Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın 1997'de ABD'de yayımlanan "Family and Human Development Across Cultures: A View from the Other Side" adlı kitabı "Kültürel Psikoloji: Kültür Baglamında Insan ve Aile" adıyla, Kasım 1998'de Yapı Kredi Yayınları tarafından basıldı. AYŞE KEYCE ÜSKÜL KiHtür Baglamında Insan ve Aile iHtü bağımsız olması o kadar vurgu lanıyor ki, insanlar yakın ilişkiler kuıamıyorlar ya da süruüremiyorlar. Bu da örncğin boşanmalann, yalnızlığın, alkol ve uyuşturucu sorunlannm artmasına yol açabüiyor. Dolayısıyla, ekonomik gelişimle birlikte maddi bağımsızlığını edinen insanın, duygusal açıdan da herkesten ayrışık hale gelmesi özenilecek bir durum değildir. Özellikle bizim kültürümüz gibi toplulukçu kültürlerin değerli bir özelliği olan insanlararası yakınlık, Kağıtçıbaşı'na göre hem toplumun hem debireyin ruh sağlığı açısından önemlidir. türe uygun ve duyarlı bir hale getirilmesine özen gösterilmiş. Işte bu noktada, Kağıtçıbaşı, destek programında ilişkisel deöerlerin ön plana çıkarıldığını, bunun yanı sıra çocuk yetiştirme tarzlarına "özcrklİKİn de dahil edildigini vurguluyor. iki yıl boyıınca bu programı izleyen annelerin çocukları ile programa katılmamış annelerin çocuklarının gelişim düzcylcri karşılaştırıldığında çarpıcı farklar ortaya çılcmış. Kitapta oldukça aynntılı bir şekilde sunulan ve tartışılan bu uzun vadeli sonuçlar çok kısaca şu şekilde özetlcnebilir: Çocukların bilişsel gelişiminde ve okul başarısında, annesieğirim almışçocuklardi^erlerine oranla çok daha öndedir; eğitim almış anneler çocuklarına daha fazfa vakit ayırmakta, ılgi göstermekte ve onlarla daha sık sözlü iletişim kurmaktadırlar; çocuklanna güvenleri ve inançlan artmıştır; kısacası annelerin çocuk yetiştirme tarzları, çocugun bilişsel, ahlaki ve kişilik gclişimi üzerinde olumlu etkilere yol açmıştır. Kağıtçıbaşı, kitabında aynntılı bir şekilde üzerinde durduğu bu arastırmanın olumlu sonuçlarına dayanılarak yurt çapında, "Anne Çocuk Eğitim Programı" adıyla yaygınlaştınldığını ve böylece annelerin ve dolayısıyla çocukların değişen yaşam şartlanna daha kolay uyum sağlayabilmeleri konusunda önemli adımlar atıldığını yazıyor. Çünkü artık kentsel yaşamın, duygusal bağlılık kadar özerk olmavı da gerektirdiği apaçık. Kendi başına karar veremeyen, özgür düşünemeyen insanların veni dünya yapısında kenailerine yer edınmeleri çok zor, diyor Kağıtçıbaşı. Dolayısıyla hem evde hem okulda verilen eğitim, özerkliği mutlaka içerme li. Özerklik, çocuğun ailesindcn ve yakınlarından tamamen kopmasına ve toplumda yalnız başına bir birey olarak varolmasına neden olacak bir tendit olarak görülmemeli. Kağıtçıbaşı, kitabında bir araştırmayı örnek olarak göstercrek, özerkliğin ve iliskiselliğin bir arada gidebileceğini ve özellikle toplulukçu küfrürlerde diğer alternatiflerden daha iyi sonuç verebileceğini vurguluyor, aynı zamanda da kuram ve Çiğdem Kağıtçzbaşı'ndan "Kültürel Psikoloji" uygulama arasında bir köprü kuruyor. Ki tap böylece, salt kurama dayab ve okun ması zor bilimsel bir kitap olmaktan çok herkesin zevkle ve rahatlıkla okuyabilece ği ve kendinden ve kendi ailesinden par çalar bulabileceği bir kitap haline geliyoı ağıtçıbaşı kitabında, insan ve onun yetkinlik gelişimini ve bunun bağlamını oluşturan aile ol gusunu inccliyor. Çalışmalannın sonuclarını ve bıı sonuçlardan yola çıkaraK oluşturduğu kuramsal çerçeveyi bize sunuyor. Bu kitap okuyucuya şaşırtıcı zenginlikte bilgi ve içgörü sunuyor. Bu sunum, okuyanı pek çok konuda düşünmeye sevkediyor. Bir yandan benlik gelişimi, aile ve insanlararası ilişkilerden yola çıkılarak modcrnleşme kuramı sorgulanıyor; diğer yandan, insan kapasitesinin gelişmesi çerçevesinde kültürel rölativizm eleştiriliyor. Kuramuygulamasosyal polirika ifişkileri irdeleniyor. Bütün bunları yaparken, Kağıtçıbası tartışmalarını hep bilimsel temellere dayandırıyor. Bunlara karşın kitap kolay okunuyor, pek çok örnekle bezenmiş akıcı bir iislubu var. Bu aynı zamanda çok da kişisel bir kitap. Kağıtçıbaşı kendi bilimsel gelişimini ve düşüncelerini okuyucuyla paylaşıyor. Üzellikle baştaki "Bir Kişisel Giriş"in okıınması hem yazarı tanımayı hem de okudukJarının daha fazla anlam kazanmasını sağlayacaktır. K Kitabın ilk bölümünde farklr bağlamlarda gelısim, yeterlik için sosyalleşme, kültür ve benlik, aile ve ailenin değişimi konııları inceleniyor. Bu bölümde Kağıtçıbaşı esas olarak, benlik ve aile yapısının sosyokültürel bağlamdan soyutlanamaÖzellikle T'ürkiye'nin bilimsel bulgula yacağını ve Amerıkan psikolojisinin kenra şiddctle ihtiyacı olduğu bir dönemde yadi kültüründen yola çıkarak oluşturduğu zılan ve hemen Türkçe'ye çevrilen bu ltibenlik ve aile yapısı modellerinin her kiiltap, insanımızı ve aile yapımızı anlama yotürü temsil edemeyeceğini ortalunda atılmış ciddi bir adımdır. ya koyuyor. Varoıan kuram ve Yazarın uzun bir süreye dayagörüşleri bu konuları kapsayan nan birikimlerini kapsaması ba1015 yıllık araştırma sonuçlankımından da, Türk psikolojisi na ve bilimsel birikinıine daya için önemli bir kaynaktır. narak eleştiriyor. Bu kuramlarHer türlü bilgi ve kültürel dan bir tanesi dc özelliklc sosyodeğerin Batı'dan ithal edilmesi lojide sıkça üstünde durulan nin ucuz ve kolay olduğu güniı"modernleşme kuramı". Bukumüzde, kültürün göz önüne ramda, ekonomik gelişimle ve alındığı ve "bize uyacak" bir momaddi bağımlılıkların azalmadelin ve uygulamanın oluşturul sıyla toplumların bireyselleşeceması da ayrıca kayda değer. Kiği ve insanlararası bağlaîın gittabın, Batı modellerine karşı çıkgidc zayıflayacağı öne sürülüyor. tığı halde Batı dünyasından çok Kağıtçıbaşı, bu kııramın görüşsayıda olumlu eleştiri alması, kilerine karşı çıkıyor ve maddi batapta böyle ccsur bir adımın atıl ğımlılıkların azalmasının, karşımasına ve belki de, Batı'nın ken Iik.li duygusal bağları tamamen di insanı için duyduğu özlcmledışlamadığını, bu iki olgunun rin de yansıtılmasına bağlıdır. maddi bağımsızlık ve duygusal Hem ilişkiselliğin, hem de bağlılık bir arada varolabileceözerkliğin bir arada var olabildi ğini iddia ediyor. Bu iddianın yaği insan benliği ve bunun gelişenında, insanlararası duygusal bildiği aile ortamının var olabibağlılığın devam etmesinin sağleceğinin ortaya konması Batı lıklı olduğunu da savunuyor. ln için de yeni ve belki de ümit vesanların temel gereksinimlerinden biri olan duygusal yakınlırıcı. ı ğın giderilmemesi durumunda, sağlıksız sonuçlar ortaya çıkabi Kültürel Psikoloji / Çğ liyor. Bazı Batı roplıımlarında Kağıtçıbaşı / Yapı Krcdi Yayınlar insanların birbirinden ayrışık ve Ciğdem Kağıtçıbaşı, kitabında bir araştırmayı örnek olarak göstererek, özerkliğin ve lllsklselligin bir arada gidebileceğini ve özellikle toplulukçu kültürierde dlğer altematmerden daha lyl sonuç verebileceğini vurguluyor, /276s. SAYFA 10 CUMHURİYET KİTAP SAYI 47 Banlk ve ale yapnt Kitabın ikinci bölümünde Kağıtçıbaşı, bir sosyal bilim dalı olan psikoloiınin, toplumu ve insanları gelişü'rme ve değiştirme alanlarında ne gibi roller oynayabueceği üzerinde duruyor. Yani, kitabın birinci bölümü kuramsal bir ağırlık taşırken, ikinci bölümü uygulamaya yönefik. Bu bölümde Kağıtçıbaşı, dünyadaki çeşitli "Erken Çocuk Bakımı ve Lğitimi" programlarına değinerek, Türkiye'den de bir örnek veriyor: "Erken Destek Proiesi". Bu uygulamalı proje îstanbul'daki uüşük gelir düzeyli bölgelerde çocuklara okul öncesi desteği ve anne eğitimini içeriyor. Araştırma için, sadccebakım saglayan bir kuruma veya hem bakını hem eöitimi aynı anda sagiayan bir kuruma giden ya da hicbir okul öncesi kuruma gitmeyen çocuklar seçilmiş ve bu çocukların anneleri arasmdan rastlantısal olarak seçilmiş bir gruba iki yü süren bireğitim verilmiş. Esas olarak amaçlanan anneyi eğiterek ona destek sağlayarak çocuğun sosyal ve özellikle bilişsel gelişimini destcklcmekti. Annelerin e^itiminde, onlara, çocukların bilişsel gelişimini desteklemelerini sağlamalc için bir bilişsel eğitim programı verilmiş ve bunu evde çocuklanna uygulamaları istenmiş. Aynı zamanda bu annelerle yapılan grup toplantılarında, onların gelişmekte olan çocuklarının ve kendi gerek sinimlerine karsı daha duyarlı olmaıan ve duygularını sözle daha iyi ifade edebilme yeteneğini kazanmaları yönünde çalışmalar yapılmış. Burada amaç, anneleri, sorunlarla başedebilecek şekilde güçlendirmek olmuş. Bu destek programının kül Psikotajinin rotü ÖzerMk vo çocuk Yazar son olarak, kuram ve uygulama dan yola çıkarak ne gibi politik sonuçlar; ulaşılabileceğini ve sosyal bilimle sosya politikalar arasında nasıl bir ilişki olmas gerektiğini tartışıyor. Özellikle zihinsel ge lişim ve yetkirıliğin oluşmasında, kentse yaşama geçişle ön plana çıkan ve evrense geçerliği olan öğelerin önemine değiniyoı Bunlan gözardı ederek salt kültür öğesi nin vurgulanmasının bizleri rölativist bi bakış açısına götürebileceği tehlikesi üze rinde duruyor. Bu bakış açısına dayanaı sosyal politikaların ise, toplumların değiş mesine engel olup yerinde saymasına v( gelişen dünyanın gerisinde kalmasına yo açabileceğini gösteriyor. Bu noktada, ya zarın önerdiği, insan gelişiminin teme standartlannın oluşturulması, ancak kül türe de duyarlı olunması gerekliliğidir Kültüre duyarlı bir bakışa sahip olmak her kültürün tek ve kendine özgü olduğu nu ve evrensel standartların olmadığını sa vunmak değildir. üzellikle bilişsel yete nekler konusunda belli standartların kul lanılabileceği, yazarın verdiği araştırma ör neğinde de görülmektedir. Ayrıca sosyo duygusal gclışimin göstergelerini de oluş turmak mümkündür, yazann ıddiasına gö re. Bu göstergelcrin ve standartların oluş turulması ve uygulamalara konması polı tikbirduruşugerekli kılar. Hicbir şeyyap mayarak, gelişime katkıda bulunmayaıak statükonun devam etmesine neden olmak politik bir tutumdur. Statükocu politik tu tumların değişimine yol açabilecek öncü ler, içinde bulundukları toplumu ve o top lumun insanını incelemiş bilim insanlar arasından da çıkmalıdır. Bu görüşü savu nan Çiğdem Kağıtçıbaşı, bilim insanları nın bu sorumluluğu taşımaları gerektiğinı öne sürüyor ve kendisi de görüşüne uygun olarak, bilimsel kitaplarda cnder olarak görülen bir bölüm koyuyor kitabına: "So nuç ve Politik Çıkarsamalan". Porak sonuçlar