09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiir var oluşumuzun bir parçasiKapak konusuıuın devamı. •" "Bir tck tanık var ortada, kanlı mayıs gününden bir tek tanık: Bir genç ozan. Yürek pınarının kanını dızelere yükleyerek, gözleri dört açılmış alana bakıyor. "Türkiye Yazıları"ndaki (Ekim 1977), "Senlcre" şiiriyle genç bir ozan, Ali Cengizkan: "Istesen de yapamam, isteme unutmamı, Kırk bes mi, bir gül daha, elli olsun, Bu yıl güller biraz daha pahalı. Kalmak istescm dc artık kalamam., Düşün bir yıl olmuştu onu tanıyalı, Şimdı olurolmaz gözlcrim dolsun, Kırlarda paparyalar ondan son bir anı." 1977, istanDul'daki, Anadolu'daki genç ölülerin hesabını sormayan bir yıl! Bir o, yalnız başına ozan, mayıs ölümlerinin, ağustos ölümlerinin, ekim ölümlerinin tanığı diyor ki: "Canlann hesabını soracağız!" Kimse siyasal duvarları aşıp, ölüme karşı çıkamıyor. Yurt yönetiminin ölümü yenip, yaşamın tutkusunu kanıtlamak olduğunu söyleyemiyor. Çocuklarına ağıt yakamıyor. Ağıt yakamayan türkü de yakamaz. Ozandır bir tek, şarkıcıdır, oyuncudur, yazardır, bir tek onlar kesintisiz ırmağında sanatın tanıklıklarını, kan pınarlannı gelecek yıllara taşıyorlar. Bu yıl, yakılmış, yakılmamış, kar altında üşümüş ağıtların yıü! Duvar ölümlerindeki genç adlara, alanlardaki gelincik ölümlerıne, mayıslardaki yasemin ölümlerine ağıt! Granada'da, Anadolu'da nalkın ölüm karşısında tutfıığu tııtanak: Ağıt! Ağıdı da yitirmişe benziyoru/ Ölümiin tanığı ağıdı yıtıren toplum, yaşamın tanığı türküyu de yıtirir bir gün." Yayımlanmış üçüncü şiirim olan "Senlere" ıçin Dedem Ceyhun'un 1977 de verdiği bu ödiilün bir kez daha sunulmasıdır Kansu ödülünün farkı. Sanatçı için alkış hem çok önemlidir işte, hem de hiç önemli değildir: Bunu yine tartışırız. Bir de şu: Ceyhun Atuf Kansu Ödüliinü şimdiye dek kazananlar hem birbirlerine, hem de Türkiye gcrçcğinin şiirini yazan Kansu'nun şiirine yakışıyorlar. Bu da bir övünç kaynağı... Yaklapk yırmı yıldır sıir yazıyorsunuz. Bu iurecte şıırınız yerini bulau mu, yankıstnı alttı mı ? Sorunun ima ettiği 'yer' tüylcrimi ürpertiyor: Insan paylaşmak ya da saklamak/ kaçırmak/ unutmak için yazabilır ama 'yer bulmak' ıçın asla! Şııri ranta dönüştürme girişimleri hem yersiz, hem de anlamsızdır. Odülleri de rantın ya da statünün parçası haline getirenler var: Değildir. Gerçekliklcr sizin dışınızda, size oağlı ama son çözümde bağımsız olarak dururlar. Siz onlan, kendi payınıza düşen sınırlar içinde 'olgufar' olarak ele alıp kendinize yontmaya çalışsanız bile boşuna çaba. Yankı konusu da öyle: Nasıl yankı bulunur? Yankının ölçüdü çok satmak mı, çok okunmak mı (bunlar ayrı şeyler), üstüne çok yazılmak, 'medyatik' olmak mı, bütün odülleri toplamak mir> Bunlann tümü mü? Bütün bu düzeneklerin doğru çahijabilcccği gibi çok zamansal, dönemsel, kişisel olabıleceğini de biliyoruz. Doğrusu iyi bir şair 'yankı'yı merak eder, ama dert etmez. Tarih Dİlinci içinde şiir alanına baktığımızda yukandaki özellikler açısından çok çesitli örncklcr bulabiliriz. 'Yer1 ve 'Yankı' konuları tartışmayı 'iyi şiir'den 'iyi şair'e, üründen kişiye kaydırdığı için de ayrıca sakıncalı. Şırtintz nereye uzamyor? Yeni çalışmalannız, tasartmlarımz? Yazdığım şiirle yaşamaya, daha doğrusu yaptığım şiiri yaşar kılmaya çalışıyorum. Şiirin, diğer edebiyat ve sanat ürünleri gibi bir kez yazıldıktan, üretildikten sonra kendi başına ayakta durması, yaşaması gerektiğine inanıyorum. iyi bir anne/baba gibi onu özgür bırakmamız gerektiğine, kuşkusuz onun iyiliğine/kötülüğüne tanıklık ettikçe sevinip üzüleceğimize, ancak bunun, onun şiirli^ıyle değil bizim şairliğimizle ilgili Ceyhun AtufKansu Ödülü Ali Cengizkan ın ( •Yazdığım sltrle yasamaya. daha doğrusu yaptığım şlirt yaşar kılmaya çalı$ıyorum' dlyor Ali cengizkan. SAYFA 4 bir boyut olduğuna inanıyorum. Döngü böylece tamamlanıyor. Bu etik duruş başından beri savunduğum bir konu ol du. Bir de şu var: Şiir mi yazıyorsun, sözün var; söz mü söylüyorsun, dcrdin var. Yazdığım şiir şu anda 'dert' edındiğim konulara, alanlara el atıyor. Bir toplum çok çeşitli yöntemler ve 'deneyim birikimiyle' yetmiş yıldır (altıyüzyetmiş mi demeliydim) kendi aydın bireylerini yiyorsa, bunda gclcncKscl bir biçimdc örgütlü ve ısrarcıysa, doğrusu bunu farkettiğiniz anda derdiniz de bu olur. 9. ve 14. yüzyıllar arasında bu yüzden mercek tutmak gerekir. Değişen nedir? Irkçılığın ve milliyetçiliğin örgütlü 'düşünccsizleştirme' çabalarıyla bağlantıları nasıl kurulabilir? Dönem dili/kültürü ilişkileri (yaşama sanatı bağlamında) nasıldır^ I ler şaır kendini yakan sıcak soruları yanıtlamakla şiire, gerçek şiire ulaşabilir: Bunun için de her y<d geçerlidir. Şiirımizın yakın geçmtftm (12 Eylül öncesi/sonrau) nasıl değerlendiriyorsunuz? Az önce açıkladığım etik duruşun bir sonucu olarak bir şiirin kcndinc ad koymaması gerektiğini, bu adın ozellikle şairin kendisi tarafından konmaması ;erektiğini, şairin kendi şiirini 'rasyonaize' ve 'legalize' etmek için bunu fırsat bilmemesi gercktiğini uüşünüyorum. Şiirin gövdesidir adı koyduracak olan ve ad koyacak olan da bugünkü/yarınki okurdur. Metne birincil görevini vermck değil, hakcttiği yeri verip rahat bırakmak gerekir: Bırakalım o kendi aşirctini, akrabalıklarını, dostluklarını kursun. Ve biz gazete söylesilerinin 'medyatik', 'popüler' ortamlarından uzak duralım (cn azından koflaştınlmış cehalet ortamlarından), metin kendi yolunu bulsun. Yakın geçmiş ve yakın geleceği isim vererek değerlendirmek istemem, başka bir zaman ve yerde yaparız bunu. (Gerçckte çok önemli bir görevdır ve bunu Cemal Süreya'dan sonra yapabilen/yapan da yoktur.) Ancak bence şu nncmli: Etik duruş konusunda dürüst olunmadı. 12 Eylül öncesinde doktrinIcre sığınılırken, sonrasmda öznelliklcre sığınıldı: Ideolojik durmayı bir türlü oğrencmcdik. Kısacası birbinnden farksız iki dönemi farklı eörmeyelim/göstermeyelim ve rahat bırakalım şu ürünü. Dejhşen koşullarda, ılıjkılerde şiirin yerı, işlevi nedır, ne olmaltdır? Işgal yıllan Paris'indc Eluard, Aragon ve arkadaşları, Stalingrad'da Simonofun Bekle Beni'si ezbere okunuyordu, birer sancak gibi... Ama Japon haiku'ları hcp var oldu, Hayyam, Yunus ve Tagore hep elimizın altında... Şiir umudun olmadığı yerde umut, özgürliiğiın olmadığı yerde ozgurlük, dayağın olduğu aileuc karsı koyus, ölünün yattı ;ı gomuttc toprak altında fışkıran çığıktır. tnsan kendini her zaman ifadc eder. tfade, anlamla birliktc söz konusudıır. lfadenin kısıtlandığı yerde örtük yöntemler kullanılır. Yazının yasaklan' f CUMHURİYET KİTAP SAYI 271
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle