14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vehbi Hacıkadiroğlu "Türkiye'de Felscfe" konulu araştırma kapsamında kendisine 1997 yılı başlarında yöncltilen bir soruya verdiği yanıtta, şimdiye değin yaptığı çalışmaları tüm arka planıyla bir kitapta yayımlamayı düşündüğünü ve bunu 1997 yılı içerisinde mutlaka eerçeklcştireceğini belirtmişti. Kitap, 1997'nin sonlarına doğru yayımlandı. BETUL COTUKSOKEN onuları bakımından sınırları pek de çizilemeyen felsefenin hangi konuyu, neyi ele alırsa alsın önünde somında insanın bir ya da birkaç yönünügün ışığına çıkarmaya çabalayan bilgisel bir etlcinlik olduğu söylcnebilir. Felsefc tarihininse bir bakıma insanla ilgili kavramsal belirlcmelerin tarihi olduğu ileri sürülcbilir. Felsefe anlayışını her bir çalışmasının temclinc yerleştiren filozof, dolaylı ola rak insan anlayışını da her bir çalışmasında örneğin, tartışmacısına, okuyucusuna kısacası izleyicisine duyumsatıyor demektir. "Duyumsatıyor" sözcüğü bura da bilinçli olarak kullanılmıştır; çünkü fi lozof genellikle ilkin felsefenin merkezinde olduğuna karar verdiği soruları/sorunları öne alır. Bunlar da çoğun, varlık, dil, bilgi alanına iliskin soru ve so runlardır. Aııcak zamanla, bu soruların/sorunlann cle alınışında da belirleyi ci olanın, bcnimsenen insan anlayışı olduğu anlaşılır. Bu kez filozof, insana iliş kin göıüşlcrinin dolayımında felsefeyc girmeyi dcner; yapıtını bütünlcr. Birçoklarına göre lelsefenin odağında yer alan bilgı sorunlarıyla uğıaşlıktan sonra vardığı sonuçları ctik ve nukuk alanındaki yaklaşımlarına da yansıtan ve böylece tutarlı bir felsefi söylem oluşturan V. Hacıkadiroğlu (1919), tnsan Fclscfeı (*) başlıklı çalışmasıyla, yine benzer konuları insan kavrayışını önc çıkararak go/.lcr onuııc .scriyor. Ünceki yapıthuııı da arka planda bulunan insana ilişkın tasarıın bu kcz oplana çıkıvor. İnsan Felsetesi üzepine "Türkiye'de Fclsefe" konulu araştır ma kapsamında kendisine 1997 yılı başlarında yöneltilen bir soruya verdiği ya nıtta, simdiye değin yaptığı çalışmaları tüm arka planıyla r>ir kitapta yayımlamayı düşünaüğünü ve bunu 1997 yılı içerisinde mutlaka eerçckleştireceğini belirtir; gerçekten ae kitap, 1997'nin sonlarına doğru yayımlanır. Açık, duru bir dille yapıtlarını kaleme alan V. Hacıkadiroğlu, "Önsöz"de ama cını şriylc belirler: "13u kitabın amacının, felsefenin ne olduğıı konusunu yeni bir bakış açsıından cle almak olduğunu söylcyebilirim. Ancak, bu aşamada, felsefenin ne olduğundan çok ne olmadığını göstermcye çalıştığımı söyleyenler haklı olacaktır. Başka türlü yapamazdım. Çünkü, na sıl olması gerekiyorsa öyle olacak bir fclsefe, gelencksel felsefenin birtakım te mel sorunlata bugüne dek getirmiş olduğu çözümlerin hemen hepsini yok s>ayarak yeni çözümler üretmek zorunda kalacaktı. Böyle bir felsefenin inandırıcı olabilmesi için eski çözümlerdeki yanlışlıkların, tartışmaya yer bırakmayacak biçimde açığa çıkarılması geıekiyordu. lşte kitapta yapılmaya çalışılan budur." (s. 7). Büyük bir mcydan okumayla karşı karşıyayız! Felsefenin tarihi bir bakıma "meydan okumalar"ın tarihidir. Gerçekten de kimi meydan okumalar zamanla felsefede ki onemli kırılma noktaları olarak değerlendirilmişlerdir. Platon, Aristotcles, Âugustinus, Ockham, Bacon, Descartes, Kant, Wittgenstein, (^arnap, Feyerabend ve Popper'a bu açıdan bakmak diişü nenlcri önemli sonuçlara vardırabilır. Tüm felsefi görüs,Ieri özcü ve evrimci olınak üzeıe iki ana eksendc değerlendirmeyi amaçlayan V. 1 îacıkadiroğlu,bilim sonrası felsefe yapmanın gerekierini de yerine getırme çabası içinde gcçmiij zaıııan dilimindeki felsefeye egilir ve özellikle, Platon, Aristoteles, Locke, Hume, Kant vc Russell'in göriişlcrinı "duyudeneyi" kavramı dohıyiiiımda tartışma alanına çeker. Çünkü ona göre insan, toplumsal bir varlık, toplumsallığı taşıyan en büyük insan başarısıbilgidir ve bilgi, sıradan duyıı dünyasında ve duyu deneyi ile değil, yaşam dünyasında, bizzat içinde yaşanılan.doğrudan ilişkide bulunulandünyaöğeIeriaracılığıylaelde edilir. V. Hacıkadiroğlu'ya göre insan kesinlikle tek bir özgül ayrıma indirgenemez; insan, toplumsallık temelinde OZi ıı arayan "işbirliği C U M H U R İ Y E T K İ T A P Vehbi Hacıkadiroğlu, insana baktyor. K yapan", "konuşan", "bilen ve inanan", giderek "insanlaşan", sürekli evrilcn bir varlıktır. Özgürlüğü amaçlayan işbirliği temeline dayalı bir toplumsallığı yer yer neredeyse bir ütopya gibi gözler önüne seren yazar, işlevselcilıkren yana bir tavır takınıyor gibi görünmektcdir: Tek tek bireyler sıradan katılımcı olmalarının ötesinde, işbirliğine dayalı bir toplumsallığı yer yer neredeyse bir ütopya gibigözler önünc scren yazar, işlevselcilikten yana bir tavır takınıyor gibi görünmektedir: Tek tek bireyler sıradan katılımcı olmalarının ötesinde, işbirliğine dayalı olarak, başka bir deyişle belli bir işlcvi yerine getirmek üzere ve insan olarak her etkinliğe katılan kişilerdir; onların katılımdaki paylarını belirleyen ise bilgileri dir. Bilgi kuramı açısından konuya bakıldığında bu kişiler de sadece duyu deneyini gerçekleştiren özneler değil, varolanlarla, nesne dünyası ile doğrudan doğ ruya yüzyüze gelerek "yaşam deneyi "ni/"deneyimi 'ni gerçekleştiren öznelerdir. tşbirliğini sonu özgiirlüğe varan bir birliktelik olarak gerçekleştirememe nin önündcki en büyük engel de yine ona göre, inançlardır; ön yargılardır. Benzcr önyargılar filozoflar için de söz konusudur; onların inancı ya da kemikleşmiş önyargısı, duyu deneyinin bilgi verir oluşuna ilişkinuir. lşte duyu deneyinin bilgi verdiğıni kanıtlamak için de benimsedikleri temellendirme biçimi onları, idealist, usçu haline getirmekte ya da bu tür felsefi tutumun yandaşı kılmaktadır. Bilgi inanç karşıtlığına fclsefi söylemindc öteden beri yer veren V. I lacıkadiroğ lu, insan dünyasına büyük ölçüde inançların egemcn olduğu kanısındadır. tnsanın özgürlüğü ve gücü, denetlenebilir, değişebilir, değiştirilebilir bilgilere dayanmalıdır. üysa ne türden olursa olsıın inançlar, insanı kısıtlamakta, onların birbiriyle cşdcğcr ya da birbirine benzer yapılar peşinde gitmelerinc yol açmaktadır. "Sağlıklı ve yeterince bilgili insan, top lumsal yaşamı, başka insanlarla işbirliği yaparak özgürlük üretmek ve bu üretim den alacağı payla özgürlüğünü, bu yoldan da, insanlığını gelişyrmek için seçti ğinin, böylece özgürlüğünü de insanlığını da başkalarına borçlu olduğunun bilincindeolan insandır." (ss. 9798). Kant'ta olduğu gibi anlama yetisinin a priori bir kavramı olacaktır. Bilgi öznesi nin dış dünya ile yüzyüze gelerek kurduğu ilişki, doğrudan doğruya bilgide yan sımasını bulur. Ancak burada bilginin, sağladığı sonuçla karıştırılması gibi bir durum ortaya çıkmıyor mu? Bu nedenle sormadan edcmiyoruz: "Bilgi nedir?", "Kurucu öğeleri nelcrdir?" Bu soruların yanıtlarının örtük olarak kestirmedcn vcrildiğini kabul etsek de, salt, yalın bir du yıı deneyini bilginin kaynağı olarak gören niçbir lilozol yoktur. Salt uııyu deneyinin ötesine geçmede önerilen çozümkr ısc filo/oltan filozofa değişeıı; onlaıı laıklı kılan noktalardır: ldeaya bel bağlama, insanda havvan dan farklı olarak ideleı oluştıırnıa, soyutla ma yeteneği ol duğunu ilerı sürme, anlama yetisine salt kavramlar yerleşiirme gibi. Yaşam deneyinılerininayırt edici nıteliğı olarak onların dış dünyadan, yaşama dünya sından ılde edilmişolmala rıgösterilebilir; ama ncsneler ya da olup bitenler arasın daki bağlantıları değcrlen dirmede, bağlantıların şu ya da bu biçimde gö r ü 1 m es i n ı sağlamada, nesnenin bilişsel nitcliklcrini ayırt etmedcen azından kimi zihinsel yakın lıkların olması gerekmektedir. Başka bir deyişle bellı bir a priori yön ol ' S A Yl 419 Özgürlük üretmek l Tüm felsefi görüşleri özcü ve evrimci olmak üzere iki ana eksende değerlendirmeyi amaçlayan V. Hacıkadiroğlu, bilim sonrası felsefe yapmanın gereklerini de yerine getirme çabası içinde geçmiş zaman dilimindeki feİsefeye eğilir ve özellikle, Platon, Aristoteles, Locke, Hume, Kant ve RussellUngörüşlerini "dııyııdeneyi" kavramı dolayımında tartışma alanına çeker. Kavramsal bHgi Insan gerçeğini ilkın örtük, bu son yaiıııyla da açık scçik bir biçimde bilgi lağlanıında ele alan V. Hacıkadiroğlu, bılgıyı.nkrarabilir, paylaşılabilir "kavraınsal" bilgi olarak gördüğü için ilk lel sefi çalışnıasını kavram konıısuna ayırmıştır: Kavramlar l)\tıınc. 1981 tarihli bu çalışmudan sonra yazar, sırasıyla, Dıs Diinyci l herıncttıkımız (1981), Ilıkı l:clsçjcst (1985), Özzurlük Ahlakı (1990), (hv,iirlühllııhnku(Vm), lnançtan Bılgtyc (1995) başlıklı kitaplan yayımlıyor ve yine konularıyla bağlantılı olarak, B. Russell'dan, A.J.Ayer,). Monod'dan çe viriler yapıyor. Kuşkusuz çeviri çalışmalannda en büyük katkıyı,). Locke'un Itı sarı Anlığı Uzerüıc Bir Deneme'sin'i (1992) Türkçcye kazandırarak gerçekl i i i I'clsefenin biiyük ölçüdc üniversitelerde çalışan akademisyenlerce temsil edildiği iilkemızde V. Hacıkadiroğlu, ex muros bir filozol olarak yayın yönetmenligini yaptıöı VcUefc Tartıpnalan dtrigisi aracılığıyla da tanınmaktadır. 1987 yılından beri Arda Denkel vc F.rkut Sezgin'in danışmanlı^ında yayımlanan der gi düzeyli i^erigiyle her zaman dikkat çekmektedir. Son yıllarda daha aralıklı olarak çıkan dergide V. I lacıkadiroölu, tartışma odaklarının çoğalması için elinden gelcni yapar, okurlarını sürekli ola rak kışkırtmaya ^alı^ır; ancak yine de pek az kişi "mcsajı" alır. SAYFA 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle