18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

/ N T I N M CENNETİN DİBİ/Gündüz Vassaf MODERN ZAMANIARDA E&LENCELİK HAYAT M*tiııl*r Totalitarizmi gündelik hayatında yeniden üreten bireyin açmazlarını Cehenneme Övgu'de tokat atarcasına sarsıcı bir biçimde anlatan Gündüz Vassaf bu kez modern zamanlarda, aslını yitirerek sahteleşen hayat tarzlarının içyüzünu sergiliyor... Cinsellik, ölüm, futbol, din, siyaset, reklam, turizm vb. temalara bakarak, ruhu kendisini terk ettiği için çırpınan gövdesini "özelleştirerek kurtarmaktan" başka bir çözüm üretemeyen modern zaman insanının "iktisadi akla" olan tutsaklığını anlatıyor. Modern zaman insanının doymak bilmeyen tatminsizliğini gidermek için hayatın içeriğini boşaltarak her şeyi satın alacak basit bir "eğlencelik" düzeyine indirgemesinin, imajın hakikatin yerine geçmesinin, sahiciliğin anlamını yitirmesinin fotoğraflarını çekiyor Vassaf. Düşle gerçeğin birbirine karıştığı, "büyük yalanlar"ın inandırıcı olmaya başladığı, puslu bir havada çekilen fotoğraflar bunlar. Ama aynı zamanda okura kendi fotoğrafını çekme, kendi düşünü kurma, kendi sahteliğini fark etme imkânını veren metinler... Bir hayalperestin hayal kırıcı notları... Yine çarpıcı, yine ayrıksı... Ç»vir«nl«rs A. Ç«kır«ftlt»I. lra0«Un GENÇLER İÇİN HAYAT BİLGİSİ EL KİTABI/Raoul Vaneigem CUNDELİK HAYATTA DEVRİM Giderek sıradanlaşan gündelik hayatımızdaki sefaleti hangi yanılsama gizleyebilir? Topluluk halinde yaşadığımızı sanırken yalnızlığımızı ve tecrit oluşumuzu keşfettiğimizde ölü birer nesneden farkımız kalmadığını da görmüyor muyuz? Birbirimize dokunuyoruz sadece; kimse kimseyle karşılaşmıyor, yüz yüze gelmiyor. Âşık olarak birtikte olduğumuzu sanıyoruz, oysa çoğu zaman sıradanlığın içinde iflas edip gidiyor aşkımız. Nesneleştikçe toplumsallaşıyoaız. Sürekli bir aşağılanma ve saldırganlık birikiminden başka ne ki hayatlarımız? Hangi toplumsal düzende yaşarsak yaşayalım kaçamayacağımız bu gündelik hayat sıkmtısının köklerini deşen Gençler İçin Hayat Bilgisi El Kitabı, çürüyen gündelik hayatlarımızda devrimin imkânlarını sunuyor bizlere... "Hayatta kalmak için çalış, tüketmek için hayatta kall" Bu cehennemi döngüde yaratma tutkusuna, hazza yer yoktur. Her üretkenlik çağrısı, köleliğe bir çağrıdır. Niceliksel olan, iktisadi olan, kamusal ve özel yaşamı tahakkümü altına almıştır. Maddimanevi her şeyi tüketme yeteneğimiz, hiyerarşinin basamaklarını çıkış hızımızı gösterir. Bizlere, yani toplumsal atomizasyonun kullanılır hale getirdiği küçük "yurttaşlar"a topiumsal roller öğretilir. Tam olarak benimsenen her rol gösteri hiyerarşisinde yükselmeyi sağlar. Yaşam hazzındaki niteliğin yerini hıza dayalı nicelik almıştır. Rasyonel aklın zaferiyle birlikte "öbür dünyada kurtuluş" inancı, yerini "daha mutlu yarınlar" umuduna bırakmıştır. Kutsal dava, bilim, ilerleme adına ıstırap, şehitler ve kayıp kuşaklar... Her iki durumda da es geçilen şey, içinde bulunduğumuz andır, şimdiki zamandır, gündelik hayatımızdır. Hayat yaratıcılık (kendini gerçekleştirme), aşk (iletişim) ve oyundur (katılım). Bu üç projenin birbirinden ayrıldığı yerde iktidar yeşerir; baskısı artar. Gündelik hayata açıkça değinmeden, aşktaki yıkıcılığı ve zorunlulukların reddindeki olumluluğu anlamadan devrimden söz edilemez. Bir insanın yirmi dört saatinde tüm felsefeden daha fazla gerçek vardır! İnsan, günün her saatinde yaratıcılığını yaşayabilir. Kendiliğindenlik, yaratıcılığın varoluş tarzıdır, dünyayı değiştirme isteminin, şiirin önkoşuludur. Tek otorite, insanın kendi dolaysız deneyiminin bilincidir. Gündelik hayatta herkesin binlerce kez sergilediği yaratıcılık yanında sanat eserleri nedir ki? Devrimci bir perspektif ışığında hayatı zenginleştirmek; vermenin zevkini yeniden keşfetmek, burjuva sınıfının ürünü olan mübadeleye karşı proletaryanın soylulardan miras aldığı armağanı öne çıkarmak, öznellikten ve benlikten yola çıkarak her şeyi yeniden inşa etmek, kölesiz efendi olmak, aşktaki hazzı toplumsal hayatta yeniden yaratmak anlamına gelir.... Gerçek katılıma dayalı yeni bir toplum, liderieıi, hiyerarşiyi ve kendini kurban etmenin reddine; hakiki bir kendini gerçekleştirme özgürlüğüne ve saydam toplumsal ilişkilere dayanacaktır. "Can sıkıntısından başka kaybedecek bir şeyimiz yok, oysa kazanacağımız haz dolu bir dünya var!" diyenlerin El Kitabı... Ç«vlr*Nt Ifin OUrbüı İMKÂNSIZIN POLİTİKASI/JeanMichel Besnier İSYANLA BAĞLANMA ARASINDA ENTELEKTÜEL Otuzlu yıllar entelektüelinin zihnindeki sorunlar günümüz sorunlarımn benzeridir: Komünizm umutlarının çöküşü; faşizmin doğuşu; felsefeye, kaynaklara dönüş; cemaatler, camialar; politik kimlik bunalımı; entelektüel ve ahlâki ölçülerin yok olması; isyan ile itaat arasında gidip gelmek... Imkânsızın Politikası bu baş dönmesinin, imkân ve imkânsızlıkların hikâyesidir. Besnier bu kitapta bir yandan, Hegel ve Nietzsche dolayımıyla düşünce tarihiyle hesaplaşan Kojeve ve Heidegger'in politik tavırlarını, diğer yandan Sartre'ın "bağlanma" kavramını tartışıyor. Ama bu kitapta asıl öne çıkan kişi, özgün entelektüel duruşuyla Georges Bataille. "Patetik entelektüel" Bataille, Sartre'cı bağlanmaya karşı, politikanın içindeyken bütün yaşamı kucaklamaya inandığı için imkânsıza mahkum bir istencin örneğidir. Bataille'a göre, "ortak hiçbir şeyleri olmayanların ortaklığı"nı gerçekleştiren aşk, politikanın boşuna peşinden koştuğu ortak varoiuşun temelini oluşturan "istekler çakışması" için ideal mekândır. Bu nedenle, Bataille'ın politik tasavvurunda iktidar, geçerliliği kalmamış bir düşünce düzenine aittir. Politik bağlanmaya anlamını veren şey iktidar değildir; tersine, iktidar, vazgeçilmek zorunda olunan şeydir. Bataille'da, savaş ve vahşet karşısındaki acizlik duygusu acıtıcı bir yoğunluk kazanır. Kendilerini yıkan toplulukların coşkulu birlikteliğinin mitler, kutsal veya devrimci arzular görmezden geldiği bu ortam "imkânsızın politikası"nın zeminidir. imkânsız, sistem arayışına ve totaliterliğe itirazdır. Bir yandan tamamlanmışlık, eksiksizlik, gereklilik iddiasındaki her şeye isyan ederken, diğer yandan beklemeciliğin ve sabrın da reddidir. Umutsuzluğun özgürleştiriciliğine inançtır. İmkânsızın politikası, "ölüm olasılığı karşısında kendilerini mutlak bir yoksunluk içinde bulacak kadar yalnız, bir o kadar kadersiz insanları, mücadele etmek için köklü nedenleri olmayan ve mücadele karşısında kendilerini kaçınılmaz olarak korkak hisseden insanları, bu bir tür bilinçli ve mezbahadaki yazgılarına boyun eğmiş koyunları" devrim, ortaklık ve içsel tecrübe yoluyla kışkırtmayı ister. "imkânsız", bir kopma düşüncesini çağrıştırır. Kurban etmede, cinayette, usa aykırı şiirde, bizi söylem alanının dışına fırlatan gülmede, ölümü önceleyen ve bizi yıkımın kıyısında tutan esrime ve hazda ve aynı zamanda tarihin kenara itilmişlerinin coşkulu hareketlerini kışkırtan politik eylem içinde ortaya çıkar. Politikanın yanı sıra yazının da yıkıcı olabileceğini anlatır Bataille. Çünkü hayal kırıklığıyla sonuçlanmış da olsa eylemden sonraki atalet bizi asla yatıştıramaz. Yazı yoluyla, imkânsızın politikasının doruğuna tek başına çıkarız; fakat yalnızca tek başına değil, çünkü yazarak kendimizi ötekine veririz. Ve böylece, imkânsızın politikası mümkünün politikasını keşfetmenin yolu olur... AYUNT Plver Lotı Cad. 17/2 34400 Çemberlıtaş/lstanbul Tel: ( 212) 518 76 19 Fax, (0 212) 516 45 77 A Y R I NTI Y A Y I N LARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle