koşulu saymış"tır. "Hem Washington'a bakıp hizaya gelmek, hem de Avrasya da nüfuz sahibi, bağımsız bir güç olmak mümkün mü?". Bazılarına göre 'sistem' özgürlüğün hasıdır; ama gerçek öyle değildir. Attilâ tlhan, yazılarında ordu vc savunma konularına da geniş yer vermiştir. Atatürk'e göre, "Türkiye Büyük Millet Mcclisi Hükümetinin ordusu, istılalar yapmak veya saltanatlar yıkmak vcya saltanadar kurmak için, şunun bunun elinde âleti ihtiras olmaktan miinezzehtir". Bugünkü ordumuzun gücünü yabancılarda kabuletmektedir. Amerikalı birgenerale göre, "Türk Silahlı Kuvvedcri, Yunanistan'ı kahvaltıda yer, üstelik geğiımez bile". Le Figaro gazetesinde yazan (]îaudc Loricux de ordumuzun gücünün büyük olduğunu yazmıştır (s. 201). Attilâ'ya göre de "Her şeyi özelleştirebilir, belki her şeyi küreselleştirebilirsiniz: Bağımsız bir ülkenin savunmasını asla" (s. 208). Atatürk, yabancıların silahlı kuvvetlerc burnunu sokmasına hep karşı çıkmıştır. Attilâ Ilhan, kitabındaki yazılarda daha pck çok konuya değinmiştir. Feodal ümmet sorunu, siyasi Islamcılık, şeriat, çoğulcu demokrasi, özelleştirme, eğitim, bürokrasi konuları bu arada anılabilir. Bütün konular, gcniş bir bildiri gibi ele alınmış ve alıntılarla pekiştirilerek sağlam temellere oturtulmuştur. Bu yazılar, yazılmış olmak için yazılmış yazılar değildir. Hepsi sağlam temellere oturtulmuştur. Bırçok gerçeği bu yazılarda görmek, gerçeğin ne olduğunu, iç yüzünün ne olduğunu öğrenmek için bu yazıların el altında tutulması gerektiği görüşündcyim. • Cumhuriyet Söyleşileri/2/v4///7ö îlhan Yazılar/Bilgi Yayını, Ankara 1999/290 say/a. SAYFA 3 Ordunungücu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle