Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir dönemin manifestosu Çev. HALİL TURHANLI Eylül 1957 Çarşamba günii geceI yarısından az önce, Jack Kerouac ve bir süredir yanında kaldığı I genç yazar Joyce Johnson, altmışaltıncı Cadde ile Broadway arasındaki gazete tezgâhında, dağıtım kamyonlannın ulaştıracağı New York Times'ın ertesi günkü sayısını beklemek üzere Joyce'un Upper West Side'daki (Ncw York City) dairesinden çıktılar. Yayımcısı Kerouac'a, o günkü gazetede romanı Yolda'yla ilgili tanıtma yazısının yer alacağını önceden duyurmuştu. Istifin içinden çekip çıkardıklan ilk Times'ı satın altılar. Bir sokak lambasının altında, "Times'ın Kitapları" başlıklı sütunu buluncaya değgin sayfalan çevirdiler. Tanıtan Gilbert Millstein idi ve şunlarıyazmıştı: "Yolda, Jack Kerouac'nın ikinci romanı ve yayımlanışı, modanın aşırılıklanyla dikkatlerin bölündüğü ve duyarlılıklann körleştiği bir çağda otantik bir sanat yapıtının açığa çıkanlışı büyük bir an sayılacağı için tarihsel bir fırsattır... (Roman), Kerouac'nın "beat" olarak adlandırdığı ve yeryüzüne inmiş baş tanrısı olduğu kuşağın en büyük güzellikte kotarılmış, en aydınlık anlatımıdır. Tıpkı, 1920'lerindiğerbütün romanları arasında Giineş de Doğar'ın Yitik Kuşak'ın vasiyetnamesi olarak kabul edilişi gibi, Yolda'nın da Beat Kuşağı için bir vasiyetname olacağı kesin." Kerouac ve Johnson gazeteyi alarak, yakınlardaki bir barın donuk ışıklı barınağında yazıyı baştan sona dcfalarca okudular. Johnson, Onemli Olmayan Kişiler başlıklı anılarında Jack'in "sanki neden kendisini olduğundan daha mutlu duyumsamadığını anlayamıyormuşcasına" devamlı başını salladığını anımsıyor. Nihayet uyumak üzere Joyce'un dairesine döndüler. Joyce'un sözleriyle, "Jack hayatında son kez tanınmayan bir kimse olarak yatmıştı. Ertesi sabah çalan telefonla uyandığındameşhurolmuştu." Ertesi gün ve geriye kalan ömrü boyunca, gazeteciler Kerouac'dan romanıyla ilgili söyleşiler değil, "Beat" konusunda açıklamalar istediler. Oysa, Village Voice eleştirmeninin, "içinde yaşadığımız günlerin ender rastlanır başkaldırı ruhu için toparlayıcı bir çığlık" sözleriyle tanımladığı bir kitap yayımlatmıştı. İki hafta önce San Francisco'da, Allen Ginsberg'in Uluma ve Öteki Şiirler kitabı kamuoyuna yaygın biçimde duyurulan bir müstehcenlik davasına konu olmuş ve henüz karar verilmemişti; Ekim ayında Yargıç Claytojı Horn, Ginsberg'in şiirlerinin "kurtarıcı toplumsal önemi" bulunduğuna hükmetti. Ginsberg basının sık sık alıntıladığı, "Gördüm bizim kuşağın en büyük beyinlerinin çılgınlıkla yıkıldığını, isterik, çıplak, açlıktan geberdiği.ni..." dizesiyle başlayan şiiri Uluma'yı dostlan Carl Solomonjack Kerouac, William Burroughs ve Neal Cassady'ye ithaf etmişti. Beat Kuşağı taze haberdi ve Kerouac resmen bu kuşağın insan bedeninde cisimleşmiş şefi olarak taçlandırıhyordu. Yolda'da yeni bir kuşağı anlattığı kabul edilen Kerouac, tanımladığı hayat tarzına ilişkin sorularla kuşatma altına alınıyordu. Onun kim olduğu, kitabını ne kadar sürede yazdığı ya da bir yazar olarak neler yapmak istediği gazetecilerin umurunda değildi. Kerouac'nın sorulara önceleri "acayip kibar bir sabırlılılıkla" verdiği genel karşılık, ilk defa yüceltilmiş bir bitkinlik halini ifade etmede kullanan Herbert Hunckle adlı bir Times Meydanı üçkağıtçısından duyduğu, fakat usunda Katolik mutluluk anlayışıyla, cennetteki kutsanmışların sahip oldukları dolaysız Tanrı bilgisiyle birleştirdiği "Beat" sözcüğünü açıklamaktı. Revaçtaki argo sözcüklerin dinsel türevlerini değil de, fazla düşünülmeden bir çırpıda söylenilmiş sözler duymak isteyen söyleşi yapanların çoğunluğunca bu düşünce Çİzgisi kavranamıyordu. Kerouac'nın yedi yıl yolculuk yaptığını, romanı yazmanın ise sadece üç haftasını aldığını açıklaması da durumu kurtarmaya yetmiyordu. Kerouac en çok satan yazar olarak Steve Allen Show'da yer aldığında Allen alaylı bir espriyle, kendisine kalsaydı Jack'in yapmış olduğunun tam aksini yapacağını, üç haftayı yolda geçirdikten sonra yedi yılını kitabı yazmaya ayıracağını söyledi. Kerouac'nın Yolda'nın özgün metnini hiç durmaksızın üç haftalık bir yazı patlamasının sonucunda yaratmakla övünmesi yazar Truman Capote'un dudak bükmcsine neden olmuştu: "Bu yazı yazmak değil, daktiloya çekmek." Kerouac nihayet yakındı: "Kişilik tacirlerinin ve reklam canavarlarının Amerikalı yazarları yalnız bıraktıklan bir zaman yok muydu?" Medyanın tepkisi ise öylesine acımasızdı ki, Kerouac'nın sürükleyici bir hayat anlayışının yanı sıra benzersiz bir düzyazı üslubuna da sahip ciddi bir yazar olarak kabul görebilmesi için bir kuşağın daha büyümesi gerekti. Yolda, yazarından çok daha önce bir Amerikanklasiğioldu. Yolda yayımlandığında Kerouac otuzbeş yaşındaydı; sonraları, kariyerinin bir kısmını romanını yazmak veyayımlanmasına çabalamakla, ömrünün gcri kalanını ise kitabının unutulmasma çalışmakla geçirdiği anlaşıldı. Sorunlardan biri, yeni kuşağın sözcüsü olarak kabul edilmesiydi. Roman Jack Kerouac'nın "Yolda"sı nihayet dilimizde Ann Charters Vonnecticut Üniversitesi'nde yazın profesörü olan Ann Charters, Beat yazarlarına, akımın doğduğu ilk günlerden itibaren büyük ilgi duymuştur. 1950'lerin sonlarında Beat'ler bir yazın akımı ve muhalif genç insanların sözcüleri olarak adlarını duyurmaya başladıklarında, Charters henüz Columbia Üniversitesi'nde öğrenciydi. Beat'lerin şiir okuma gecelerini hiç kaçırmıyor, yazdıkları ve haldarında yazılan her şeyi büyük bir heyecanla okuyordu. Jack Kerouac'nın yaşamöyküsünü yazmış olan Charters, Savaş Sonrası Amerika'da Yazın Bohemleri başlığı altında yayımlanan iki ciltlik Beat ansiklopedisinin de editö rlüğünü yapmıştır. Ayrıca, Black Mountain College şairlerinden Charles Olson üzerine de bir incelemesi bulunmaktadır. Aşağıda, Charters'ın Yolda için yazmış olduğu önsözden bir bölüm sunuyoruz. S A YFA 8 da kendisinin, ülkeyi baştan başa katettikleri yolculuklarında Dean'i "ayaklannı sürüyerek izleyen" "Sal Paradise" karakteri olduğunu ısrarla bclirtmcsine karşın gazetecilerin, coşkunluk yaratıcı bir portresini çizmiş olduğu "dean Moriatry'nin şöhretine yaraşır bir hayat yaşamasını beklemeleri sorunların diğcriydi. (s. viiix). Asıl adı JeanLouis Lebris de Kerouac olan Jack Kerouac, 12 Mart 1922'de Lowell, Massachusetts'da doğdu. Ebeveynleri Leo ve Gabrielle aynı zamanlarda kırsal Qucbec'den Ncw Hampshirc'a göç etmişler; Lowell'a taşınmalarından kısa bir süre önce tanışıp evlenmişlerdi. Aile, FransızKanadalıların mahallelcrinde yaşadı; evlerinde jounal denilen FransızKanada lehçesini konuştular. Bu, Kerouac'nın ilk diliydi. Hayatının sonuna kadar, "memere" adıyla andığı annesiyle konuşmalarında bu dili kullandı. Altı yaşında kilise okuluna başlaymcaya değgin pürüzsüz Ingilizce konuşamadı. Kerouac 1939 yılında, Lowell Lisesi'nden Horace Mann hazırlık okulu ve Columbia Ünivcrsitesi için futbol bursu kazanmış bir yıldız sporcu olarak mezun oldu. Columbia'da birinci sınıf öğrencisiyken futbol oynadı, fakat ikinci sınıfta antrenörüyle tartışınca okulu terk etti. tleride dile getireceği üzere, ondokuz yaşında "bağımsızdı, daha doğrusu bağımsızlıktan deli gibiydi" ve "kendince düşünebildiği için" koleji bitirmesine gerek olmadığına karar verdi. Jack London ve Thomas Wolfe geleneği içinde büyük bir Amerikalı romancı olabilmek için "bir serüvenci, yalnız biryolcu" olmak istiyordu. Kerouac, îkinci Dünya Savaşı sırasında ticaret filosunda denizci olarak çalışırken, 1943 yılında tamamlayabileceği, Deniz Benim Kardeşim başlıklı bir roman yazmaya başlamıştı. 1944 yazında Columbia kampusu çevresindeki bir grupla dostluk kurduktan sonra yazar olma azmi daha da arttı. Bir grup, sonradan Beat Kuşağı olarak adlandmlan akımın çekirdeğini oluşturdu ve üyelerinden bazılan Yolda'nın kahramanları oldular. Kerouac, eski bir hazırlık okulu arkadaşının tanıştırdığı Columbia'da sanat eğitimi gören Edie Parker aracılığıyla Columbia örencileri Lucien Carr, Allen Ginsberg ve New York'da yaşayan Harvard mezunu William Burrougs'u tanıdı. Carr, St. Louis'li varlıklı bir aileden geliyordu ve Columbia'ya girmeden önce birkaç okuldan kovulmuştu; o tarihte onsekiz yaşında bir birinci sınıf öğrencisi olan Ginsberg, New Jerseyli bir lise edebiyat öğretmeni ve şairin oğluydu; Burroughs Büro Makineleri Şirketi kurucusunun torunu olan Burroughs ise, ailesinden düzenli olarak aldığı gelirle yaşıyordu ve Times Meydanı'nda Hubert Hunckle ve Lower East Side'daki diğer bağlantılar aracılığıyla sağladığı uyuşturuculan kullanmaya başlamıştı. Lucien Carr kendisinin ve arkadaşlarının, 1940'larda "dünyaya (yeni) bir anlam kazandıracaktarzdabakmaya.çalışan.Sağlam... değerler bulmaya girişen ve bütün bunların yazın yoluyla gerçekleşebileceğine inanan", "asi bir topluluk" olduklarını anımsıyor. Carr, Fransız Simgeci Şüri'nin etkisiyle, varolan bütün toplumsal gele ' CUMHURİYET KİTAP SAYI J 226