Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir Sehrin Hatıra Fotoöraf larından Sezer'in şiirlerini okurken birden durup düşünüyorsunuz, yahut bekliyorsunuz, bu sessizliğin ardından rırtına ne zaman gelecek? Bu şiirin tufanı var gövdesinde, iç sesinde. Örnek mi? "bana bir kazma bana bir bıçak/ konussam annem uçurumu doğuracak" Bu dizelerdeki müthiş başkaldırıyı, yanlış örgütlenen yaşamın iç dinamiklerine karşı verilen kavgayı (bu elbette yalnızca iki dizeden yola çıkarak varılan bir sonuç değil) seviyorum. SELMA AĞABEYOGLU endi adıma ne zaman bir şiir okumaya yeltcnsem, okuduğum şiirin (şairin) iç sesiylc, kcndi iç sesimi buluşturma gibi bir çabaya girdiğimi duyumsamışımdır daima. Gerçektc bize okuduğumuz şiiri sevdiren, bizi etkilediğini düşündüğümüz, tiirlü yolculuklar uğurlayan dizelcrle, kcndi iç sesimizin bir yerlerde buluşrnası değil midir? Çiğdem Sezcr Bir Şehrin Hatıra Fotpğraflarından. 1998 yılı Arıburnu Şiir Öaülü'nü kazanmış Sezer'in kitabını okurken bunları düşündüm. Bir şiirde olmazsa olmaz gerçeğini yakalamış "şiirin gizil gücü"yıe buluşarak. Her şair şiirine konuştuğu sesinin damgasını vurur. îç sesini dedim. Sezer'in iç sesini, şiirinin gizil gücünü kimi zaman fısıldayarak, kimi zaman sessiz bir çığlık olarak duyumsuyorsunuz. Şiire asılmak. Etik olanda da doğruyu aramak. Trajik anlamlar. Zaman zaman ince espriler. Serüvenci bir yürek ve hepsinden önemlisi özgün ses, özgür ses. "Kuzuların sessizliğinin öyküsüdürbu şiirlcr. Bildiğin bir öykü yani". Adıma imzalarken böyle yazmış kitabının başına sevgili Çiğdem. Katılmıyorum... Sessizlik bana bir teslimiyctçiliği çağrıştırıyor. Her şair kendi üslubunu yaratmalı. ükuduğunuzda "iştc bu şu şairin şiiri" dediğimiz ve yanılmadığımız şairler var. Onlardan birisi, üslubunu yakalamış bir şair Çiğdem Sezer. Şiirinin karakteristik özelliklerinı pekişmişliği ile "iştc bu Sezer'in şiiri" dedirtebilen sayısı çok olmayan şairlerden. Ne güzel... şiire gönül verdiğim başlangıç yıllanmda ilk öğretilenlerden birisidır, SainteBeuve'ün su tümcesi: "Edebiyatta ölümsüz tek şeyair üslup." Şiirin dört temel doğrusu ritim, sembol, teknik, biçimse, bu dört özelliği doğru biçimde taşiyan şairler, kimi zaman bu özelliklerinden birisini daha öne çıkarıyorlar şiirlerinde. Ne zaman Sezer'in bir şiirini okusam, şiirinin tüm oluşum özelliklerinin içinde, dizelerinde severek duyumsadığım"içsesi' kadar, ritminden de tat almışımdır. "Her şeyi bildiğimizi sandığımız o yerde/ sıcak KUma basan ayaklarınızla/karnında ejderha taşıyan karınca/usulca fısıldar; siz değilsiniz o/ siz değilsiniz/ suya düşen çaicıltaşı yalnızca..." (Çakıltaşı şiirinden) lşte başka bir örnek: "O bir yok şiirini/tersinden okudu hep ıslandı yalnızhkla/sesi...orda... dokunsa/ susacak taş ağrısıAya susarsa... nerde sureti kalbin/aslı hangi duvarda/çivi izidir şimdi/ çakılı tabutta..." Sezer, Mayakovskı'nin "Ritim düzenın temel gücü, temel enerjisidir" sözünü şiirinde çokça doğrular tavırda. Günümüz Türkiyesi'nde toplumun ve insanın durumuna baktıkça, politik ve sosyolojik tavır (tavırsızlık) içinde yükselen ve aşağı çekilmek istenen değerlerimizin çarpıklığının ulaştığı boyutları ve bu doğrunun yansıması olan acılaşmayı yaşadıkça, genelde sanatın, özelde de şiirin işlevinin epeyce tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Elbette şairlerin kurtarıcılık yapmaya soyunduğu bir ülke düşlemiyorum. Umut erdemli ve başkaldıran her insanda ve insanın olduğu her alanda. Sanat bu kavganın estetik boyutunun yükseldiği nirengi noktası. Kimi zaman o nokta şiir olup düşüyor peşime, kimi zaman bir dizede (yaşamın tüm kuşatılmışlıklarma karşın) özgür bir ses olarak yükseliyor (siir tutsaklığı asla bağışlamıyor), içeriği ile, özgürlüğü ile, özgünlüğü ile, estetiği ile, ritmi ile, üslubu ile, biçimiyle sembolleri ile ama mutlaka özgürlüğü ile sarıp sarmalayıveriyor gönül tclimizi, işte bu dizeler için: "çağrılmaktan yorgun anneler çıkmazında/kentin şehla gözlerine bakıp bakıp 1 Çiğdem Sezer'in "Arıburnu Şiir Ödülü"nü kazanan şiirleri K Sehrin Hatıra Fotograllarmın şiiri însanın yabancılaşması, yalnızlığı günümüzün sorunu. Ozan, şehri kanlı paltosuna bürünmüş yürüyen bir insan imgesiyle anlatıyor. Ceylanlar sığar mı böyle bir şehrin hatıra fotoğraflarına? HASAN AKARSU Kanatlan simden olan bir ozan o. Herkes gibi büyürken babası ölür, kanatlarınıbıraksa aklı donar. Kendi siyle çeker gider uzaklara. Hayat, öper bir yanağından, şiirse duda ğından. Yüzü gözü aşk kesiği bir ozan, şiirle döllenir. Suyun dilini anlamaya çalışır, kendini de: ...tam gidecekken açılan sandık yanyanayıldızlar vc kül ışık ve hiçlik 'anne kal...' demesiydi ölü çocukların... ama kimden oldıım ben clmasım hançer...(s. 15) Sözcüklerle evreni kurgularozan, konuşsa annesi uçurum doğuracaktır. Yaprak, kelimedir, boynuna kementtir. Yağmur yağmca ten ürperir ve aşk olur dizelerinde. "Sana aşk dedim seviştim: YAĞMUR/ beni dışında bırakma ' Yağmur, denizin ayak sesi olur, ozan, boşaltılan bir kalbe yağmur olmaya hazırdır. Kendisiyle oynarken uzaklar çağırır. Yorumcuya ve hayata seslenir: "parmağımı kanına batırıyorum...içimdeki odayı denize bırakıyorum" (s. 23) Şiire kendini her gece acıyla, hazla ve aşkla vurur. Zambağın kalbi, yıldızların evidir. "Her yol biraz yolcudur/ döner kendi sesine" (s. 29) Sözcükler birer yıldızdır ozana göre. Zaman her şeyi kirletmeye çalışırken dire' CUMHURİYET KİTAP üyba Sezer'in şıırlerını okurken birden durup düşünüyorsunuz, yahut bekliyorsunuz, bu sessizliğin ardından fırtına ne zaman gelecek? Bu şiirin tufanı var gövdesinde, iç sesinde. Örnck mi? "bana bir kazma bana bir bıçak/ konuşsam annem uçurumu doğuracak" Bu dizelerdeki müthiş başkaldırıyı, yanlış örgütlenen yaşamın iç dinamiklerine karşı verilen kavgayı (bu elbette yalnızca iki dizcdcn yola çıkarak varılan bir sonuç değil. Sezer'in tüm şiirlerini okuyun, göreceksiniz) onun bu monkonformist (uymacı olmayan) yaklaşımıyla oluşturduğu şiirlerini seviyorum. (şaitlerin budik kav gası) Sanatın sentezinı analizlediğinizdc ortaya çıkan sonuç rarklılık olmuştur. Bcnce bu larklılık şiir sanatında, dilde olan serüveniniz, ritim, oluşum, üslup özellikleriyle bütümelleşiyorsa da, şiirin soyluluğu incelikvuruculukla rııh kazanıyor. Estetik olarak inceliği dizelerine taşiyan şair, başkaldırısıyla da (muhalilliğiyle) vuruculuğunu etkin kılmıyor mu? "Doğrudur suskun ve vahşi oldu ğum/sular kabardığında bir hayvan gibi/dönüp durduğum çemberin etrafında." (Adresi Köz Olana isimli şiirinden) Kadın duyarlılığı ile çembcri kıran bir şair Sezer. Aydınlanma çağını yaşamamış bir ülkede, kadınbirey ilişkisinin tüm kurum ve kuralları ile kuşatumışlığınıyaşarken, bu düzlemde nefes alan her kadının adresinin biraz köze, biraz ateşe düştüğünü yaşamının tüm alanlarında her zaman savunduğunu da biliyorum Sezer'in. Çembcrleri, bugün aşamayan kadınların, çemberin etrafında (bir başkaldın durumuyla) dönüp durduğunu da biliyor. ü n u n için katılmadım "kuzuların sessizliği"nc. SAYFA 14 Sessizliğin ardından fırtma O zan Çiğdem Sezer, dördüncü şiir kitabı "Bir Şehrin Hatıra Fotoğraflarından" ile okuyucularının karşısında yine. Onceki yapıtları: Kanadı Atlas Kuşlar (1991), Çılgın Su (1993), Kapah Gişc Hüzünler (1996). 1960 yılında Trabzon'da doğan ozan, şimdiyedeğın şiirlerini Kıyı, Karşı, Çağdaş Türk Dili, Öğretmen Dünyası vb. dergilerde yayımladı. Çok ödülfü ozanlarımızdan ayrıca. 1991'delzmirBeledıyesi "Kadın" konulu şiir yarışmasında, 1992'de Petrol ts Scndikası Kırıkkale Şubesi'nin düzenlediği şiir yanşmasında, 1993'te Yarımca Festivali şiir y.arışmasında ve "1998 Arıburnu Şiir Ödülü"ndeödüledeğergörülür. 1993 AliRıza Ertan Şiir Ödülü'nü ve Dünya Kitap Dergisi Şiir Ödülü'nü de alır. Güzel şeyleri yakaJamak Kıyı dergisinin Ekim 1993 sayısında Ali Mustafa'nın yaptığı söyleşide Çiğdem Sezer çeşitli görüşlerini açıklar. Şiir ödüllerini önemsemez: "...Eğer üretkenseniz, bunu ödüllerolmadan dagerçekleştirebiliyorsunuz... (Şiirim) hâlâ güzel şeyleri yakalamaya çalışıyor. Çirkerin göbeğinde, çirkefe karşı bir şeyleri... Şiir düşündürsün, göstersin, kışkırtsın istiyorum... Ben şairin sorumluluğunun yazmakla sınırlı olmadığını düşünenlerdenim... Şiirin özgürlük olduğunu düşünüyorum..." Yine Çiödem Sezer, çağına tanık, insana sevdafı bir şiir yakalamanın ardındadır. (Kiraz, Sayı: 2) "Bir Şehrin Hatıra Fotoğraflanndan" kitabında şiirler üç bölümue toplanıyor. Ozan, kitaDinı, "aynı yağmurda ıslandığımız çocukluğuma vc çocuklarıma" diye sunuyor. Sözcükler onun için yaşamın kandilidir. "Adresi Köz Olana" şi irinde, adresleri aklında tutamadığını, insanın çoğu zaman adresinde bulunmadığını belirtir: ... bir ağaç bir ağaca uzak kalsa eksilirim ezberimde olmadığı doğrudur adreslerin ama her adres biraz eksiktir ve insan adresinde bulunmaz çoğu zaman...(s.9) I SAYI 493