05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

mekte." Ah hoş didişmeler, yumu^ak ve mühtehcen, O gardroplar, servetin donunu aşaöı çeken, inci kolyeler ve telleri gergin çılgın lavtalarAh tansiyon, kasık ve omurga! Her gece onlar dövdüm yastıkları ve yalanları nakışladım çalmak için kocamın cüzdanını. Gözlerin, dedim çatı pencereme uçuyor maviden, uçuruyorum ki... Serçeydim ben. O ise elli iki Eyvah! Benim vahşi bir kız gibi huysuzluklarım, dalgalanışım sürmüştü kocamı Louvre'dan, buruk ve sersem haldc kentin küçük odalarına, uyumak için. Spor yaparken ölen kralların kaderini paylaşmaktan korkar... Cinayet dedin mi sular dururbir mutfak bıçağı bileylenirdi araba tekerleğinde. Siniriniz yatıştıysa, Efendim, dertsiz uyuyun. Finisterre kıyılarında yok tek bir Hapsburglu kalyon sikke kalıplanyla yüklü, bekleyen desteklemeyi sömürgen ve yağmacı demokrasileri, uyduruk rahipleri, nihilist zadeganı. Uyuyun, uyuyun, kocacığım. Saint Denis'in orda, kalem işi yastık ve Carrara köpekleri hiç acımazlar toprağı öptüöümüzde. Şimdi mevsimler döner gülen çemberi gibi tırpancı çocuklann; kral kralı izlemeli ve yürümeli kalas üstünde ölümsüzlüğe atlamadan önce. Çalın çalın, yorgun canlar, Fransa Kralı öldü; ülkesini seveneTcim Dİr yatak verecek? Oğlum hızla büyümekte uykusunda. Görüyorum gamzeli parmaklarının Versailles'ı yakaladığını. Ninni söyle, oğlum, ninni söyle. Karabasanımı sallıyorum oğlum, işitiyorum ağladığını bilye ve asa için; kraliçenin öldürüfmesini emretmeni... Onun içindir aşkımın avcunu kendiminkine bastırmam; onun bağbozumuyum ben ve onun yaşayan asması sarılış şaşırtır beni ve sızdırır ölümlü şarabını an be an içime. Yinelenen suçlarla bir kraliçe bile doldurabilir kendi kısa ömrünü. Sen de öyleydin, kocam. Nasıl da aranıp dururdun kan ve meşgale için! Eğer adil olmayan üstünlükleri dogumla aldıysan, bağışla yeryüzünün basit erdemlerini. tŞE BAŞLAMA GÜNÜ: OCAK 1953 Kar Stuyvesant'ı gömmüştü. Metro trenleri takırdattı tonozları. Duydum El'in yeşil kirişlerinin Üçüncü'yü doldurduğunu, Manhattan'ın inatçı makaslarını bir kakım gibi inileyen, istek üzerine sefilleşen... Kasırganın sıfır noktası, sözün OrduTarımızın tanrısı, defneden Cold Harbor'un mavi ölümsüzlerini, Grant! Sipahiler, kılıçlarınız pek mükemmel bir halde! Buz, buz. Tekerlelderimiz kımıldamıyor artık. Bak, sabittir yıldızlar, birbirinin tıpkısı yoksun ülke atomları gibi, çatlayıp ayrılmış, ve Cumhuriyet göreve çağırıyor Ike'ı, yüreğindeki büyük türbeyi. MÜNİH'TE HAPSE DÜŞEN BÎR DELİASKER "Hepimiz Amerikalıyız, Doc dışında, Kraut bir DP, diz çöküp gözlerimi yıkayan. Beni yere uzatan oğlanfar, iki siyahi manyak ellerime dostça dctkunuyor. Raund, raund. Niye zımbalamalı saati? Münih'te hayvanat bahçesinin molozları kedi tütüyor; arsız kızlar hava tüfeğiyle sinsi sinsi dolaşıyor Koenigsplatz'da, ve pempedir hardal renkli kilise kulesindeki güvercinler. Kim ama kim ateşe verebilirdi kenti, sevgilimden başka? Kedi evleri soğuk hindice konuşuyorlar gardiyanlarımla; Fraulein'ımı iş gömleklerimi teğellerken buldum renkli koğuşların kara ormanlarındateğmenler gıdaklardı eteklerinin arasında. Almanca konuşması atardamarlarımı sertleştirdiuçurduğumuz ödemeden başka gelirımiz yok ki. Alüminyum bir kano kiraladım kendime, altı kez sahip oldum ona îngiliz Bahçesi'nde. Ah mama, mama, troleybüs direği gibi temas anında, C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 374 Hazırlayan: Cevat Çapan Kandırma kendini, bir daha övle scvilmevcceksin Robert Loıvell/ Şiırler/ Çevirenler: Ali Cengizkan, Fatih Özgüven tkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ün yapan Amerikan. şairlerinin belki de en önemlisi olan Loıvell, Boston'un ünlü ailelerinden birinden gelmektedir. OğreniminıHarvardve Kenyon Koleji'nde tamamlamıştır. 1946'da yayımladtğı Lord Weary's Castle adlı kitabıyla gençyaşta büyük bir şiir ustast sayılmış, şiirlerinde gösterdiği teknik ustalığın yanı sıra kişisel yaşantılarınt da büyük bir içtenlikle dile getirmekten korkmaması ona ayrı bir saygınlık kazandırmıştır. Loıvell'in Kenyon Koleji'nde John Crotve Ransom'un öğrencisi olduğu yularda Katolikliğı benimsemesi, sonraaan bu inançîan aynlmast, İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan uçaklannın bazt ülkelerin sivil halkına karşı saldınya geçmesıne karşı çıkarak askere gitmeyi reddetmesi ve bu yüzden hapse atılması Loıvell'tn yalntz sanatçılar çevresinde değil, Amerikan toplumunun daha başka kesimlerinde de adının duyulmasına yol açmıştır. Loıvell siyasal ve toplumsal sorunlara karşı duyduğu bu bilinçli ilgiyi daha sonrakiyıllarda sürdürmüş, Johnson'un Vietnam politikasına karşı olduğu için Beyaz Saray'daki bir davete katılmayı reddetmiş, arkadaşı Norman Mailer'le bırlikte protesto yürüyüşlerine katılmıştır. ]ean Staffora, Elizabeth Hardıvick ve son olarak da Caroline Blackıvood gibi aynı zamanda yazar olan kadınlarla evlenen Loıvell bu evliliklerin ve boşanma ların yarattığı kişisel bunalımlan, sık sık ruhsal bunalımlar geçirerek girmek zorunda kaldığı akıl hastanelerini şiirlerine konu etmekten çekinmemiş, bu yüzden bazı çevreterde sert eleştirilerle karşılaşmışttr. Ne var ki, kendinden önce gelen Hart Crane, kendi çağdaşları sayabileceğimiz Roethke, Berryman ve bir sonraki kuşağın şairlerinden Anne Sexton ve Sylvia Plath'la oirlikte Loıvell da bu tutumuyla Amerikan şiirınde yenı alanlar açılmasım sağfamıştır. Özellikle LifeStudies (1956) adlı kitabından sonra, Loıvellın Ingiliz dilinde yazan genç şairler için en büyük etki kaynağı olduğunu söyleyebiliriz. Loıvell, For the Union Dead (1964) kitabında kişisel yaşanttyla daha toplumsal konular arasında bir köprü kurmayı başarmtş, Notebook (1970), History (1973), The Dolphin (1973), For Lizzie and Harriet (1973) adlı kitaplannda ise bir günlük tutar gibi yaşadıklarını ve okuduklannı kendine özgü bir biçim anlayışı içinde şiirleştirmeyi denemiştir. Loıvell 12 Eylül 1977 günü Neıv York havaalanından şehre gitmek için bındiği taksiae kalp sektesinden öldüğü gün son çıkan kitabı Day by Day'in yayımlanışını kutlamaya hazırlanıyordu. Burada Ali Cengizkan'ın çevirdiği ilk dört şiir Lıfe Studies'den Fatih Özgüven'in çevirdığı son altı şiir ise The Dolphin adlı kitaptan alınmıştır. ALPLERİN ÖTESİNDE (Roma'dan Paris'e giden trende. Papa XII. Pius'nun Meryem'in göğe yükselişi dogmasını tanımladığı şu 1950 yılında!) îsviçrelilerin bile nasıl bir kez daha havlu attıklannı ve Everest'e henüz tırmanılamadığını okuyarak, seyrettim Paris pullman vagonumuzun bıhamlesiyle sıyrılışını açık sarı karından Alplerin. O Bella Roma! Kalbin memurlannın yürüdüklerini gördüm öne doğru parmakuçlarında, gonglarına vurarak. Hayat peyzaja dönüştü. Tüm istencime karşın ait olduğu yerde bıraktım Tanrının Kenti'ni. ürada etekdelisi Mussolini kanatlarını açıvermişti Sezar'ın kartalının. Bizden biriydi ashnda ancak, tümüyle düzyazısayılırdı. Kıskanıyorum pck mümtaz atalarımızın büyük seferlerdeki gözle görünür savur ganlığınıuzunsaçlı Viktoriyen bilgeler evrene razı olurken, bir yandan da dünya güven sermayesinin üstünde tepindiler. Vatikan Meryem'in gööe yükselişini tanımladığında, San Pictro'da kalabalıkJar havkırdı: Papa. Aziz Peder traş aynasını bıraktı ve dinledi. Elektrikli rraş makinesi mırladı, evcil kanaryası sol elinde şakıdı. Bilimin ışıkları bir mum tutamadı işte mucizevi bir kanat vuruşuyla, melek kanatlarıyla gözkamaştırıci bir çcngel kuşu misali, yükselen Meryem'e! Ama kim inanırdı ki buna? Kim anlayabilirdi? Hacılar öpmeyi sürdürdüler Aziz Peder'in arsız çan ğmı SAYFA 14 çak Duçe'nin linç edilmiş, çıplak, çizmeyle ezilmiş kafatası hâlâ konuşuyordu. Tanrı kullarını gütmüştü coup de grace'eiyi giyimli Isviçreliler kargılarını yere eğdiler sürmek için, Ah Pius, bu canavarca insan kalabalığını... Dağa tırmanan trenimiz yeryüzüne varmıştı. Tekerlelderin şikayetçi ninnisiyle yorgun çapaklı gözleriylc ego tekmclerken yatağımı sakin uzanmış, gördü Apollo'nun topuklarını gömdüğünü sabahın kalçaları arasından sıkı toprağa... her biri geriye dönük, harcanmış bir Alp, bir Parthenon, her biri Kiklops'un dağlanmış göz boşluğu. Işte bu yükseklik için bilet yoKtu: Bir zamanlar Hellas'ın tutunduğu, Tannça'nın durduğu vakitler prens, papa, feylesof ve altın dal, saf akıl ve cinayet, tırpanlayan pruvadaydıMinerva'ydı, yani bcynin başarısızlığı. Işte Paris, bizim kara Idasiğimiz, dağılıyor bir Etrüks kasesi üstündeki katil kralJar gibi. BANKERÎN KIZI (Marie de Medici, kocası IV. Henri'nin öldürülmesinden kısa süre sonra. Sonralan oğlu tarafından sürgünc gönderildi ve Rubens'in kiraya verdiği bir evde oturdu.) Bir keresinde Floransa'dan gelen zavallı köy yumurtası duruyordu yatdğında, öylesine iffetli bir kibarlık ki kadın için, ancak kadınlar düşünürdü öylc ol Kral Henry dönmüştü topuldarının üzerinde ve soytarıhkla, "Bakın, demişti, incğim buzagı eti üret
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle