Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Övküler. övkülep. öyküler HUSEYİN ATABAŞ Bizim yazınımızda öykü halk anlatılarını dikkate alırsak geleneği olan, siirden sonra en çok ilgi derlcyen, anfatılanyazılanokunan bir tür. Son aylarda öykü kitaplan özellikle de Anadolu'dan akmaya başladı. Öykücülüğümüzün atası Dede Korkut'un yolıında yürüyenler çoğaldı. Anlaşılan anlatılacak, yazılacak çok derdimiz var. Ekonomik açmazlardan sıcacık insan ilişkilerinin gereksinimine uzanan yoksunluklarımızı, hiç olmazsa, anlatarak rahatlamak mı istiyoruz?.. Trabzon'dan Konya'ya, Antalya'dan Bartın'a, Adana'dan Istanbul'a uzanan yollan öykücüler bağlıyor birbirine. Kimi eleştirmenlere göre öykü, romana geçmek için bir denemc alanı, kanat ahştırma işi olarak görülmüştür. Bu yerinde bir görüş dcğil bana göre. Oykü, kendine özgü özellikleri olan bir yazın türü, bir anlatı sanatıdır. Yoğunlaşmayı gerektiren, romana göre daha bir özen isteyen, incelik isteyen bir yazma alanı. Dağılmadan, eksik gedik bırakmadan olayı, kişiyi ya da kişileri ve düşünceyi ortaya koymada dar bir alana sıkışmayı zorunlu kılan, hata ve savrukluk kaDUİ etmeyen bir sanattır öykü. Duygu ağırlığını düşünce dozuyla dcngelemeyi gerektiren estetik bir özelliği de var öykünün. Bu yüzden okuru kendine çeken sıcacık bir kucak gibidir. Kısa bir yazın türü olarak, günümüz insanının koşuşturma koşulları içinde yazanın da, okıryanın da kısacık zamanlarını değcrlendirmeleri icin uygun bir yazın olanağı. Onca öykü kitabının tümüne yetişmeye zamanımız olmadığı ortada. Ö yüzden, hiç olmazsa birkaçına değinerek bu gelişmeye, çogalmaya dikkat çekmek istiyorum... Iznıirli öykücülcrimizle başjayalım: * Sokağa Çıkma Yasağı; Dinçer Sezgin'in, Geçmişe Bakan Kadın'dan sonra gelen ikinci öykü kitabı. Üçüncü öykü kitabı da îzmir Resimferi. Duygu sözcüğü her ne denli şiir söz konusu olduğunda gündeme gelirse de, benim, Sezgin'in öyküleıini okurken de çağrı^ım alanıma gırer. Evet, onun öyküleri duvgudan, duyarlılıktan rengini alan yazın ürünleridir. Duygu rü/.gârı, ovada akan ırmağın üzerinde dalgalar oluşuıruıken bir de bakmışız ki o esinti sizi almış da ormanların, yeşil hü/ünlerin üzerinde gezdiriyor. Dinçer Sezgin; pürüzsüz bir dilin, sağlam bir anlatımın ve kurgunun ııstasıdır. Hcmcn tüm öykülerinde bu ipck gibi söylem hüznün izleğinde akıp gıder. Onun söylemi fantastik bir kapıyı da aralar, ama tümüyle gerçekliğin dışına açılmaz o kapı, yaşamın ana izini siircr. Bizim yazınımızda pek de el siirülmeyen kesimlere uzanır örneğin askerleri öykü kahramanı olarak seçcr... Bir ayrıntılar ustası da olan Sezgin, zanıan zaman, hiç ilgisi olmayan yönlere sapar, bilinmezlıklerin üstünden uçup gider. Ayrıntı uğruna girdiği bu yol onu yine de ana izlekten ayırmaz. Uyguladığı bu yöntemle okuru sıkmadan söyleyeceğini söyler, iletisini yerine ulaştırır, okuru yeni düş ve düşünce alanlarına çeker. Alır, anılar evreninin dehlizlerinde dolaştırır, sonra da getirir sizi gerçek dünyanıza bıCUMHURİYET KİTAP SAYI 352 Hüseyin Atabaş, dokuz öykü kitabım topluca tanıtıyor bizlere * ' v Despîna'nın Gözyaşları Sokağa Çıkma Yasağı/D///fcr Sezgin / Brov Yayınları/ \V) s. Despina'nın Gözyaşları//4/:wt7 Yurdakul/ Bılgt Yayıncvt / W) s. K\R!\ tl.1l ALt BALKIZ Kardelen//1// Balkız/ Cem Yayınları / 120 s Karın Altı Htyti/Turgut Çevtker/ trısYaytncUtk / 50 s. Al.l BALKIZ V VjVMBfRAVIAR lOl'l AM1DIK ADI KAIS1V Yaşam Bir An'lar Toplamıdır//!// liülhız / Cem Yayınevt / 93 v. Adı Kalsın/Zckerıvıi Snka/ Prospcm Yayınhrı/ 110 s A / ğ t ' Z Yüreğimi Getirdim Oguz/Toplum Yayınları / 96 v. Elifî Eahar/Saf/ct Uysal/ Mavi hoyut Yayınları / 54 s. rakır... Sokağa Çıkma Yasağı öyküsünde olduğu gibi, gerçck anIXK,KC lamdaki "sokağa çıkma yasağı"ndan devinerek, onu bahane ederek kahramanını ve okurunu da yaşam boyu i ç i n d e olduğu Uzak Noktalara "yasak sokaklaDoğru/CVw// Kavukçu / Can ra" götürür; kenYıiyınları /131 s. di içinizdeki sokağa çıkma yasaklarını duyumsatır. Bir başka anlatımla, tümümüzü kendi gerçekliğimize tasır. Sokağa Çıkma Yasağı'nın ikinci baskısı Broy Yayınları'nca yapılmış. . * Despina'nın Gözyaşları; Körfez Üstü Yıldız Gezer öykü kitabı ile Kahramanlar Olmemeli, Yorgun Çanlar, Bir Masal Akşamı, Korsanın Seyir Defteri romanlarından sonra Ahmet Yurdakul'un ikinci öyküler kitabı. Yurdakul, öykünün bir geçiş alanı olmadığını kanıtlarcasına, romanla öyküyü birlikte götürüyor. "Despina'nın Gözyaşları" adı yanıltmamalı bizi, öyle Bizans'a uzanan kahramanları yok bu öykülerin. Günlük gerçekliklerin fanteziler biçiminde kalemc alındığı öyküler bunlar. Oyle ki, kimi öykülerinde yazar, yaşadığı lzmir'deki dostlarını, sair ve yazar dostlarını kahraman olarak seçmiş. BöyleCe oluşturduöu fantastik söylemle gerçekleri farklı bir açıdan dana iyi anlatabildiği söylenebilir. Kitabı yayımlayan Bilgi Yayınevi'ne göre Dinçer Sezgin (Solda). Ahmet Yurdakul (Ustte). de; "gerçekle düşü, duyguyla düşünceyi, yaşananla yaşanılmak isteneni §izoite düşmeden" veren sentezlere varılmış öykülerde. Despina'nın (ıözyaşları'ndaki öykülerde, Yurdakul'un bildiğimiz birikim sahibi kişiliğini, aydın kimliğini de yakahyoruz. * Hayal; karikatür eleştirmeni, araştırmacı ve tiyatro ile sinema taraklarında da bezi olan Turgut Çeviker'in ilk öykü kitabı. Hayal, bir ilk kitap olmasına karşın Çeviker'in öyküye uzun yıllar emek verdiğini biliyoruz. "Öykü" sanatının adına yaraşır, o anlamı yeniden gündeme getiren hoş betirnlemelerin yapıldığı bir kitap Hayal. Örneğin, kitaba adını veren öykü bir îstanbul şehrengezi tadında. (Şehrengiz; Divan yazınında, bir şehrin ve şehrin kadınerkek güzelliklerinin anlatıldığı koşuk, demek). Bir tür fantezi tadının bütüne yayıldığı, abartıh ama rahatsız etmeyen bir tat alıyoruz Çeviker'in öykülerinden... Kitap, kapalc tasanmından iç düzenlcmesine, seçilen kâğıttan harı karakterine dek özenle hazırlanmıs. BjçemsellıjŞe yönelik bu çabalar bile, Turgut Çeviker'in ne denli incelikli bir sanatçı olduğunu ele veriyor. Hayal, Iris Yayınları arasında çıktı. * Kann Altı Kardelen; Ali Balkız'ın dördüncü öyküler kitabı. Daha önce Güller Kitaplara, Dolmuşta Bir Kadın, Karadeniz Dağ Kartalı adlı kitaplara imza atan Balkız öyküsünün öncelikli ve belirgin niteliği sıcak doğa betimlemelerinde göstcrir kendini. Doğayı ve onun bir parçası olan insanı sevdirmeyi amaç edinir. Çünkü her şey insanın mutluğu için saygı değerdir. Bu arada şöylc bir dönüp geriye baktığımızda, 194O'lı yıllar ile 1950'li yılların başlarında, bizim öykücülüğümüzün altın çağını yaşadığını görürüz. Örneğin o yıllarda; Sadri Ertem, Sait Faik, Sabanattin Ali, Orhan Kemal, Muzaffer Hacıhasanoğlu gibi adlar öykücülüğümüzün beş anadamarını oluşturuyor. Ve onların özgün bir süreği olan Haldun Taner ile gülmece öyküsü alanında yürüyen Aziz Nesin var... Onların herbirinin öykü çevresinde kulaç atanları görüyoruz. Oykü de bizim yazınımızda şiir gibi güçlü bir damar. Bu oluşumu, modern anIamda olmasa da, halk öykücülüğü geIeneğımizin varlığına bağlamıştım. Çağdaş gelenek içinde Ali Balkız, doğaya ve insana sevecen bakışıyla Sait Faik'le Sabahattin AJi'nin arasında bir yerdc durur. Oradan, mutluluğun yaratılması için, insan birlikteliğinin gerekliliği ılüşüncesine taşır bizi. Ali Balkız'ın oykülerinı okurken, onları sanki yaşadığını da duyumsarsınız. Bu belki de, onun öykülerine anıniM bir tat vermesinden kaynaklanıyor. Okuru sıknıamak için böyle bir söylem oluştururken, içinde yaşadığımız ortamın sorunlarını göz ardı ctmeden, var olan sorunsala dikkat çekerek kurgular öykiilerini. Alttan alta yürüyen bir hüzne tutunarak alır başımızı onunla dağlara tırmanırı/, özIemlerimizin dağlarına. Yıllarca tek başına olduğunu sandığımız bir dağın, aslında başka dağlarla bağlantıları olduğunu, bizim uağımızın bir önder, bir gözcü olduğunu ayrımsarız yukarı dan baktığımızda, kuşbakışı!.. * Yaşam Bir An'lar Toplamıdır; yi ne Ali Balkız'ın, Sıvas'tan, Sydney'e Pir Sultan Abdal adlı incelemearaştırma kitabından sonra yayımlanan beşinci öyküler kitabı. "Yaşam Bir An'lar Toplamıdır" adlandırması, sanıyorum, Balkız'ın tüm öykülerinde vurgulamak istodiklerini, daha doğrusu yaşam felsefesini özetliyor. Onun öykülerinde, toplumsal sorunlardan SAYFA 8