Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bunca altın madalya kazandıran bu alet şimdi de benim elimde. Koşucular bekliyorlar sol dizleri başlama çizgisinde, gözleri ilerilere gitmiş, burun delikleri titremekte. Bütün bekledikleri patlama sesi. Her şey şimdi beni elimde. Önlemler * Marm Sorescu/ Şürler/ Çeviren: Cevat Çapan Sulann yassılttığı çakıllardan bir zırh geçirdim üstüme. "Su su: ne kadar çok olsa da, hiçbir zaman vetmeven!" Bir çiftçi aileşinin çocuğu olan Marin Sorescu, Romanya'da Oltenia'da doğdu, Yaş Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çeşitli gazete ve dergilerde editör, yurtdışında ögretmen olarak çalıştı. Oyun yazarı olarak ün yaptıysa da, Çavuşesku yönetimi sırasında oyunları rejimi yeren özellikler taşıdığı için uzun süre seyirci karşısına çıkamadı. 1965'te yayımlanan ilk şiir kitabı okurlardan büyük ilgi gördü. Keskin zekâsı ve kara mizah duygusu onun sıradan olayları metafizik mesellere dönüştürmesini sagladı. E Ardımdan gelenleri örmek için ir gözlük kondurdum enseme. Ellerimi, bacaklarımı ve düşüncelerimi eldiven ve zırhlarla donattım her türlü dokunuştan ve öbür zehirlerden korunsunlar diye. Sonra da sekiz yüz yaşında bir tosbağa kabuğundan bir zırh uydurdum göğsüme. Böylece kuşandıktan sonra, Ben de seni seviyorum, dedim yumuşak bir sesle. Duvar Resmi Cehennemde, en verimli biçimde yararlanılıyor günahkârlardan. Ombızlar maşalarla iğneler ve bilezikler, tokalar ve yüzükler, çarşaflar ve örtüler çekilip alınıyor kadınların üstlerinden. Kadınlar da daha sonra kaynayan kazanlara atılıyorlar ziftin taşmaması için göz kulak olsunlar diye. Sonra içlerinden bazıları içlerine en kızgın günahların konduğu yemek kaplarına donüştürülüp emekli şeytanların evlerine götürülüyor. Erkekler, en kılhları dışında, ağır işlerde kullanılıyor, en kıülılar ise yeniden örülüp paspas yapılıyor. Yeşil Bir Mendille Yeşil bir mendille bağladım ağaçlann gözlerini ve hadi yaKalayın beni, dedim. Ağaçlar hemen yakaladı beni yapraklan kahkahalar atarak. Buludardan bir mendille bağladım kuşların gözlerini ve hadi yakalayın beni, dedim. Kuşlar bir şarkıyla yakaladılar beni, Sonra bir gülümsemeyle bağladım hüznümün gözlerini ve hüznüm ertesi gün aşkla yakaladı beni. Güneşin gözlerini gecelerimle bağladım ve hadi beni yakala, dedim. Nerde olduğunu biüyorum, dedi güneş, şu vaktin arkasındasın., Boşuna saklanma artık. Boşuna saklanma artık, dedi hepsi, gözlerini bağlamaya kalktığım bütün duygulanm gibi. SAYFA 14 Başlama îşareti Çoğu zaman bir terslik olurdu başlama işareti verilirken, ya padama sesi çok hafif çıkar, ya da hiç duyulmazdı, yarışmacılar da yeniden başlama çizgisine gönderilince, sinirlenir, homurdanmaya başlarlar, küllere bulanır, bacaklarını kırar, seyircilerin gözlerine kum atarlardı. Koşu pisti ve bütün stadyum sık sık kana bulanırdı, o kadar sık aksardı başlama işareti. Bir gün elindeki tabancayla yarışı başlatacak görevli öyle ürktü ki olası bir felaketten, havaya ateş edeceği yerde beynine ateş etti. Bu kez de bir mucize sonucu bütün koşucular yarışı birinci bitirdi. Kimse farkına varmadı işareti veren adamın ölüp gittiğinin. O günden beri gelenek gereği kim verecekse başlama işaretini alnına dayıyor tabancayı. înat Gözlerimi otlara dikeceğim ot doktorası alıncaya kadar. Bakıp duracağım bulutlara 'Bulut Master'ı oluncaya kadar. Dumanın yanında yürüyeceğim ta ki utancından duman, başlangıcındaki CUMHURİYET SAYI KİTAP 394