05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Talât Halman'ın ikilemeleri îki'ler'de umut, yalnızlık, tembellik, savaş, başkaldırı gibi daha pek çok konu dizeleştirilmiştir. Halman, bu konuları da ele alıp özgürce ortaya koymuştur görüşlerini. Zomalar çağında, "şair mezarda ağlayarak/ Başkaldırır gaddarlığa" diyor. Özgürlük çağında ise şair görüşünü özgürce ortaya koyar. MUZAFFER UYGUNER ve özdeyişlerden örülü, 'Iki'ler'den her biri, özlü olmayı amaçladığı için, onları sunan yazının da kısa ve yoğun olması zorunlu/../ Önemli olan, ne vezin, ne kafiye.. Asıl amaç, tki'ler'in teker teker, kümeler halinde ya da tümüyle, bir şiir yaşamı olarak kabul edilmesi.. 1975'te Bın Bir başlığı altında çıkan bir kitabımda, 1001 tane birer mısralık özdeyiş şiirim yer almıştı. tki'ler, o türün ikişer mısralık yeni bir aşaması". Dediği gibı, "Kala ve kalp yaşantılarımızın özünden sesler getirmeye çalışıyor bu yoğun şiirler". Halman'ın DU özdeyiş yğ ş yş i d i şiirlerinde insanlık, i iirlerinde i l k insanca yaşam geniş yer k d Ona göre, d ğ bir y tutmaktadır. O gö doğru" T k bi l lk ş / nun sözcüsüne "Tek bir el alkış tutsa/ B i b i el, balçık atar". D " Doğruyu söylediöldi Binbir l b l k ği için "Kıskandı ya, artık leke sürmektir işi/ Kara çalmak ve arkadan vurmak 'tır. Bu dizeler, insanlar arasındaki bir durumu çok güzel açıklamaktadır. Ama, "Oğullar vuruşmuş da ölmüşsavaş meydanında/ Analar ortak olur lcinde değil, matemde". Anaların bu davranısı çok görülmüştür. Şunu da unutmamak gerekir: "Çiğnenen bir ulusun ağzı kanar, çiğnerken/ Kuru bir lokma bile". "Binbir"den sonra yeni bir biçimdenemesi:"lki'ler" msanca yasam T alât Halman, iki dizeden oluşan siirlerini tki'ler adlı bir kitapta bizlere sunmuştur. Bu iki dizeli deyişlerinde uyak kullanmamış, demek istediğini özgür bir anlayışla biçimlendirmiştir. Dizelerin uzunluğu da söylediğine göre değişmektedir. Söyledikleri ise geniş bir konu yelpazesi içindedir. "Sunu" bölümünde şunları yazmıştır: "Elinizdeki kitap, ikişer mısralık şiirlerden Bizim ulusumuz da bu kuru lokmayı çiğnemiştir bir zamanlar ve bu kuru lokmayı çiğneye çiğneye de çiğnenmekten kurtulmuştur. Toplumda doğrunun sözcüsünü kıskanan ve onlara kara çalanlar olsa bile "Kıtlıkta güvercinlere yem vermeyenin/ Hayatı sürse de hiç clurmadan kanar yüreği", BilindiÖi gibi, 'Ormandaki en yuksek ağaçtır/ Baltacının kesmeyi en istediği". Onun için de hakettiği yüksekliğe erişenler de bu ağaç gibi olur çok zaman ve baltacılar onu devirmeye çalısır. Ama, "Komşular kanlı bıçakhysa bile/ Saksılar sevgi duyar pencereden pencereye". Çünkü, haris, hasis, habis ölür; "Ama hiç ölmeyecek sevgi, güzellik, gülücük"tür. Ona göre, "Yalnız bir ihtiyar çoban anlar, sever, acır;/ Sürüden vermek istemez kurban". Yaşamda sevginin de yeri büyiiktür. Sevgi, insanların yaşamında en büyük köklerden biridir. Halman, "Göğe en giir uzanan bir ağacındır/ TopraktaKİ en derin, en aydınhk kök" diyor ya, en derin sevgi de toplumsal yaşamın en aydınlık köküdür. "Hem yanardağ, hem de cennet ırmağı/ Yoksa kalbindckısırdırsevgin". Belirttiğigibi, "Sessiz sevenin yazgısıdır/ Deniz altındaki depremleri duymak". "Bir sevgi kımıldarsa suda", binlerce gemi Tanrı ya yelken açar. ". .gerçek sevenin/ Özgür sesi görkemli bir aslan gibi gürler" ner zaman. "Dallarda incecik bir ışık" bile kalsa sevgiden, "Hem güneş, nem gece, hem göîgeler" ona imrenir. Hele, "Vaha, sevgiyle dolup taştıkça/ Belki umman bile çöl olmayı ister". Bunun gibi, büyük bir sevgiye ermiş kuş bile göklere sığmaz. Bu insancıl sevgi yanında insanlar arasındaki sevi (aşk) da çok güçlüdür. Çünkü, "Aşk: iki cennet arasında/ Uzanan en kısa çizgi"dir. Bazen "Balçık bile göklere balkır/ Üstüne aşk basmayagörsün". Sevi insanı bir kez öldürür; ama, bin kez de yaşatır. Sevi, "En yüce düştür", "Görmeye değmez ki küçük düşleri". Eğer, "Göktaşı duysaydı çalullardaki aşk çağrısını" yere inip paramparça olurdu; sevinin gücü böyle büyülctür. "Gece baykuş uyumaz. Çünkü duyar yıldızla/ Irmağın silkinip seviştiğini". Sevi iklimi öyle görkemlidir ki "Sığamaz tanrıların çizdifii coğrafyaya". Seviyle güçlenen bir kişi aer ki sevgilisine, "istedin de/ Bakışlarımla değiştirdim ırmağın yönünü', Büyük bir sevinin başlaması güneşin batmasını bile geciktirir, güneş çok geç batar. Bir şadırvandan su içmiş iki âşık"Akıyor bengisu artık". Sevinin gücünün büyüklüğünü ve kutsallığını, "Aşkımla güneş öyle bir aydınlanacak ki/Evrene artık gece hiç gelmeyecek" dizeleriyle bir kez daha befirtmiştir. tnsanlar seviştikçe ölüm güzelleşir ve günah da ölü Ölüm her canlı için vardır; çünkü "karanlık ecel" canlılara âşıktır, alıp götürür. Bir başka ikilide ise görüşünü şöyle yansıtır: "Ölüm isbat ediyor tanrıların hiçliğini/ Ölüm olmazsa tanrı olmazdı". Arha, "Sevişenler gülüşüp durdukça/ Belki ecel geç kalır, belki de gelmez olur" Bir zaman da ölümü çok geç öğrendiğıne değinir ve "Hem yaşlı küheylanmış ölüm, nem de değirmen" diye düşünür. Ona göre, "her aşk afiacından dökülen/ Yapraklar uçarTanrı ya doğru". Çünkü, seviştikçe güzelleşir ölüm. însan yaşamında, her ülkede zorbalar vardır ve insanlan ezıp geçer. Bunların kullandıklan yöntemler bazı değişiklikIer gösterir elbette. Zorbaların toplumdaki durumları da değişiktir. Zorba ordularına doğa bile küser; sözgelimi, "Mola verdikçe zorba orduları/ Her ağaç küstü kendi eölgesine" bile. Oysa, "Savaşta defnc dalından çelenk örenlerdir/ Asıl kahramanlar". Şair de "mezarda ağlayarak/ Başkaldırır gaddarlığa". Zorbalığa karşıdır her şey; sözgelimi, "Zorba, yemişlerle tomurcuklara imrendi diye/ Baktım, en soylu tohumlar çürüyortoprakta". Halk, zorba düşsün diye ayaklanırsa "iskeletler bile canla"nır ve yüreklenir. Zaten "Nerde görkemli bir güneş varsa/ Indirecektir kara güçler onu bir kör kuyuya". Eğer "Zorba için Tanrı olmuşsa güneş/ Gökten ışık değil, bir uğursuz irin akar". "Zorbaların en amansız yasağı" onlara yardakçılık yapanları bile çileden çıkarır bazen. Zorbalar başa geçince her şey yok olur ve "Dipsiz kuyudan medet umar boş ambar". Onun için "Kundaktaçocuklar bile ister/ Zorbanın tahtına kundak sokmak". Zorbalar ezgileri bile ezer; ama, "ergeç coşarak ezer zorbaları" bu ezilmiş ezgiler. Zorbalıktan kurtulmak ya da zorbaların eline hiç düşmemek özgür olmak demektir. Özgürfüğe kavuşan bir ülkede "ölü kuşlar yeni baştan" şakır. "Büyür özgür ağacın kökleri, sessizce yürür/Temelinden aşındınr sarayı" ve zorbalık sona erer. tki'ler'de umut, yalnızlık, tembellik, savaş, başkaldırı gibi daha pek çok konu dizeleştirilmiştir. Halman, bu konuları da ele alıp özgürce ortaya koymuştur görüşlerini. Zorbalar çağında, "saır mezarda ağlayarak/ Başkaldırır gaddarlığa" diyor. Özgürlük çağında ise şair görüşünü özgürce ortaya koyar. Öna göre, "Şiir körlenir/ Bin ufka çevirmiyorsa tek bir ufku ". Bu görüşle, o da çeşitli ufuklara yönlendirmektedir bizi. Dediği gibi, "uyansa solgun ayın gölgesindegörkemler/ Ne güneş sezer, ne de Tanrı. Ancak ozan görür" bu durumu. Ama, "Yaşamaz gerçek ozan, şarkılarından fazla/ Ülkülerinden uzun'. Birçok kişi apaçık gördüğünü anlayamaz; ama "Bir kör ozan, aşkıyla çözer kördüğümü". Halman, kör olmasa da görerek birçok kördüğümü çözmektedir bu dizelerinde. Zaten, "Bilginle ozan, sade karanlıkta değil/ Güneş altında da hep meşaleler yakrnalıdır". Halman da bu tki'ler'inde meşaleler yakmış ve bize birçok gerçeği aydınlık içinde göstermiştir. • tki'ler/ Talât Halman/ Şiirler/ Bılgı Yayınevi/Ankara 1997/ 104 s CUMHURİYET KİTAP SAYI 394 Zorbalıktan kurtubnak SAYFA 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle