26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Akgün Akova, kendi dilini kurmuş bir şair. Sevdiği şiirlerden besleniyor. Daha ötesi doğrudan göndermeler yapıyor başka şiirler ve şairlere. M. MAHZUN DOGAN ınar Yayınları'nca basılan "Aşk ve Kuyrukluyıldız", Akgün Akova'nın şiir serüvenini de ortaya koyan bir yapıt. Kitabın ikinci bölüınü olan "Esmcrolojı", şairin 1991'de yayımlanan ilk kitabı "SansürttürmeSaır Ahuuu"ı\v yer alan aşk şiirlerinden okışuyor. Üçüncü bölüm "Sıyrılan F.teklerKttabî" 1992'deokura ulaşan "Pcpc/ye", dördüiKÜ bölüm olan "öpüşen Çıftlım Alkışlama Ekıhı" ise 1994'te yayımlanan "Baba Bana Bagırma"dan. Ancak kitap, Akova'nın yeni aşk şiirlerini içeren vc "Yalntzca Kanatlanna Güven" adını taşıyan bölümle başlıyor; araya giren, yayımlanmış kitaplardan seçmelerin ardından, iki şiirsel metinden oluşan "SevgtliKırlangıç" bölümüylc bitiyor. Kitapta ycr alan şiirlerin tematik coğrafyasında, kitabın adına uygun olarak aşk ve erotizm ağır basmasına karşın, bu temalar yalıtılmış bir dııyarlıkla işlenmiyor. Toplumsal koşulların/deĞerlerin, yaşamın sorgulanışı var şiirlerdc. Güncellikten uzak durmuyor Akova. Aıııa, gün ccl sorunları şiirimde işlemeliyim gibi bir 'misyon' yüklemesiyle, şiirden uzaklaş mıyor da... Akova, sevgilisine şöyle seslenebiliyor:"»evgıhtn/îiüyükMıllet Meclı sv 'ndc beklc beni/ kürsüdekı yertmı ı sıt/ Güzel Konuşma Dersı vereceğım h:ç ağZtmt açmadan" (Sevguım) Ya da, tüketim toplumunda aşkın yitişini anlatıyor: "aşktmızı tavuklarboroz lar gagalıyor scvgılım/ yumurta kaptya stkıştı/ mıkrodalga fınnlar kuşattı dörtyanımtzı/ ütüler TV'ler müzik setleri/fılm koptu kopacak, bülçcmiz kırık akordenn", "Erm'u anaokuluna gönderelim, tamdan yagmura baksınl' ukunu llürrem Sultan 'a laplastn ve damlann sebnem/ ve öldüğünü bıldirsinler porna kumsalında güneşlenirken aşkın" (Harıkulağıyerde Kadınlar). Oysa o, evlerinin karşısına lunapark kurulduğu için, her yıl sınıfta kalmış biridir. "Pekiyi" aldığı tek ders ise, sevgilinin gözlcri. Ask, kusun kanadında vi" sözcüklerinin anlamım: "btz iki wrsevi/ ara sokaklarda aralıksız öpüşüyuruz" (öpüşen Çıftlen Alkışlama Bkibı). ren "IMH Dıyo' Fin ¥in" şiirinde, Dostoyevski denince ilk usa gelen romanlardan "Karamazof Kardeşler"\ anırmatıyor. Ama yepveni bir sözcükle yapıyor bunu: "kar yağmuru dansa kaldırmadan önce/ yaramazof yaramazof sönüyor ateş özürlü sobamız". Aynı şiirin, parantez icj son bölünıünde, bu kez yazanın adından yeni bir sözcüğc, "Ûüştüyevski"ye varıyor: "cvet ablacım herşcy Hchmkı eski.si gibi/ her ^ey gıbı dünya gnzümden Akova'nın sözcükleri, günlük dilde olmayan bir şekildc yan yana getirerek oluşturdu^u yeni anlam alanları açnıasına ise, "Uzun Kanatlı KuşSürüleri Diliyorum Sana" şiirinden örnek vere bilirim: "ellennı aynlıklardan kaçırdıffım/ dalgın deniz feneri duruşlu/ ilkba harda gezınen us saçlı \cvgılım". Buradaki ikinci dizeyi ele alırsak, di zede geçen dört sözcük de yabancımız dcğil. Ya da günlük dilde yeri olan sözcükler. Ancak, bu dört sözcüğün yan yana gelisleriyle oluşan anlam, benzersiz, özgün bir adlandırmayla, yepyeni bir imgeyle tanıstırıyor bizi. Açacak olursak, şair, önce deniz fenerine, ancak canlı var fıklarda olabilecek bir durumu, dalgınIığı yakıstırıyor. Yetinmeyip, bu kez sev gilinin duruşunu betimlemede kullanıyor deniz fenerinin daleınlığını. Işte bu benzctmcyle, günlük dildcn ayrılıp şiirsel bir üst dile vanyor. "Hil" şiirinden ve rece&im örnek ise, günlük dil ile, şiirscl üst dılin iç içe geçişine güzel bir örnek: "saçtnt tarıyorsun, saçlartn uzun/ <>mzuna unlarla ta\ınmış Nil nehri Afrika' dan/yolunu şastrmamtş tmgır tnıngır ta$ınmt}/ görenler var/ görenler var kuca nehri omuzunda uyurken/ ben bile gördiim daha ne" Has şair odtır ki, yeryüzünde yazılmış bütiin şiirleri sahiplenir, kendinde toplar. Bütünleşir onlarla. Bir şairin, sevai ği güzel şiirlerin etki alanında kalmaması olanaksızdır. Onemli olan, bu etki alanında yitip, o şiirlerdeki söyleyiş, anlatım ve ritme teslim olmamak, yitmemektir. O etki alanında, kendisi olarak kalabilmesi yani.. Zaten, kendi şiir dilini kurmuş birşair, güzel şiirleri,şiirini besleyen kavnaklardan birisi olarak almaktan kork maz. O şiirlerin etki alanından kaçmaz. Ancak, kendi dilini kuramamış olanlar, o etki alanına girmekten korkar, o alanda yiter çünkü. Benzer şiirler yazar ya da imge, hatta dize hırsızlığı yapar. Akgün Akova, kendi dilini kurmuş bir şair. Sevdig'i şiirlerden besleniyor. Daha ötesi doğrudan göndermeler yapıyor ^y Ç Dostoycvski'ye göndermeler içe "Şilrzade Akgün Ef endl'ye özgü bir anlatmi Akgün Akova'nın şiir dili, anlatımı, yalın, duru bir gökyüzü güzclliğinde, " Yalın" derken, şunu vurgulamalıyım ki, imgc coörafyasındaki zenginliğe ve yeni anlam olanaklarını zorlamasına karşın, yalın. Onun şiirinde, biryandan son dcrece süzülmüş, yepveni anlamlar sunan imgeler ve dizelerle karşılaşırken, bir yandan da, naii bir duyarlıkla günlük dilin olduğu gibi şiire ağışını görüyoruz. Üstelik, aynı şiirde... Şöylcdc dencbilir; yaşamın, duyguların, anfarın, günlük dildc tam olarak adlandırılamayan, kaışılığını bıılamayan yanlarını, kuytularını, dilin yeni şiirsel anlatım olanaklarını kullanarak adlandırıyor. Günlük dilde karşılığı bulunamayacak, "Şıirzade Akgün B/endı'"yc özgü bir anlam denizi yaratıyor. Kuşkıısuz, o ıletişim aracı olarak, üzerinde pek düşünmcdcn de olsa herkesin kııllanciığı günlük konuşma clilinden, şiirsel bir üst dil kuruyor. Bıinunla birlikte, sankı bütiin bu anlam arayışlarını yaşayan, sözcüklcri yeni bir anlam katmanına raşıyan o değilmiş gibi, konuşur gibi dizeler kuruyor. Üstelik, sözcüklerleoynamasını.olmadı sözlüklerde olmavan vcni so/cııklcr varatmasını seven bir şair o. ()rneğin, "t£"ru'w"diyebir sözcükte bulıışruruvor "serseri" ilc "seSAYFA 6 başka şiirler ve şairlere. "Sevdan Karan lıga Y«/y/'w/l/<^<'"!jiinndcki "gökyumagım ^ayda^ıram kaaınım" dizesiyle, Bedri Rahmi Ryüboğlu'nun "Karadutum, çatalkaram, çingenem" dizesine bir selam gönderiyor aynı zamanda. "Bütiin ît/alyealcnn Dcrin Uykulara Düştüğü Saat" şiirinde, "u\tura ağız hıraşk ıçın yasadık" dizesiyle, Attilâ finan şiirinin tadını da duyumsuyoruz. "Öpüşen Çıftlen Alkıslama Ekibı"nâe ise, çok daha doğrudan göndermeler var Attilâ tlhan'a ve "Jazahel" aracılığıyla siirinc: "ve tiong Korıg'da Lilı 'yi vurduklarını baber alıyu ruz/ knşup Attilâ Ilhan 'ı uyandırıyoruz/ ../ yani o cında Stngapur açıklannda bir gemı yanı Jazaheit de vurma ialar barı onlar yetişmeden" "Boyanamaz Hıçbtr Kafes Maviye" şiirinde, "ne kadar erken bajlanak üzgürlüğü savunmaya o kadar tyt" derken Can Yücel'e, "Cîeriye Dönmeyecek" şiirinde, "solgun uha da/ yere düşen hır gül natıl gene bir gülse" derken Behçet Necatigil'e de gönder me yapıyor. Akova, kitabın "Sevgili Kırlangıç" bölümündeki ilk şiirsel metinde, "tnsanların yaptıkları kadar, kuşların yaptıkları da şaşırtmıştır beni. Onların göç haritalarını inceleciiğimizde inanılmaz yolculuklar görürüm" diyor. Akova, kuşlara, gökyüzüne ve yıldızlara tııt kun bir şair. Kuşlarla, ytldızlarla ilgili araştırrnalar yapıyor. Bu konulardaki bilgisi, "ScvgiliKırlangıç"d, sevgiliye yazılan mektuplar da, yani kitabın sonundaki şiirsel metinlerde iyice görünür kılıyor. Ancak bu metinlerle sınırlı kalmıyor clbette; kuşlar, onun şiirinin imge coğraryasmda önemli bir yer tutuyor. Ancak bir şiir var ki, birçok kuşun kanat sesleriyle clolu: "Kuş Bakışı". Şair, bu şiirde sevgiliyi, sevgilinin bakışını, kuşlarla anlatıyor: "tenin bakıştn sevgılım/ senın hakışın/ bulutlarla yanak yanag'a gezcn kırlangıç/uçurutnlann anlamım bılen alhatrm/ telefon kuliibesinde scsimlc sevişen kum Bu şiirde 36 ayrı kuş çeşidi var, "htanhul Iruşu dabıl, nyle btr kuş varta eğcr" Üstelik yalnız adları geçmiyor kuşların. Hn çarpıcı özellikleri veriliyor dizelerde. O özelliklerle anlatılıyor sevgilinin bakışı. Çünkü şiirin öznesi, sevgilinin bakışlarındaki kuşlarla tanımıştır kendini. Kuşlar ve uçmak, özgürlüğün, sınırsızlığın simgesi. Nitekim, "Birey\elleştikçe ve yalnızlajtıkça, scvgiler de, sevgileri belırtme bıçimlenmiz de değışti. Kanatlar yitirildi, küçük, los odalarda uçmaya çahştldı. Gökyüzü, yudızlar ve bahçeîer unutuldu. Atejböceklerı de." diyor şair "Sevgili Kırlangıç" A yazdığı mektupta. Vc sevgilisine, "uzun kanatlt ku$ sürüleri" diliyor. Ve "yalnızlığm kabuğuna çektlip/ kendi içime düjerken bile/ kanatlarım/ kanatlarım/ kanatlarım ol benım" (Düjerken Bile) diyor. "htemedifcimiz yerlere giderse aşkımız/ sevgılim/yalntzca kanatlanna güven/ alnından fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur dünyanın paslanmış sırtında" (Yalntzca Kanatlanna Güven) diye sesleniyor sevgilisine. Belki de, en çok aşkı anlatacak imgelere yakışıyor kuşlar ve kanatları. Ve "bilimle aaktanaAkova'nın, yani kan grubu "A Özlempozitif olan şairin dizelerinde aşk, bir kez daha yeniyor kirliliği, tüketim toplumu nun tekdüzeliğini... "... seferden vazgeçip litanbuia dünmek ısteyen/durmatm dönsün/ karılannın sıcak koynuna/ beni ievenlenc bre/ \ürsün atını mertçepeşımden" diyen Yavuz Sultan Selim'e karşı tarihi yeniden yazıyor aşk: "gökyumag'ım çaydaçıram kadınım/ d<>nüyorum sana katuı bulamadan elin/i/ dri nüynrum dışlemek ıçın menıelennı/ d<>nuyorum işle Yavuz Sultan Selnn'e ınat" (Sevdan Karanlığa Yay/ım Ateşte) CUMHURİYET KİTAP SAYI 424 ru Başka f iirlerden beslenmek mazaşk, şiirleaçıklanamazajk...' Akgün Akgun Akova Bir söyieslde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle