Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kan (Oykü ve senaryo) / öunan Şıihııı / Knytıak Yayınları / 141 s. Ay Bazen Mavidir / Son Yörük / Osman Şabın / Ccııı Osman Şabtn / Yaytııcvı/l 12 J Kayııak YayıııLırı Başaklar Gece Doğar/ O\man ^abııı / Ccııı Yayıııcvı/2l(i s. Acenta Mirza/ Ouıitiıı Şıtbın / Ccııı Ytiytıtrvı/')! osman şahîn ağız içinde s OSMAN ŞAr# Kolları Bağl Doğan OSMAN I)\I1İS Kırmızı Yel/ Ağız tçinde Dil Gibi / Osman Osman Şahin / Ccııı Yciyttwvı/'J5 s Şahin / Ccın Yayıncvt/H5 s. çıkıp gelmiş gibiydi yüzü Hadımh'nın. Cîür kaşlı, uzun kır sakallı, iri baygın gözlüydü. Geçmiş çağların kalıtımından gelen derin bir bilgclik okıınurdu yüzünde. Karsısındaki insana, uykulu, ıızak, belirsiz nir noktaya bakarmıs gibi bakar, aüır ağır, içc işleyen, etkileyici, yumuşak, yavaş scsiylc konuşur, bir sözünün üstüne bir sonraki sözünün solıığu düşmcz, dinleycni yormazdı hiç." (s. 57) Anlatısal ortam/ "...gözleri yan kapalı kadınlar, yurt ycrlcrinde yakılan ateşlerin dumanları g,ibi hüzünlü, üziinç dolu ağıtların, ilahilerin, heniiz sözcüge dönüşmemiş ninnilcrin itişi ve çckımiyle ağır ağır döncrlcr. Tiz perdedcn ağıtları bir kcsilir, bir başlar, kaybolıır, sonra ycnidcn bclirir, hiç tükenmez. Ara sıra da göğüslcrini yumruklayaıak, yüzlcrini tırmalayıp saçlarını yoiarak, cfsanclcrin ezgisinc uydurıılmuş, uzun seslenişli, vurgulu dizclcrlc, çoktan ölmüs, toz olmuş Simber'in kadınlığını kutiarlar. Üzüntülerinde ve kendilerindcn geçmi^Iiklcrindc, kcndi kanlarından olatı Simber'in gücüne ve direncine imrenen bir anlatım gizlcnir, değişik bir mutlulıık okunıır hep." (;>. 19) Osman îjahin öyküculüğünün genel kurgıısıı l^udıır. Birclen öne çıknıış lıer ya/ar gibi, Osman Şahin tle 1971 yılında vavımlıinan Kırmızı Yel'in etkisini Miıdiıreıı çok öykü va/dı Kırmızı Yel'deki kıırgıı, nykıilerinde l^Ligiin de süıüvor. Aına Kırmızı Yel (1971), Acenta Mirza (1974), Ağız tçinde Dil Gibi (1980), Acı Duman (!98î)'lardan Kolları Bağlı Doğan (1989), Ay Bazen Mavidir (1989), Başaklar Gece Doğar (Roman, 1991), Selam Ateşleri (1993), Fırat'ın Sırtındaki Kaıı/Bııcaklar (1995), Güneş Harfleri (1995)inde, Osnıan îjiilıin doğal olarak ya/ınsal arayışlar denemi^tır. BLI arayışın sonuç ları konu alanlaıında ve biçeminde kendını gösteriyor. Osman Jjahin'iıı, son kıtaplarnıda, o/.ellikle Kolları Bağlı Doğan, Başaklar Gece Doğar, Bucaklar'da cagdaş konulara yöneldiği, agırsı biçemi yerine düz bir söylemi veğlediği gözleniyor. BLI, Osman !jahin'de bir değisjnevi ya da, henıen her ya/ar iein söylenen bir aşamayı dejjil; tam tersine, bir süıekliliği anlatır. ()r neğin Fırat'ın Sırtındaki Kan/Bucaklar, nertley.se m.ısala.şımıııa uğraması gereken kandavalarının lıııgıin de siiregeldiğinin; bunıın topİLimsal düzeni, Kolları Bağlı Doğan/ Osıı/an Ştib/ıı /Kayııah Yaytnları'/IY) ı Fırat'ın Sırtındaki Selam Ateşleri/ KanBucaklar/ O\Osman Şcibın / ııitiıı ^ahın / Kaynak Ccın Yayıncvı/117 YnyıııLırı/275 \ 4 Mart 1992. Cönen. Erhan Bener. Emin özdemlr. Osman Sahin, All Balkız. politik ve bürol'.ratik ilişkileri etkilediğinin belgesel yöküsüdür. Yıllardır gazete sayfalarında cinayet habcrlcri olarak kan kokusu yayan nu ulaylar, bıı kitapta yazar tanıklığıyla yansıtılmış oluyor. Feodal düzenlere özgü, a/ınlığın çoğunluk üzerindeki baskısı, dcnctimi, snmürüsü bııgün tle sürüyor. Düşünce, dircnmc, hak aranıak için eylenıe geeme bugiin de yasak. Demokrasi, cvrcnsel demokratik haklar bağlammtla uygulanmıyor; egcmenler onu kendı çıkar düzenlerini yürütecek bir araç gibi görüyt)rlar. Bıı gerçeği ayrımsayıp başkaldıranlar, en gelişmiş işkence aletlerinin soğıık demirini yüreklerinin şah damarına sokulnnı^ buluyorlar. Bundan dolayı, dcstanların "kolları bağlı Odysseia"sının yerini çağımızda Kolları Bağlı Doğan'lar alıyor. Prometlıeus'ıın ciğerine batan kartal gagaları gününıüzde yüreklerin içini oyuyor. Alıcı kuşların önüne atılmış bir serçeciğin yazgısını yaşayan tutııklu Doğan'ın s,u sözleritıi anlayaeak yüreklerin gözü ka palı: "Dayanamadım, koyverdim kentlimı; hıçkıra lııçkıra ağlanıay.ı başladını. Ağlıyor olmam, içimin /ayıl olu^ıından değildi, işkence yapanları hâlâ insan soyundan birileri saydığım içinde." (s. 42) "Ah kana bulanmış acıların, parçalanan yüreklerin anası özgürlük; ey acı tarlalar!.. Bilir misin ne yamandır o nem ve külten kararmış, iğrenç, ıslak, ağır, havasız hücrelerde yaşamak? Bilir misin o zulüm örsünde dövülen demirlerin çelikleşirken pul dökmcsini, iskence odalannda terlemesini?" // An ana, sen bizleri doğurdun, dünyaya salıverdin. Şimdi tle bizler özgür kalabileceğimiz bir başka dünyaya hamile kaldık. \ laftalardan beri onu doğurmanın ağır sancılı rahminde, dcrin hücresindeyiz ana..." (s. 49) "... Hllerimle kollarımla beni çarmıha germişler. lki bin yıl önccsi Kud ü s ü n ü n ünlü Golgota Tepesi'ndc, Nasıralı tsa'nın başına gclmiyor bunlar. Nasıralı tsa'dan iki bin yıl sonra, Istanbul'un göbeğinde, on iki katlı modern görünümlii bir binanın sorgulanıa odalarının birinde oluyor bıınlar." (s. 50) Kolları Bağlı Doğan'da işkcncenin insanları ne dıırıımlara düşürdüğünün övkiıleri anlatılıyor. Bu öyküler, dünya yazmında yer alacak denli tüyler ürpcrtici. Kuşkusuz, hiçbir işkence öyküsii, işkenceyi bedeninde ve ruhunda yaşayanın gerceğini dile getiremez. Gene de onu dile gctirme, kendisi de sorgulamalara, tutuklanmalara uğraınış bir yazarın işi olmalı. Dil, yeryüzünde yapılmış her güzellik gibi, ihanetlerin unutulmasına da olanak tanımaz. Sonsuz olan söz'dür. Osman Şahin bunu, anasından süt emercesine, beslcndiği dilimizin yalınlığıyla başanyor. Bu beslenmenin nice söz geleneklerinden kaynaklanıp çoğaldığı, Güneş Harfleri'ndcki "Acı Eıma Şeker Elma" öyküsünden anlaşılmaktadır. "Acı Elma" her koşulda kcndi kendine yetnıeyc çalışan yoksul Anadolu insanının öyküsüdür. Osman Şahin, masal içinde gerçeği, gerçek içinde nıasalı yaşayan bir anlatımfa işte bu yoksul Anadolu insanının öyküsünü yazmıştır. Acılar kervanına yaşama sevincini katarak; Şakire Ana'sının, acı elmanın çekirdeklerinden tatlı elmalar yeşerttiği gibi, o da, ilkel kalması için demokrasidışı her yola başvurulan insanınıızı, bir yazı emekçisi olarak sevgiyle donatıyor. • < Soldan, sağa: Osman $dhın. ^ukran Kurdakul. Mehmet zaman Sactıoğlu. Cemil Kavukçu 15 Mayıs 1996. Salt Faik'i Anma Cunu. Burgazada CUMHURİYET KİTAP SAYI 352 SAYFA 5