Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EVAT CAPAN Brendan Kennelly/ Şiirler/ Çeviren: Cevat Çapan "Pekinereden anlıyorsunuz bir çiçeğin vaslandıgını? II 1936'da îrlanda'da Kerry ilinin Ballylongford kasabasında doğan Brendan Kennelly günümüz îrlanda şiİrinin Seamus Heaney gibi önde gelen şairlerindcn biridir. Dublin'de, yüksek öğrenimini tamamladığı Trinity College'ae Modern Edebiyat Profesörü olarak görev yapan Kennelly yirmiden fazla kitap yayımlamıştır. Bunlar arasında özellikle Cromıvell adlı kitabı eleştirmenlerce ünlü Irlandalı şair Patrick Kavanagh'ın Great Hunger (Büyük Açlık) kitabından bu yana yayımlanmış en önemli şiir kitabı olarak tanımlanmıştır. Üç Yaşındaki Bir Çocuğun Şiiri Peki çiçekler de ölecekier mi? Ya insanlar, onlar da mı ölecek? I lem sen her gün yaşlanıyor musun, ben yaşlanıyor muyum, hayır ben yaşlı değilim, çiçekler de yaşlanır mı? Yaşlanan şeyleronlan çöpe mi atıyorsunuz? Yaşlı insanlan da mı çöpe atıyorsunuz? Peki nereden anlıyorsunuz bir çiçeğin yaşjandığını? Taçyapraklar dökülüyor çiçeklerden, insanlardan da dökülür mü taçyaprakları, her gün daha çok taçyaprağı dökülüyor, o kadar ki benim oyun oynadığım. oyun oynamak istediğim yer dökülen taçyaprakları ve yaşlı insanlarla aynı oraya döküıen taçyapraklarıyla bcnim oyun oynamak istediğim o pis yerleri kaplıyor hani senin o koca süpürgeyle süpürdüğün ycri. Senin süpürdüğün o çöpler, onlar ne oluyor, ne oluyor süpürdüğün bütün o çöpler, çiçeklerden, insanlardan dökülen, ne oluyor DÜtün o pislik? Bütün o çöpler çiçeklerden ve insanlardan arta kalan, o ner şeyi süpüren koca süpürgenin altına yığılan o pislik? Neden o kadar çok çalışıyorsun, neden her şeyi süpürüp yığıyorsun öyle? Yen açmış çiçekleri kim getirecck sonra? Ycni insanlan kim getirecek? Benim oyun oynamak istediğim yere taçyaprakları dökülmeyen ycni açmış çiçekleri kim getirip s,uya koyacak? Uykusu gclmiş yorgun ihtiyarlar gibi solup boynu bükulmeyen yeni açmış çiçekleri kim getirecek? Her gün solup kurumayan o taze çiçekleri? r lem yeni açmış çiçeklerimiz olursa, su verip onları soldurmayacak yeni ınsanlanmız da olacak mı? O yeni açmış çiçekler de mi ölecek? Ellerinde eldiven Paltosıınun yakasında kiirk vardı Kendindcn daha emin biri olamazdı dünyada. CUMHURİYET KİTAP SAYI 474 Geceleri yataklarında birbirlerine sokulup Kulak verdikleri fırtınaydı o adam. Kadını başında öldürücü bir acıyla Yere seren güçtü o, Evin arkasında suların yükselmesiyle Beliren tehlikeydi Her taraf sessizlik içindeyken Kapının büyük bir gürültüyle vıırulmasıydı Avını yakalamak için Uzanan boynuydu tazının Amacının ardında Bir sahindi göklerden inen lncilin yorgun yazıcılarının yazabilmek için Tanrıya yalvaruıklan cümleydi Bir kasım ağacının dallarından Patlayıp saçılan kara bir sığırcık sürüsü Gerçekleşen bir tasarıydı Kendinden hoşnut olmanın havasında Bütün sesyeriydi Denizin. Vakit geldi, dedi adam Artık gitmem gerek. Paltosuyla eldıvenlerini, felsefesini, Kahkahasıyla, şakalarını alıp Gitmeye hazırlandı. Kadını yeniden öptü. Çocuklara gülümsedi. Sonra evden çıkıp gitti. Çocuklar birbirlerine baktılar, Kadın da sandalyeye. Kralından, ziyaretçisinden Yoksun kalmış bir tahttı o sandalye. Yoksa Menecer mi ülsam? C)liver Cromwell'le ilk karşılaştığımda, Bayağı keyifsizdi zavallı. "Bak Baffun," dedi bana, "tşler iyice sarpa sardı Ingiltere'de. Ben de kalkıp buraya geldim Az biraz dinlenmeye. trlanda için sen ne dersen Hayrandı kendi zekâsına Dönüp çocuklarla ilgilendi Başını oîcşadı her birinin Sağlıklı ama biraz utangaçlar, dedi, Kusursuz birererkek ve kadın olacaklar. Çocuklar başlarını kaldırıp ona baktılar. Hâlâ gülüyordu adam. ü kadar emindi ki kendinden. Ne diyeceklerini bilemediler. O kadar şıktı ki. Daha korkunçtu gecenin devlerinden. Dünya Ancak diz çökebilirdi onun önünde. Öpülen kadının Hayranlık duyması beklenıyordu. Kadın da duyuyordu bu hayranlıgı Görünüşe göre. Bir şeyler yesem, dedi adam. Fazla bir şey yapmaya kalkma, hazır ne varsaBiraz jambon, yumurta, sosis, domates, Bir de senin kendi elinle yaptığın Çavdar ekmeğindcn Hafif tereyağ sürülmüş Birkaç dilim. Ah azizem, görmüyor musun Ağzım nasıl sulanıyor Senin demlediğin o nefis çay için. Dünyada htçbir kadın pişiremez Bana hazırladığın bu yemekleri. Senin bu gösterişsiz ustalığın Her zaman duygulandırmıştır beni! Bir kral gıbi oturdu masaya. Kahkahaiar atarak yedi yemeğini. Bilge, öğütler veren Büyük bir filozoftu, Dünyanın sorunlannı çözüyordu tıkınırkcn. Kadın bir pervane gibı dönüyordu çevresinde. Çocuklar gözlerini alamıyorlardı Bu zekâ fışkıran baştan. Dilleri tutulmuştu adamı seyrederken. Lütfen biraz dana alın, dedi kadın. Adam yedi, kahkahaiar attı, şakalar yaptı. Dünyada bilmediği yoktu. Tabağı tertemizdi Jack Spratt'in o komik şiirdeki tabağı gibi, Vakışıklı bir kurttu, O evdeki kadınla çocuklann Görüp tanıdıkları nerkesten Daha yetenekliydi. de, Benim gibi hırpalanmış bir devlet adamı Dünyanın neresinde bulabilir böyle yeşil ve asude bir köşe? Canına yandığım, öyle bıktım üç kâğıtçılıktan, durmadan çalışmaktan. Süriip Giden Bir Savaş Şimdi ne yapıyorlardır acaba. Oliver herhalde Doç marka bir araba alıyor, şoförlüğe soyunuyordur Köyün meraklı çiftçilerini Listowel Yarışlarına taşımak için. Şiirimizin tüm inceliklerinin üstadı Ed Spenser Canlanıyor gözümde, külyutmaz bir mezatçı kılığında Woodbine cıgarasıyla Kilkenny birası tiryakisi, Mahalle papazının cilalı mobilyalarını Kelepir meraklısı ev kadınlanyla kamyonetli kalavcılara satıyordur. Oragelı William ise manastırlarla benzeri kutsal Mahallerde, terebentinden burnu mosmor kesilmiş, Piyano cilalıyordur. Küçük ada Büyük, Büyük ada Küçük, I liç rastlamadım, çoğu zaman, sürüp giden Bir savaş olmayan sevdalara. Ben bu hortlakların Dostuyum şimdı, onlar da benim. Rebecca Hill Asıp ölmeden indirmek son çılgınlıkmış Kildare'de Asiler böyle irade buyurmuşlar Böyle ölmüş Jonas wheelar William Dandy James Benn Rebecca Hill Daha on beşindeymiş Rebecca Hill Asıp ölmeden indirmişler yere Kildare'in görüp göreceği Güzeller güzeli oir kız Ölmeden indirilince asıldığı meşeden Kendine gelir gibi olmuş Onu diri diri ürperirken görünce asiler Alıp hemen toprağa gömmüşler Işte o mese ağacının yaprakları hâlâ Rebecca Hill gibi ürperir. SAYFA 19