02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

M e t i n Turan, 1984 yılından bu yana Aşık Veysel konusunda hemen her yıl anma toplantılan, sempozyumlar dolayısıyla yayınlar yapmış bir yazar. Turan, "Âşık Veysel" adlı araştırmasında, Âşık Veysel hakkında şimdiye değin yapılmış çalışmaların dışına çıkarak bir edebiyat araştırmacısı ve eleştirmen gözüyle değerlendiriyor Veysel'i. UFUK S. ADIYAMAN ilindiği üzere, Âşık Veysel 1894 yılında dünyaya gcldi. Buyıl, Aşık Veysel'in lOO.doğumyılı. Metin Turan, 1984 yılından bu yana Âşık Veysel konusunda hemen her yıl anma toplantılan, scmpozyumlar dolayısıyla yayınlar yapmış biri. Kitabın ilginç yanı ise, Âşık Veysel hakkında şimdiye değin yapılmış çalışmaların dışına çıkılarak, bir edebiyat araştırmacısı ve eleştirmen gözüyle değerlendirmeye gidilmcsi. Kitap, şu bölümlerden oluşuyor: " Yaşarnı", "Halkçılığın Hafifliğinde Âğır Köylü: Âşık Veysel", "Geleneğe Bir Bakış ve Âşık Veysel", "Toplumcu Ozan Âşık Veysel", " Sanatı"," Âşık Veysel ve Toprak "," Cahit Öztelli'nin Yazısı", "Yaşar Kemal'in Yazısı", "Âşık Veysel'lc Ilgili Anılar", "Şiirlerinden Ornekler" ve "Sonuç". Yazarının da değindiği gibi, Cahit Öztelli ve Yaşar Kemal'in Âşık Veysel'le ilgili değerjendirmeleri incelenirse, iki uç yargıyı taşıdıkları görülür. Cahit öztelli, Âşık Veysel'in "şişirilmiş bir balon olduğunu, hak etmediği bir üne kavuşturulduğunu" ileri sürer. Yaşar Kemal ise, Âşık Veysel'in, geleneği kırmış bir ozan olduğunu ve hemcn tüm çağdaş ozanlar gibi haklı bir konumda bulunduğunu vurgulamaktadır. Metin Turan her ilu yazının arasında, hem Âşık Veysel'in yaşamını ayrıntısıyla irdeleyip, onun yetiştiği sosyal çevrenin şiirine etki eden önemli etkenlerden biri olduğunu belirtmektedir. "Gelenek ve Âşık Veysel" başlıklı bölümde ise, halk ozanlığı geleneği irdelenmekte, Âşık Veysel'in bu gelenek içerisindeki yerine değinilmekte•dir. "Âşık Veysel'in bu gelenek içerisinde düşündüğümüzde, âşık edebiyatında gördüğümüz ve giderek bir âşık edebiyatı esası olan bade içme/buta alma kavramının Âşık Veysel'de görülmediğini, ustaçırak ilişkisinin de, yaşam öyküsü bölümünde de ayrıntılı olarak görüldüğü gibi, Âşık Veysel'de bir yol göstcrme biçiminde ortaya çıktığını, gelenekle öyle içiçe bir durum sergilemediğini görürüz. Gelenekte görülen ustaçırak ilişkisi, bir ustanın yanında hem sazı öğrenmek ve geleneği öğrenmek, SAYFA 12 vaştan yeni çıkmış bir toplumun ekonomik ezikliği eklenip çiçekten telef olan insanların coğrafyası düşünülürse, Veysel'i biçimlendiren sosyal çevre çok kolay anlaşüır. Bir de toplumsal/sosyal çevrenin yazılı kültürden uzaklığı, bütün edebi/ sanatsal birikimini sözlü kültürüyle oluşturduğu gerçeği gözardı edilmezse, bu koşullar içerisindeki sanatçı tipinin anlaşılması daha kolay olur." Kitabın ilginç bir bolümü de Âşık Veysel'le ilgili anıların yer aldığı sayfalardır. Işte bunlardan biri: "1957 milletvekili seçimlerinden hemen sonraydı, TB.M Meclisi'ne yeniden seçilmeyi başaran bir eski milletvekili, zaferini arkadaşlanyla birlikte kutlamak istemiş, Ankara'da, Çubuk Barajı'nda, vakın dostları için zengin bir sofra hazırlatmıştı. Davetİiler arasında Âşık Veysel de vardı. Yemeğe oturunca, birtakım siyasi olayların, birtakım meşhur kişilerin renkli dedikodusu, masayı kuvvetle kucaklamıştı. Güneş, elini eteğini toplayıp gitmek üzereydi. Veysel, masanın bir köşesinde, sandalyasına dayadığı sazıyla birlikte mahzun kalmıştı. Birden elini masaya vurarak bütün ağızları kapatmıştı: Efendiler! Biz yiyip içiyoruz amma saz acındanölüyor. Davet sahibi milletvekili, Veysel'in ne demek istediğini anlamıştı: • Kusura bakma Âşık demişti, söz kantarını biraz fazla kaçırdık galiba. Haklısın. Şimdi sıra, sazın karnını doyurmaya geldi. Haydi bakalım: Ses de senin, saz da senin! Veysel, sazını kara kılıfından sıyırdı. Esmer yüzünü göğsünden kaldırdı. Sonra, biraz sitemli, biraz öfkeli ama biraz tutuk çalıp söylemeye başladı. Kaç türküyü birbirine bağladığını bilmiyorum. Sazını yanına koyduğu zaman, herkesi etkisi altına çoktan almıştı. Biraz çakırkeyf bir halde Veysel'i dinleyen davet sahibi, yayvan bir ağızla Aşığın gönlünü almaya çalıştı: Üstad! dedi. Ömrün uzun olsun! Ellerin dert görmesin! Bu akşam saatinde hepimizi mest ettin. Biz de senin gibi âşığız. Biz de seninle aynı hisleri paylaşıyoruz. Yalnız aramızda bir fark var: Scn duyduklarını çok güzel ifade ediyorsun. Biz ise, duyduklarımızı, senin gibi anlatamıyoruz! Âşık Veysel, kendisine o akşam uzun müddet ilgi göstermeyen davet sahibine, müthiş bir cevap vererek masadakileri şaşkınaçevirdi: Efendim, dedi, duyulanları ifade edebilmek, gerçekten çok önemli! Sivrialan'da, benim çok vefalı, çok sabırlı bir boz eşeğim var. Bazen ona biniyor, şuraya buraya gidip geliyorum. Çüüüş! dediğim zaman, eşeğim sesimi duyarak olduğu yerde duruyor. Ama neden durduğunu bana bir türlü anlatamıyor!" Daha önceleri Enver Gökçe Üzerine ve Can Içindedir Canan adlı çahşmalara im zasını atmış olan Metin Turan'ı Âşık Veysel çalışmasından dolayı da kutluyor, diğer çalışmalarını da merakla beklediğimizi belirtiyorum.* Âjık Veysel / Metin Turan/ 128 say/a, ProsperoYayınlanPK 105, Ulus/Ankara CUMHURİYET KİTAP SAYI 2 3 8 Vayssilalglantar Âşık Veysel üzerine ilginç bir çalışma hem de bir süre birlikte dolaş makia belirir. Âşık Veysel'de durum pek öyle değildir. Örneğin, Âşık Veysel bade içmemiştir. Badesizâşıktır. Günümüzdebilekimi âşıkların uydurduğu pir elinden dolu içmek gibi bir ayrıcalığı da olmamıştır. Sonra Aşık Veysel'de Âşık edebiyatında gördüğümüz esaslardan biri olan hikaye anlatma da yoktur. Âşık karşJaşması olan atışma, muamma astna ya da çözme gibi gelencğin içerisinde olan olgularla da pek oralı değildir Âşık Veysel. Onun kimi atışmaları vardır ama, bunlar da gelenek içerisinde görülcn tipte değildirler." Metin Turan'ın bu vurgulamalan, Âşık VcysePin giderek değişen bir toplumsal/ ekonomik düzenin insanı olduğu gerçeğinin altını çizerek, bir yandan geleneğin biçim değiştirmiş olmasını, bir yandan da Veysel'in bu biçim değiştiren gelenek içersinde öncü olduğunu vurgulamaktadtr. Bilindiği gibi Âşık Veysel'in bir başka özelliği de, Alevi bir aileden gelmesine karşın, şürlerinin hiçbirinde, diğer AleviBektaşi ozanlarda görülcn, duvazimam söylememiş olmasıdır. örneğin onun hiçbir şürindc AleviBektaşi ozanların vazgeçilmez teması Hz. Ali, Kcrbela, tmam Hüseyin gibi Alevi inancına ait unsurların geçmemesidir. Metin Turan bu konuda şunları vurguluyor: (...) O bunu kendiliğinden yapmıyor, bir bilinç zorluyor onu buraya. Örneğin, Alevi kültüründe yetişmesine, babasının koyu bir tekkeci olmasına karşın, Âşık Veysel diğer tüm Alevi ozanlarda görülen duvazimam söylemiyor; tek bir şiirinde Şah sözcüğü, Oniki Imam geçmiyor. Oysa, sonuçta Âşık Veysel'in çıktığı yer bu kültür, gezip dolaştığı köylerin büyük çoğunluğu Alevi köyü. Örneğin, yine onun çağdaşı olan Ali Izzet Özkan'da durum hiç de böyle değildir. Hatta, Pir Sultan'ın "Şaha gidelim" dizesini, " Yare gidelim" diye değiştirmeye kalkacak kadar bir kararhlık vardıronda." Dogumunun 100. yılı nedeniyle... G8İ8n8k V8 nşA Vsysol VBynrkıdünyagörüşti Âşık Veysel'in dünya görüşünü ve sanatçı kişiliğini oluşturan etkenler üzerinde dyrurkende şunları belirtiyor M. Turan: "Âşık Veysel'in yaşadığı sosyal çevre, köy ile kasaba kültürüne sahip, ekonomik an lamda tarıma dayalı, kapitalizm öncesi üretim biçimleri egemen, sanayileşme sıfır... Bir de ekonomik yapının paralelinde, eğitimöğretim gibi etkenlerin düşüklüğü, sa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle