05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. •* sivil itaatsizliğin odağında yer alan kavram olarak karşımıza çıkıyor. Kavramın isim babası Thoreau "yasaya karşı duyulan anlamsız saygıdan" yola çıkarak, "haksız yasalara' karşı derhal ihlale girişip girişmeyeccğimizi bize soruyor.' Bir insanı haksız yere içeri tıkan bir yönetimde, onurlu her insanın olması gereken yerin cezaevi" olduğunu söyleyerek 1840'ların Amerikasıyla vicdani hesaplaşmaya girişiyor. Köle kullanma ve Meksika savaşından duyduğu rahatsızlıklar, devlete vergi ödememck bu yüzden cezaevine düşmek diğer yandan, "kcndi iradesiyfe girmcdiği" lcurumun üyesi olarak gözükmek istememesi, çoğunluk karşısından azınlık haklarından bahsetmesi gibi Thoreau'nun naif anlayışı ile karşılaştırıyor. O bir birey olarak dönemin Amerikasında "tavır" alıyor. 150 yd önce anlattıklarıyla sivil itaatsizliğin "etik" boyutunu tüm derinliği ile hissediyoruz. Rawls, sivil itaatsizlik kuramını "adalet kuramı" içinde oluşturmaya çalışıyor. Sık sık tekrar ettiği gibi bunun için "ideale vakın adil toplum varsayımından" yola çıkıyor. Bu varsayım bir yandan Rawls'ı pragmatik anglosakson zihniyetinin sınırlarının ötesine çıkarıyor. Diğer yandan Ravvls kuramı için anayasal sistem içinde konum alıyor. Kuramını titizlikle oluşturuyor. Anayasal sivil itaatsizlik teorisini; sivil itaatsizliğin demokratik otoriteye karşı diğer muhalefet biçimlerinden farkı, gerekçeleri, anayasal sistem içindeki yeri olmak üzere üç bölümde kuruyor. Sivil itaatsizliğin unsurlarını ise; toplumun çoğunluğunun adalet duygusuna hitap etmeli, yasa karşıtı bir eylem olmah, genel adalet ilkesinden yola çıkmalı, alenikamusal bir eylem olmalı, barışçı bir eylem olmalı biçiminde özetliyor. Rawls sivil itaatsizlik ve militan eylem arasındaki ayrımı çizerek, sivil itaatsizliğin hangi koşullarda haklı olduğunu yani sınırmı da tespit ediyor; sivil itaatsizlik konusu olabilecek haksızlık konularını diğer haksızlıkların ortadan kaldırılması önünde engel teşkil eden haksızlıklarla sınırlamalı, politik çoğunluğa yapılacak çağrı başarısız kalmalı, yasal ve anayasaya saygı yok edilmemeü. Ravvls sivil itaatsizliğin "en yüksek başvuru mercii olarak" kamuoyunu hedeflediğinin ve toplumun hazır olduğu anda yürürlüğe konulmasının altını çiziyor. Kuramını tüm yazarların değinmeden geçemediği bir olgunluğa ulaştıran "adil toplum varsayımı" aynı zamanda bir eksikliği de işaret ediyor. Çürüme, çözülme eğilimindeki rejimlerde sivil itaatsizlik konusunu Ravvls'da eörerniyoruz. Yine sivil itaatsizliğin "kendiliğindenci" özelliği ile Rawls'ın anayasal sistem içine dahil ettiği aşın kuramcılığı arasındaki çelişki, sivil itaatsizliğin zaptı rapt altına alınamamasının yaratacağı tenlikeden kaynaklanmaktadır. Arendt kavramın anavatanının Amerika olduğunu bclirterek sivil itaatsizlik eylem nedenlerine örnekler veriyor; Vietnam Savaşı, gizli servisin kamusal hayatta giderek artan etkinliği, Anayasa ile güvence altına alınmış özgürlüklere yapılan saldırılar, başkanın Kamboçya Savaşı sırasında Senato yetkilerini gasp etmesi, yurttaş hakları hareketinden, Federal Mahkemenin olumsuz tutumundan, ırkçılık hareketinden bahsederek bize sivil itaatsizlik eylemlerinin "Amerikan çıkmazını" nasıl gözler önüne serdiğini anlatıyor. Arendt önemli bir soruyu; sivil itaatsizlik konusu yasa ihlalinin yasa ile haklı kılınıp kılınamayacağı sorusunu soruyor. Arendt otoriteye karşı itaatsizliğin günümüz toplumlarında genel bir özellik haline geldiğini, sivil itaatsizliğin bu itaatsizSAYFA 4 liklerden sadece birisi olduğunu belirtiyor. Arendt, sivil itaatsizliğin hukukçular tarafından; önemli olan "yasa ihlalidir" bu nedenle sivil itaatsizlik tüm cürümlerin kaynağıdır biçiminde değerlen Sivil ttaatsizlik/ dirildiğinin altını çiziyor. Amerikan Hayretttn toplunıu ile ilgili Ökçesız/AFA Yaytnlart /178s. kendi toplumumuz içinde de yararlanabileceğimiz tespitler yapıyor: Aykln olma hakkını içeren uzlaşma Amerikan hukukunun özii ve Amerikan yönetim sisteminin özüdiir. Tocqueville'den yapılan alıntı da aynı emsal niteliğine sahip: Farklı eğilimleri ortak bir hedefe yöneltme yeteneğini yitirmiş bir cemiyet, eylem yetisini de yitirmiştir. Arendt âevritnci ve sivil itaatsizlik eylemcisi arasındaki ortak yanı "dünyayı değiştirme" olduğunu söyler. Her ikisi arasındaki farklı yanı çizmenin ise zorluğuna değinir. Arendt ikinci yazısında dikkatörlük dönemlerinde kişisel sorumluluk üzerinde özellikle "itaat" kavramını ele alarak düşünüyor. Bu tür rejimlerde işbirliği yapan emirlere uyan kişilere "neden itaat ettin?" sorusunun ueğil "neden destekledin?" sorusunun sorulması gerektiğini belirtiyor. Habermas sivil itaatsizliğin Alman örneğini anlatıyor. Bize Kreuzberg ve benzeri değerli korumaya alınması gerekli evler üzerinde yapılan spekülasyon, Cruise, Pershing II füzelerinin konuşlandırılması karşısında yapılan ve planlanan sivil itaatsizlik eylemıerini; ev işgallerini, barikat, trafiği engellemek için oluşturulan insan zincirleri, oturma eylemlerini hatırlatır. Ravvls'ın kuramına atıf yaparak, eylemin ahlakı olarak gerekçelendirilen protesto eylemi oltnasını, önceden ilan edilmesini, polisin devamınt kestirebileceği aleniyette olmastnı, hukuk düzenine eenel bir itaatsizlik' amacı gütmeden, belirli normlan kasdi ve planlt bir biçimde ihlal edilmesini, bansçı olmasını özelükleri olarak belir Sivil İtaatsizlik umı VICOA«MA e«Cm Kamu vicdanına çağrı SİVİL ITAATSIaJK Kamu Vicdanına Çağrı: Sivil ttaatsizlik/ Derlcyen ve Habermas topÇevıren: Yakup lumumuz için de Cosar, Ayrıntı Yayınipuçları taşıyan lart./222 s. "Kurumsal bir biçım veremese bile devletin legal biçimlerde ortaya çtkahilecek hukuk dışt bir düzen ıhtimalini sürekli olarak koruması ve canlı tutmast gerekmektedir. Kendine karsı bu kurumsallastınlamayan güvensizlik düsüncesiyle hukuk devleti kendi pozitif hukuk düzeninin sınırlarının dısına stasmaktadır. Paradoksun çö'zümü yurttasların geçiş dönemleri ve olağanüstü durumlarda, yasalkğın yasal biçimde ihlali fark edecek ve gerektiğinde ahlaki öngörülerle yasal ofmayan davranışlara girecek duyarlıltk, karar verme yeteneği ve rısk alma sorumluluguyla donatacak bir politik kültürde yatmaktadır. Habermas sivil itaatsizlik eylemlerinin demokratik rejimler için anlamını çok net olarak belirtmektedir. "Böyle durumlarda sivil itaatsizlik yöntemteriyle girişilen yasa iblalleri diri bir cumhuriyetin kendini yenileme yeteneğini gösterebileceği ve yurttaşları üzerinde meşruiyet inancını sürdürebileceği vazgeçılmez bir unsur işlevini üstlenen ahlaki olarak gerekçelendirılmis denemelerdir." Habermas'a göre sivil itaatsizlik yasallık ve meşruiyet arasındaki ince sınırda yer alır. Dworkin, "insanın inançlarına uygun olarak doğru davranması ne demektir?", "HuKÜmetin temsil ettiği çoğunluk farklı düşünürken insanlann kendi düşüncelerine göre doğruyu yaptıklanna inanarak yasayı pratik olarak ihlal etmeleri durumunda hükümetin tepkisi ne olmalıdır" gibi temel sorular sorarak sivil itaatsizlik kuramını geliştirmeye çalışmaktadır. Sivil itaatsizlik eylemleri tir. Yasallık ve meşruiyet ayrımına değinir. "Normatif amaçlarla yasallığı mesrulyctten aytrt etmek, yeterli ölçüde gerekçelendirilebilen ve benımsenmeyi hak eden meşruiyet kazandıncı anayasal ilkeleri bulup çıkarmayı verektirir." tespit yapar. çok önemli bir [ ni tasnife tabi tutarak açıklık getirmeye çalışmaktadır. Bireyin kendisi için talcp ettiği hakkı başkası için de talep etmesi eylemler; mevcut bir politikayı değiştirmeyi amaçlayan; yanlış, ahmakça ve yıkıcı politikaya karşı çıkılmasını amaçlayan eylemler... Dworkin diğer yazarların sivil itaatsizlik eylemlerinin yasa ihlali biçiminde olmasını varsaymalarını eleştirerek dikkatimizi bu noktaya çekiyor. Saner, Habermas ve Rawls'ın ideale yakın toplum varsayımından yola çıkarak yaptıkları açıklamaların eksik yanını tamamlamaktadır. Saner, esas sorunun "adil topluma" göre yapılan tespitlerde olduğunu söyleyerek çöküş sürecinde demokrasilerde direnişin incelenmesi gerektiğini belirtir ve kuramsal bir çerçeve oluşturmaya çalışır. 1. Demokratik rejimlerde optimal tanımdaki koşullara uygunluk varsa ve daha fazla adalet için oluşturulan kurumlar ve hukuksal yapı bu amacı gerçekleştirmek yerine engelleyici olmaya başlamışsa sivil itaatsizlik hoşgörüyle karşılanmalıdır. 2. Çöküş sürecine girilmesi durumunda yurttaşların haklarını ve özgürlüklerini kullanmaları ödevi öncm kazanır. Bu durumda hakların en geniş anlamda kullanılması direniş yöntemi olarak gündeme geür. 3. Demokrasinin çöküş sınırı diktatörlüğe geçiştir. Bu durumda yasal olmayan eylemler demokrasi adına gerekli olabilir. 4. Demokrasinin yerini diktatörlüğe bırakması, direnişin kanlı biçimlerini de meşru hale getirir. Kitapta sivil itaatsizlik eylemleri konusunda şahika olabilecek iki eylemciden Martin Luther King'in bir mektubu yer alıyor. Sivil itaatsizlik eylemini organize eden bir önderin, eyleminin kuramını oluşturmaya çalışması çok önemli. Çünkü söylenenler, eylem ya>arken düşünülenler özellikle üahi adaet düşüncesinden yola çıkan King'in sorduğu soruların genel sorularla benzerliği, hangi düşünceden yola çıkarsa çıksın sivil itaatsizliğin müşterek eylem âlanına işaret ediyor. Gandni'nin notlarından derlenen diğer inceleme ise kullanılan kavramların farklılığına rağmen Doğulu bir eylemcinin Batılı eylemcilerle aynı perspektifi paylaşabilaiğini göstermektedir. Galthung Gandhi nin Satyagraha yolundaki serüveninden yola çıkarak dort kuraldan bahseder. "Kendi hedeflerimız konusunda net olmak ve karsüımızınkilerini anlamaya çaba göstermek, davramşlarımızı hesaplanabilir kılmak, hedefleri açık biçimde ifade etmek ve öze ıliskin olmalan kaydıyla hedeflerimiz konusunda ısrarlı olmak." • Martin Luther Klng (solda), Jürgen Habermas (usrte). CUMHURİYET KİTAP SAYI 374
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle