Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yasında yaşayan bircylcrin aşk şiirleri okumaya gereksinim duyduklarına inanıyor musunuz? lnsanlar, (i/iksel olarak kanatsızcanlılar olsa hilc, duygusal olarak kanatlıdırtar. Anıa, kanatlarının larkına varmazlar gcncllikle. lştı\ aşk nnlara kanatlarını Farkettirir, uçmalarını sağlar. Önce duygular uçar, sunra tenler uçar. "Saygıdeğer Abicim" adlı şiirimde, "bence sevişme den seviyorum diyenler yalancıdırsaygıdeğerabicim" diyordu şiirin kahramanı. Bence dc doğru diyordu. însanlar çocukJuklarından başlayarak yasaklarla büyüyorlar. Yaşadığımız coğrafyadaki yasakların çoğu cinsclik konusunda karşımıza çıkıyor. Sevmenin dokunmaktan gcçtiğini görmezdcn gclerek, cinsel güdülerimizi örseliyoruz. üirçok toplumsal çalkantının tcmclindc cinsel sorunların ve yasakların çöreklendiğini düşünüyorıım. BLI yasaklar bizi öylesinc yabancılaştınyor ki, eğitim sürecinde de canımıza okuyor. Lisc günlerimi düşündüğütnde, biyoloji dersleri geliyor aklıma. Sınavlarda sorulduğu için hücrenin yapısını mitokondrisine, stoplazmasina kadar ezberliyor; sürüngerılerin kan dolaşımını tahtaya çizebiliyor; gevişgetircn hayvanlann sindirim sisteminin diğcr memelilerden farkını biliyorduk. Ama sınıfin yüzde ellisi yüreğinin bedcninin hangi tarafında olduğunu, yiizde doksanı da kan grubunu bflmiyordu. Kız arkadaşlanmızın bir kısmı ilk aybaşlannda ölümcül bir hastalığa yakalandıklannı düşünüp gözyaşı döküyorlardı. Bir kısmı da öpüşüncc gebe kalacağını sanıyor, birtakım uyantk" oğlanların uzanan dudaklarını boşluğa yoıluvorlardı. Ben böylc bir ortamda büyüdum. Bu konuda hâlâ tam bilgilendiğim söylenemezü! Bu konudakı "cehaletimi" şiirlerimde sanırım belli ediyorum!!! tkinci sorunuz içinsc şunları söyleyebilirim; duyguları tcknolojinin içinde boğulan insanîar bir gün yaşamlannın hava boşluğuna düşcn bir uçağa benzediğini fark ettiklerinde, aşkı ve aşk şiirlerini yeniden kucaklayacaldardır. Şiirlcrinizdc gcncl olarak şu özelliğe rastlıyoruz; yaşamın içinden gürül gürül akıp gelen bir imgenin yanında çekin Akgün Akova, OrhanPamukiaCebzede(üstte).SunayAkın veMustafa önes'le "Vapurlar ve Şilrler sergisinde (ustte sağda) Sunay Akın ve Turgay Flşekçl ile. gcn, fısıldayan yunıuşacık bir imge... Doğrusu okuyucuyu biraz şaşırttığınızı söyleyebiliriz. Bunun sanatınız ve yaşamınızdaki kökenlerinin ne olduğuna inanıyorsunuz? Bugüne kadar yazdığım bütün şiirlerde, beynimle yürcğim arasında sıkışıp kaldım. Bu yüzden şiir yazarken insanın aslında yaşamın kötü bir şakası olduğunu düşünürüm. Gerçek ve düş, ses ve sessizlİk, düzen vc düzensizlik, ya da buna benzer bütün zıtlıklar gelir geçer kalemimin gözbebeğindcn. Bu zıtlıklann iki uç noktasında aşm duygusallık ve aşırı akılcılık durur. Aşırı duygusallığa yalcla^ınca aşk şiirlerine döner esin perisinin değneği, aşırı akılcılıöa kayınca da bilimi kucaklayan anlamlarda, ironiyle birlikte gezinir. I Iatta, bazı okurlar bu şiir leri üç dört farldı kişinin yazmış olduğu duygusuna kapıldıkıarını söylerler. Benimle ilk kez karşılaşan birçok okurdan da şu sözü çok işittim: "Aaa. . Biz sizin daha yaşlı olduğunuzu düşünmüştük!" Neyse... Şiirlerimdeki, çok yüksek iniş çıkışları, ani dönüşleri, derin uçurumları, şok dalgalarını okuru şaşırtmaktan çok, etkiyi vc anlamı derinleştirmek için, Dİİinçli olarak vaparım. Bu seçimimin kökenlerinin cle, çocukluöumun gizli bahçelerinde aranması gereıctiğini düşünürüm. Hem şiir de, kanadı kırık bir çocuğun eski bir sandığı karıştırıp içinden çıkarıp kırık oyuncakları onarnıası değil midir? Geçtiğimiz günlerdc, ilk üç kitabınızdan sizin seçtiğiniz şürlcr Çınar Yayınlan'nca, "Seçme Şıtrter" adıyla kitapiaştı. Bundan sonra hangı çalışmalannızı okuyacağız? Cem Yayınları'ndan çıkan ve birkaç baskı yapan ilk üç şiir kitabımı, yani "Sansürttürme Şair Abüüü", "Pepetye" ve "Baba Bana Bağırtna"yı bir daha yayımlamayı düşünmüyorum. Bu yüzçien bir "Seçme Şiirler" kitabı çıkardım. Üzerinde çahştığım yapıtlara gelince, yeni bir "denemeyamlma/yanılmadeneme" kitabı var sırada. Şu anda beş yaşına merdiven dayayan oğlum Fırat'la yaptığımız diyaloglardan çıkarak, yazdığım yazılardan oluşan ve "Elimi Tut Yeter" adını taşıyan bir kitap bu. Ardından, iki yıi scssizliğe gömülüp, içinde astroloji, relsefe, polisiye, şiir, mitoloji, ruhbilim ve tarih yaratan ilk romanımı bitireceğim. Sonrası mı, sonrası yeniden şiir!!! • Yıkık Bir Çocuk Bahçesi Gibivtii Yüzü •• •• rı'dan medet uman üç minik: "şarkısı da ha bitmeden" (ama niye?) vurulan Emir, az sonra ölecek olanın nasılsa sağlam kalmış olan üst dudağına kondurulacak olan son öpücük; toplantı yapan ve yıkıl madan ayakta kalanilmeye çahşan köprüler, hepsi, yeryüzünueki insanların kendi türfcri konusunda oldukları kadar başka canlılar ve cansızlar hakkında da kötücüllükleri ile nasıl öne çıktıklarını kanıtlıyor. tki bin yılına beş kala insan türünün giriştiği bu soykırım, benzerlcri yanında hiç de şaşırtıcı değil kuşkusuz. Ancak bunca ilcrlcmcgelişmekalkınnıa ipuçları ve bunca kuramsallaştırma ve düşünce birikiminin nasıl olup da yeryüzünün hayrına bir uzlaşma sağlayamadıkları, "saf aklı" hcrhalde hep meşgul edecek. Yirmi sekizinci bölüm şöyle bitiyor, bir "sorumluluğaçağrı haykınşı" olarak: "Bu yazıları okuyanlar, biliniz ve herkese KÖyleyintz kt, sız mıstl mışıl uyurken, Saraybosna'da Alma aaında bir kız, ancak ve ancak evdeki berkes uyantkken uyuyabiliyor. Çünkü uyuyan bin sördüğünde, onun öldüğünü sanıp büyük bir korku duyuyor. BosnaHersek'tekı evlerde, uyuyan insanların yanında paniğe kaptlan ve içlerinde yalntzlığın tahancalan patlayan binlercc Alma var. Onların uykusu kaçttkça, "uygarhk"dedigınıiz aldatrnacanın gördüğü gü'zel düş yan Çocuk, Ayılarm Atcş Dansı Ama ler dc karabasandan bafka bir \cy değil bir o kadar da yırtıcı, hırçın; sözcük kuldir." lanımında değil, ama edımlerde ve du Çoğunu gözyaşlarına boğularak okunımlarda çarpıcı... dum bu yazıların: Akgün Akova bir şiir Duyguyu durumdan danutıyor Akova. şcnliği çerçevesinde İKİ kez gittiği BosDolayısıyla, kendi yazısının gcrilimini, na'dan bir dolu yürek yakan korla dönüsanıyorum, duruşundaki naiilik ve çoyor avucunda... tkinci bölüm Karınca Yuvast, biraz hü cuksuluk ile dengelediği/ çatıştırdığı dış dünyanın acımasızlıöı, oradan gelen bil zünden kıırtulmus, kipır kıpır... Çoğu gilerin, izlerin somııtlıığu ve bunların indergi ve gazetclcrde yayımlanmış bulusani oluştan uzak kalışlarından aLyor. Ne nan "şiir sevdirmc yazıları" sayılabilir de olsa, "ıntan, yeryiizünün cn büyük bunlar. Makas, }ilel ve Kanarya, inanıl yoksullufııdur" maz bir dil güzelliği ile yaşam bulmuş. tümüylebizden bir yaşantı, yeryüzünde Brçocuğun mırddanışı bir söylen kişisi ve söylen köşesi. Bir anAkgün Akova'nın yazma rarzı, hep şida pek çok kültürün özctlencbildiği bir ir okumaşiir çalışmaya dayalı gibi geli üç sayfa... Ve evrensele uzanış. yor bana: Ister yaşanan bir şiir, ister oku Karınca Yuvasındakı Zil Sesi, otobinan bir şiir, isterse yazılan bir şiir peşinyografik özellikleriyle kısa öyküye yakın de olsun, onun yazıları hep nesnesine duruyor. Vc Akgün Akova, kitabının sobakan, anlamayaanlatmaya çalışan, banuna bir dizin koysa, bu küçük kitabın, zen sevimli bir çocuğun mırıldanışıiledünyayı nasıl dört elle, kucakla kavradınişisevindirik oluşuaritmetik çalışmasığı farkedilecek: Isaac Newton'dan Me çığkk atışıtornet kayışı dondurma pe ? met F uat'a, Cicciolina'dan (]emal SüreŞİnde koşmasımisket oynayışı gibi bir ya'ya kimlerle aşna fişne olduğu, kimleizlenim uyandırıyor bende. Orneğin hiçri kokladığı anlaşılacak. Bir yanıyia son bir zalnan pazu yarıştırmaz, bilek gürederece günccl ve politik, öte yanıyia dü • şctutuşmaz, uzun atlamaz, ortalıkta ve şünsel ve yazınsal metinler bunlar: Bel ' gözyaşını herkesle paylaşarak ağlamaz, ki de "okuma anılan". Bu bölümde ağırkimseyi arkadan itip düşürmez, toplulıldı olarak çocuk imgeleri ve düşleyimilukta nerkesi bir tarafa iterek en önde yiıne yer veren, bildik bir Akgün Aiova serümeye, otobüse herkesten önce binnıesi var, canlı ve nesne adları bile o dünya^ ye çalışmaz. nın: Kanguru ve Bılgısayar, Develer îçerı Akgün Akova'nın çocukluğunu olKazıbilimciler Dt}art, (nciler Yumurtla gunluğuna veriyorum. • SAYFA 5 Sorumluluğa Çağn ALİ CENGİZKAN A kgün Akova'nın "denemeyanılma, yanılmadencmc kitabı" diyc tanımladığı kitaplarının ikincisi olan "Yıkık Bir Çocıık Bahçesi Gibiydi Yüzü", iki bölümdcn oluşuyor: Saraybosna Kırmıztsı ve Karınca Yuvası Yirmi sckiz bölümlük Saraybosna Kırmızısı, Bosna'da yasanan insanlık dışı dramın yankılarıyfa dolup tasıyor. Tckcr teker salıne alıyor bu dram kişileri: Şekerlemc pcşindc cvden izinsiz markete kosarkcıı vurulan u^laıun annesi; kana bulanmış giysilcriylc göge bakıp TanKİTAP SAYI 424 CUMHURİYET