Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nermi Uygur'un Felsefe Dünyasından Kesitler Dilkuttur baglamında Nermi Uvgup'un felsefi sövlemi Betül Çotuksöken'in Nermi Uygur'un felsefesinden bazı kesitleri ele alan çalışması, kendisinin de belirtmiş olduğu gibi, bir bakıma "Felsefi Söylem Nedir"de ortaya konan felsefe anlayışının somut bir şekilde gösterilmesi, uygulanması olarak da anlaşjlabilir. MUSTAFA GUNAY' I pıta serpiştirilmiş gibidir. Konusal dağıIırrun hemen her yapıtta kendini göstermiş olmasına karşın, arkaplanda tümüyle insan varoluşunu kavrama çabası vardır gibi görünmektedir." (s. 1516) Çotuksöken'e göre, Nermi Uygur'un felsefi yapıtlannda asıl söz konusu edilen insanivaroluş; bu varoluştan ve insan gerçeğinden kaynaklanan yapılardır; kültür, dil, eğitim, sanat, edebiyat, teknik, bilgi, bilim, tarih bütün bunlar insandan dolayı varolan yapılar olarak ortaya çıkar. Bütün bunların insan gerçeğinin var kddığı varolanlar alanı olarak görülmesi gerekir. (s. 17) Çotuksöken'e göre, her filozofun hem felsefeye girdiği, felsefe yapmaya başladığı bir varolan alanı, nem de felsefi söylemini kurarken büyük ölçüde beslendiği kaynaklar söz konusudur. Bu bakımdan, Nermi Uygur'un da felsefeye dilkültür bağlamında giren bir filozof olduğunu görürüz. (s.18) Çünkü, "bilim olsun, felsefe olsun dille somutlaşır", aynı şey sanat için de geçerlidir. Bu nedenle, insanın somut bütünlüğünün kavranılması da, ancak dilde kendini vareden vapdar aracılığıyla olanaklıdır. Çotuksöken'in deyimiyle: "Dil ürünlerini, dilde varlık bulan kültürü incelemek ve bu alana sorularla yaklaşmak, düşünen insandan beklenen ilk ödevdir. Bunları ancak "sorucu" niteliği olan kişi başarabilecektir." (s. 19) Çotuksöken'e göre, Nermi Uygur'da önem taşıyan sorular; bilim, bilgi, sanat, felsefe, tarih, kültür, dil, eğitim, toplum, teknik aracılığıyla insana ilişkin sorulardır. Onun tüm yapıtlannda belirlenen bu kavramların insan açısından neliğfaraştırılmaktadır. (s. 21) Çotuksöken, Nermi Uygur'un beslendiği temel kaynağın, dilde varolan kültür ve kültürün bütün kesitleri olduğunu ve insan doğasının da kültür olarak görüldüğünü belirtir. Bu bakımdan, insanı ancak dilkültür bağlantısı aracılığıyla anlamak, kavramak mümkündür. Kultürün bu denli boyvermesi, belki de olanakiarıyla, hatta yapıp ettikleriyle hiçbir zaman yetinmeyen bir insan doğasını gerektirmektedir." (s. 21) Çotuksöken'e göre, her şeyi hesaba katma, Nermi Uygur'un yapıtlarının ortak bileşeni olarak belirir; yani olabildiğince geniş kuşatımlı olma onun temel hareket noktası ve ilkesidir. "Her seyi ama her şeyi "içidışıyla" incelemek, ortaya koymak temel çıkış noktasıdır Nermi Uygur'un. Günluk yaşama ağlannı atma, "fenomenolojik" tavır, kısaca "somut felsefe" burada kendini açıkça göstermektedir." (s. 22) III Çotuksöken'e göre, Nermi Uygur hemen her yapıtında felsefe anlayışına ilişkin ipuçlarını vermekte ve bunu bizzat ijbaşınaa gerçekleştirmektedir. (s. 37) Çotuksöken, Nermi Uygur için, felsefenin kendisinin, felsefenin en önemli konularından biri olduğunu belirtir: "Hemen her şeyi, daha doğrusu her şeye ilişkin kavramı açıklamayı amaçlayan felsefe, hiç kuşkusuz "felsefe kavramı"nı da açıklamayı üstlenecektir, felsefece inceleme söz konusu olduğunda. Belli bir konusu olmayan ama varolan her şeyi, varolanı konulaştıran, bir konu haîine getiren felsefe, ancak kavrama ağırlık vermekle bunu başarabilir. Felsere başka varolanları, bu arada kendini de bir kavram olarak inceler. (s. 29) Çotuksöken bu nedenle, Nermi Uygur'un felsefe anlayışının, felsefenin bir kavram çalışması olduğu yönünde yoğunlaştığını vurgular: "Felsefe varolanı felsefeleştirmektir ve onun en temel tutamak noktası da kavramlardır; kavramlar sorularda, soruların işlenişinde (temellendirme) ve geçmişteki açıklamalarla bağ kurmada (relsefefelsefe tarihi) birincü derecede önem taşırlar." (s. 36) Çotuksöken, Nermi Uygur'un felsefesıni yalnızca bilimlerle beslemediğini, bundan başka özellikle edebiyat aracılığıyla söylemini zenginlestirdiğini belirtir. Ayrıca yaşamın kendisinin de onun felsefesini besleyen en yerimli kaynaklann arasında yer alması söz konusudur. (s. 37) Çotuksöken'e göre, felsefesine konu olarak felsefeyi de alan Nermi Uygur, bilimmantık keskinliğinden yoksun felsefeyi güdük bir yapı olarak, edebiyattan ve sanattan uzak olan felsefefeyi de cansız bir yapı olarak değerlendirir. (s. 38) Bu balcımdan, felsefe bir kavram çalışması olmakla birlikte, her türlü bilgisel ve yaşamsal etkinlikten yararlanmakta, onıardan beslenmekte ve kendini kuram ve eylem alanı olarak göstermektedir. "Böyle bir felsefenin bizzat yapıcısı durumunda olan filozof da tek bir anakavrama saplanıp kalmayacak, bir "okul" adamı olmayacaktır." (s. 40) Çotuksöken, Nermi Uygur'un felsefeyi, büyük ölçüde kavramlarla iş gören bir alan olarak gördüğünü belirtir. Kavram, düşünme ve dil alanında bulunduğu içindır ki, Çotuksöken'e göre Nermi Uygur'un söyleminde, varolanın kendinde varoluşundan çok, "düşünme" ve "dilce" varoluşu büyük önem kazanmaktadır. "Dışdünyada varolanın varlığı düşünme ve dile yansımış varoluştur." Çotuksöken, Nermi Uygur'un söyleminde düşünme ve dili de birbi H emen her eserinde felsefenin neliğine, özgüllüğüne büyük bir önem veren, insanı ve dünyayı felsefe ile anlamak için, öncelikle felsefenin anlaşılması gerektiğini savunan Betül Çotuksöken'in, aynı zamanda Türk difinde, Türkçe'de ortaya konan felsefeye, felsefi söylemlere de ilgi duyduğunu ve bunu dife getirdiğini biliyoruz. Bu, kendi kültürüne ve bu kültür içindeki üretilen felsefi söyleme karşı hem bir sorumluluğun hem de bir saygının ifadesidir. Bunun en son örneklerinden birini ise onun Nermi Uygur'un Felsefe Dünyasından Kesitler adlı kitabında görüyoruz. Çotuksöken in eseri üzerinde durmadan önce, kendisinin felsefe dünyasına ilişkin bazı saptamalarını anımsamanın yerinde olacağını düşünüyorum. Şöyle diyor Çotuksöken: "Gerçekten de felsefecilerimizin büyük bir bölümü (hem sorunlar açısından hem de sorunlara verilen yanıtlar açısından) özellikle Cumhuriyet döneminde beliren hiç kuşkusuz daha öncesi de bulunan felsefi tutumlan hemen hiç hesaba katmadan söylem lerini oluşturmaktadırlar. Hatta birçok sorunun çözümüyle ilgili olarak sergiledikleri tutumlan evrensel felsefe dünyasından aldıkları esinlerin, etkilenmelerin ışığında sadece kendilerine mal etmekte, daha acık bir deyişle, söylemlerini büyük ölçüde kendileriyle başlatmaktadırlar."(Varlık kitap eki, sayı 39, 1995) Çotuksöken'in bakış açısı ve ortaya koyduğu ürünler ise, hem genel olarak düşünce tarihini hem de Türkçe'de dile getirilen felsefeleri göz önünde bulundurduğunun bir göstergesidir. II Çotuksöken, Nermi Uygur'un felsefesini özellikle "felsefe", MÜ", "kültür" kavramları açısından inceliyor, onun konularına bakışını ve bu bakışı dile getirme biçimlerini değerlendiriyor. Çotuksöken, Nermi Uygur'un eserlerinde görünüşte konusal Dİr dağınıklık, çok yönlülük olmakla birlikte, bunların ardında ortak bir kavram ve gerçeklik bulunduğuna da dikkati çekerek şunlan söyler: "Nermi Uygur'un hemen hiçbir yapıtı tam da belli bir konuya özgülenmiş değildir. Konular bütün dolayımlarıyla, iç içe girmiş bir biçimde ele alınmışlardır. Yer yer temelde, onun tüm yapıtı göz önünde bulundurulduğunda kavranabilen konu bütünlüğü, görünüşte parçalı olarak hemen her ya rinden ayırmadığını, onları hep bir bütünlük içinde gördüğünü söyler. IV Çotuksöken'e göre, felsefenin en önemli konularından biri olarak beliren felsefenin neliğini konulan, sınırları, konulan ele alışı ve sunuşu (dile getirişi) yönünden belirleme çabalannın yanında, Nermi Uygur'da dilin felsefece ele alınışı büyük Dİr yer tutmaktadır. Hatta öyle.ki, Çotuksöken'e göre, Nermi Uygur'un tüm felsefi söyleminin bir bakıma, kimi zaman daha gevşek kimi zaman da daha sıkı yapılı olmak üzere, "dil" üzerine oluşturulmuş, dille ilgili bir söylem olduğu bile ileri sürülebüir. (s.52) Konuya ilişkin tarihsel bir betimleme içinde, Çotuksöken dil kavramının ve dile ilişkin soruların özellikle çağımızda yoğunluk kazandığını da vurguluyor: "Nasıl ki varlık, varolan antikçağ filozofu için anlaşılması, bilinmesi son derece gerekli olan bir alan ise ve yine Yeniçağ filozofu için düşünme, anlaşılması gereken bir alan olarak vazgeçilmez bir yapı ise, günümüzde de dil, diğer türden varolanlarla kurduğu ilişkiler ve içerdiği sorunlar bakımından anlaşılmayı bekleyen, büyük önem taşıyan bir alandır." (s.53) Çotuksöken kimi filozofların felsefeye varlıktan (varolandan) kimisinin düşünmeden, kimisinin de dilden girdikferini belirtir. Ona göre, Nermi Uygur da felsefeye dilden ve büyük ölçüde dilde yer alan kültürden girmektedir. Kültür gerçekten de büyük ölçüde dilde yer aldığı için, nerdeyse ayrılmaz bir bütün oluşturur. Nermi Uygur için, dil ile düşünce de birbirinden ayrılmaz. Bu nedenle Çotuksöken'e göre, onun dile ilişkin yaklaşımında ayırd edilmesi gereken iki yön söz konusudur: "bir yandan dil bir varlık koşulu olarak düşünmeden aynlamaz: Öte yandan da işlev olarak dil, diğer insan başarılannın hem anlatım biçimidir hem de tam bir insan başarısı olimaktadır özellikle theoriapraxis, kurameylem baglamında." (s. 53) Çotuksöken'e göre, Nermi Uygur'un dildünya (evren) ilişkisini nasıl kurduğu sorusu, bir bakıma onun nasıl bir dünya/evren tasarımına sahip olduğunun açıklığa kavuşturulmasını gerektirir. Çünkü onun birçok yapıtında, dünyanın/evrenin kendi başına varoluşuna ilişkin bir önvarsayım bulunmaktadır. Çotuksöken, Nermi Uygur'da insanın bir dil varlığı olmasına ilişkin olarak da şu saptamalarda bulunuyor: "Düşünme/dil varlığı olarak insanın en belirgin niteliği onun "çeviren" bir varlık olmasında somutlaşır, insan çeviren bir varkktır; bunu sağlayan dildir: "dil dediğimiz şeyin kenuisi bir bakıma çeviridir." Konuşan bir varlık olarak insan bir gerçeklik üzerine "konuşur"; dile getirilenlerin çoğu sözötesi bir şeydurumunu adlandınr; bu, varolanı, özellikle dışdünyada varolanı dil düzlemine indirgemek demek değildir. Onlar kendi başına vardır, fakat düşünme/dil alanma geçirildiklerinde, üzerinde düşünüldüklerinde ve dile getirildiklerinde ancak bir belirginlik kazanırlar." Çotuksöken'e göre, "dilin varlığı varolanı bize verip vermediğine ilişkin tartışmada Nermi Uygur, oilin varlığı bize verdiği yönünde tavır takınır ve bu durum onun söyleminde önemli bir yer tutar." (s. 5758) Çotuksöken'e göre, dil baglamında hatta dilin bağlayıcılığında yer alan Nermi Uygur'un felsefesinde, düşünmenin ve düsdünyanın, eylem dunyasının ya da başka deyişle evrenin sınırları örtüsmektedir. "Sınırları belirleyici olan ise üişdünya ya da düşünme değil, bir bakıma düşünmeden ayrılmayan dil" olmaktadır. Çotuksöken, Nermi Uygur'un varlıkbiliminin (ontolojinin) dılK İ T A P SAYI 369 Nermi uygurun felsefesinde, düşunmenln ve düsdünyanın, eylem dunyasının va da başka deylsie evrenin sınırian örtüsmektedir. SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T