Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunıın devamı. vurmuş" dedi. Ben de onun kulagına, "Denemesi bedava!" dedim. Giz mi bu ya da birgizin açıklanması mı? Bilemiyorıım. Yayınlanmışların, kamuya sunduklann neler; onlart ne zaman, nerelerde, nasılyazdın, çizdin, oynadın? • Yirmi birözün, iki inceleme, iki deneme olmak üzere toplam yirmi beşbetiğimi yayımlatıp kamuya sundum. Bunları 1940 yılından beri, Pınarbaşı'nda, Kayseri'de, Sıvas'ta, Nigde'de, Erzincan da, Tunceli'nde, Gaziantep'te, Antalya'da, Izmir'de, Manisa'da, Demirci'de, Bursa'da, Mudanya'da. Musul'da, Kcrkuk'te, Bağuat'ta, Kerbela'da, Basra'da, Kuveyt'tc, îstanbul'da, yalıyarlarda, kayabalkonlannda, kırlarda, damlarda, trenîerde, arabalarda, gemilcrde. yaylalarda, çöllerde, ovalarda, dağlarda, damıta damıta, mayalandıra mayalandıra, beklete beklete yazdım; sonra da yukarıda andığım masacağımda temizc çcktim. Tek bir sözcü£üm dışarıda kalmamak üzerc yayımlanan bu öetiklerimde bugün bile düzeltmeler, işlcmeler, yetişkinleştirmeler yapıyorum. Dergilerde çıkmış birkaç betiklik ürünüm dana var. Durmadan da üretiyorum. Safi olursam, bunları da yayımlatacağım. Bin okuyup bir yazmanın sonucu, ortalama iki yılda bir betik. Doğal buluyorıım. En büyük desteği, ilk göz ağrım, sevgilim ve eşim I lüsniye Sanem'den alıyorum. O ve onun teniyle tinine bürünebilenlerin tümü esin kaynağımdır. «•" Osman Numan Baranus mi düş gibi (anımsamıyorum) duyumsuyorum, gökçegüzel bir nine; ben bebeyken ölclü. Elinı sıcak sudan soğıık suya sokmamış, yardımcıları yarmış. Dedemle ninemin on iki oğlu, bir o kadar da kızlarıolmuş. Tiimü deyaşamışlar. Varsılbir büyük aile. Özellikle oğullarını yeterincc okutmak istcmemiş dedem, "( )kuyup da çavdarhırsızları mıolsunlar" diye... Okuyanlar, atlı tahsildar tayfasından olurlar mış o zamanlar genellikle. Oğullar sessizce kaçıp, uzak ifferde okumuşlar. Babam, omründe parmakla sayılacak denli az sayıda çıkmış dedemin nuzuruna, o da elpençe divan. Bu aile bireylerinin ne yedikleri, ne içtikleri yaşantılarından çıkarımsanabilir... Dedemin bir zırhlı giysisi vardı, ben de gördüm, konukevımizde bir duvarda asıTıydı. Demir halkacıklatdan örnıe, ağır mı ağır. Çok sonraları parça parça kcsilip, tahta silgeçleri yapıldı. Kınları ve tutaklan altın işlemeli kıhcıyla kaması bugün ailede korunuyor. Anababa bir, iki kız, beş erkek, toplam yedi çocukkı bir ailcnin altıncı çocu^uyum. Tümümüz de yükseköğrcnimliyiz. Babam, Pınarbaşı doğumlu.' idadî"yi (liseyi) bitirmiş, Dolmabahçe Sarayı'nda yirmi yıl memurluk yapmış, bu arada Sina Cephesi başta olmak üzere deftişik cephelerde yedi yıl savaşmıs, öncc Ittihat ve Terakkici , sonra "Kîıvayi MiUiyeci" olmüş, daha sonra çiftçi ve tecimen... Anam, babamın üçünciı eşi. Babam ilkin sevdiği kızla elvenmiş, o kısa bir zamanda ölünce, onun kız kardeşiylc evlendirilmiş, geçinemeyip boşanmışlar; ikisinden de çocuk olmamış. Anam, bütün özelliklcrıyle bir Anadolu kızı; babamdan yirmi üç yaş küçük, öğrenimi özel. Anam da, babam da dınibütün. Bizleri dinsel yönden bilgilendirdikten sonra laik okullara gönderdiler. Anam scksen, babam seksen iki yaşında öldü. Ben doftduöumda "Cumhuriyet" yedi yasındayuı. Okula başladığımda birçok köklü devrim gerçekleşmiş, seslergür, cocuklargürbüz, toplum mutluluk içcrisındeydi. Bu zaman diliminde (192M938) ülkcde kutarılan bütün aile ışıkbedizleri (fotograflan) incelenbilse salt, nice toplumbılimsel gerçelder saptanabilir, güzel dedikleyin güzel. Halkımız baylık, yurdumuz Dayındırljk yolundaydı. Ekinsel ve sanatsal etkinlikler bugünlere oranla daha yüksek düzeydeyuı... 10 Kasım 1938'de Atatürk'ün ölümü, 1 Eylül 1939'da Ikinci Dünya Savaşı'nın başlaması, aynı yıl Erzincan depremi, halkımı7.1 tökczletırcesinebire^imeyöneltti. Memokrasiden demokrasıyc bir türlü geçemeden, yekinip ve yektirip duruyoruz. Umutluyuz (diyoruz). • lük, anı, değini, dipnot, öykü, deneme, eleştiri, özeleştiri vc benzerlerinden oluşan poetika (özünlem) ülkesinden, yurdundan, elindcn, tek sözcükle ilinden düzyazıların derilmesi yönünde, betik betik tamamlanmak amacıyla 'Ilgar' diye başlanacaktı bu yenileyin gelinen eskil kentte hani? Başlanılması kaçınılmazdı. Çünkü bir uzam, okumadan, düşün alışverişinden çok, dumanaltı dedikodularla doluyorsa, bir kiime övüşelimsövüşelimdövüşelim havalarındaysa, aman yerlerinde sağ olsunlar. 'Ilgar' diye ba^lanmalıydı gayrı" demesini de biliyor vc ışine başlıyor oa. Şu nedenle ki, yel kayadan ne alır! Nefî'yi boğup dcnize atan, Scyranî'yi can havliyle kaçırtan, Namık Kemal'le Tevfik Fikret'in genç yaşlarında kahırlarından ölmelerine neden olan, Florinalı Nâzım'ın onuruyla oynayan, Nâzım Hikmet'i yıllar yılı zindanlarda çürüttükten sonra vâd eller burgacına düşüren, Ergüder Yoldaş'ı dellcndıren... bir nen var. Bunun ayırdında Baranus. "Güncşin tam teker tutulduöu bir gündü. Ne türden bir kent burası? Kimileri buçuk evlek yeşilc bile düşman. Ordu zoruyla korunan bir korudan canpazarına inilui sanki. Tam yağma; her yan asık suradı bctonarme yapılarla tamusal. Sokaklar, caddeler, bulvarlar sözüm ona yeni ya. esimleri denli "isim"lcri de cpeski; yazunları yanlış, söyleyimleri zor, anlamları bclirsiz. Çağdısı bir tin çöküp çöreklenmiş kente. Tam bun, tam güneş tutulması" sözünün ardından, "Nedcn gelinir buraya, nerelerden gelinir, nasıl gelinir? Bilinçle, uzaklardan, dışçağrıyla ya da iççağrıyla. Kesenkes böyle gelinmiştir. lnsanlar denize bakıyorlar, göremeden; kaldırunları adunlıyorlar, yol alamadan. Tam güneş tutulmasında, bulsa bulsa bir in'de bulur kendini kişi" diyen Baranus'un imlediği Istanbul kenti dcgil, "Istanbul Dukalığı dır. Kapkara bir tin ve de kapkaranlık bir in olarak betimlediği, kralların, sultanlann bas edemediği bu "dukalık" nitemini Istanbul'dan kazıyıp yok etme savaşınıındadır halkıyla omuz omuza. Bu "dukalık" nitemi kinı içeriyormuş, htncı, günücülü^ü... Olsun, yel kayadan ne alır! "Ergüder kim? Ben, Sen, C), Biz, Siz, Onlar. Diycsim, addlar çekün tablosu. Yaptıklarıyla, yarattıklanyla yctinen, elemleriyle doyunan" diyor Baranus. Ve, "dukalık" yanlısı yaratıklara, bu kutsal kentin bir açık hava tiyatrosundaki bir basamak mermeri kadar bile deger vermeden, diri bir coşkuyla ürünlerini kotarıyor. Başlangıcından bugüne Türk, Edigc (Eti) ve dünya öziinü bileşkesindeki 21 özün kitabıyla XXI. yüzyıla "Merhaba!" diyen Baranus'u, biz de gerçekleşmesinı dilcdiğimiz tüm umutlarıyla "Nice yılla ra !",tüm yapıtlarıyla" Nice yüzyıllara!" diye esenliyoruz. • * CUMHURİYET KİTAP SAYI 495 60. sanat yılında Kabartaylı bir Türk ozanı konuşması" ve özünlerini koygunbirbiGÖPkemll eleştirmen: Zaman çimdeokuyuSevdıklerın, scvmediklemı varuı, onlar suyla dikkatiçinsıtndı ne düjünüyorsun? feri çekcn Başyapıt olsun diye çalışmaya koyulözünmen (şamak önemli, ama hcr yazılan, yapılan, üreir), bir bakıtilen başyapıt olamıyor. Kimı zaman sevma Erciyes'in diklerimı sonradan sevmez oluyorum. Kieteklerindeki mi zaman sevmcdiklcrimi de sonradan koca bir çısever oluyorum. Bir de, benim sevdiklenarla özdeşse, rimi okur sevmiyor, okurun sevdiklerini bir bakıma da de ben sevmiyorum. Binde bir de olsa, kiPınarbası'nın mi zaman okurun sevdigiyle bcnim sevyalcın kayadiğim örtüşüyor. Seçmeter böyle belirlelıklarından niyor anlaşılan. () görkemli eleştirmen var kopmuş bir ya, tck pusulam oldu: Zaman. Zamana kayayla özdayanıklı yapıtlardır kunt kulelerle kunt ı Icstir. kaleler. Nereden gclmişim, nercyc gidiyoAnkara Sarum? Bu konuda, betiklerimin nitemi en nat Kuruazından birer belgebetik olmalarından mu'nda yaptıyansılanıyor. Hiçbırini de yadsımıyorum Osman Numan Baranus ve M. cevdet Anday, 28 Hazlran 1992, Cicek Pasajı ğı "Esenkal yazdıkJarımın. Ankara!" ko Saal'lara, at'lara, kat'lara ve de yat'lanuşmasını işiten ve okuyan kimi Istanbulra nice bakıyunun? HÜSEYİN TOPCUGİL lu aydınların isteği üzerıneyaptığı, "Selam Saat'lara, "Saat'tın!" dedi, sen bir nen tstanbul!" anlamına gelcn' Esenlem Istandemedin,/ Hani sen de bir saattın madabul! " konuşması, dünüyle, bugünüyle, ya» stanbul'un Erenköy'ünden öğretmen ra kuram?" (1989) diye; at'lara "Yelesi rınıyla lstanbul'u do^mabüyüme Istandalga dalga atları düşlüyorum,/ Yüreğim Baria Evrenosoölu, Kayseri Lisesi'nin bullulara bile genişliöıne öğreten, derinlien coşkulu özünlere dururken/ O toprabir pcnccresinden caddeye bakarken, ğine dııyııran bir scsleniştir. ğı berk yollar boyunca koşturduğum" o eünlerde ortaokul öğrencisi olan ve "Özünmenler (şairler) Özünlerler (şiir (1945) diye; kat'lara ve de yat'lara "Ya "Âbâd" mahlsını kııllanarak aruz ölçüsüyyazarlar)" denemesinin bir yerinde "Yarasizler, ya sızler ey. lcvirip övünenlcr,/ Taın lc gazeller, rubailer yazan Osman'a, "Oğtı (sanat) yolunda kendisini yene yene, aşa namussuz olııp da namuslu görünenler?/ lum, yazacaksan git Îstanbul'da yaz, dünaşa, yenileye yenileye ölümsüzlüğü duyumUtutan ycrinizden ta yüreğinize dek/ ya çapında bir kent, senin ortamın orası" samış bir özünmen ya da yazar, 'anaclil' ile Hem bütiin teninizi, hem bütün tözünüdiyordu. Baranus, ögretmeninin bu dilcği'anadili'ni 'dilana' kılmak için önündesozü/ Hanlarla, hamamlarla, saraylarla, katni, önerisini, elli yıl Ankara'da kaldıktan nunda dili en sarp bir sorun edinir" diyen larla,/ Desinlerle, ünlerle, gömülerle, yatsonra gerçekleştirebildi. Kırk yıllık devlet Baranus, "Ilgar" naşlıklı özününü yorumlarla/ Takas, tukas ederek durmadan satgörevini tamamlayınca, emeklı olup, oturlarkende, "Omrüngüzündeürünlerdeyitınız siz" (1945) diye bakıyorum. duğıı lojmandan Batıkcnt'teki kooperatif rildi. Önce de denıldi ya, emekten yana evine taşınmak için, eşiyle birliktc kolileri, Deden, ntnen, annen, baban ne yer, nc ödün verilmcdcn enıekli olundu. Doyuldenkleri hazırlamıştı ki, Istanbulda otııran içer, neler giyerdı, hıliyor musun? maz ekim günlerinden birinde bir kent Mcva kızıyla Umran oğlundan ortaklaşa Dedcm Kasırga Arslanbek, Kuzey esenkallarla bırakılırken, özge bir kent yazıimış beş sayfalık bir mcktup aldı. ÖzetKafkasya'nın Nalç,ık kentinden Pınarbaesenlemlerle ayak basıldı. Toprak bastısı le," Bizfer buradayız, sizleri cok özlüyoruz, şı'na göçmüş, Edıge (Eti) soyunun Kacpcyce. lütrcn geliniz" diyorlardı. Baranus'la ejji bartay boyıından, tecimen, din bilgini, Sancm, yönlerini Istanbul'a döndürüyorYelkayadannealr! hacı. Yanında paradan puldan, ceçimden lar. Batıkent'tcki evi kiraya verip, güzel bir Kentin canevinde, ama bet gürültüden, sözetmek ayıp. Yüzon yedi yıllıkömriinekim gününde tstanbul'a göçüyorlar. Bakara kalabalıktan uzak bir konuta ıssı/iye de meyve suyundan başka su icmemiş. ranus un "tğdealtepe" dediği, gcrçekten (sahip), bir derimcvi'nc üyc olundu. KoNineme maga/.alarından birinden bir baçcpeçevre iğdc aj^açlanyla sarılı bir çamlık şörtüsügetirttiği zaman, parasınıaldı rtırnutta her ncn (şey) yerli yerine kunuldu olan Idealtcpe'nin etegındeki Eraykent Simış kendisinden; cimrilıkten degil, hcdense, erkcn. Derimcvi'nde crenlere katıtej.i'ıule satın aldıkları cve yerleşiyorlar. Bu sapların kariijiiıanıaM icin. Yöre halkı er lıııdı dense, gec. Yine desevgi, saygı görülevi ve dingin çevresini ÇOK seveceklerdir. mış gözüyle bakarmış; kcndisi de Anadodiı. Altı ay lıyuı aradan. Genellikle günün Baranus, "Istanbul bir yana, bizim siremiz lu insanını ermış bikliğı için goçüp gclmiş. bir yarısı, sözlük anlamıyla, düşürıcenin tabir yana!", hatta çoğun, "Dünya bir yana, Attan indiğindc, gidcceği yere kadar kesarlayabileccgi bütün üstün nitelikleri kenbizım sitemiz bir yana!" dcnıektedir. Göççedcn yolluk sererlermis... Ninem Nöh dinde toplayan bir tepede; öbiir yarısı 'de meden önce, Istanbul'a pek çok gelip gitnâne (aydınlık nidc, asıf adını bilmeyiz) nizler denizi'ne bakan bir koyda puta'yla mişliği olan Baranus'u, Ankara'dan dostu aynı soy ve boydan ıızak bir gelin (uzak: el ele, dil dile, gönül gönüle. Vay güzleklcr Salâh Birsel salı ve perşembc toplantılarıakraba olıııayan, ırak bir mcmleketten vay be! Scizcükler, kavramlar, inıgeler, yona katılanlarla yuz yüze tanıstınnıstır. Agırgelrne; akraba evliliği pek ayıp ve yasak; rumlar derbendinde debelenirken, kendi başlılığı, Naim Tirali'nin deyişiyîe "güzel ırak memleket, dcğerliliğ'in ölçiitü). Ninekendini yemeler sürdüriilecekti de, günSAYFA 4 Ozünmenim Baranus "taanbul Dukalığı"