Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Herhaldc ahtapotu ve kesinlikle istiridyder içinde yaşayan ate^li kadını da biliyor olmahydı. Nehir balıklara hiç a«,ılmaz ne titrek ışığa, ne de balıklardaki o bıçaksırtı tedirginliğe açılır, Balıklarla hiç açılmaz. • Çiçckleıle açılır, yoksul ve kara kara dcrili adamlar ve kadınlar gibi. Dilenmek zorunda olan zenciler gibi bakımsız bitkilere açılır Bir zencinin keçeleşmis saçları gibi sert yapraklı mangrovlarda açılır. Gebe bir kopeğin yumuşak karnı gibi çatlamadan. şişer nehir. Bir köpeğin doğumu gibidir nehrin doğumu, akışkan ve omurgasız. Kaynayıp köpürdüğünü de hiç görmedim (ekmeğın pişerken kabardığı gibi) Sessizce taşır nehir şişen yoksulluğunu kara toprakla gebe. Sessizce koyverir kendinı: el ya da ayak dıye kara kil pelerinler, kara kil çizme ya da cldivenlerle içıne dalanlara. Zaman zaman köpekler gibi nehir de kokar sankı. Suları koyulaşır ve ısınır, bir yılanın koyu ılık dalgalanışıyla akarak. ' Hazırlayan: C«vat Çapan Joa Cabral de Melo Neto/ Şiirler/ Çeviren: Cevat Çapan Caodas Brezilva Siiri Brezilya'nın kuzeydoğusunda 192ü'de doğan Joao Cabral de Melo Neto 1942'de Rio de Janeiro'ya taşınıncaya kadar bir şekerkamışı çiftliğinde yaşamış. 1945'te Dışişleri Bakanlığı'nda göreve başladıktan 1987'de emekliye ayrılıncaya kadar Ispanya, Ingiltere, Fransa ve Isviçre'de bulunmuş ve ülkesini Senegal ve Honduras'da büyükelçi olarak temsil etmiş. Şiir kitaplarını yirmili yaşlarında yayımlamaya başlayan şairin bugüne kadar çıkmiş otuza yakın şiir kitabı var. 1992 yılında Sao Paulo Edebiyat Odülü ile Neustadt Edebiyat Ödülü'nü alan Cabral'ın şiirinde soyut bir ezgisellik göze çarpar. Çağdaş Brezilya şiirinin deneysel eğilimlerini benimsemekle birlikte, onun şiirinde geleneksel biçimlcrden de yararlandıgı açiktır. Anılarında a yaşattığı Recife bölgesi ile Capibaribe nehri çevresi sürckli ola rak onun şiirlerinde somut bir dünya olarak okurun karşısına çıkar. Gündelik Uzam Gündelık uzamda golge portakalı yiyor portakal kencJını ırmağa atıyor, bir ırmak değil o, gözlerimden taşan denız Saatten doğan gündelık uzamda eller görüyorum sözcükler değil, ilerleyen gecedc o kadını dü^lüyorum, benım oluyor kadınla balık. Gündelık uzamda unutuyorıım evı dcnı/.ı yıtırıyorum açlığı belleği bosjuna öldürıiyorum kendimi gündelik uzamda. Tuysüz bir köpek gıbıydi nehir. Ne mavi yaömurdan haberi vardı, ne gül renklı pınardan, ne bardaktaki sudan, ne sürahilerdekı sudan, ne sudakı balıklardan, ne de suyun üzerındekı ruzgârdan. Bildiği yengeçlerle çamur ve nastı, Balgam gibi yapışkan çamuru da biliyordu. Dünyanın Sonu Sıkıntıh bir dünyanın sonunda gazetc okuyor ınsanlar, aldırışsız ınsanlar güneş gibi parlayan portakallar yiyorlar. Olumü rıatırlatrnak i(,ın bir elma vcrdıler bana. Oysa ben bılıyorum ki şchirler gazyağı için telgral <,ckiyorlar. Çöle dııştu u<;tuğunu gördüğüm peçe. Kimscler yazmayacak bu özel saat on iki dunyasınm s»n ijiirini. Kıyamet günü dcğil de, o son düj bcni asıl düşündüren. Capibaribe Nehrinin Görünüşü Nchir ikıyc böliıyordıı şehrı sokakta karşıdan karşıya gc<;en bir köpek, meyveyi ikıye ayıran bir kılıç gibi. Bir kopeğin uysal dilini ya da hüzünlü karnını ya da bir kopcğın gözlcrinin kirli ıslak bezi olan bir başka nehri hatırlatıyordu nchır. SAYFA 14 CUMHURİYET KİTAP SAYI 426