Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekilei' Vahşi Batı Sibirya ve Kuslar / W. Brucc Lıncoln / Çeviren: Mcbtnet Harmanct / Sabah Kitapları / 368 s Urallar'dan Bering Denizi kıyılanna kadar beş bin mil uzanan ve beş milyon mil kare toprağı içercn Sibirya'nın fethi, Ruslar'ın ınodern dünyanın en büyük kara devletini kurmalanna imkan sağlamıştır. Sibirya o kadar büyük ki, Birleşik Devletler'in tamamı ortasına yerleştirilse, yaklaşık iki milyon mil kare arazi artabilirdi. Boyut olarak büyüklüğü kadar, kaynak bakımından da zengin olan Sibirya, Ruslar'a dünyanın altın ve gümüşünün altıda birini, platininin beşte birini ve demirinin üçte birini vemiştir. Dünya ağaçlarının dörtte biri Sibirya'dadır. Kömür, petrol ve doğal gazı rezervlerini hesaplamak hâlâ çok güçtür. Urallar'la Pasifik'in ortasında bulunan ve bir mil derinliğinde olup Belçika'dan daha büyük olan Baykal Gölü'nde dünyanın içme suyunun beşte biri bulunmaktadır. Sibirya'nın gemilerin seyredebildiği nehirlerinin boyu, dünyanın çevresini saracak kadardır. Çok çeşitli ve tekdüze, kötü ve romantik, zengin ve yoksul olan Sibirya bugün de doğanın ve tarihin sayısız çelişkilerini ve karşıtlıklarını bir araya getiren bir kıtadır. Son dörtyüzyılda Doğu ile Batı arasındaki yeni dengede Sibirya'nın geniş doğal zenginliğine sahip olma, Rusya'nın dünyada işgal ettiği yeri belirleme açısından çok önemli bir unsur olmuştur. Bu kitap, bu çok önemli fetih ve entcgrasyon sürecini araştırıyor. Ve hikâye Rusya'nın Rusya olmadığı, Sibirya'nın henüz Sibirya oîmadığı ve Moğol ordularının, Doğu'nun Bat'ya karşı son zaferini kazanmak üzere Avrupa'nın doğu kapılarında bulunduğu günlerde başlıyor... Payitaht tstanbul'un Tarihçesi/ Sarkis Sarraf Hovhannesyan/ Çeviren Elmon Hançer/ Tarih Vakfı Yurt Yaymları/ 78 s. "Bebek Bahçesi'ni geçtikten sonra, pek çok servi ağacının bulunduğu, sahildeki Türk mezarlığına ulaşırız. Burada oturan kadınlar vc Hisar'da sakin Türkler'in yaşlanmış çırpıcı beslcmeleri denizde çamaşır yıkarlar"... Ermeni tarihçi ve eğitimci Sarkis Sarraf Hovhannesyan (17401805) Istanbul'u anlatırken, günümüzde aklımızdan bile geçiremeyeccğimiz böyle manzaraları da gözler önüne seriyor. Hovhannesyan, en çok Istanbul'un topografik tarihine ilişkin eserler ile tanınıyor. Hayatı hakkında pek bilgimiz yok. Yazması Ermeni Patrikhanesi'nde olan Payitaht îstanbul'un Tarihçesi Türkçe'de ilk kez yayımlanıyor. Hovhannesyan, "okuyanların ve duyanların eğlenebilmeleri için" yazdığı bu kitapta Istanbul'u anlatmaya Narlıkapı'dan başlıyor ve tstanbul'un bütün kapıları ile çevrelerini betimliyor. Daha sonra Eyüp ve Kâğıthane'ye uzanıyor. Ege'de Eşkıyalar/ Sabri Yetkin/ Tarih Vakfı Yurt Yayınları/ 2İ2 s. fotografve bclge. Ödemiş kavakları/ Tellidir yaprakları/ Bana da derler Çakıcı/ Yar fidan boylum/ Yakarım konakları.. Çoğumuzun bildiği bu Ege türküsünün altında sosyal tarihimizin çok konuşulan ama az araştırılmış bir bölümü yatıyor. Çakıcı denen ve konakları yakan ünlü Çakırcalı Mehmet Efe yüzyıl başının üsmanlı'ya kök söktüren Ege cşkıyalarının en önemlisiydi. Ege'de Eşkıyalar kitabının yazarı Dr. Sabri Yetkin'e göre ise, tüm dünya sosyal tarihinde görülen, varlıklıdan alıp yokSAYFA 18 sula dagıtan ve dogai olarak oniaıdan yardım goren "sosyal haydut" tipinin Türkiye tarihindeki en önemli örneğidir. Çakırcah'nın çetesi gibi onlarca eşkıya çetesi 19. yüzyılın ortasından itibaren Ege dağlarında kol gezdiler. Merkczi otoritesi çok zayıflamış olan Osmanb tmparatorluğu bu eşkıyayla başa çıkamıyordu. Aydın'a vali dayanmıyor, her vali başkente rapor üzerine rapor yazıyor, Osmanlı paşaları kimi zaman bizzat eşkıya takibine çıkıyor, ama yağmanın, adam kaçırıp fidye istemenin, adam kesmenin önünü alamıyorlardı. Batı basını da bu eşkıyalarla ilgilenmiş, hatta Çakırcalı'ya "Le Roi des Montagnes" adı takılmıştı. Dr. Sabri Yetkin'in Başbakanlık Osmanlı Arşivleri ve dönemin birçok yayınını tarayarak gerçekleştirdiği doktora tezi 1995 Afet înan ödülünü aldı ve Tarih Vakfı Yurt Yayınları tarafından yayımlandı. Kitapta eşkıya türkülerinden örnekler de var. AnılarSergüzeşti Hayatım'ın Cildi Evveli/ Gazi Ahmed Muhtar Paşa/ Tarih Vakfı Yurt Yayınlan/164 s. fotoğraflar, haritalar. Gazi Ahmet Muhtar Paşa (18391919), Tanzimat döneminde yetişmiş Osmanlı komutanlarının en ünlülerindendir ve anılannı kaleme almış ender askerlerdendir. "Sergüzeşti Hayatım" başlığını taşıyan bu anıların birinci cildi ilk kez yayımlanıyor. 18391876 arası... Ahmet Muhtar Paşa önce çok sevimli birkaç çocukluk ve îstanbul'daki Mektebi Harbiye anılarıyla işe başlıyor. Okuldan mezuniyetinde "seferber ordu refakatinde bulunmak hevesine" düşüyor ve solıığu Hersek hududunda buluyor. Bundan sonra hayatı Osmanlı Imparatorluğu'nun dört bir yanında geçecektir. Cebeli Bereket ve Kozan cihetine Fırkai Islahiye refakati, Karadağ hududunda arazi mübadelesi, komiserliği, Yemen, Nafia Nazırlığı, Girit Vali ve Kumandanlığı, lkinci Ordu Müşavirliği, Erzurum Valiliği, Dördüncü Ordu Müşjrliği, 1 lassa Orduyı Hümayunu Reisi Erkanlığı ilavesiyle Hersek ve Bosna Umum Kumandanlığı ve araya sıkışmış bir şehzade hocalığı. Dönemin askeri ve siyasi gelişmeleri Muhtar Paşa'nın yani birinci derecedeki bir tanığın, zengin ayrıntılara dikkat çeken gözüyle aktarılıyor. Benim Lokantalarım Göz ve Damak Anıları Yetmiş Yedi Adr es/Artun Ünsal/ Yapı Kredi Yaymları/ 184 s. Bilimsel çalışmalarının yanı sıra Hürriyet ve daha sonra Posta gazetelerinde lokanta eleştirileri, çeşitli dergilerde yayımlanan, Osmanlı mutfağı üzerine incelemeleri ve TRTl'de yayınlanan, danışmanlığını ve sunuculuğunu sürdürdüğü "Damak Tadj" adlı programdan tanıdığımız Ünsal'ın bu kitabında, geleneksel Boğaz ve Beyoğlu meyhanelerinden, tencere yemekleriyle ünlü esnaf lokantalarına, köfteciden kebapçıya dek aralarında ttalyan, Fransız, Çin ve Japon mutfakları da bulunan yemeiçme mekânlan üzerine gidip görüp yaşayarak yazdığı eleştiriler yer alıyor. Kitapta bu mekânlann adres ve telefonları da var. Bu yönüyle, yemekscver yeni konukların kılavuzu Benim Lokantalarım... 199O'lı yıllarda bir tstanbullu hangi lokantalara gidiyor, hangi yemekleri tadıyordu? Bu Iokantalarda hangi malzemeler kullanılırdı; sofra düzeni, sunulan hizmet ve lezzetler nasıldı? Bu açıdan bakıldığında bir dönemin belgesi sayılabilir, yemeksever eskilerin deyişiyle "şikcmperverÜnsal'ın göz ve damak anılan"nı içeren "Benim Lokantalarım". Seyir Sözcükleri/ Ferit Edgii/ Yapı Kredi Yaymları/ 108 s Seyir Sözcükleri, Ferit Edgü'nün özel bazı kitap ve dergilerde resim ve fotoğraflara cjlik etmek üzere kaleme aldığı ^tir sözcükkn} \edi mctin denemesinden oluşu\or. Dil'in ve görsel imgenin birlıktcliğini bozmak ve sözcüklerin n.. kendi gücünü sınamak üzere bu kez onlan çıplak halde, yazıldıkları görselden kopararak kitap yapmaya karar veren yazar, bu konuda şunları söylüyor: "Dilsel imge ile görsel imgenin ayrı dilleri vardır. Birbirlerine çevrilmesi olanaksız bu iki dil olsa olsa, bazı durumlarda birbirlerine eşlik ederler. Ama önünde sonunda, her ikisi de, kendi özgür yaşamını ya da ölümünü tek başına yaşar." Ferit Edgü'nün dili, ister deneme ister öyfcü olsun, hep aynı yoğunlukta imgesel ve şiirseldir. Seyir Sözcükleri, ustalığının, olgunluğunun farkında bir yazarın hoş de(ne)meleri... Ferit Edgü ' Göstergeler tmparatorluğu/ Roland Barthes/ Çeviren: Tahsin Yücel/ Yapı Kredi Yayınları/ 124 s. Yapısal çözümleme ve göstergebilim alanlannda Avrupa'nın en önemli kuramcılarından biri olan Roland Barthes, C.N.R.S.'de (Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi) çalışmış, Ecole Pratique des Hautes fitudes'de, College de France'da göstergebilim dersleri vermiştir. Roland Barthes, bu kitabında bir göstergeler dizgesi olarak, bir metin olarak Japonya'yı yorumluyor. Japonya'ya, bu büyük dizgeye ilişkin kültürel görüngüler (yazı, kent, besin, ölüm, din, cinsellik...) Barthes'ın yapısalcı çözümleme yönteminin nesneleri olarak çıkıyor karşımıza. Göstergebilimin bu çok önemli yapıtı, Türkçe'ye Tahsin Yücel tarafından kazandınlmış. Bir Adam Bir Cinayet/]akob Arjouni/ Çeviren: Dilek Zaptçıoğlu/ Can Yayınları/ 159 s. Jakob Arjouni'nin Can Yayınları polisiye dizisinde çıkan tyi ki ' BİRAIJAM Doğdun Türk ve Daha Çok BiHİKCİNAMTr ra'dan sonra, dedektif Kemal Kayankaya'nın başkahramanı olduğu, üçüncü kitabı Bir Adam, Bir Cinayet. Arjouni, adı Türke çıkmış bir Alman yazar. Romanının kahramanı Kemal Kayankaya, üçüncü kuşaktan bir Türk. Kayankaya, cinayetler arasında gczinirken, Alman toplumundaki yozlaşmaya, ırkçı eğilimlere ironik bir gözle yaklaşıyor; toplumun alt kademelerinde, kaba gücün egcmen olduğıı bir dünyada dolaşıyor. Kaçırılan Taylandlı bir kadın, onu arayan Alman sevgilisi ve bu işle görevlendirilen, kadının izini sürerken de umulmadık işlere bulaşan, kokuşmuş polislerden yabancı düşmanı memurlara, politikacılardan yeraltı dünyası insanlarına kadar herkesle karşılaşan dedektif Kayankaya. Arjouni, Kemal Kayankaya tiplemesiyle gerçekçi polisiye roman yazarlarının çizgisini aşıyor, unutulmayacak bir edebiyat kişiliği yaratıyor. Bir Kadın Düşmanından Oykücükler/ Patricia Highsmith/ Çeviren: Nıhal Yeğinobalı/ Can Yayınlart/ 104 s. 'Bir genç adam bir babadan kızını Palrklulltgtısmllh istemişti, ömrünü onunla el ele WK K.M)IN I)T:>MA.\I.MU\N geçirmek istediğini söyleyerek. CrMXfif» Baba, genç adama kızının sol elini gönderdi, bir kutu içinde.' Polisiye kitaplarıyla tanıdığımız Amerikalı romancı Patricia Highsmith'in, bu kitaptaki şaşırtıcı öykülerinden biri böyle başlıyor. Hepsi olağandışı, hepsi ironik, tuhaf öyküler, oykücükler. Kahramanların hepsi sıradışı kadınlar, erkekler... Seks ögesi güzcl Mildred'ın lüks yaşantısı ile ibret verici sonu... Seks yaşantısını eksiksiz anımsayan ve tüm anımsadıklarım kâğıda döken dişi romancı... Bir oyunken gerçeğe dönüşen ölüm dansının iki dansçısı... Bütün bunlar, akıldan çıkmayan portreler. Patricia Highsmith, roman ve öykülerinde, kahramanlarının suçtan nasıl etkilendiklerinj işliyor. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 342