Katalog

duğu bir zamanda Ahmet Çiğdem'in kitabı, modernlik ve rasyoB î R ÎMKÂN ncllikle ilgili bıı tartışmanın kısırlıÛLARAK ğını aşan bir bakış açısı getiriyor. Ozclliklc Alman modernleşmesi nin kcndine özgü tecrübesiylc ilgili kavramlaştırmalara eğilerek, modernliğin "trajik" ve "mütercddit" diyebileceğimiz savunulann daki potansiyelleri çoğaltıyor. Tam da bu "trajik" ve "mütereddit" modernlik eleştirilerinden, modernlik adına hamasi olmayan bir verim çıkartarak... MODERNÎT Aşk Mcleğinin Işleri/ Zeynep Avcı/ îletişim Yayınları/116 s. Doğru zaman hangisidir, yanlış zaman hangisi; kim belirlcycbilir? Bir cenaze günü canı tavuk göğsü istese insanın, muhallebicide ycpyeni bir ilişki başlasa; kim ne diye bilir?.. Eski sevgilinin şerrinden kaçarken, en aksi komşunun limonlu çaylanna sığınılamaz mı; sürprizleri kim kestirebilir?.. Kasabada alevlcncn büyük aşkın, şehirde vahşi bir cinayete dönüşeceğini kim bilebilir? Ya da, şehrin "alem"lerinde değiştirdiği adıyla kasabasına dönen kadının, bir emekli öğretmeni sevdaya sürükleyeceğini kim tahmin edebilir? Babaanncnin sakladığt aşk mektuplarında ne sırlar vardır; kim çizcbilir? Kim? Belki aşk meleği... Bclki aşk meleğini aşıyor bazı gönül işleri... Zeynep Avcı'nın öyküleri, aşkın başladığı vc bittiği yerlerde geziniyor; yani aşk mele ğinin sınırsız uçuş bölgesinde. Pinhan/ Bli/Şafak/ İleti\im Yayınları/ 275 s. F.lma Ağacının dallarında kalbi korkuyla çarpan çocuk, elma ağacının altında yüreğini sorgulayan delikanlı: Tekke'de Dürri Baba'nın verdiği adıyla, Pinhan. "Bu kadar güzel... ve güzelliğinden bu kadar bihaber" bir derviş. Osmanlı devrinin taht şehrine, hikâyesini aramaya giden bir "incili kuş"... O hikâyesini ararken, her an' bir hikâye sığar; hikâyeler Akrep Arif mahallesinden geçer, hikâyelcrin içinden yangınlar geçer, şehirden şehire gizemli kitaplar uçar; birçok şey iki'yle bölünür, iki'yle birleşir: Pinhan "ikibaşh"dır, hem ka dın hem erkek. liayat iki kapılıdır. AJikız kuyusu yarıya kadar gülsuyuyla, yarıya kadar da bezir yağıyla doludur. "Ne safi kötülük; ne safi iyilik.../ 1 ler daim, her yerde/ Ikibaşlılık..." Elif Şafak'tan fantastik ile tarihsel'i harmanlayan bir ilk roman: "Hikâye dcdiğin de budur zaten. Bu andır. Içinde geçmiş ve gelecek, hafıza ve hayal barınır." Tuhaf Bir Öykü/ Michacl Kriiger/ Çeviren: Ersel Kayaoğlu/ Can Yayınları/ 1 50 s Kitabın benanlatıcısı olan yaşlı Muluı I kıu.' Alman etnolog, Güney Amerika ını.\f Kızıldcrililcrinin yaşamını anlatan IİİK Cf\ M pupüler bir kitabın yazarıdır. Bu kitabıyla tüm dünyada büyük ün kazanmış olan yazara sekseninci jr doğum gününde devlet başkanından, başbakandan ve başka birçok önemli kişiden gelen kutlama mektuplarının arasında bir de Haifa'dan gelen bir zarf vardır. Yaşlı adam, zarfın üzerindeki yazıya bakınca mektubun kimden geldiğini hemen anlar. 45 yıl önce Brezilya ormanlannda birlikte araştırma yaptığı arkadaşlanndan gelen bu zarf onu geçmişiyle, geçmişindeki büyük sırla yüz yüze getirir ve yaşamını alt üst eder. Kim Bu Mustafa Kemal2038'in Gençleri tçin.../ Or han Ko/oğlu/ Boyu/ Kıtaplan/279 .s. 'Bütün haklılık ya da suçlulukların Atatürk'te başla yıp bittigini savunmak bizleri sorumluluktan kurtaraCUMHURİYET KİTAP SAYI 412 maz. Cumhuriyet ve demokrasi düşmanlığı ya da geçmiş yüzyülar Kim Bu özlemciliği ne derece çağdışıysa, M U ST A I günümüzde çözümleri sadece KEMAL! Atatürk sloganlarında aramak da o derece gerici bir anlayıştır. Ata türk'ü kalıplarda değil, düşüncede yaşatmanın yolları aranmalıdır. Aksi halde okunmaz, dinlenilmez mesajlar, Atatürk'ün devrimlerini emaııet etüği gençlik taralından maalesef günümüzde olduğu gibi istendiği düzeyde algılanmaz. 10 Kasım 2038'de, ölümünün yüzüncü yılında Atatiırk'ü anmak yerine, eğer siyasi tartışmalarımızı hâlâ ununla doldurmaya çalışırsak, bu onurumuz değil ayıbımız sayılmalıdır. Bundan ona layık olacak çabaları sarfetmerniş ve çağdaş uygarlık düzeyini değil aşmak, erişememiş bile olduğumuz sonucu çıkar. Açıkçası görevlerimizi yerine getirmediğimiz anlaşılır. Sorumluluk Atatürk'de değil bizdedir. Atatürk hiçbir zaman kendi hayranları çoğaldığı zaman roplumumuzun çağ atlamış olacağını söylememiştir. Aksinc Türkiye ve Türk topltımu hayranhkları çekecek düzeye eriştiği zaman hedefc ulaşılmış olacağını vurgulamıştır.' diyor Orhan Koloğlu kitabın arka kapak yazısında. Sabahattin EyuboğluSanat Uzerine Denemeler ve Elcştiriler/ Cilt 1: Söz Sanatları/ Hazırlayan Azra Hrhal/ Cem Yayıncvı/ 72S s. Cem Yayınevi, düşünür, yazar, çevirmen, eleştirmen, eğitimci ve belgesel filmci diyc birçok sıfatla anabileeeğimiz Sabahattin Eyuboğlu'nun, önceki yıllarda "Söz Sanatları" ve "Görbel Sanatlar" adıyla iki ayrı cilt halinde yayım ladığı "Sanat Üzerine Denemeler ve Eleştiriler"ıni bir arada okurlarına sunuyor. Kitabın birinci bölümü "Söz Sanatlan'nda Eyuboğlu'nun, yazın ve düşünce alanındaki, ikinci bölümu "Görsel Sanatlar"da ise resim, seramik, tiyatro ve sincmayla ilgili elcştirileri yer almakta. Kitabı hazırlayan Azra Erhat, bu "eleştirel yazılann" nerede, ne zaman, nasıl yayımladığını, ilk basımıyla son basımı arasındaki ayrımları da belirtmekte. Unutkan TarihSovyet Sonrası Türkdilli Alan/ llazırlayan Scmıh Vaner/ Çeviren • Ercan Eyühoglu/ Metis Yayınları/ 397 s. "Bugün "Türki Cumhuriyetler" diye anılan Orta Asya ülkeleri, Semcrkand ve Buhara'nın simgelcştirdiği zengin bir geçmişe sahiptir. Ancak uzun yüzyıllar süren hegemonyalar altında bu bölge sanki tarihın unutkanlığı sonucu bir tür tarihsiz yaşama mahkum edilmiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Orta Asya ülkeleri, kendi Doğu'muza Batı'nın bizc baktığı gibi bakmaya alışmış bizler için yeniden görünürlük kazandı, Kendi aralarında ve Türkiye ile dil ortaklığı bulunan bu bölge ülkelerine dikkatin artması doğal ve sevindirici. Aneak bu dikkat ve ilginin duygusal, coşkusal bir milliyetçiliğe değil, bilgiyle beslenmeye ihtyacı var. Çünkü bu ülkeler Türkiye ile ya da cn azından kendi aralarında bir bütünlük sergilemek şöyle dursun, aynı jeopolitik bölgenin ülkeleri olarak birbirleriyle karmaşık, kimi zaman çatışmacı da ola bilen ilişkilere sahipler. Hem kendi içlerinde hem aralarında büyük farklılıklar var. Her biri sancılı bir değişim sürecinin sorunlarıyla boğuşuyor... Işte "Unutkan Tarih", kolaycı yaklaşım ve dcğerlendirmeleı karşısında, bölgedeki hareketliliği anlama çabasıyla oltışturuldu. Pantürkizm'in kökenlerinden ve tarihsel dönüşümünden yeni bağımsız devlctlerde ıılusiil kimlıklerin kuruluşuna; çeşitli milliyetçiliklerin yeniden ck>guşundan dünya ckonomısinc dahıl olma çabalarına; nüfus ve göç hareketlerinden lıan, Türkiye ve Rusya'nın bölgedeki tutıım ve etkilerine kadar pek çok olgu ele alınıyor bu kitapta. Public RelationsP.R.Halkla IlişkilerDünden Bugiine Bir SanatMeslek Öykiisü/ Doç Dr M Alâeddin A ma/ Sahah Kitapları/ W0 i Public Relations, ya da ülkemizde daha çok kullanüan çeviri adıyla 'Halkla tlişkiler', bazılarının 20. yüzyılın, bazılarının ise 2000'li yılların mesleği olarak gösterdiği bir kavramdır. Son otuz yılda saygınlığı hıza artan bu meslek dalının ülkemizdek ilk tcmsilcilerinden olan Dr. Alâeddin Asna, bu alanda üniversite eğitimi gören ve P.R. doçenti unvanını alan ilk Türk olmanın yanı sıra, Türk dilindeki ilk P.R. kitabının yazan, Türkiye Halkla Tlişkiler Derneği'nin ilk başkanı ve ülkenin ilk P.R. firmasının kurucusu olmak gibi önemli özellikler taşımaktadır. Dr. Asna'nın P.R. konusundaki bu ycdinci kitabının Türkiye'dc Public Relations mesleğinin gelişimini ilginç anekdotlarla anlatan ilk bölümü, kendisinin dc içinde yaşadığı bir döneme ışık tutuyor. Günümüzün parıltılı mesleği P.R.'m hangi zorluklarla bu noktaya geldiği, bir P.R. adamında aranan niteliklerin hangi aşamalardan geçerek oluştuğunu, ünlü iletişim adamlarının tanıklığı ile anlatan bu bölüm.sos yal araştırmacılara da önemli ipuçları sağlıyor. İkinci bölüm ise, P.R. kavramı ve onun temel birimi insan hakkında teoriye ve uygulamaya dönük bilgileri içeriyor. Ah Cânım Moskova/ Turhan Gökaltay/ Boyut Kitapları/215> Marks öğretisi; bugün komünizmin, yurt yönetim ve savunmasında katıldığı yeryuvarındaki tek ileri ülke olan Fransa'da, belki tariAn C;.\NI.V hinin en etkili, belki yazgısını dahi MOSKOVA belirleyecek anlarını yaşamakta, belki de akıbctini oynamakta. Dünyanın o konuda en yetkili fikir ve kalem adamları, onun temellerini kamu önünde kıran kı rana tartışmakta; kökünden saısmakta. Tartışmalarm başlıca, bin sayfalık kupürlerini gördüğünüz şu toplu yayın çevresinde çatıştığı görülüyor. Türkiye'den bu tartışmaya, bu kitabıyla Turan Gökaltay katılıyor. Soğuk Savaş Kuşatmasında Türkiye, Batı ve Orta Doğu 19451958/ Ay^egülScvcr/ Boyut Kitapları/ 2H1 s Ayşegül Sever 19891994 tarihlcri arasında tngiltere'de tamamladığı doktora tezinin Türkçe yazımı olan "Soğuk Savaş Kuşatmasında Türkiye, Batı ve Ortadoğu" kitabında, genel olarak 194558 yılları arasında Batı bağlantısının Türkiye'nin Orta Doğu politikasını nasıl ctkilediğini 'postrevizyonist' bir yaklaşımla irdelemektc. Türkiye'nin söz konusu dönemde aktif bir oyuncu olarak Orta Doğu Komutanhğı çerçevesinde bölgeye ilk girişi, kendisinin NATO üyeliğine kabulünün bir bedeli olarak gündetne geldi. 1950'lerin ortalarında Bağdat Paktı'nın imzalanmasıyla, Türkiye'nin Batı politikaları çerçevesinde bölgede etkinliğinin artacağının ilk ciddi sinyalleri verildi. Ancak kısa bir süre sonra, Türkiye'nin Arapları Batı politikalan yönünde etkilemekteki zafiyeti ortaya çıkacaktı. Süveyş Krizi ertesinde Türkiye bölgede kendisi için önceki yıllara oranla daha geniş kapsamlı, müdahaleci ve abartılı bir politika çizgisi seçmiş göründü. Politikasındaki bu değişim 'soğuk savaşın' bölgeye etkisinin DP yönetimi taralından nasıl abartdı bir şckildc algılandığını göstermesi açısından ilginçtir. Bu durum, özellikle Türkiye'nin 1957 Suriye ve 1958 Irak krizlerine verdiği tepilerde kendisini belirgin bir şekilde göstermiştir. Bu kitabın 1950'ler Türk dış politikasının daha iyi anlaşılmasına yapabileceği mütevazı katkı, soğuk sa SOGtkSA\AS SAYFA 1 7