Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ahmet Demirel'den resmi tarih ve muhalefet üzerine bir çalışma BiPinci Meclis'te Muhalefet Ahmet Demirel "Birinci Meclis'te Muhalefetîkinci Grup" adını taşıyan araştırmasında, birinci TBMM'deki iktidar ve muhalefet gruplarının mücadelesini anlatıyor. BULENT PEKER esmi tarihin zihinlerimizde kurduğu hegemonyaya karşı I ilk akademik çabalar Mete Tunçay, Taner Timur ve ts1 mail Beşikçi'den geldi sanırım. llkokuldan başlayarak zihinlerimizde yerleşen §u gecekondu görünümlü, ama betonlaşmış Türkiye tarihi tablosunu, yani resmi tarihi resmi belgelerle yüzleştirmek hayli yıpratıcı bir uğraştır. Hele resmi tarihin dayanaklarının okul kitaplarından kitle iletişim araçlarına yaygınlaştığı, resmi tarihin devletin zora dayalı gücünün teminatı altında olduğu düşünülürse, tarihi yeniden yazma görevinin hayli ciddi bir muhalefet etkinliğini de içerdiği anlaşılır. Oysa resmi tarihe bağlı kalarak tarih yazmak oldukça kolay ve ödüllendirici bir uğraşıdır. Resmi tanh kitapları, bir tipkı basımlar d' ..ınden oluşur. Sözgelimi Cumhuriyet'in kuruluşuna ilişkin hiçbir resmi tarih kitabı Atatürk külliyatından daha yetkin, daha açık sözlü değildir. Buna karşın resmi tarih'kitapları yazılması üzerine düşünmek gerekir. Ahmet Demirel'in I." Meclis'in II. grubu üzerinde kapsamlı kitabı, doğrudacı II. grup üzerine yazılmış ve bilinen tüm kaynakları incelemiş olması nedeniyle, şimdiden vazgeçilmez bir kaynak haline gelmiştir. Ahmet Demirel'in çizdiği II. grup resmi, Mete Tunçay'ın Tek Parti Yönetiminin Kurulması adlı anıtsal yapıtını okuyanlar için bile çarpıcıdır. Demirel'in de belirttiği gibi, I. Meclis'e değin çizilen resmi tarih resimleri "laikdevrimciilericişeriatçı saltanat yanlısıdincigerici" ikiliğine dayahdır. Ancak Demirel'in altını çizdiği en önemli gerçek, I. grup ve II. grup arasındaki karşıtlık, M. Kemal'indekabulettiğigibi, kişi hakimiyetine karşı anayasalcılık sorunudur. Resmi tarihin II. grubu "gerici" olarak damgalayıp bir yana atarken bulduğu dayanaklar, I. MecCUMHURİYET KİTAP SAYI 218 lis'teki bağmsız grubun II. grupla özdeşleştirilnıesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, "Türkiye tarihinin en demokratik" meclisi olarak da nitelenmiş olan I. Meclis, ikili değil çoğulcu bir yapı sergiler. Ahmet Demirel, resmi tarihçiliğin kurguladığı bu ikiliğin resmi tarihin otoritatif kaynakJarınca bile kabul edilmediğinin altını çizerken, CHP' nin 1943 yılındayayımladığıbirbroşüre dikkat çekiyor. Bu broşürde üçlü bir muhalefet resmi çizilerek, II. grup çoğulcu demokrasiyle suçlanıyor. Bu konudaki suçlama paragrafını aktarmakta büyük yarar var: "Garp vehususiyle Fransızca demokrasisinin hayranları. Bunlar büyük bir kahraman ve yeniden ordu yaratarak müstakil bir vatan sağladılar. Onların büyük hizmetleri tarihimizin daima övünülecek bir abidesigibi kalacaktır. Fakat bu zafergerçekleştikten sonra artık hükümet başİca demokrat memleketlerde olduğu gibi kurulacak partilere bırakılmalıdır. Garbın demokrat memleketlerinde olduğu gibi bizde de muhafazakârlar, terakkiperverler, kökten yenilik isteyenler ayrı ayn partiler kurmalı, bunlar propaganda yapmalı, birbirleriyle savaşmalı, seçimde muvaffak olanlar hükümete geçmeli ve program dairesinde memleketi idare etmelidir." Yıl 1943. Ama burada suçlamanın ironisinden daha önemli olan, CHP'nin bile muhaliflerine karşı daha dürüst davranmış olmasıdır. Belki resmi tarihle resmi tarihçilik arasında da bir ayrım koymak gerekiyor. Belki biraz da bu nedenle, II. grubu anlama çabası kendi başına değerli bir tarihçilik uğraşı olmakla kalmaz. Daha çok, Türkiye demokrasisinin serencamını anlamak, Türkiye siyasal kültürünü daha eleştirel bir gözle kavramak, resmi ideolojinin hegemonyasına direnmek açisındandagereklidir. Ahmet Demirel, I. Meclis'in tarihsel bir açıdan kavranabilmesi için, öncelikle tarihi yeniden okuyor. Bu okumada, resmi tarihçilerin meşruiteyi kendinden menkul iktidar okuması yerine, iktidar mücadelesi süreci öne çıkarılıyor. Özellikle bu süreçte tarih yazımında ihmal edilmiş Karakol Cemiyeti'nin iktidar mücadelesi ve yerel kongrelerin merkeziyetçiliğe karşı verdiği mücadelevurgulanıyor. Geleneksel tarih , Kurtuluş Savaşı'nın tarihini çizgisel ve M. Kemal'de ifade bulunan tek bir iradenin tarihi olarak okur. Oysa bir yanda ittihatçı bir iktidar pratiği, öte yanda Anadolu'nun sivil direniş pratiği ve etnikkültürelsiyasal çoğul Birinci Meclis ve Meşruiyet yapısıvardır. Dolayısıyla, Kurtuluş Savaşı'nın bir de iktidar savaşı olmak gibi bir yönü vardır. Bunun bir anlamı ve sonucu da M. Kemal'in temsil ettiği merkeziyetçi sivasal projenin başından sonuna aynı olan, "gizli milli sır"ın gerçekleşmesi süreci olarak okunamayacağıdır. İktidar mücadelesine denk gelen pazarlık, ittifak ve uzlaşmalar, bu projenin şekillenmesine, dönüşmesine tanıktır. Ahmet Demirel'in I. Meclis tutanaklarını okumasında karşımıza çıkan temel olgulardan biri, I. Meclis'in olağanüstü koşullara karşın iktidarın icraatini sorunsallaştırmış, bir meşruiyet soransalı yaratmış olmasıdır. Hüseyin Avni, Selahattin ve Kara Vasıf Beylerin önderliğindeki muhalefet, sayıca az olmasına, çok geç örgütlenmesine karşın, Meclis'in önemli ve belirleyici bir gücünü oluşturmuştur. Mustafa Kemal'i iki kez Meclis'i dağıtma düşüncesine yönelten bir demokratik muhalefet, Ahmet Demirel'in okumasında yürütmenin görev ve sorumlulukları, Meclis'e ait yetkilerin kullanılış biçimi, Başkumandanlık Kanunu, vekil seçimlerinde aday göstermeyöntemininuygulanışı, Meclis Başkanlık Divanı'nın tarafsızlığı, lstiklal Mahkemeleri, temel hak ve özgürlükler konularında şekillenmektedir. Yine Ahmet Demirel'in okurun dıkkatine sunduğu tartışmalarda görüleceği gibi, I. Meclis'teki etkin muhalefetle iktidar arasındaki tartışmalardan biri, demokratik, yurttaşçıl bir cumhuriyetçi siyasi düşünce çerçevesinde gelişmektedir. Burada muhalefet saltanatın meşru olmadığını, tüm yetki ve haklarının Meclis'e devredilmesini savunurken iktidar (M. Kemal'in şahsında) saltanatın varolduğunu, haklarının Meclis'e devredilemeyeceğini savunmaktadır. Durumun pratiğe yansıması, egemenliğin Meclis'te değil, yürütmede olmasıyla sonuç vermektedir. Demirel'in dikkatimize sunduğu Başkumandanlık Kanunu ve tstiklal Mahkemeleri tartışmaları, özellikle önemli vegünceldir. Demirel'in okumasıyla, bu iki sorun günümüz Türkiyesinde de tartışılması gereke'îi meşruiyet ve demokrasi sorununu gündeme getiriyor. I. Meclis'teki liberal demokratik muhalefetin "olağanüstü" durumun kanunsuzluk olamayacağı, bu durumların da adalet ve meşruiyet içinde çözümlenmesi yönündeki direnişleri, siyasal kuram açısından acil bir gündemin altını çiziyor. Bu yönüyle kitap, şimdiden yalnızca tarihçiler için değü, siyasal kuram alanında çalışan araştırmacılar için de temel kaynaklardan biri haline gelmiştir. Öyle ki, olgusal hatalara dikkat çekerken sergilediği titizliğiyle, tüm diğer kaynakların, birincil kaynaklar da dahil olmak üzere, Demirel'in bu önemli katkısıyla karşılaştırılarak okunması gerekmektedir. • Birinci Meclis'te Muhalefet: tkinci Grup/ Ahmet Demırel/ htanbul: lletijimYay./1994. SAYFA 11