22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r ımve kullanımında dikkatimi çekcn bir nokta da, ctnselli&ın bir tür müzık/şıir dili ve kimi ycrde 'doğa mctaforları' araalığıyla kurmaca düzleme tasınması. Anaii Nin'de de, Adalet Ağaoğu'nda da, Verena Ste/an 'da da bu bnyle. Benzer duyarlıklara Virginia Woolf un ve Marguerita Duras'ın metinlerinde de rastlanır. Orneğin, Woolf'un "Orlando"sunda erotizmin kadın be deninden doğaya süzüldüğü harika bir bölüm vardır, "Ben doğanın geliniyim" diyc başlayan. Virginia Woolf'un senin yasamtnda önemli bir yeri olduğunu düsünüyorum. Öykülcrinde de, "Dağın Öteki YüZÜ'nde de Virginia Wooîfham isim olarak yer alıyor, hem de onun yapıtlarımn etkisi sezinleniyor. Komanının bir höliimürtün adı "Dalga", Woolf'un "Dalgalar"ına gönderme gibi. Romandaki 'intihar izli'ği de bu oag'lamda düsünüldüğünde yine Woolf'la iliskilı gibi geliyor virginia Woolf'la akrabaltğtnın boyutları nelerdir? Virginia WooIPun hem yasası hem yapıtı beni büyülüyor. Onun romanlarının ilk bakışta dağınık gibi görünen kurgusu, aslında geleneksel/gerçekçi romanın katı yapısının izin verdiginin ötesinde, çok dana geniş bir bütünselliği kucaklar, Woolr, karşıtlıkların yumuşayarak birbirine kavuştuğu bir bütünselliğe tutkundur; galiba ben de biraz öyleyim. Ayrıca Virginia Woolf çok duru, saydam bir insan, kendini olduğu gibi kabul eden ve olduğu gibi göstermekten kaçınmayan... Tümümüze özgü insansal küçüklüklerden olabildiğince arınmış... Bu niteliğe, ne yazık ki buyük sanatçıların tümünde rastlayamıyoruz; ama kimi kez sıradan yaşantıların içinde sessizce ve özveriyle direnen kimi kişilerde" buluyoruz bu duruluğu... Atatürk'te de beniçeken bu; tarihsel kişiliğ'inin Türkiye C.umhuriyeti için taşıdığ'ı derin anlamın ötesinde, onun insan kimliğindeki bu küçüklükten arınmışlık... Âynı ışıyan ruhsal maddeyi Nâzım Hikmet'tc buluyorum. Bu üç insan, Mustafa Kcmal, Nâzım llikmet ve Virginia Woolf, birbirlerinden çok farklı ve yalnız kendilerine özgü tarzlarda 'arınmışlardır' küçük çıkarlardan, küçük korkulardan, küçük kötülüklerden ve küçük sevgilerden... Yazdığım kitap, kendilerini her zaman 'sıradan' diye nitelemiş insanlara dairdir; ama bu anlatıdan, son dcrece 'sıradışı' üc büyük insanın aylaları, birer kuyruklu yıldız gibi akıp gcçsinlcr istedim. An a işlevi 'yazmak' olan yazar tipindcn farklı bir yazar kimliği sergiliyorsun. Çok bayutlu bir yaşam sürüyorsun. Uczacılık dalında uzmansın, bir akademisyen, bir profesönün; me.ileğınle ilgili sorumlulukların var. Ölc yandan ienı kadın hakları konusunda etkın bir konumda görüyoruz; scmincrler, radyo/televizyon programlart, makaleler... Laiklik ve Kcmalizm alanlannda ise ödünsüz, içtenliklı ve dürüst bir aydın kimliffi sergiliyorsun. Çağdaş Ya$amı Destehlemc Derneği'nde özveriyle çaltstyorsun; gecekondu bölgelerinaeki etkinlıklere katıltyor, gazetelere yazılar yazıyor, herkesin 'köşeyi dönmek' icin her türlü erdemi ayaklar altına aldığı bir ortamda, sen ülkülcrin için tek başına bir ordu eibi savaşım veriyorsun, karştlığtnda hiçbir çıkar beklemeden.. Romanında anlat/ığın ilk ku$ak Cumhurıyet aydınlannın ülkücülüğünü çağrtştırıyor toplumsal kimliŞjn. Evet, bu çagrışım da bir kusjağın tıpkı bir dalga gibi, ölen bir başka dalgadan doğduğunu gösteriyor. Yaşadıgımız zor günlerde üstüme düşeni yapmaya çaıısıyorum. Kadın oldufium için, kadınlar ezilirken, aşağılanırken; Cumhuriyct devrimlcrinin ürünü bir KİTAPTAN BOLUMLER ... ...Miss Meadow'utı gözü, yemdeıı Mustafa Kımal'c ili^ti... Resmi eline alıp, pancurların arasıdan süzülcn, soluk ayışıgında, dikkatle baktı. Kızlann, vatanlannı kurlaran kanramana dııydukları sevgiyi ve hayranlığı anlıyordu, tabii; ancak, bövfc bir baölılık onun dencyirnlcrinue yoktu; tanı olarak (iavrayabilmek için, tanıdıSı oigulara benzetmek, oalarla kıyaslamak gcreksinimindeydi, kızlann ruh hallerini. Vicdan ile Nefise'nin Mustafa Kcma! aşklannı, aneak Katolik rahibclerin tsa asklanna benzetcbiliyordu; İsa'nın yüzüğünü tusıyan bâkirelerin... Insandan farklı bir canlı, bir doga olayı gibi miydi Mustafa Kemal? Doğa'nın ve tarihin anlatılması güç rastlantılannın çakışmasjyla belirmcz mi büyük adamlar? Miss Meaedow tarihin sarsıldıgı dönemlerde tek başına, yakınmasız ayakta kalabilmiş tüm kişiler gibi, örtük bir bilgelik gelişfirmişti 1. savaş sırasmda. Sıradan insanların devlestiği ya da cüceleştiği anlara tanık olmuşttı. C) anlarda yıizlcrdf bfliren anlamları belle^i kaydetmişti.; lıcr çizgisindc böylesi atılgan ve çevik bir dikkarin yoğunlaşnğı bir başka yiiz anımsamıyordu. Küçük insanların küçük akıllurını ve duygulannı bıçimlendmrken kullanıp zıyan ertiklerî o Tanrısal arma^an, sezgi gücü cisimlenmişti sanki Mustafa Kemal'in yüzünde. Fotoğraftaki adam gözlerini ileriye diktniş, zamanın ötesine, neredeyse ünıitsiz bir bakışla! Yalnız bir adam... "Bü yiik adamtar görebiliyor" diye düşündü Miss Meadow, "yalnız yarını dcğil, öbür günü de. Onun için umutları bile umarsı/..."« ...Geniş, kalçalarının üzerine oturup, iri mernelerino bastırdığı yavrusunu hem oğlu hem ko<.a.si bin yıllardn «.nı/.i rcn Kibcle Ana... F.fsanenin vc tarihin anası, ey âııa taıınça^ Anadolu'nun kızı... Adı ligc kıyılannda Arternib, Akdeniz'e açılırken Demeter, Niı dclfasmcia îsis, Arap çölle rinde Lat olan... Sonsuz yaşamuı ve sonsu? ölünuin ^impc si Toprak Ana... Dağlar, ovalar, yaylalar senin, yüzlerre kocatı da... üoru^unda ev kurdun yüce Olympos da^ınırı. besledin bereketli Mysa nvasını... Mavi unıklarına baktın Maımara'run ve Hge nin. yerküıe sofiuyup, yüzeyindeıı kızgın buharlar sotumaktan vazgi'çeliberi, milyonlarca yıl, 20. yüzyılın ortalarında, sanayi btınarları, kurum uınecikleriyle dolu bir hava görüşünü mdandırana ciek .. Nfcler gördün, geçirdin... Kayalara kiliscler oyııKiu; uvalaıda minareler yiikseldi. Ordufarın dört nala atları dövdii tarlaları... Baharselleri çağıldadi. Köylülcr altın ba^aklar derdi.; ballı J seftaliler topladı. Yüzyıllar aktı... Ege'nin iki kjyısındaki, feöklcri birbirine dolanmış çocukların birbirlerini lxi^azlarken, 19. yüzyılla20. yüzyıl arası, 4;özyaşı döktürı rnii Kij bele Anai* Anımsadın mı... o eski boğazlaşmayr, hani kor.' kuMiz Aşil'üı, yürekliliğine yakısınayan bir sinsilikle, Troy<i Kentinc sokup tahta attnı, şehiu ctmesini yiJSir 1 lektor'u; soylu Priamos'u ve nnun eccsi l lekuba Ana'yı evlat acısıyla bogup da; yandı mı yüroğin Kibele Ana, tam dokuz kez yıkılırken Troya... " Troya'nın öcünü aldık" dedi, bin yıl sonra, alevden bir ' ozan; Upkı Homeros gibi, hem farktlı ondan... Şiirini eyleml*1 yazan bir ozan... Anadolu'ya saldığt kökünü, bin yıl önceye dayandırırken; yaralı haİKinın utzc kinini dindirip de, eskil söyJenccnin tatlı yumuşaklıgında... Bak, o adama inananlar geliyor, Kibele Ana... 1935 y.ızınııı sıcak bir Temmuz günü. Olvmpos dağınırı etekleriu dcn doruklara do^ru tırmanan Kemalistleri seçebiliyor musun? Genç Türkler geliyor. yurtlarım bilıneye... İtiç gördün mü böylesini Kibele Ana... Göç katıirlarında ge/erlerdi eskiden, daömık, meyyus, mükeddeı; yavlalardan yaylalara, konaklaruan konaklara, sınırlardan sınırlar.ı sü rülüılerdi, meyyus, rnükedder, nıütevekkil... H^kıya biçerdi onları, sıtma kırartiı. Bilmrzlerdi bir imparatorlııklan oldugunu... Katlamrlau , SC'SSU... Erendlz Atasu. yıldız Ecevlt İle süylesl sırasında.. insan olarak, Cumhuriyet'in değerleri saldınya uğrarken duyarsız kalabilmem düşünülemez. Aydın/yazar sorumluluğuyla ilgili, büyük Alman yazan Thomas Mann'ın yeni öğrendiğim bir tümcesini yiıielemek isterim. Llfukta yaklaşan boranı sanatçı duyarlıkların algılayabildiği, kitleninse henüz farkedemecfiği, farkedenlerinse yıldığı bir dönemde, yani Nazizmin iktidara gelmesinden önce, Thomas Mann bir karakterinin aözından şöyle der: "Yazarın görevi ufukta gördüğünü halka göstermek ve hayatölüm kaışıtlığında hayatın soncul üstünlü^ünü vıırgulamaktır." "Dağın Ölcki Yüzü'nde aydın so rumlulugunun taşıyıcısı 'kadın' ruman kişileri genelde; Kemalizmi bir bayrak yarmna dönüştüren onlar. Öykülerinde de yaşam bilgeliklertni kadınlara söyletiyorsun. Romanının Ben,anlatıcm da timge düzleminde ıki kadtntn çocuSu olduSnu söylüyor, bir kadın ve bir erke&in değıl Kadınlar toplumtal sorunlara daha mı duyarlı, daha mı bilge onlar? Biz kadınlann sezgileri daha güçlü, kriz anlarında daha yürekliyiz. Kendimizlc dürüstçe yüzlcşebilmeyi, içtenliöi, kimi kez erkeklere göre daha kolay başarabiliyoruz. Son öykülcrinde ve "Dağın Ötekı Yüzu'nün özelliklc son bölümlerinde dikkatimi çeken bir başka nokta da, metinlerde yer ycr su yiizünc çtkan 'kozmık hiliııç' "Evrenle bütünle$en zihin", "maddenin molekül dizelerinin arasına karışıp kurtulan fiziksel varlık", "yeryü zünün astl sahipleri olan çınar, mermer ve f«" ve Doğu felsefesinın "Ben O'yum" bilinci... Smıflar ve cinsler arasındaki eşitlik, laiklik, demokrasi ve özgürlük sanki yalntzca toplumsal uygarlıİın gerekleri dejLil de, aynı zamanda kozmikl'evrensel r>ir Tanmallığın uzantısı görünümünde. Biz insanlar, henüz birbirimizle kardcş olduöumuzu bile kavrayamadık. Bilinçsizliğimizle kendi soyumuzu, hatta gezegen anamızı yok etmezsek, yalnız Dİrbirimizle değil, tüm canlılarla ve bize cansız görünen maddeyle de kardeş olduğumuzu idrak edeceğimiz bir dönem gelecektir. Evet, tüm kaotik görüngüleri geçersiz kılan daha geniş bir 'uyum'a, evrenin bir bilinci olduğuna inanıyorum.B CUMHURİYET KİTAP SAYI 305 SAYFA 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle