Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MUZAFFER BUYRUKÇU oş sözcügü, yctcrince aydın latılmayan alacakaranlık bır mckanı aıılatmak için kullaııı lır. Ciörevleri, kendileriyle dans edeeek, oralarım buralarmı elleyecek erkekleri eğlendirmek ve sarhoş edip çok para harcatmak olan kadınların nice romanlık serüveııi yaşadığı barlar da böyledir. Bu gibi mekânlarda "loş'luk bazı önemli pürüzleri, çirkinliklcri gölgeler, saklar ama bir yandan da çirkinliklcrin karşıtı gizemli bir ortam yaratarak cinselliğc dayanan çekim odaklarının bütünüyle görülmesini sağlar. Erhan Bener "Loş" sözcüğünü bir kitabının başına koymuştur. (Loş Ayna) Bu roman iki kardeşin arasına sıkışan ya da iki kardeşi avucunda oynatan bir kadının, cinsclliğinin ve bir cinayetin ekseninde döncr durur; duyguların olaylara göre değişmesini ayrıntılı bir biçimde anlatarak ilişkilerdeki gcrilimi öne çıkarır. Bu kez "Loş" sözcügü bir sokağa vcrilmiştir bir isim, bir sıfat gibi. Ve "loş'Muk aynı zamanda o sokakta yaşa yan kişilerin özel durumlarını simgeler. Ve o sokaktaki kadınların bazıları, (Nereye Yürcğim) romanıyla dikkatleri üzerine çeken Selma Fındıkh'nın (Loş Sokağın Kadınları) kitabında yer alır. Selma Fındıkh'nın gerçeklik karşısındaki tavrı, yaşamı bir bütün olarak gören ve çok geniş bir alanda ürctim yapan yazarlardan ayrıdır. Kendisine ilginç gelen olaylara uzanır. Tutar, okurun görmediği ama bildiği bir kitlenin içinden dramatik yanı ağır nasan sorunlarla boğuşan kişi leri seçer. (Loş Sokağın Kadınlarıhıdaki kahramanları çoğu kadmdır, kız çocuğudur, gcnçtir, ortayaşlıdır, yaşlıdır. Onla rm geçmişlerinc, başlangıçlarına, dünlerine ve oradan oraya savııran gelgitli, inişli çıkışlı olgularma, çağrışımlarla, anımsamalarla yaklaşır, oralardan devşirdiği malzemeyle öyküleri etlendirmeye calışır; öykülerdcki kadınları acınaeak hallere düşiireıı, başlarını belaya sokan erkekler birinci planda değil, ikinci nlaıuladır, ortahkta dolaşmazlar, kadmlar anlatır onları, kadınların anlatmalarıyla varolurlar. I lepsi de suçlu tiplerdir, çünkü kadınların umutlarla ve pembe hayallerle donattıklan aydınlık dünvalarmı karartan kiınsclerdir. Aldatmışlar, terketmişler, başkalanyla evlenmişler v.ı da ölerck yalnrz bırakmışlardır. Bu duruma itilenlerden bir ikisi kıırt solralanııa meze olurlar. Meze olmayanlar, kurtlarla hiç karşı laşnıayanlar da vardır. (Loş Sokağın Ka dınlarılnm ilk öyküsü "Bağışlayın Beni Madam" onlardandır. "Bağışlayın Beni Madam" adı kısa bir süıe sonra arayıp soracağını, genc gcleccğini söylcdiği haldc araya giren işleıin çokluğu nedeniyle arayamayan, aradığında ise madamın öldüğünü öğrenen anlatıcının dııyduğu vicdan azabıyla ilgilidir. lşte anlatıcı, okuru madamın oturdıığu eski püskii, küf kokan, ışıkları yanmayan evine götürür... ilk zivarctiiHİe görüstüğü madamın söylediklerinden, saptadıklarmdan, bel leğinde kalanlardan kimi öykücükleri sergilcr. Madam, scksen yaşlarında, clli üç yıl mııtlu olduğu ve ınutlu ettiği ko casını beş yıl önce yitirnıiştir. Bir tralik kazası geçirmiş, evine kapanmış, bu kaza yüzünclen kitapçı dükkânını başkalarına deyretmiştir. ( Miimü beklemektetlir, ölümü bekleıken kocasının, oğlunun, kardeşinin anı larıyla avunmakta, kcdisiyle yalnızlığını gidermeye çahşnıaktadır. (îüzel sesli, gü zel lavta çalan ama bu alanda Istanbul'da bir şcy yapamayacağını anlayınca bir arkadaşının peşine takılarak Atina'ya giden... orada umduğunu bulamayan ve bu hayal kırıklığıyla bunalıma sürükleneıı, esrara dadanan, Pircnin arka so kaklarında bıçaklanarak öklürülen kardeşi Andonis Dalgas'm trajik ölümüyle sarsılmış, hele oğlu ölüncc dünya başına yıkılmıştır. Acısını, hüznünü Andonis'in, CUMHURİYET KİTAP SAYI 311 "L Selma Vındıklıdan bu kez öyküler Loş Sokağın Kadınlan daha yakındı konağınız." Anlatıcı şaşırıyor işittikleri karşı sında ama bclli etmiyor, gerçektcn onun arkadaşıymış, gerçekten o dönemde vaşamış gibi davranıyor. Abdülhamit tahttan indirilince vüksek memuriyetindcn azledilen ama bu ışlemi hazmedemeyen kocası, karısını kaptığı gibi Selanik ten uzaklaştırır, 'küt kokan vc insana vok olmuşluk duygusu ve hüzün veren' sokağa getirir. Selanildi, otuz bir martta hareket ordusu ile Dersaadet'e giren Kolaöası Mustafa Kemal Bey'in Alatini köşkünün yakınındaki Iloka gazinosunda ıçki içtigini anlatır. Kadının belleğindeki Mustahı Kemal, Anadolu'ya geı,tiği söylenen gen(, bir zabittir. "Ash var mı acaba? (îeçti nıi sahiden?" Anlatıcı gectiğini belirtiyor gözlerini kırparak. Ve Sclanikli kesme camdan kaılelı I^IIILIC Demosthene Poııris vermu tundan sunuyor anlatıcıya. "Loş Sokağın Kadınlan"nda sekiz öyr kü \ ar. "Erguvan Ağacı" ıımutsuz bir aşkın hazin öyküsüdür. "lliç Zamanım Kalmadı" bir Müslüman erkekle evle nen Süryani bir kadının iı,' karartan <;elişkilerle yüklü öyküsüdür ki Selma Fın dıklı, iki din arasında bocalayan bir kadının dıanıını tutarlı bir anlatımla sergilemiştir ve ilginc,' bir öyküdür. "Cîönül 1 Iancsi Kumdan Kalediı "de bir Süryani kadının başindan ge^enlcri anlatır. Yazımı kitabııı aıkasındaki kapağa iım tanıtnıa vazısıvla bitirmek isti yorunı "Loş Sokağın Kadınlan'ııdaki tiplerin bazıları, herkes gibi nıutlu olmak ister kcn attıkları yanlış bir adım ya da güvendikleri kişilerin bencilce davranmalan yüzünden ınutMizluk ceheıınemine sürüklenmişlerdir. Onlar eziktirlcr, küskündürlcr; unutulmıışluğun anılardan başka lıcr şeyi tüketen alacakaranlığına sığınmışlardır. Yaşamla bütün bağlarım kopartmışlar, kendilerini acıların sürekli kemiriciliğine tcslim etmişlerdir; düşle re, hayallere, geçmişin solgun olaylarına sarılmışlardır. Bazıları da, kokuşmuş bir bataklığı an dıran yaşamlarının diplerinde devinir keıı benliklerini altüst edeıı depremlerin bir gün dineceğine, eski düzenlerine kavtışmasalar bile yüreklerini gülümseten olanaklarla karşılaşacaklarına inanmak tadırlar. Selma Fındıklı, ilk romanı "Nereye Yüreğim"de yakahıdığı içtcnlikli, duyarlı, hüzünlerle örülü anlatımı "Loş Soka ğın Kadmlan"nda daha bir geliştirmiş, zenginleştirmiş, bu anlatıma etkileyici görüntüler, çarpıcı resiınler ve şiirsel öğeler katnnştır. • Loş Sokağın Kadınlan / Oyhiilcr / Sc4nıa Vıııdıhlı / Scl Yayınahk/\})4 SAYFA 9 Dramatik sorunlar Selma Fındıklı, ilk romanı "Nereye Yüreğim"de yakaladığı içtenlikli, duyarlı, hüzünlerle örülü anlatımı "Loş Sokağın Kadınlan"nda daha bir geliştirmiş, zenginleştirmiş, bu anlatıma etkileyici görüntüler, çarpıcı resimler ve şiirsel öğeler katmış. Kitc Abatı'ıım, Agaphios Tomboulis'in, Roza Rskenazi'nin, Yunanlıların "Türk kızı" dedikleıi Maıika Kanaropulo'nım şarkılarıyla eliıi tııtmaktadır. "Acı dolııdıır şarkılaıı, ga/ellcri. Bizim dilimizle söylerler ama sizin müziğinizle, sizin ^azlaıınız, sizin makamlarınızla. 1 licaz'dan. Neva'dan, Saba'dan." Anlatıcı, keşke adlan anılan kişilerin şarkılarmı <;aldırisaydı da dııyduklarını, izlenimlerini okıı ra iletseyıli. Bir de madanu daha (,'ok konuşturarak ıınuıı ıımur sürdiiğü, taşıyla toprağıyla. insanıyla içli dışlı olduğu, biitünleştiği lstanbul'da Bizans'tan bu yana yaşayan azınlıkların gelenek ve göreneklerine, alışkanlıklarına, meraklarına, aşklarına, ilişkilerine ışık tutsaydı daha iyi olurdıt, öyküdeki bazı boşluklar dolar, bazı eksiklikler tamanılanırdı. Öyküdeki kedinin anlatıtının maılama getirdiği çıcek bukelini elinden ağ/ıvla kapın gö tiirnıesi, jelatini tlrnaklarıyfa parçalamaya (,'alışnıası, lıışırtılardan hoşlanması. anlatıcıyı korkııtması, orada kaldığı sü rece tedirgin etmesi, ııstaca verilmiştir. Madamın sokak hakkında söyledikleri, öykülerin hepsindc bir ııakarat gibi tek raılanmaktadır. "Bir dünyadır bu sokak. Bütün sokaklar oyledir, hatta o sokakta kaç kişi varsa o kadar da dünya vardır Selma FındıklıKoskoca bir dünya. Fakat anlatamayacağım size. 1 liç girmeyin içine beni dinlerscniz. Yeriniz bu sokak olamaz." llemen insanın aklına "Ni çinr1" sorusu gcliyor. "Nicin olamaz.^ Ocü gibi gösterilen o sokakta veba ını vardır, canavarlar ını vardır, kötülük üreten tabrikalar ını vardırr1 Ne vardırr1" Selma r'ındıklı, sovut tanımlanuılarla ve tinmeseydi, sokakla ilgili gerçek(,M bilgi leri sunsaydı okurlara ben bu soruları sormayaeaktım. (Loş Sokağın Kadınlan) feleğin sillesini yiven, çıkmazlara saplanan, kurmluş yolları aıayan, özgürlüğe kavuşmalannı engelleyen duvarları VIK nıak i(^iıı uğraşan kadınlardır ve hiı;birisinin de adı yoktıır. Neden? Duygu Aseııa'mn 'Kadının Adı Yok' çalışması, başka anlamlar iı,ermektedir IZvtt, iondaki potansiyel suçlu erkeklere birer ad takılmıştır da kadınlar sanki kimse tanımasın ılive adsızdır. "Selamk l<,ıııde" oyküsuııdekı kadın, ge(,nıiş zamanlarda yaşayan bir hanımelendidir. Katlının kimscsi yoktıır, evinde tek başına ı,ile dolduran bır bunaktır. Tanınıatlığı kişileıi, onlar ahbapıyınış, dostuymuş, akrabasıymış gibi evine (,'ağırır. Çağrılanlardan biri ıfe anlatıcıdır. Sclanikli'nin cvi madamın evi gibi cskidir, ışıklar az önce sönnıüştür ve kadın, anlatıcıyı mumlarla karsllar ve elektıikle ilgili ılüşüncelerinı a^ıklar. "Ah Selanik... Böyle günlerct" ceryansız kalır mıydık hi<; oıadar' Kusursuz işleyen bir şebekesi vardı. / Bilirsiniz ya elektriği gören ilk Osmanlı şehriydik biz. Düşününüz hanımefendi, Dersaadet hcnüz kandillerle, havagazı lambalarıyla aydınlanır kent tramvaylarımız bile elektrikliydi. Ne güzel (,ın çınlayarak gider gelirdi Selanik ic,ındc." Duvarda asılı ü(,'gen bir çcrçcvc i«,intle duran Abdülhamit'in fotoğrahna bakan anlatıcıya şöyle der Sclanikli: "Hal'eılilmeden önce ı,ekilmiş. Siz hatlrlıyorsunuz değil mi, Selanik'te geçjrdiği giinleri.' Alatini köşküne bizimkinden Mutsuduk cehennemi Geçmişte yaşayan bir kadın