Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Azime Korkmazgil, Hasan Hüseyin'in yaşamına bakıyor Eşsiz bip aşk övkiisü "Türküleri Yakanlar" Azime Korkmazgil'in adanmışlığının doruk eylemi! Yüzyılın ikinci yarısında dilimizin yetiştirdiği en büyük ozanlardan birinin, Azime'nin ikinci kocası Hasan Hüseyin Korkmazgil'in yaşam öyküsü. Yazannın o alçakgönüllü, kadınların o kendilerini gölgeye çekme alışkanlığını ve/veya kararlılığını ileten ifadesiyle "Yaşam Oyküsüne Bir Yaklaşım Denemesi". ERENDİ2 ATASÜ 963 vılında bir yaz gecesi, uyumsuz bir evliliğin ve taşra tutuculuğunun ortasında kalakalmış genç bir kadına iki çocuğunun elinden tutup kara trene atlayacak, Ankara kentine, yüzünü bile görmediği, ancak şiirin bağıyla yüreğini bildiği bir ozana koşacak gücü veren sır nedir? Bu gizemli enerji hangi içsel kaynaktan beslenir? 3 Haziran.1963... Nâzım Hikmet'in ölüm günü. Oğretmen Azime Uşak'taki alçakgönüllü evinde haberi radyodan duyar. O, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ülkülerini Nâzım Hikmet'in ütopyasıyla bağdaştırabilen, bu ülkenin Nâzım a çektirdıklerinin kaderini olanca ağırlığıyla yüreğinde duyanların kuşağındandır. Sıra hangi ozandadır şimdi? Azime ani ve geri dönüşsüz bir karar verir. Nâzım'dan sonra en büyük ozan bildiği Hasan Hüseyin'i korumaya, desteklemeye adayacaktır yaşamımn geri kalanını. Ve O'na koşar... Şiirini bilip yüzünü görmediği adama... Hasan Hüseyin'le paylaşacağı yaşam serüveninde yanından avırmayacağı, ilk evliliğinin yadigarı iki yavrusunun ellerini bırakmadan. Şiir... Gizli duyarlıklanmıza açılan kapının anahtarı... Ardında özbenimize ulaşabilen o ince, o zahmetli patika... Yurüyecek gücü olan için... Kuşkusuz Azime, bir erkeğin önce şiirine aşık olan kadınların ne ilki ne sonuncusudur. Onun serüveninde ayırıcı olan, Azime'nin duyguları eyleme dönüştürebilmekteki yılmaz enerjisidir. Azime'nin 3 Haziran 1963 gecesi yaşadığı içsel deneyim bir "avcfinlanma anı"dır. Zihinsel ve biyofojik süreçlerin, kültürel birikimle duygu ve duyarlıkların, genç bir kadının, genç bir aydının variığında birbirinden ayrı ibi duran tüm gelişimlerin aralannaki ilişkinin sıklaştığı, yoğunlaştığı, aşkınlaştığı ve billurlaştığı DU "an ı, Azime Korkmazgil şöyle betimler: " bir dua, bir tapınma vaktiymişgihi yoğunlaşan zaman..." (s. 20) "Zamantn ve uzamın yanında bir de düsünce boyutunun olduğunu, en iyi o gece aynmsadtm ben " (s. 19) "Aramadım ama, algıladım seni ben Hasan Hüseyin. Olanca benlilimle, bıreyligimle algıladım! Bilinçattımda bir baska ben durmadan sormus aslında: öncesı neydi, nerdeydi, kimdir, böyle birdenbire nerden çtktı, sağanak yağmur gibi?" (s. 17) Hasan Hüseyin'in şiiri Azime'deki devi uyandıran esindir. adanmışlığının doruk eylemi! Yüzyılın ikinci yarısında dilimizin yetiştirdiği en büyük ozanlardan birinin, Azime'nin ikinci kocası Hasan Hüseyin Korkmazgil'in yaşam öyküsü. Yazannın o alçakgönüllü, kadınlann o kendilerini gölgeye çekme alışkanlığını ve/veya îf.ararfılığını ileten ifadesiyle "Yaşam Oyküsüne Bir Yaklaşım Denemesi . "Türküleri Yakanlar" bir solukta okunan dev bir yapıt. Hayli zaman önce kitabı bitirdiğimde, okuduklarımın esiniyle bir yazı kaleme alacağımı adım gibi biliyordum. Niyetimi gerçekleştirmem niye bunca uzun sürdü? Azime Korkmazgil bu kitabı Hasan Hüseyin için yazmıştı. Kendisini geri çekmek onun düeği ve karanydı. (Yapıtta Hasan Hüseyin'in pek çok mektubunun bulunmasına karşın, Azime Hanım'ın ozana yazdığı mektuplardan bir teki bile yer almaz.) Oysa, benim için asıl ilginç ve önemli olan, yapıtın satır aralarındaki yaratıcı kadın ruhuydu, kadın bilincimle ulaşabildiğim! Azime Korkmazgil'in ta kendisi!.. Yazarın niyetine ters bir tanıtım yazısı olur mu? kurgusu var. Azime'nin anımsadıklarıyla duygulanndan, Hasan Hüseyin'in mektup ve şiirlerinden doğmuş, bu dev kolajın gevşek eklemlerini ozanın Jdmi dizeleri oluşturuvor. Azime Korkmazgil metnin içinde işlediği anıya, duyguya denk düşen dizeleri titizlikle mi seçip kaynaştırmış kendi tümceleriyle, yoksa kendi bedeni gibi belki ondan da yakın bildiği bu şiir en uygun anda Azime'nin varlığından taşıp kaleminin ucundan mı akmış, belli değil. İki olasılık birbirinden çok da tarklı değil zaten. Böylece "Türküleri Yakanlar' baştan sona ulu bir şiir gibi 1 "Türküleri Yakanlar" Azime'nin "Türküleri Yakanlar''ın ilginç bir § An'ın ışığında yaşantısının küçüklüğünü, evliliğinin sınırlılığını, özbenindeki büyük yaratıcılığı sezip kavramıştır Azime. Bu sezgi bir sıçrayışta onu, gencecik kadını büyük "ozan"a yaklaştırır. Azime içsel özgürlüğünün s,imşeksi aydınlığında Hasan Hüseyin'i seçer! "Birden... Şimsek gibi bir intge... îmge bile değil, baska bir esinti, çarptı gecti bilincime: Son yıllarda ben Nâzım gibi korkusuz bir ozan daha kesfetmiştim anadilimde'. O sendin Hasan Hüseyin" (s. 15) Azime aşkını üstün bir sanat eseri gibi kendi yaratıcılığından doğurmuştur. SAYFA 8 akar, Hasan Hüseyin'in yaratıcılığına Azime Korkmazgil in o oya gibi işlenmis Türkçesi, insan yaradılışının derinlerine değinen güzelim deyişleri eşlik eder. Çünkü Azime de bir ozandır aslında, "insanı baska bir seye gerek kalmaksızın olgunlastıran yalnızııklan" (s. 20), "Zamant ve uzamı yumusacık kuşandığımız, korkulardan ve hesaplardan uzakta ve baskaca ber türlü etkilerden arındığtmtz, vaktin alttn deSerinde duyumsandığı saat(leri)" (s. 52) yaşayabilen, insan yüreğinin en soylu pınarlarına, insanı evrenle bütünleştiren bağların uyumlu salınımlarına ulaşabilen bilge bir ozan... "Türküleri Yakanlar"\n yüzey katmanı iki ozanın aşkını anlatır. Uzun süre, birbirlerini görmeden mektuplaşır bu iki edebiyat asığı. Sonra o gergin ilk karsılaşma... Hasan Hüseyin bu azimli, coşlculu kadına vurulacaktır! Geçkin bekarlığında yüreği yalnız ve yorgun, hırpalanmış bir toplum savaşçısıdır adam, nice hırpalansa pes etmeyen. Azime gibi bir kadına daha rasdamamıştır. Dost evinde ilk sevişme denemesi... Hasan Hüseyin ozanca sezgisiyle bilir, Azime'den analığından vazgeçmesini isteyemeyeceğini, böyle bir girişimde bulunmaz bile, bağnna basar küçük Barış'la Ufuk'u. Azime karannı vermiştir: Varlığının en alt katmanlarından fışkırıp bilincinin en üst düzeyine ulaşan bu çağrıya uyaçak, seçtiği bu aşkı reddetmeyecektir! Öylesine içten ve dürüsttür ki!.. Tümüyle masumdur ilk evliliğini yıkarken! O nedenle de korkusuz ve güçlüdür! Kimse yoktur yanında iki çocuğundan başka, tutucu taşra kentinde boşanma savaşımı verirken! 'Yasaları, gelenekleri, töreyi, toplumun yargılartnt ve düzenin duvarlarını delip geçebileceksem; tek gerçeğimin bu ask olduğunu bildiğim ıçindir; uyuyan, dalgıda kalan tek hücrem bile yok! Savaşacağım!" (s. 121) Hasan Hüseyin uzaktadır. Evet, bir de onun, Hasan Hüseyin'in mektupları vardır, her gün, bazen günde iki kez gelen, Azime'ye yaşama, sürdürme gücü aşılayan... Azime neler görür, geçirir, nelere dayanır, taş da yanmaz! Tüm yüreği kan olup akar, yeniden ve yakınmasız kan yaratır! Akıl almaz bir iştir giriştiği, dağ devirmektedir tek başına, o küçük, o narin bedeniyle. Taşranın somuuuğunu katılığından, sağlamlığını sorgulanamazlığından alan yaşam biçiminin temelini savurmaktadır çünkü, direngen içtenliğiyle! Üstelik, terkettiği içkısi, kumarı olmayan örnek bir kocadır, kederinden kahrolan bir erkektir! Azime'nin yüreği parçalanır çocuklarının babası için, ama yolundan dönmez. Çünkü bilir ki çocuklarının babasıyla arasındaki uyumsuzluk kimsenin suçu değildir, kökenini gövdeden ve kişilikten alan çözülemez belki katlanılabilir bir çelişkidir! Katlanmayı reddeder, çünkü bilir bastırümış, yadsmmış duyguların en içli yaşantılara pis bir sıvı gibi yalan bulaştırdığını ve en büyük ahlaksızlığın içtenliksizlik olduğunu sezer ve biür! Kimbilir, belki de, insanlığın inatla unutmak istediği bu sezginin, o biraz da, hem hırçın, hem gönlübol Toros doğasının kucağında büyümüş bir Yörük kızı olduğundan farkmdauır: "...Iklimin ipeksi yumuşaklıp örterken üstümüzü tanımsız içtenlikte bir gülümseme, yanstr da yansır köylü yüzlerimizde; bakar kalınz durmadan değısen dünyamtza!" (s. 37) Ulu doruklar, coşkun çağlayanlar, binbir renkte dağ çiçekleridir onun ilk evreni. Karacaoğlan'dan beri sürüp gelmiş bir duyarhk damarlarıyla onun şiirsel Türkçesini besleyen de bu ilk evidir, belki de, Azime'nin: "Ver elini sevdaltm belde, ver eltnı Ağlasun! Ordan baktnca dünyaya çapl çağtl bir yesil görürsün, çapl çağtl bir mavi... Alttn rengidir bulutlar; beyaz ve ağır, cıva gibi bir su, çakıllan ağartarak akar yambaşında Üstünde söSüt, doğanın el değmemis edastna kapdmıs, ipu'k iplik süzer günesi." (s. 11) Ne doyumsuz bir doğa şiiri... lşte, "Türküleri Yakanlar" doğaya ve Hasan Hüseyin'e aşık yörük kızı Azime'nin yüreğıne aşk ateşinin düştüğü o esin gecesinden iki çocuğuyla birlıkte, Hasan Hüseyin'in yaşamını paylaşmaya başlaması arasındaki süreyi hikâye eder gibi görünürken, gerçekten de hem içerikseJ hem kurgusal bir "yaklaşım" "dener" ve Hasan Hüseyin'e yazılmış mektuplar aracıhğıyla ozanın çileli geçmişini açar önümüze, böylece aşk nikâyesinin altındaki ikinci katmana, Hasan Hüseyin'in yaşam oyküsüne ulaşınz. Yavaş yavaş gireriz ozanın hayatına, bu hayatın onu seven kadının dikkatine, bilincine akışı gibi. Ozanın bekar odasında Azime'nin aşık gözlerinin yakaladığı ayrıntılar, incelediği fotoğraflar, okuduğu eskiye ait belgeler... Hasan Hüseyin in Azime'den önceki yaşantısı... Sıvas'ın haşin ve kıraç köylüklerinde yoksunluklar içinde bir çocukluk; aç çocuğun bilgiye susuz denası, okuma, öğrenme tutkusu; öğretmenlik; insanların eşitliğine ve kardeşliğine gönül vermiş, sömürüye karşı durmaya kararlı dal gibi yiğit; hapislik ve işkence, bir gecede ağaran saçlar; bağımsızlık tutkusu, özgürlük aşkı Kara Kıtanın savaşçıİarından Lumumba'mn sevgisinde simgeleşen bir ozan, Hasan Hüseyin Korkmazgil! îşsizlik.... Ekmeğini taştan çıkarma... Türkiye Işçi Partisi'nin destekçisi, çalışanı... Bir sosyalist... Türkiye'ae sakıncalı kişi... Mizahla uçlanan bir sanatsal yaratıcılık... Gürül gürül bir şiir... Yanardağ gibi, sel gibi, deprem gibi bir adam!.. Acıyan ve acıtan... en çok da kendi canını, bıçaksı duyarlığı, lurılgan onuruyla ve bana kalırsa erkek bencilliğiyle!.. Haşin ve savaşkan. Kimi kez dostlarıyla arasını açan anlaşmazlıklarda almgandır Hasan Hüseyin, öfkesi burnundadır; oysa Azime'nin yaklaşımı CUMHURİYET KİTAP SAYI 369 Azime Korkmazgil Dir eskl zaman bllgesl glbl, Inanılmaz bir vefa duygusuyla yaratıcıîıgını sevdlgl adama adıyor.