Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pinter. "Ay IşığV'nda evliliğe, aile ilişkilerine ait yapıyı; bireylerin karşılıklı birbirlerini sömürmesinin, ezmesinin neredeyse doğal hale geldiği yapıyı her yönüyle eleştiriyor. Harold Yaşamdan arta kalan şey... ECE ALGAN erçekçi' oyuna yaklaşan Aldatma'dan (1978) sonra yeniden 'saçma' (absürd) bir oyununu okuyoruz Harold Pinter'ın. Ay Işığı adını taşiyan bu oyun, Pinter'ın 1993'te gün ışığına çıkardığı son oyunu. Evliliğe, aile ilişkilerine ait yapıyı; bireylerin karşılıklı birbirlerini sömürmesinin, ezmesinin neredeyse doğal hale geldiği yapıyı her yönüyle eleştirir Pinter bu oyununda. Yer yer alaycıdır, yer yer acımasızca kullanır kalemini, geride aile bireylerinin birbirlerine inancı, sevgisi, saygısından söz konusu edilecek bir şey bırakmayana dek. Oyunun ilk sahnesinde Bridget, "Çünkü biliyorum, bana bakınca görüyorlar ki, S A YFA 8 Harold Pinter'ın son oyunu: Ay Işığı rinden bir iş gelmediği halde önemli kimselermiş gibi davranan, birbirlerine üstünlük taslayarak gülünç görünen iki kardeştir. Dış dünyayı olduğu kadar ailelerini de yadsırlar. Aslında güçleri yoktur dış dünyaya karşı, kaçarlar. Oyunda Fred ve Jake hep Fred'in odasında konuşurlar birbirleriyle ve Fred çoğunlukla yatağın içindedir: "Yataktan kalkıp dışarıya çıkmak ve yabancılarla karşılaşmak filan çok canımı sıkar... Bridget olsa anlardı."Jake ve Fred ara sıra babalarını ve kızkardeşleri Bridget'in anarlar.hayatlarında bir yeri olmadığından babaları ölmüş gibi konuşurlar ve kardeş olduklarını da hesaba katmazlar: "Fred: Ha, baban demek? Ananla yatanmı?" "Fred: Bir şey diyeyim mi. Babanı tanırdım. Jake: Tanırdın ya." Babayı yadsıyan tavır anneye de yöneltilmiştir: " Fred: Bana anandan söz et. Jake: Ağzını bozma." Evin annesi Bel, Doğum Giinii Partisi'ndeki ihtiyar pansiyon sahibesi Meg gibi pasif, kendi halinde, gerçekleştirmediği düşleriyle barışık görünen, ulaşamadığı kimselere karşı sevecen ve yumuşakbaşlı, eskiye, anılara dönmekten rahatsızlık duymayan, rahibe okulunda da okumuş elli yaşlarında bir kadın. Kocası ölüm döşeğindeyken başka biriyle evlenmiş olmayı istediğini söyleyecek denli eşini ve ölmek üzere olduğunu umursamayan bir karakterüstelik: "ölüyorolsaydmölürdün." Bel'in bu sözleri sarfettiği Andy, oyunun eksenindeki figürdür. Bir baş ci incelikte sözlerle: "Bel: Neden kıskanacakmışsın? O senin metresindi. Evliliğimizin ilk ve en güzel günlerinde. Andy: Bana seni anımsatmış olma ü." Andy'nin, 'yeni evreni' olarak yaşayacağı evrenin nasıl olacağını sorduğu ve anlamaya çalıştığı sahne, yaşamın nasıl başladığı ve insanın dünyaya geldiği açıkça bilinmesine rağmen, ölümün ve ölüm sonrasının hala bir sır olduğunun, bilinmeyene duyulan korkunun o en tipik örneği olan ölüm korkusunun, çaresizliğinin ustalıklı bir ifadesidir. Evrende havalann nasıl olacağını bile sorar Andy, sorar ve oyuna ismini verir: " Yoksa sonsuz bir ay ışığı ve bulutsuz mu?" Oyundaki en dürüst karakter Andy'ymiş izlenimine kapılmak mümkündür. Ağzı bozuktuı, 'sinsi, müflis, düzenbaz, aşağıhk' olduğu söylenir, aldatır, yalan söyler fakat bunların hiçbirini gizlemez, düşüncelerini, niyetini doğrudan açığa vurur. Böyle davranmadığı için Bel'i eleştirir: "Ama bunu söylemeye cesaret etmedin. Oysa düşünmeye cesaret etmiştin." "Yanl avren" Yaçamdan arta kalan Oyundaki her diyalogda ilişkilerin laçkalığını, iletişimin kopukluğunu hissederiz. Birbirlerini anfamak, yardımcı olmak, sevmek için çaba sarfetmeyen, bir işi veya alışkanlığı sürdürmek için konuşan bireyler ve her sözcükte birbirlerini küçümseyen, birbirinden üstün olmak isteyen, klasik karıkoca, anne babaevlat, ağabeykardeş rollerine bürünemeyen bir aile vardır karşımızda. Ayrıca Pinter'ın hedefi aileyi de geçer çoğu kez, devlete, düzenedoğrudur. Oyun Bridget'in sözleriyle başlar ve yine onun sözleriyle son bulur. Bridget, anne ve babasının yaşamlarında arta kalan tek kişinin kendisinin olduğunu söylemişti. Bu yargı, klasik Yunan tragedyalannda oyunun başında, sonuna ilişkin verilen ipuçlarını hatırlatır, o eski felaket habercilerinin söylediği kehanetler gibi. Andy'nin ölmeden önce en çok görmek istediği çocuğu olan Bridget'in babasına gitmeyeceğinden emin oluruz oyunun sonuna doğru, çünkü yirmi dört yaşında olması gerekirken on altı yaşında ve yalnızca ay ışığında görünen bir genç kızdır Bridget, "Bu dünyada kimseler beni bulamaz" diyen ölü bir genç kız, ay ışığında bir gölgedir ve ayın batmasını bekler babası için.'Yaşamdan arta kalan tek şey ölümdür' diye bağınr oyundaki her sözcük. • Ay Işığı / Harold Pinter / Çev.. Filız Ofluoğlu/Mttos Boyut Yayınevi C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 220 yaşamlarında arta kalan bir tek benim"der, anne ve babası için. Ay ışığında oynanan bu küçük prolog, ilk okuyan için belirsiz olsa da, anne ve babanın yaşamlarına ilişkin kesin bir yargı taşır. Âncak yine de klasik oyun kalıplarındaki nedensonuç dizgesiyle hareket etmeyen Pinter'ın diğer oyunları gibi Ay Işığı da belirsizliklerle doludur. Geçmlç! sorguburak Oğulları ve kızını son bir ziyaret için bekleyen ölüm döşeğinde bir baba (Andy) ölümünü pek cidiye almayan eşi ve uzun zaman önce yitirdiği, hem aldatmış olduğu hem de kendisini aldatan dostlarını buluyoruz oyunda. Andy ister istemez sorgular geçmişini, örnek bir devlet memurudur, ancak çocukları ve eski metresi veda için gelmemiştir. Oğulları Jake ve Fred elle kasını överken bile o kişi hakkındaki olumlu düşüncelerinden vazgeçip kendini yeğleyen, üstün tutan, övgüler yağdıran biridir Andy, odasında eşiyle konuşurken 'sen' diye hitap eder. Arna kendisinden söz etmeye başlayınca kalabalık bir topluluk önünde konuşuyormuşçasına "Size kendimden söz edeyim" girişiyle kendisini eşine özenli seçimiş sözcüklerle uzun uzun anlatışı, benini hazmedemeyen insanın durumunu ortaya koyması bakımından dikkat çekicidir. Otoriter tavırlıdır Andy, tam bir aile reisidir: "Bel:Amaişyerindeküfretmezdin. Andy: Dairede asla ağzımı bozmazdım. Elbette hayır. Ağzımı yerinde, yani evde bozardım." Genellemeler, kesin sınırlar ve ben'lerle çevirilmiş sözcüklerle konuşur Andy, az düşünülmüş ve tiksindiri