Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Metin Toker'in "Şeyh Sait ve hyanı" adlı araştırması 26 yıl sonra tekrar okur önünde Şeyh Sait ve isyanı devam ediyor MUZAFFER BUYRUKÇU I syan, bir başkaldındır, bir ayaklanmadır; onun örnekleriyle, uzantılarıyla yaşamımızı yöneten güçlcrin bulunduğu heralanda, herkatmanda karşılaşmak olasıdır. Anayasal hakJarın,özlükhaklarınınçiğnenmesi,herkesin yararlanması gercken dünya nimetlerinin eşit dağıtılmaması; kişilerin arasında bu nedenlerden ötürü açılan sosyal ve ekonomik uçurumlann, aileler içinde meydanagelensürtüşmelerin,kapışmaların,kopmaların ve ilişki yozlaşmalarının çoğalması, 'isyan' kavramının doğmasım sağlar, bir kez doğdu mu bir daha geriye dönmez, ortalıktan kaybolmaz, gündemde belirlediği noktaya yerlcşir. Duyguları, düşünceleri, davranışlan silkeler, sarsar, sertleştirir. Yeryüzünde isyan etmeyen kişi hemen hemen yok gibidir. Bir bakıma insan, tepki gösteren, isyan eden bir varlıktır. Bu, sosyal yanı olmasına karşın aslında bireysel bir isyandır, kimi vakit iki, üç, beş kişiyle sınırlı kalır, yankılanmaz, kendi kişisel tarihimizin birsayfasına yazılarak ölümlü serüvenimizinkarakterinitanımlar... Amabirdebu isyanı gölgede bırakan bir isyan vardır ki korkunçtur... Yürürlükteki düzeni değiştirmeyi amaçlayan toplumsal bir patlamadır; yıkar, yakar, ocaklan söndürür, dostları düşmanlaştmr, öldürür ve kanlıdır. Bu isyanların bazıları, düzenleri değiştirmeyi hedeflemez, genel istekleri, beklentileri, dilekleri halkı unutarak saltanat sürenlere iktidardakilere ulaştırmayı yeğleyen 'uyarı' isyanlarıdır, yöneticilerle birlikte önemli çıkar gruplarının durumlarını koruyan vekollayan reformist isyanlardır. Ülkelerin hepsi bir ya da birkaç kez bu tip 'hafif ve köktcnci isyanlarla altüst olmuştur. Köle Spartaküs'ün isyanı bunlardandır, Şeyh Bedreddin isyanı bunlardandır ve daha bir sürü isyan... Ama genç Türkiye Cumhuriyeti'nin 1925 yılında karşılaştığı en önemli isyanlardan birisi de Şeyh Sait isyanıdır. Nedenleri, niçinlcri bugün bile tartışılan, onu izleyen isyanlara öncülük eden Şeyh Sait isyanı, Anadolu'nun Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yüzyıllardan beri düzenle bütünleşerek kaynaşan, üstünde yaşadıkları toprakları yurt bilen, Kurtuluş Savaşı'nın yürütülmesi ve kazanılması sırasında büyük özverileri, büyük kahramanlıklan görülen Kürt vatandaşlanmızı bir bayrak altında toplayarak bağımsız bir devlet kurma girişimidir, içerde ve dışarda yandaşları olan, onlarca desteklenen bir olgudur ama sadece bu değildir; halkın çok önemsediği, onsuz edemediği, onunla özdeşleştiği 'dini' duygularını 'din elden gidiyor' kışkırtmasıyla ve propagandasıyla sömüren bir 'irtica' hareketidir. Bu kışkırtmaları, bu propagandaları ger çek sanıp dinlerini yitirmcmek mi ele geçiren Demokrat Parereğiyle silaha sarılanlar, bu ti'nin Türkçe okunan ezanı Arapuğurda canlannı esirgemeyenler ça okutmasıyla, Atatürk heykelleŞeyh Sait'in arkasından sürükrıne, büstlcrine öfke dolu saldırılenmişlerdir. Bu cahil, bu yokIarın artmasıyla, cumhuriyetin sul, dinlerinden başka servetleri aleyhindeki fikirlerle beslenerek olmayan kitleyi ayağa kaldıranmilitanlaştırılan imam hatiplileri lar, 'dava'larının haklılığını kayetiştiren imam hatip okullarının mtlamak için yazılı ve sözlü bilaçılmasıyla, bütün gerici ayaklandirilerin yaratacağı etkilere gümalarda rol alan Saidi Nursi'nin venirler, bel bağlarlar, sahnede görünmesi ve inandırıcı olmaya çalıMenderes'le el sıkışmaşırlar. "Yeni cumhuriM e t i n Toker'in "Şeyh s:yla, Köy Enstitüleri yet rejimi dini rencide (kafaları çağdaş düşünetmiştir. Gelişme, BatıSait ve isyanı" 1968'de celerle, ilerleyen uygarlılaşma adına ahlâksızlığın ateşiyle dolduran yayımlanmış, kitap kısa bireylerin eğitildiği bir lık getirmiştir. Rezil bir idare, metnleketi çasüredetükenmişti. kültür yuvasıydı) ve murların içine itmişhalkevlerinin kapatılToker, kitabının bu tir." Bugün de Cumhumasıyla şoka giren Atayeni baskısıyla, isyanın, türkçüler, adım adım riyete, Atatürkçü düşünceye, laikliğe saldıgünümüzün Kürtçülük ilerleyen, 1994 Marranlar, gazetelerinde, tı'nda da tstanbul ve ve Islamcılığıyla radyolarında, televizAnkara gibi kentlerin sözleri geveliyorlar mir" Gece gündüz, karada havada, denizde, Almanya'da, Fransa'da, Belçika'da, Hollanda'da aynı konuyu boyuna işlemiyorlar mı ? Batı ölçülerindeki ilk haber dergisi AKlS'i basın dünyasına armağan ederek dergicilik yaşamında önemli bir çtğır açan dencyimli ve usta gazcteci, politikacı Metin Toker, 1968'de bastırdığı ve kısa sürede tükettiği 'Şeyh Sait ve İsyanı' kitabını yirmi altı yıl sonra yeniden yayımlama gereğini duymuştur. Ve bu 'gereği'. yazdığı önsözde şöyle açıklamıştır. "İki olay bunu son derece güncelleştirmişti: PKK ve yerel seçimler. PKK, Kürtçülük demektir; yerel seçimlerde, özellikle sonrasında Türkiye'de yeniden 'Şeriat isteriz!' sesleri yüksekten söylenir olmuştur. Bu iki unsur, 1925'teki 'Şeyh Sait ve îsyanı'nın da doğasını oluşturur. Arada bir tek temel fark vardır: 1925 'te genç cumh uriyet 'Devrimler mi, demokrasi mi?' ikilemi karşısındaydı ve devrimlerin yapılması, demokrasinin ertelenmesi tercihi geçerli oluyordu. 1994'te geçerli bulunan ise 'ülke bütünlüğü ile devrimlerin demokrasi içinde korunması' tercihidir." Bu saptamalar ve yorumlar doğrudur. 1950'de bindikleri ağacın dalını kestiklerini ve cehennemin ortasına düşüreceklerinı fark etmeyen masum, kandırılmış kalabalıkların oylarıyla yöneti yon kanallarında aynı b e n z e f l İ ğ İ n İ VUrgUİUyor Köktend Isyanlar zanarak adamaktllı güçlendiklerini ortaya koyan 'şeriatçı'ların estirdikleri 'inica' havasıyla yeniden sarsılmışlardır. Bu sarsıntı, hataları arayıp bulma, irticanın kaynaklarına inme konusunu gündeme getirmiştir. Atatürkçü ve laik dünya görüşünü benimseyen, ama 'dün' olan bitenden habersiz kuşaklann geçmişte olanları öğrenmelcri ve bugün karanlık nefesi her an hissedilen 'irtica'nın bu boyutlara ulaşmasını anlamaları için 'Şeyh Sait ve isyanı' olgusuna ciddiyetle cğilmelcri gerekir. Bu bakımdan Metin Toker'in 'Şeyh Sait ve İsyanı' kitabı tam zamanında yayımlanmış bir bilgiler, belgcler toplamı, özenli çalışmasıdır. Birinci paylaşım savaşından sonra ycnilgiye uğrayan devletler, yengi kazananlar tarafından işgal edilmiştir. (O savaş sanki Osmanlı tmparatorluğu'nu parçalamak, dağıtmak, egcmcnliginc son vcrmek için cıkarılmıştır. Çünkü lngilizler, Osmanlıların ellerindeki petrol yataklarını almışlar, topraklannda kendilerine bağlı uydu emirlikler, krallıklar, prenslikler kurmuşlardır. ltalyanlar, Fransızlar, Yunanlar bu yağmadan pay alma peşinde koşmuşlardır.) Işte bu ölümkalım ortamında vatan sevgisi, inancı ve cesaretiyle Anadoiu ihtilalini başlatan Mustafa Kcmal ve arkadaşlan, belediyeseçimlerinika Osmanlı tmparatorluğu'nun küüerinin üstüne cumhuriyetin temellerini atmışlardır. Mustafa Kemal ile arkadaşlarının bu müthiş başarısı, Meclis içinde ve dışında bulunan muhalifleri, gayri memnunları, Imparatorluğun sayısız nimetlerinden yararlananlan fena halde kızdırmıştır ve cumhuriyetçileri düşman ilan etmişlerdir. tlk fırsatta devireceklerdironları vc padişahlığı ihya cdcceklerdir tekrar... Belki de sarayını, yakınlannı, dostlannı, malını, mülkünü, halkını ve ülkesini terk ederek tngiliz zırhhsıyla yurtdışına kaçan Vahdettin'i geriye getireceklerdir. Bu niyetlerini hiç duraksamadan yaşama geçirmek için vargüçleriyle ve olanaklarının tamamını kullanıma sokarak çalışacaklardır, nitekim çaJışmışlardır da. Cumhuriyet yönetiminin en küçük bir eksiğini, en küçük bir yanlışını yakalar yakalamaz olumlu olsa bile yerden yere vurmuşlardır. Dumanlı havayı seven eski kurtlar da sömürgeci Ingilizlerin kışkırtması ve yönlendirmesiyle başlatılan 'Şeyh Sait lsyanı'na dört elle sanlmışlar, ayaklanmadan en güzel biçimde yararlanma yollarını aramışlardır. Evet, isyan başarı kazanırsa cumhuriyet tarihe gömülecektir. "Şeyh Sait, bir Kürt lideri gibi davranmak yerine bir 'karşı ihtilâl'in ilk darbecisi gibi hareket ediyordu ve açtığı bayrak hilâfet bayrağı, şeriat bayrağıydı./ Ele geçen bir vesikadan anlafildığına göre Abdülmecit'in oğlu Selim Efendi'den söz edilmekteydi." Görüldüğü gibi tngilizler, Kürtler, padişahçılar el elcdir. Ayrıca, "Karşı ihtilâli bizzat Vahdettin yönetiyordu. Kendisine memleketten kovuIanşehzadelerle'Yüzellilikler'in önemli bir kısmı yardım ediyor, San Remo, Kıbrıs, Musul ve Halep arasında durmadan kuryeler gidip geliyordu. Askeri hareketlere halifeye bağlı kaçak komutanlar kumanda edecekti." Anadoiu ihtüaU Şeyh Sait'in 1 lanı'yı, Genç'i, Lice'yi, Elazığ'ı içine alan ve ihtilal ateşiyle tutuşturduğu bir çcmberin sınırlarını gcnişletme, stratejik ve tarihi önemi büyük olan Diyarbakır'ın üstüne yürümc eylemi, ilgilileri kesin bir önlem almaya ve işi bitirme edimini bir an önce yürürlüğe koymaya zorlamıştır. "Şeyh Sait'in Piran'da attığı kurşun Ankara'daki 'Gazi Ekibi' için karşı tarafı, karşı taraf hazırlığını henüz tam yapamamışken ezmenin fırsatını verecekti." Ve koşullar o fırsatı yaratınca 'Şeyh Sait ve isyanı' cumhuriyet ordusunun demir pençesi altında tuzla buz olacaktı. PKK'nın ve irticanın örgütlü kalkışmasının başlangıcı sayılan 'Şeyh Sait ve Isyanı'nın gerçek yapısını kılı kırk yaran bir inceleme ve aynntılarıyla okura sunan değerli Metin Toker'in bu son derece ilginç yapıtının günümüzdeki şeriat olgusuna ve PKK tcrörünc ışık tutması bakımından hemen okunması, özellikle genç kuşaklara okutulması gerekmektedir. Çünkü 'Şeyh Sait ve İsyanı' bütün şiddetiylc ve daha bir güçlenmiş olarak devam ediyor. • Şeriat olgusu Yaytnevi/17li. Şeyh Sait ve İsyanı/ Metin Toker/ Eilgi S A YFA 9 CUMHURİYET KİTAP SAYI 236