Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Postmodernizm/ Fredricjameson, JeanFrançois Lyotard, Jürgen Habermas/ Hazırlayan: NecmiZekâ/ Ktyı Yayınlart/116 s. Postmodernizm son yıllarda felsefeden edebiyata, mimarlıktan resme, Batılı kültür dünyasını enine boyuna kuşatmış olan bir başlık. 70'lerde, iki yüz yıllık bir | huzursuzluğu dile getirebilmenin meşru ortamını, katiallarını ve terimlerini nihayet bulabilmenin coşkusu doruk noktasında iken, kendilerini bu dalgalanmaya kaptırmayanlara basit bir dekor değişikliği gibi görünüyordu. 80'lerde ise, etkinliğinin artmasına paralel olarak, bir kabuk değiştirme süreci olarak düşünüldü. Artık olup biten her şey üzerine söz söyleyen Postmodernizm'in de "üzerine" konuşulmaya başlandı. Kısacası Postmodernizm, etrafa kritik gözle bakabilecek bir konum değil yalnızca; aynı zamanda da başka kritik yerlerden seyri izlenen ve yorumlanan birgerçekti. Postmodernizm'i bizdeki kamuoyuna kapsamlı bir biçimde ilk kez tanıtan bu derleme söz konusu kültürel ildimi yansıtmaya çalışıyor. Seçüen yazarlar farklı angajmanlara sahip. Lyotard postmodernist bir filozof olarak tanınıyor. Habermas modernist tasarıya günümüz koşullarında sahip çıkmanın yollarını anyor. Jameson ise bir Marksist olarak "geç kapitalizmin mantığı"nı, ona karşı direnç noktaları bulmak için analiz ediyor. Necmi Zekâ'nın makalesi de bu tartışmalara kaynaklık eden ortamı tanıtlamayı hedefliyor. Ulusal Egemenliğin Sonu/ WalterB. Wriston/ Türkçesi: Mehmet Harmana/ Cep Kitapları/152 s. Dünya çapında ekonomik ve siWAirrn» yasal güç sahibi bir finans deviUIUSAL nin yönctim kurulu başkanhğını EOEMCNLIfilN SONU yapmış olan yazar, uluslararası finans alanında deneyimli bir bankacı ve yönetici. Bu kitabında, 21. yüzyıhn eşiğindeki dünyamızı dönüştüren bilişim (bilgiiletişim) devriminin; ulusal ekonomi, milli egemenlik gibi geleneksel ekonomik ve siyasal kavramları nasıl yerle bir ederek, yeni bir evrensel demokrasi düzeni kurduğunu anlatıyor. Tanık Günler2 (19631993)/ Kemalözer/ Yordam Kitapları/ 352 s. TanıkGünler, 19631993 arasında tutulan birgünlüğü kapsıyor. Kemal Özer, bu günlüğe, yaşadıkları üzerinde düşündüklerini, yaptığı iç ve dış gözlemleri saptamak için başlamıştı. Amacı, onlan unutulmaya karşı korumak, yıllar sonra onlardan birtakım sonuçlar çıkararak yararlanmaktı. Ama yıllar geçtikçe, bu notların yeni boyutlar kazanmaya başlaması, bireysel C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 25 amacın ötesinde, geçmiş dönemlerin sanatsal ve yaşamsal belgesi durumuna gelmesi, başkalarıyla paylaşma gereğini ortaya çıkardı. Günlük, yayına hazırlanırken, biraz da bu yüzden, salt tarih sıralamasına göre değil, içeriğinde beliren eğilimleri 13 ayrı başlık altında sunmak üzere düzenlendi. Elimizdeki bu ikinci kitap, bu başlıklardan 5'ini bir araya getiriyor. Sorunlar llişkiler, ozanın karşı karşıya kaldığı yaşamsal ve sanatsal sorunlar, kurduğu ilişkiler üstünde gözlem ve değerlendirmelerini; Dergi Günleri, kurucu ve yöneticileri arasında bulunduğu derginin sorunları ve serüveniyle ilgili notlarını; Siyaset Günleri, 12 Mart sonrasının, 77 seçimlerinin, sıkıyönetim günlerinin ve 12 Eylül sabahının izlenimsel ayrıntılarını; Dinlence Günleri, sanatla ve doğayla içiçe, değişik zaman dilimlerinde ve yörelerde yaşadığı günlerin birikimini; Gezi Günleri, Bulgaristan'dan Sovyetler'e, Macaristan'dan Hollanda'ya, Romanya'dan lngiltere'ye yurtdışındayken edindiği anılan ve deneyleri içeriyor. öznel ayrıntıları içinde sanata ve yaşama kapsamlı bir tanıklık. Gece Müdürii/ ]ohn Le CarreV Türkçesi: Nejat Ebcioğlu/ tnkılap Kitabevi/ 631 s. John Le Carre, 1931 yılında doğdu. Bern ve Oxford üniversitelerine devam ettikten sonra, Eton Koleji'nde öğretmenlik yaptı. Beş yıl süreyle Ingiliz Haberalma Örgütü'ndeçalıştı. Daha sonra, en çok okunanı "Köstebek" adını taşıyan bir dizi casusluk romanıyazdı. "GeceMüdürü",şimdiye kadar Le Carre'ın yazdığı en iyi romanlardan biri sayılıyor. Yazar, silah kaçakçıları ve uyuşturucu tacirlerini anlattığı bu kitabında, eğlenceli ve hüzünlü, büyüleyici ve heyecanlandırıcı olaylan; kötülüğü ve yürekliliği; aşkı ve açgözlülüğü etkileyici bir dille okuruna sunuyor. "Gece Müdürü"'nün kötülere karşı tek başına yıl' madan savaşan şövalye ruhlu kahramanına uzun ve yorucu yolculuğunda iki güzel kadın eşlik ediyor. Strzygovvski ve yardımcıları tarafından ele alınmıştır. Avusturyalı sanatçılara gelince ilk bakışta onlann Türkiye'deki faaliyetlerinin ne kadar geniş ölçüde yer aldığını tahmin etmek bile imkânsız görünüyor. Ankara'da Parlamento binası ve Çankaya Köşkü'nden başlayarak, Samsun anıtından, Afyon anıtına kadar bütün eserlerin Avusturyalı sanatkârlarca meydana getirildiği gerçeğini bilenlerin sayısı çok azdır. Bu kitapta onların Türkçe ve Almanca olarak biyografileri, yayınları, ilmî faaliyetleri, mirhari, heykel, resim ve sahne dekoru olarak meydana getirdikleri eserler bir araya toplanmış, bulunabildiği kadanyla kendi resimleri de bunlara eklenmiş. 18. Yüzyıhn Sonunda Istanbul/ Cosimo Comidas De Carbognano/ Italyanca ve hatince asltndan çeviren: Erendiz özbayoğlu/ Erett Yayıncıltk/111 s. Corbognano, okura yönelik önsözünde, daha önce yazılmış bazı tstanbul tasvirlerinin, yanlış ifadelere dayalı olduğu için, bu kentin özelliklerini yansıtmadığından yakınıyor ve kent hakkında kısa, belirgin ve doğru bilgi sunmak gereğini duyduğunu söylüyor. Nitekim, yaşadığı aydınlanma çağına uygun olarak yazar, mitolojik tarih anlayışının önyargılarına başvurmamış, eski eserlerin tasvirleri arasına sığdırdığı yerel tarih bügisine, kendinden önceki "tasvirci"lere göre, yeni yaklaşım ve ölçütle güncellik kazandırmıştır. O, doğruluğundan emin olmadığı bilgileri, "söylendiğinegöre", "zorla kabul ettirmek istemem" türündeki bir anlatımla, doğruluğundan emin olduğu bilgilerden ayrı tutuyor; bu arada, kısa ve özlü olmak doğrultusunda verdiği söze uyarak, ttalyan okura hitap eden, ama gerektiğinde Osmanlı Devleti'nin o dönemdeki resmi dilinde kullanımda olan adlandırmaları da, açıklamalanyla, atlamayıp, eserini bu dil lehine belli bir sözcük dağarcığıyla donatıyor. A. Süheyl Unver/Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri 18981986/ AhmedGünerSayar/ ErenYaytnctlık/ 639 s. Sanat tarihçisi Süheyl Ünver'in yaşamı, kişiliği, düşünce dünyası ve eserlerinin ele alındığı kitap, A.Sİ1VLTO Osmanlı'nın son kuşağından Cumhuriyet'e geçişi yaşayan içimizden bir insanın öyküsü. Kişiliğinin temel yapı taşları ile düşünce dünyasının en esaslı boyutu olan arşivciliğinden hareketle, tarihle tasavvufu, geçmiş kültürümüzle, bugünü nasıl birleştirdiği, bu eserle ortaya konulmuş. Hekim, sanatkâr, tarihçi, âlim, fakat hepsinin içinde ve üstünde 'insan' Süheyl Ünver yaşarken çok kişiyi etkilemiş, hatta cezbetmiştir. Bir başka açıdan bu kitap, birbirleriyle zıt, uzlaşmaz alanları başarıyla uyuma götüren bir Türk insanının devamlı ve metodik bir çalışmayla neler üretebildiğinide gösteriyor. Sanat tarihimizle ilgilenenlerin kayıtsız kalamayacağı bir kitap elimizdeki. • S A Y F A 13 CAİtE 'Türkiye'de Avusturyalı Sanat Tarihçileri ve Sanatkârlar/ Oktay Aslanapa/ Eren Yayıncıltk/144 s. tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi 'nde ayrı bir dal olarak Sanat Tarihi derslerinin başlaması 1943 yılı Ekim ayında Prof. Dr. Ernst Diez tarafından gerçekleştirilmiştir. Viyana'da dünyaca ünlü Strzygovvski Sanat Tarihi Enstitüsü'ndekariyerini yapmış olan Ernst Diez ile Istanbul'da veilkdefamemleketimizde bilimsel ve sistemli Sanat Tarihi çalışmaları başlamıştır. Aynı tarihte Oktay Aslanapa, Diez'in asistanı olarak göreve katılmış, böylece memleketimizde bilimsel ve sistemli Sanat Tarihi çalışmaları Viyana Strzygowski ekolüne bağlanmıştır. Aslında, Türk sanatı ile ilgili çalışmalar ve yayınlar da