06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Düşünce, fclscfc, bilei boyutu, modern edeoiyatta artarak sürrnüştür. Edebiyattan entelektüel tat bcklcntisi, 20. yüzyıhn entelektüel romanlarına rağbetin temelidir. Modern Türk edebiyatında da saygınlığı olan romancılarımız, düşünce boyutu olann eserler vererek kahcılığa aday oluyorlar. PROF. DR. GURSEL AYTAC clcbiyat Bilimi, inccleme ve araştırma nesnesi olarak edebiyatı, en basit şekliyle söyleyecek olursak yazılı nıetni seçtiğine görc ilgilendirdiği, cevap aradığı sonılardan ilki, edcbiyatın üretim sürecidir. Yatıi, nasıl yazıyorlar? Cîiinter Petcrs, "Edebi Hretim Kuramı" konulu makalcsindc şu tanımı yapıyor: "Yazar, hayalinde arzularını ve bunla rın gerçeklesmesini kurar vc bu hayalleri edebi araçlarla öylesine işler ki okuyu cu da burda kendi arzularını bıılur vc tatmin olur, hem de utanmayacağı bir tarzda. Yazar gerçekliği, küçültülmüş bir ınodcl biçimindc kopyalar vc bizc farkettirir. Başka (daha iyi) bir dünya ioat eder. Davranış prnvası yapar ve bizim bunıınla daha iyi davranmamızı sağlar. Yazar, dillc oynar vc bu oyundan tat alır, (...) o, bilinçliolarak rüyagörür,çokkat lı anlam taşıyan eserini aynı bilinçsiz rüya sürecinin rüyayı oluşturması gibi bi çimlcr. Potansiycl okuyucuyla içindcn konuşur." (1) Edebiyatımızın ustalan, kalıcılıga aday Edehivatta Yaratıcılık süreci ki bu da bir ve tek değil, çeşitlidir. Gerçekliği kendi ruhsal merceğinden geçirmektir yaratıcı yazarın yaptığı iş. Ve bu mercekten geçtikten sonra da gerçek gerceklik, nirefik değiştirir ve kurmacaya uönüşür. Ne var ki kurmaca ile edebilik aynı şey değildir. Kurmaca olduğu halde edebi değeri olmayan mctinlcr olduğu gibi gerçekliği kurmacaya dönüştürmediği halde estetik değeri olan yazılar da vardır: Cîünlükler, yazar mektupları, yazar gezi notları gibi. F,debiyatın onemı ve ya/arın saygınlı gı, kültür tarihi boyunca zikzaklar çizmiştir. Yazarı ileriyi gören bir kahin, bir yofgösterici sayan dönemlcr olduğu giDİ onu, işi kurmaca olduğu için boş şey Icrlc uğraşan, hayalci, hatta toplumun asalak ki^isi olarak niteleyen dönemler de olmııştur. (Toplıım ilişkisini irdelerken bu konuya dana ayrıntılı bakacağız.) Şimdi yine edebiyatta yaratıcılık siire cinin nitcliği sorusunadönelim. Biredebiyat eseri nasıl oluşura cevap arayanlar arasıntla Paul Valery (1871 1945)'in teşhisi, Batı dillerine yerleşmis Yunanca Poetik söziinün etimolojisinden yola çıkar ve "açıklama" terimine dayanır. Po erika kelimesinin, vapmak anlamına gclen poiein den geldiğini, dolayısıyla edebi sürecin kuramı olduğıınıı belirrir. An Türkçecilcrin "eser" kelimesi için "y a p" mak" sözünden türettikleri "yapıt" da aynı mantığın uygulaması olsa gerck. Kelime hazinemizde yeri olan "eser" ise sa nırım yaratıcısmın izini taijiması anlamına dayanıyor. Poetika'nın temelindc "yapma" eylcminin açıklanma sürecinin yattığını ileri süren Valery ("L'homm et la coquille" 1937), acıklamla sürecinin debirçeşit tanımlama demek olduğunu ve bu işin de, düşünce yoluyla söz konusu "yapıt"ı yeniuen olıışturmak olduğunu ileri siirer. (2) Poetika derslerinin ilkinde (193745) Valery, edebi faaliyetin karmaşık niteliğini iıdeler. Ve der ki: \ ler düşünce ve sanat eseri (Ocuvre dc l'esprit) sadccc yaratıcı (krcatif) bir eyleme dayanır ve yeniden yaratıcı (rekreatiO bir eylemle gerçekleşir. Yani bir üretinı kuramı, alımlama (Rezeption) kuramıyla bağlantılı olmak zorundadır. Ayrıca edebiyal, bir yaratıcılık eylemindenibaretdeğildir, E Edeblyatın önenü Paul Valery. Yaratma siireci IMIÜPT Petcrs'in almtıladığım bu yargısı, edebi yaralma süreci ııediı sorusuııa verile bilccck vc vcrilmiş tck ccvap dcğildir şüphesiz. Biliyoruz ki antik RomaYunan'dan bu yana bazen bizzat yazarlar bazcn de estetikle uğraşan filozoflar bu konuya eğilmişlerdir. Öte yandan edebi yaratıcıhğm denenmiş her tanımı yine de lıerkes içiıı mükemnıel ve eksizsiz de ğildir. Yukarda alıntıladığım Pcters'in tanımında ekleııecek ve çıkartılacak şeyler var. Yazarın malzemesı gerçeklik ve lıayaldir. Cîerçeklik, sosyalbireysel olduğu gibı tarinsel de olabilir. I layal gücü, yaratıcı yazarın kullandığı yapı taşlarının ikiııci öbeğini oluşturur. Ayrıca edebi cscrde Peters'in dediğinin aksinc yazarın yalnızca arzuları değil korkuları da dilc gclir. Ve daha da öncmlisi, onun işlediği gerçekliğe karşı tutunıu yansır Avusturyalı yazar Peter ffandke (a\1942),dilimize "Mutsuzluğa Doyum " başlığıylu çevrilen "Wunschloses Unglück" romanında bir yazarın, annesinin intihar olayını, bu olayı kendisinin nasıl yasayıp kurmacaya dönüştürdiiğünii n öyküsünü, romanın hir unlatı katmanı halinde verir. SAYFA 8 Poetika derslerinin ilkinde (193745) Valery, edebi faaliyetin karmaşık niteliğini irdeler. Ve der ki: Her düşünce ve sanat eseri (Oeuvre de Vesprit) sadece yaratıcı (kreatij) bir eyleme dayanır ve yeniden yaratıcı (rekreatij) bir eylemle gerçekleşir. Yani bir üretim kuramı, alımlama (Rezeption) kuramıyla bağlantılı olmak zorundadır. Ayrıca edebiyat, bir yaratıcılık eyleminden ibaret değildir, yazıdan kitaba geçiş süreci ve kitabın satışı ve satın almması yani yayıncılıkla el ele gerçekleşir. yazıdan kitaba geçiş süreci vc kitabın satışı vc satın alınması yani yayıncılıkla el elc gerçekleşir. Yaratıcı yazarlar arasında edebiyatın kuramsal yani üzerine de yazmış ya da konfcransiar, dersler vermis, olanlardan bir başkası, Avusturyalı romancı I Iermann Broch (1886195 D'tur. Gerçcklikbilgiedebiyat ilişkisi üzerine düşüncelerini ortaya koyduğu konferanslarından biriıule şöyle der: "Sanalın birliğı, olayların soıısuz akışından damıtılmıştır ve kendi ıçine kapanık olduğu icin, bu kapalılıkta daima bir dünya sembolü ve bu tarzda geleceğin bııyük kozmogonisine sembolik olarak öncelik verdiği icin (edebiyat hep bir bilme sabırsızlığıdır), yaratıcıhğın sembolü de olur. (^ünkü varatıcılık, rasgele bir hayal kurma değildir, tersine kapalılıkla ve edebi yeniliğini ortaya koyan bir biılik içindedir, bu birlikte, akıl dışı olan ve karanlık olan hcp yeni bir biı,imde ortaya cıkar." (3) I lermann Broch, aynı zamandacdcbiyatla rüya olgusunıın benzerliğine değinen bircok yazardan biridir. Edcbiyatın da rüyanın da aMİ nıalzemesi gerceklik tir, ama her ikısının de kendinc özgü yasaları vardır vc edebiyat eserinde dc rii yada da gerceklik yeni bir dokudayeralrııışlıı. Edebiyat nı.ıstıı n ısı Julıe Krısteva La rcvohılion dıı langaga poctiquc (Paris 1974) bıışlıklı kıtal)inda lüyaetlebiyai ilişkisini psikoanalitik bir acıyla irdeler. Edebiyat incelenıe ve eleştirisindc psikanalizi metodunun tcmcline alan bir ekol bulunduğunu hatırlayalım. Yaratıcı yazarlardan özellikle romantik çizgide olanları, edebiyatrüya ilişkisi yakından ilgilcndirmiştir. Alman ede biyat tarihindeNavalis, E.T.A. Holmann ilk ağızda anabileceklerimiz. Çağdaş Avusturya edebiyatının Türk kültürü dcneyimi olan yazarı Barbara l'risch muth'un (doğ.1942) "Traum der Literatur, Literatur des Traums" (1991, Viya na) (Edebiyat Rüyası, Rüya Edebiyatı) başlıklı bir kitabı vardır. 1990 yılmda Münih Üniversitesi'nde verdiği poetik derslerini iceren bu kitapta yazarlık ile rüya, kadınlık ile rüya ve yazarlık ilişkisi üzerine ilginç görüşler var. l'rischmuth, bir yerde şöyle diyor: "Edebiyatla rüya çok çok cskilerde bir aradaydı. Belki de ilk nikâye, bir rüya anlatma denemesiydi. Bazen edebiyat okunıak yerine onu rüyada görmeyi isterdim, etkisi daha yoğun olurdu. Mcmeli hayvan uykıımuzun dcvam ettiği milyonlarca yıl içinde herhalde ısıyı ve hayatı koruyabilmek için yeterince rüya görmüşüzdür; o zaman stresli beyinlerimizesonsuz coklukta resim depolanmıştır. Ama korkarım rüyalarımız bile bugün bu deponun yalnızca ufacık bir kırığını kullanıyor." (s.39). "Edebiyata örnek olarak rüya tunnu çok şeyler sunar, mcsela çeşit çeşit bulıışların, ner şey zatcn birbiriylc ilişkilidiı inancıyla rahatça yan yana sıralanması." Rüyayı, hayali kurmacanın ve edebiyatın temelinde görmek, antik edebiyatta Platon'un "Devlet'inden bu yana çeşitlemelerle sürüp giden bir çizgi olmııştur. Ama bunun karşı kutbu da bir o kadar eskidir. Arıstotcles (M.Ö.384M.Ö.322) Poetikası'nda kurmacayı edebiyatın temelinde görür ve yazarın "muhtemcl" ile "mümkün"ü işlemesi gerektiğini söyler, hakikati, gcrçeği anlatnıak ise tarihçinin görevidir der. Taklit etmeyi edebi yatın, yaratıcı yazarın asıl amacı olarak görür. "Mimesis" terimi Aristoteles'ten bu günc kadar yazarları ve edebiyat bilimcileri uğraştıran bir terim olmııştur. Edebiyat bilimci (ürgen Landwchr, "Fiktion und Nichtfilction" (Kurmaca ve Kurmacadışı) bashklı yazısında kurmacalık, kurmaca dışı oluş tartışmalarını dört ana noktada topluyor. Bunlardan ilki, Platon'un edebiyatı yalanla bir tııtmasıdır. Edebiyat, uydurmacanın la kcndisidir, gerçek hayatın asla yerini tutmaz Ikinci tczin tlc kurmacaya itibar etmctliğini belirten Landwehı, bu tezin savunıı cularına göre edebiyat, gerçeği tıpatıp kopyalamalıdır, ama öyle bir şekilde ki gerçek, arzulandığı biçimtle ortaya çıkmalıdır. Bu da dognıatik ve totalitcr sistemlere uygıın düşmektedir, çiinkü o sistcmlerde kurmacayla oynamak tehlikeli sayılır. Üçüncü görüş, ikincisine yakın sayılabilir, çünkü "fayda " ve "kullanışlılık", edebiyatın belirleyicisi olarak görü lür. Nihayet döıdüncü görüş, kurmacayı Aristoteles'in "Poetika"sından beri edcbiyatın ana unsurıı olarak görür. Edebiyatı insanıtı çevresiyle hcsaplaş masının biı türü olarak nitelcrken E;tnu wehr şöyle diyor: "Edebiyal, dil aracıyla estetik bıı ak tivitedir. Böylece de aynı zamanda ıleti şinıirı özel bir atacıdır ve özcl, yani estetik bilgiıım biı aracıdır. Bunun sonutıı olarak da edebiyat, toplumsal uygula nıanın sö/ konusu tarini tlöııcmindckı bir öğesidir." C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 4 1 9 Edebiyatın belirleyicisi Rüya edebiyat ilişkisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle