27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 KUR L A R A PeterS. Beagle 1939 yılında Manhattan'da doğdu. Bronx'ta büyüdü. Erken yaslardan itıbaren tutkulu bir okur oldu ve ailesi de onun edebiyat sevgisine destck oldu. Daba altıncı sınıftayken yazar olacağını açıklayan Beagle'ın lisedeyken yazaıfa yazılan birtakım dergüerde yayımlanmaya bashnmıştı.Lisenin son yılında bir şiir ve bir öyküyle, ödülün biryüksekokul bursu olduğunu farketmeksizin 1955 Skolastik Edebiyat Ödülleri Yanşması'na girdi. Şiiri birindliği kazandı ve sonraki dört yılı Pittsburgh Üniversitesi'nde geçirdi. Üniversitenin ikinci yılında, kısa öykülerinden biri Seyenteen Magazin Kısa Öykü Yanması'nda birindlik kazandı. On dokuz yastndan itibaren tanınan bir yazar haline gelen Beagle büyük bir tutkuyla sürdürdü yazarhğı. 1970'lerden baslayarak birçok ünlü filmin senaryosunu da imzalayan Beagle, bir yandan da dinleyicilerini tngilizce, Yidce, Fransızca ve Almanca sarkılarla coşturamk folk şarkıları söyleme tutkusunu sürdürdü. Sarkılarından derlenmıs bir de albüm akaran Beagle, on iki yıl hoyunca bir kulüpte sabneye çıktı. Şimdiye kadar yazdıklanyla beş ödülün sahibi olan PeterS. Beagle Türkiyeli okura bir hayli yabancı bir isimdi. Geçen aylarda dört yapıtım bir araya getiren ve "PeterS. jfreagle'ın Düş Dünyaları" adını taşıyan kitabtn yayımlanmasıyla fantastik eaebiyatın artık klasik oltnuş bu yazarı okurlanmız için yabancı olmaktan çıktı. Beagle'ın ülkemizde de hakeHigH ilgiyle karstlasacağtnt umuyoruzBolkitaplt günler!... Roman tadında Selma Fındıktidan "Nereye Yüreğim" bip poman Alışılmış roman hacminden kısa sayılabilecek bu "ilk" romanında Selma Fındıklı, kurgu, üslup, anlatım tekniğinde ustalığını kanıtlarken içeriği de önemsiyor ve konubiçim uyumunu başarıyla sağlıyor. Prof., Dr. GÜRSEL AYTAÇ {£ • ^ ökteki Yıldızdan Bilc Uzak Istanf bul"! Romanın ilk bölümünün V J başlığı böyle. On sekizinde bir Istanbııl kızının Bursa'ya gelin giderken takside aklından gönlündcn geçenlere onun yaşına başına uygıın bir anlatımıyla tanık oluyoruz. Kızın adı Cihan. Kendisinden yirmi yedi yaş büyük, torun torba sahibi Bursalı Reşit Bey'le ailesi "münasip" gördüğü için evlenmiş. Zaman, tkinci Dünya Savaşı öncesi yılları. Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı da roman kişilerinin anlatılarında hâlâ canlı. Ve romanın son paragrafı tkinci Dünya Savaşı'nın bitişini müjdeliyor, ama bu arada başından iki nikâh geçmiş, Reşit Bey'den ayrılmış, doktor Kerim in ölümünü ve kendisini aldattığını yeni öğrcnen Cihan'ın bunu nasıl algıladığı roman okuru için ilginç: "Sayaş bitti... Omuzumu trab/.ana veriyorum. Öylesine bitkin hissediyorum ki kendimi, bunca savaşı ben yaptım sanki... Altı yıldır her cephede, her siperde korku içinde bekleyen bendim, can vermemek için can alan... Oysa az önce ne kadar yaklaşmıştım ölüme... Şimdi uzak mıyım? Çok sayılmaz... Ama savaş bitti... Sana ne bundan?.. Benim savaşımdıo... Yenen de bendim, yenilen de... Çok acı verdi, çok şey yitirdim, fakat bitti işte... ikinci Cihan Savaşı da bitti... 1 Iem de ilk yazda bitti... Yeniden doğuşum mevsiminde..." (s.160) jrclmiştir." (s.46) (ühan'ın babası Ali Rı/.ı Bey, "Bu Yas Bu Gece Bıtmcli..." başlıklı üçüncü bölümün anlatıcısı. Kocasmdan ayrılmak üzere baba ocağına geri dönüsününün ikinci haftasınua Cihan rahatsızlanmıştı. Ali Rıza Bey, yürümeyen bu evlilige sebep olmanın vicdan azabı içindcdir. Cihan'ın o günkü ateşli hastalığı çocukluğıındaki bir ateşli hastalığı çağrıştırır Ali Rıza Bey'in hatırasında. Kurtufuş Savaşı'nın yokluk günlerini çeşitli etkileyici tablolarla karşımıza çıkarır Selma Fındıklı bu vesileyle. Beşinci bölüm ("Eyvah Ne Yer Ne Yâr Kaldı / Gönlüm Dolu An ü Zar Kaldı"), Cihan'ın severek evlendiği doktor Kerim'in hayat hikâyesini, Cihan'a tutuluşunu işliyor. "Buna Sevda Dcrler Sitcm C jötürmez"de Kerim'in hayal kırıklığı, mutsuzluğu ve ihanete sürüklenişi yine çağrışımlara dayalı bir zaman genişlemesi ile veriliyor. "Nereye Yüreğim", çok yönlü optik tckniöini uygulasa da odak figür Cihan'a ayırdığı bölümlerin sayısı onun "odak"lık nitcliğini kanıtlarcasına çok. Romanın bütün dokusu içinde figürlerin iç konuşmalan, karşılıklı divaloglardan belirgin bir şekilde fazla, özellikle de Cihan, gördüğü terbiyc, gelenekler vb. kaygılarla dışa karşı suskun, olayları değerlendirişi hep iç monologlar halinde. Dr. Kerim'le karşılaştığında onun pastanc davetini kabul etme cesareti gösterdiğinde içinden geçenler şöyle: "Dizlerim böyle hastalıktan kalkmış gibi titremcsc... Bilmem oraya kadar düşmeden... Giderim. Gitmeliyim. Konuşacağız. Hani dul kadındın? Biliyorolduğumu. Yaannesi? Makedonya insanı bizden çok daha açık görüşlü oluyor. O denli mi kıışkusuzsun kabul edeceğinden? Annem olsa etmez... Istanbul'un iki yakası kavıışsa yine etmez. Bir bilse şimdi... Çocuk değilim. Ne yaptığunı biliyorum. Acaba? Yetmez mi bunca yıl sustuğum? Kurtulacağım artık sessizliğimden. Lö Bon'daysa Lö Bon'da... Neden sesi çıkmıyor hiç? Dedi ya 'sokak ortasında olmaz' diye. Havadan sudan bir şeyler de nıi söylemez. Belki pastancdc söyleyeceklerini tasarlıyor. Oysa benim sözlerim hazır değil... (3yleyse niçin takıldın uyıırgezer gibi ardına? Aklımı kullanmalılyım. Kendi başıma hiçbir şey beceremeyecek miyim ben?" (s.81) Reşit Bey'den soğıık bir ter boşanıyor ensemden aşağı. Barışmak mı istiyor yoksa? Aramızı bulması için filan... Yapar mı öyle şey? Bin türlü özürün ardına sığınarak boşanma işinden söz açmış." (s.74) Selma Fındıklı'nın "Nercyc Yürcğim"de modern anlatım tekniklerindeki ustalığına birbaşkaörnekdeuyguladığıbilinçakımı. İç monologlardan farklı olarak nedensellik ve art ardalık ilkelerinden sapma demek olan bu anlatım tckniğini daha çok sayıkiama, ateşli hastalık nöbetlerini ya da sarhoşluk anlarını anlatırken uyguluyor yazar. Mesela Kerim'in kaynanasına ve karısına öfkelendiği gün eve donmckten vazgeçip dışarıda içtiği, sarhoş adımlanyla yollara düştüğü, bir patla ma duyduğu sırada aklından geçenler, oir iç monologdan çok bir bilinçakımı örneği: "Savaş kapımızda... Onu biliyoruz da kapıyı bırakıp penceredcn girmeye mi kalktı bu gece?.. Neyin nesidirbu patlama? Sırıtkanın dediği doğru be?.. Hitler atacak bize de topu... Belki attı bile... Yok kaçamayacağız betâdan... Kaldırımlar da köstcbek yuvası... Düşmeden yürü kolaysa... Bastığın yer görünmüyor zaten... Bursa da karanlıktır şimdi böyle... Siliniyor yavaş yavaş belleğimden... Yazık be... Kız Mııallim Mektebi'nin arkasında aşı boyalıo küçücük ev... Küçücük müçiicük, güzel evdi basbayağı... Arka bahçede babamın eliyle diktiği ağaçlar... lkisi elmaydı, ya öbürü? Unutmamışım... Sen bu gjdiş le ananı, babanı da unutursun Kcrim... içinde oturanlar battaniye asmışlar mıdır pencerelerine? Asmışlardır. Cezası var... Taşlığn lambası hiç aydınlatmazdıkuytuları... Büyük bir ampul takmışlardır belki... Kiraz mıydı yoksa öbür ağaç? Büyük değildi... Aman, anımsayabilsem neye yarar ki? Benim değil artık hiçir şey. Ne ev, ne bahçe... Keşke satmasaydım... Böyle bunalınca birkaç gün..." (s.119) U8İUP kaygreı "Nereye Yüreğim", Selma Fındıklı'nın üslup kaygısı taşıyan bir romancı olduğu olduğunu kanıtlıyor. Figürlerinin bcnanlatıyla sergiledikleri dünya^yaşadıkları dönem Tür kiyesi'nin konuşma Türkçesine büyük çapta göndermelerle dolu; Rumeli göçmenlerinin konuşmaları da öyle. Işte Bursa'da Resit Bey'in evinin emektarı Boşnak asıllı Zen ra'nın konuşması: "Doksan üçte göçümüzü indirdiğimizde de evvel baharıyuı Dersaadet'in. Kar serpeliyordu patlamış tomurcukların üstüne. Bizimse sırtımız ince, ayacıklanmız çıplak... Ciğerimize işlerdi ayaz. Çok durmadık. Sürdük geldik Hüdavendigâr vilayetine... Sandık ınemleketimiz Saraybosna da kalkıp konrnuş Uludağ'ın eteğine... Sokaklar, Saraybosna'nın sokakfarı, çarşılar, Bosna'nın çarşuarı. Havası, suyu bile aynı..." (s.25) Alışılmış roman hacminden kısa sayılabilecek bu "ilk" romanında Selma Fındıklı, kur gu, üslup, anlatım tekniğinde ustalığını kanıtlarken içeriği de önemsiyor ve konubiçim uyumunu başarıyla sağlıyor. Odak figür gibi öteki figürleri de çok boyutlu işliyor, yalnızca Cihan'ın değil, yakınlarının da kaderini zamanmckân şartlarını sezdirerck canlandırmayı biliyor. • Sessizliğin Eziyor Beni Yukarıda alıntıladığım bu sözler, romanın ilk bölününün olduğu gibi son bölümünün de, benanlatıcısı Cihan'ın sözleri. ilk ve son bölümleri birbirine bağlayan Cihan, aslında romanın odak figürü, ama çok yönlü optik tekniğiyle kurgulanmış eserde öteki kişilerin ağzından, onların bakış açısıyla sunulmus bölümler var arada. Mesela "Senin Sessizliğin Eziyor Beni Küçüğüm..." başlıklı ikinci bölüm Reşit Bey'e ayrılmış. 1 layat hikâyesini, ölen ilk karısına duygularını, çocuklarını, gelinlerine, kendinden çok genç bir ikinci karısı karşısındaki ezikliğini kendi ağzından öğreniyoruz. Bir rahatsızlığı sırasında karısından gördüğü yakınlıktan duygulanan Reşit Bey şöyle konuşur: "Ne büyük işkenceydi yataktan kalkıp giyinmek. Bir bardak limonlu ıhmamurla aspirinler... Kaşıkta ezip de verdi Cihan. Sağken görmediğimiz günü böyle göreceğiz anlaşılan... Neydi o, elini alnıma koymalar, ıhlamur bardağını Zehra Hanım'm elinden kapmalar... Vebalıymışım gibi dokunmaktan kaçınır oysa. I loşlanmadın mı yine de? Yapma diyemezdim... Dürüst ol, noşlandın... Yalvardı sonıa 'gitmeyin dükkâna bu halinizle' diye. 'Çıraklar bir günde ralan etmezler malınızı' dedi. 'Malınızı'. Fitnelik etme. Diline öyle SAYI 493 1VRHANGÜNAY Imtfyaz Sahibi: Berin Nadi 0 Basan ve Yayan: Yenl cün Haber Alansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o Genel Yayın Yönetmenl: Ortıan Erinç Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Cetinkaya Yazıl$leri Müdürü: Ibrahlm Yıldız o Sorumlu Müdür: Fikret llkiz o Yayın Yönetmeni. Turtian Cünay Craflk Yönetmen: Dilek llkorur: Reklam: Medya C iç konuşmalardaki ustalıöı Selma Fındıklı romanın zaman kurgıısuncla da gösteriyor. Figürlerin yaşantıları çoğunlukla bir çağrışım yoluyla onları geçmişe döndürüyor ve çocuklukları, gençlikleriyle ilgüi, ekseriya geçmiş savaşyıUannın yaşam koşullarınagöndermclcrle tablolar çiziliyor. Ote yandan, ara sıra anlatımda zaman merceği uygulanarak anlatılan olayın geçiş süresi anlatım süresiyle örtüşebiliyor. Baba ocağına geri geldiğinden bir süre sonra Cihan'ın, babasına ilaç getiren eniştesinin kendisine söyleyecek birkaç sözü olduğunu anladıktan sonraki birkaç saniyelik yaşantısı şöyle yansıtılıyor: "Dizlerim titriyor yürürken. Belki de babam değildir konu... Her ne ise, iyi haberle gelmemiş. Annem de sesimizi duyup çıkmasın yanımıza... Onların duymasını istemiyor (*) "Nereye Yüreğim"/ Selma ¥ındıkh> Sel anlaşılan. Öylcyse neden burada konuşuyoYayıncılık, i baskı, TJ9lJ ruz? Oturuyor. Ben de şapkayla ilaç paketini kucağıma koyup yanıma ilişirkcn korkuyla soruyorum: " Hayr'ola enişte? Paltosunun yakasını açıyorbir şey söylemeden. Kravatmı gevşetiyor... Niye tcdirgin böylcV Bir konuşsa da kurtulsam kaygıdan... 1 layır mı demeli, şer mi, bilmem ki kızım... Korktuğum kadar kötü bir şey yok sanki. Hayır da denilebileceğine göre... Dün Reşit Bey'den bir mekSelma Fındıklı üslup kaygısı taşıyan bir romancı. tupaldım... ~ " Zaman merceği CUMHURİYET KİTAP SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle