25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Prof. Dr. hmet Sungurbey'in "Hayvan Hakları" yapıtı ve anımsattıklan... Nobel adayı olması gereken bir eser... 1 rof. Dr. Ismet Sungurbey, üç yıl süren ek çalışmalar sonunda, Hayvan Hakları isimli yapıtının genişletilmiş ikinci baskısını bu yılın başında yayımladı. "Hayvan Hakları" aslında "Nobel adayı" olması gereken bir yapıt; ne var ki, henüz (insan hakları yanında) "hayvan haklan" için bir Nobel Ödülü yok. GURSEL USTUN ok değerli hocam Prof. Dr. Ismet Sungurbey, üç yıl süren ek çalışmalar sonunda, Hayvan Haklan isimli yapıtının genişletilmiş ikinci baskısını bu yılın başında yayımladı. Kitabın ilk baskısındakilere eklenen ilginç pasafları aşağıda aktarmaya çalışacağım; ancak daha önce, Ismet Hoca'nın bu çok titiz araştırmasınm gündeme getirdiği birkaç soru işaretint değinmek istiyorum. "Hayvan"ı da, insan gibi bir "hak siijesi" olarak kabul eden görüşün bilimsel temeli nedir? Değerli yazar, Hayvan Hakları yapıtında, önce hukuktaki "hak kavramı" üzerindeki değişik görüşleri ayrıntıh olarak irdeliyor; "irade teorisi", "çıkar teorisi" ile 3. teorideki "karma görüşün " kıyaslaması sonunda "hak bir çıkann gerçekleşmesine yönelik irade gücüdiir" şeklinde özetlenebilecek karma görüşün daha ağırlıklı olduğu sonucuna varılıyor; ancak, yazar bu sonucun (Saym Prof. Dr. Bülent Tahiroğlu'nun bu yapıtının başına koyduğu Motto'ya da değinerek) bir " tanım " değil, bir "çerçeve kavram" olduğunu savunuyor. Bu çerçeve kavrama göre, "bir kimsenin bir 'hakkı' olması demek, ona hukuktan ötürü (hukuk gereğince) bir şeyin tanınmış olması demcktir" ve ayrıca "inşanların hayvanlara karşı ödevlerini de Özel Hukuk bakımından yerine getirilebilir kılmak için en etkili araç, hayvanların buna uyan bir istenıinin (böylece bir hakkının) kabulüdür". Dolayısıyla, nasıl henüz anne karnındaki canlı Ocenin bir hak öznesi olarak kabul ediliyorsa, bir hayvan da aynı şekilde "hak ehliyeti olan" bir canlı sayılmalıdır. Bu kuralın uygulamaya yansıması ise, (örneğin) bir hayvana yapılan bağışlamaSAVF4 10 nın. Bu kuralın uygulamaya yansıması ise, (örneğin) bir hayvana yapılan bağışlamanın (şimdikinin aksine) "geçerliliğinin kabulü" ya da benzer şekillerde oluşacaktır. Yazar'a göre, "bu hakların nasıl olsa kimi kişi ve kuruluşlarca kullanılacağı bahane edilerek, bu yeteneğin ve hakların tanınması engellenemez." Anayasa'ya "Hayvan Haklan"na ilijkin bir hiikiim eklenmeli mi ? Acaba, herhangi bir ülkenin anayasasında hayvan haklarına ilişkin bir hüküm var mıdır, bilemiyorum. 1982 Anayasası'nın değiştirilmesi gündeme gelmiş iken, böyle bir öneri ileri sürülse, acaba (oldukça güncel olan) riikürüklü tepkiler mi sözkonusu olacaktır? Yoksa, dünyada ilk kez Anayasası'nda hayvan haklan yer alan ülke olmak onuruna mı erişeceğiz? Kanımca, bu olasılıklar yani kamuoyunda tartışmaya açılmalıdır. Değerli Yazar'ın Hayvan Hakları yapıtı yazıldığında, henüz Anayasa değişikiikleri gündeme gelmemişti; dolayısıvla yapıtında bu konuya değinmemiş olması doğaldır. Yazar, Anayasa konusunda sadece Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun (Prof. Dr. Muammer Aksoy ile birlikte) 1961 Anayasası'na koydurduğu "Ormanlann korunup geliştirilmesi" ilkesine değinmekle yetiniyor (s. 328); değerli Yazar'ın Hıfzı Veldet Hoca'nın çabalarına gönderme yaptığı bu kısımdan esinlenerek, yeni Anayasa çalışmalannda "hayvan haklan"nındagözönünealınmasınıdiliyorve bu çerçevede, Yazar'ın vurguladığı şu görüşü de aktarmakta yarar görüyorum: "Hayvanları çok sevip koruyan, gönlü onlara şefkat duygularıyla dolu Yüce Atatürk'ün, insanlar için Yurttaşlar Yasası (Medenî Yasa)çıkardığıgibi,biraz daha yaşasaydı hayvanlar için de onlann yaşama haklarını güvenceye bağlayan Hayvanları Koruma Yasası çıkarak olduğunda hiç kuşku yoktur. Bu yasanın eksikliği yüzündcndir ki, AUah'da başka kimsesi olmayan.., acı ve açlık işkencesi çeken, çocuk gibi masum, sevgi ve şefkata susamış zavallı hayvanlar katledilerek korkunç bir insanlık suçu işlenmektedir.. Bu katliamlara son verecek bir Hayvanları Koruma Yasası çıkarmadıkça, halk deyimiyle, deve iğne deliğinden geçer, bir uygar ülkeler arasına giremeyiz.." Değerli Yazar'ın, tümüyle gerçeği yansıtan bu görüşleri "yapılması gerekeni" deyeterincegöstermektedir. "Hayvan Hakları" için de Nobel Ödiilü olsa idi, bu ödül giiçlii olasılıkla Prof. Dr. tsmet Sungurbey'e verilirdi. Değerli Yazar'ın da değindiği gibi, "hayvan sevgisi" ya dabukonudaki"duyarlılık" çağımızın "uygarlık ölçütü"dür. Gerçekten, uygar ülkelerle geri kalmış ülkeler arasında bir kıyaslama yapıldığında, ya da batıdan doğuya doğru gidildığinae, hayvan sevgisinin giderek azaldığı gözlemlenmektedir. Paris'te UNESCO Evi'nde 15 Ekim 1978 tarihinde ilan olunan Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi, hayvanların yaşama hakkına duyulması gereken saygıyı insanlarınkine cşdeğer tutmakla birlikte, "insan haklan"na koşut bir "hayvan hakları savunucuları"nın özverili davranışlarına, ağırlıklı görüşlerine geniş olarak yer vermiş olmakla bcraber, "Hayvan Hakları Konusunda Nobel Ödülü"nün gerekliliğine değinmcmiştir. Hayvansever dostlarımla " bu eksikliğin olası nedenleri"ni tartıştığımızda, şu ilginç görüş ortaya atıldı: "Evet, Brigitte Bardot da özverili bir hayvan dostu.. ancak, Ismet Hoca'nın konuya bilimsel yaklasımı bambaşka, hukuksal dayanaklan dünyada ilk kez ortaya sürülen türden.. Eğer, hayvan hakları konusunda bir Nobel Ödülü söz konusu olsa idi.. buna en yakın aday Ismet Hoca olurdu. Hoca'nın bu konuyu gündeme getirmemesi alçakgönüllülüğünden geliyorsa, önce Hayvan Haklan yapıtını okumalı, sonra Değerli Yazar'ı yakından tanımalı, yaşamındaki hayvan sevgisine (reklamsız, övgüsüz ancak akılcı) yaklaşımlarını gözlcmlemelidir; böylece, eminim ki fikrini değiştirecektir; hele, bu yapıt hakkında flhan Selçuk un (aşağıda aktaracağım) görüşlerini benimserse. Neden "hayvan hakları" konusunda yeterince bilimsel açık oturumlar düzenlenmiyor? Yazar'ın Hayvan Hakları yapıtında ayrıntıh olarak aktardığı "uluslararası hayvanseverlerin görüşıerinnin Türkiye'ye yansıtılması gerektiği halde, medya sadece (gcnellikle çıplak bacaklı) hanım sanatçıların ve sosyete hayvanseverlerinin görüşleri ile ilgilenmekte, bu konuda "gerçekten bilimsel" nitelikte tartışmalara ise yer vermemektedir. Düzenlenen birkaç tartışmaya katılanların amacı ise, (ayrıklar dışında) ya "her vesileyle ekranda görünerek" rcklam yapmak, ya doa (aslında toplanan bağışların belki de çok azının hayvanlara ulaştığı) "bağış kampanyalarım" tanımaktır. Yaklaşık bir yıl önce, bir özel kanal, Prof. Dr. Ismet Sungurbey ile (en az yarım saat izlenecek şcTulde ve bilimsel nitclikli) bir program düzenlemişti; Değerli Yazar bu program için uzun hazırlıklar yaptı, "Hayvan Hakları" yapıtının (programa uyumlu) bir özetini bıle çıkardı. Çekimler yapıldı ve programın gösterileceği gün geldi, çattı. Ancak sonuç, tam anlamryla bir hayal kırıklığı oldu; en az yarım saat gösterilmek üzere hazırlanan program, ekranda 10 saniye yeraldı. Çünkü, görüntülerde hayvanlar (çıplak göğüslü, güzel bacaklı genç kızların değil) Ismet Sungurbey'in kucağında idi; böyle bir program ise, ulusal medyanın (artıları bol) anlı şanlı (?) kanalınca "yeterince ilginç" bulunmamıştı. Şimdi akılcı program yapımcılarına önerim şudur: Değerli Yazar'ın "Hayvan Hakları" yapıtını iyice okuyunuz ve bu yapıttaki görüşleri (gerçekten) bilimCUMHURIYET KİTAP SAYI 23S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle