Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tarak aJdığı zorunlu ekonomik önlemler de "Şeker yerine kuru üzüm yedirdi bize./ Buğdaylan istasyonlarda çimlendirdi, ekmeksiz bıraktı" sözleriyle eleştirildi. Bu eleştiri, (Inönü'nün tek parti egemenliğine son verip çok partili dönemi oluşturma ve demokrasiyi halka tanıtıp benimsetme karannın arkasından sahneye çıkan Demokrat Parti ileri gelenlerince) geniş kitleleri etkileyen verimli bir propagandaya dönüştürüldü, "Yeter. Söz milletindir!" sloganıyla iktidara yüründüve 1950Mayısayındaînönü, iktidarı Celâl Bayar ve arkadaşlarına teslim etti. Kurtuluş Savaşı'nı yaşa'an, Atatürk'ün devrimlerini gerçekeştirmesine yardım eden ve ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olan bu topluluk, (CHP'den kurtulma şölenlerinin baş döndürücü sarhoşluğu sürerken) Türkçe okunan ezanın Arapça okunmasını sağlamış ve henüz ortalıkta nelerolduğunu kestiremeyen saf kalabalıkların güvenini kazanmıştır. Ama iş burada lcalmamış, Cumhuriyet'e ve Atatürk'e karşı olan Osmanlı artığı bir avuç yobaza ödün verilmiş, din ticareti resmen uygulamaya konulmuştur. Saidi Nursi, Menderes'in has adamı olmuş, Atatürk'ün kapattığı tarikatlar, tekkeler, zaviyeler tekrar açılmış, güçlenmelerıne, örgütlenmelerine zemin hazırlanmıştır...onlar da, yönetimin kendilerini korumalanndan yararlanarak Cumhuriyetin bütün kurumlanna, Atatürk'ün büstlerine, heykellerine saldırmışlar, kırmışlar, parçalamışlardır ve Cumhuriyetçiler, devrimciler, laikler resmen düşman ilan edilmişlerdir. lnönü'nün devletçi politikası dondurulmuş, Amerika'nın dikte ettiği liberal politikaya övgüler yağdırılmış ve 'her mahallede bir değil birkaç milyoner' yetiştirilmış, Türkiye'yi 'küçük Amerika' yapma atılımları yoğunlaşmıştır. Ve bir 'zümre saltanatı Daşlamıştır, devlet çarklan sadece onların çıkarlarını çoğaltmak amacıyla işletiımiştır. 'Para kazanmak, zengin olmak için her yol mubahtır' ılkesini tek ve en önemli bir ilkeymiş gibi sunmuşlardır. CHP zamanında ilerleme, yücelme yolunda olan insanı yozlaştıran koşullar yaratmışlar, kültürü, sanatı bir yana itmişlerdir ve yürürlükteki değerler sistemini allak bullak etmişlerdir. En içten, en gerçek uyarıları hiç önemsememişler, agzını açmaya yeltenen muhalefeti, ayuınları, yazarıarı, çizerleri özgürlükleri kısıtfayan yasafar çıkartarak susturmayakalkışmışlardır. f ranışlan, înönü'ye, seçimlerde yitirdiği gücünü geri getirmiş ve Inönü'yü devleştirmiştir. Ve bu olgular, iktidardakileri sarsmış, panik rüzgârları estirmistir. Izmirli bir çılgın "Ismet Paşayı ölaürmeli, derisine saman doldurmalı" sözlerini söyleme gafletinde bulunmuştur. Meclis'teki bir tartısmada Înönü, "SizistersenizHilafetibilegeri getirirsiniz" diyen ve ruhsal, sosyaCsiyasal ve ekonomik bir bunalım geçiren Menderes'e istifa etmesini anımsatıp ters bir yanıt ahnca, "öyle bir gideceksiniz ki sizi ben bile kurtaramayacağım" gözdağını vermiştir. Sahiden de geleceği bilmiş, 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle devrilen Demokrat Parti'nin tepesindeki kişilerden olan Menderes'in, Zorlu'nun, Polatkan'ın asılmalarını önleyememiştir Kiiltöriüblp Devlet Adamı Kurucularından oldufiu Cumhuriyet'in ağırlığını, sorumluJuğunu her an omuzlarında taşıyan, bilgiyi, eğıtimi, güzel sanatları önemseyen ve ancak bunlarla donatılan bir kişinin gerçek bir insan olabileceğine inanan Ismet Înönü, okuyan.düşünen, tiyatroya, operaya, sergıye, konserlere giden kültürlü bir devlet adamıydı. Klasiklerin çevirisi onun zamanında başlamıştı. Halkevleri, Köy Enstitüleri, halkı yetiştirme görevini üstlenmiş 'irfan' yuvalarıydı.Ozellikle muhalefet yıllarında ve Başbakanken gazetelere, televizyona, radyolara demeç verir, karmaşık durumları aydınlatır, toplumsal yaşamımızda büyük yer tutan 'sayılı günler'in anlamını ve kazandırdıklarını belirtir, sorunların serseme çevirdiği toplulukJarı umutlandırır, rahatlatır, Devleşen bıönü ükleri, insan haklarını savunmak amacıyla sesinı yükseltince kıyameti koparmışlardır. Mitinglerindeolayçıkartmışlar, Uşak konuşmasında attıklan taşlarla başından yaralamışlar, linç etmeyi denemişler, bazı kentlere girmesini engellemişlerdir. Bu sert, demokrasinin özüyle bağdaşmayan davCUMHURİYET KİTAP SAYI 212 y<aşayan înönü, demokrasiyi, özgür Bu durumu Türk milletiyle birlikte koşullardan yansıyan ve içlerine sinen korkularını azaltırdı. îşte, lnönü'nün demeçlerini, konuşmalarını, 'Televizyona Anlattıklanm' başlığı altındaki bir kitapta toplayan ve yayımlayan program yapımcısı Nazmi Kal, 'Televizyon» Anlattıklanm'm girişinde şöyle yazıyor. "Benim çocukluğum Ismet Paşa'nın efsaneleştiği tkinci Dünya Savaşı yıllarına rastlar. Arkadaşlarımla oynarken Ismet Paşa'nın boyu üzerine iddiaya girerdik. Göziimiizde dev gibi bir insan canlandırırdık. O giinlerde tsmet Paşa ile karşılıklı oturup ona önemli konularda sorular sorabileceğim hayalimden bile geçmezdi./ tsmet Paşa ile karşılıklı Konuşabilmiş olmayı sadece meslek hayatımın değil, tüm hayatımın en büyük şerefi olarak kabul ediyorum. Çocuklarıma ve torunlarıma bırakacağım en biiyiik şeref bu olsa gerek." Nazmi Kal, ayrıca bu konuşmaların yayımlanmadan önceki öykülerini sergiıiyor ki çok ilginçtir, çünkü bazı konuşmalan sakıncalı görüp yayımlamak istemeyenler var. Sözgelimi denetçi Ergun Aymergen, "Ismet Paşa Çerkez Ethemdiyorjoltnaz Ethem Bey desin, o sartla yayımfanabilir." demektedır. Nazmi Kal, bu yasağı şöyle yorumluyor. "Milji Mücadele Iiteratürüne, tarihe Çerkez Ethem olarak yazılan kişinin adını değiştirmek, Ismet Paşa, Çerkez Ethem demesin demek... Bugiin vorum vapmakta bile güçlük çekiyorum. Uzun uğraşlardan sonra benim resmi ağız olarak Çerkez Ethem adını kullanmamam kaydı ile yayımlanmasına izin verildi ve yayımlandı. Sorularımın pek coğu çıkanldı. Sebepmi?Sanırım, Musa Paşa Çerkez olduğundan böyle davranmak ihtiyacını duyuyorlardı." Nazmi KaJ 70'li yılların gençlerinin îsmet înönü'ye bakışını da değerlendiriyor. ŞairErdoğan Âlkan, Nazmi Kal'a, "tsmet Inönü'yle sen konuşacaksın. Benim gibi bir devrimci, tsmet Înönü gibi bir karşıdevrimci. tutucu ile konuşmamalı, sonra arkadaşlarım ne der" sözlerini söylüyor. Bir Cumhuriyet programını, yetkililer tarafindan listedekı adı çizildiği için tnönü'süz yapmak zorunda kalıyor Nazmi Kal. Ve lnönü'nün bazı özellilderine değiniyor. îsmet tnönü, sakallı, hele tıraş olmamış insana katlanamazmış. "Bir keresinde bir arkadaşımız tıraşsız gitmiş. Azarlamış. Arkadaşımız 'Zamanımız yoktu' Jeyince 'Ne demek zamanımız yoktu, ben cephede, top gölgesinde bile tıraş olmaya zaman bulabiliyordum' demiş ve kızmış. Bu yüzden Ismet Paşa'ya tıraş olmadan gitmezdik." Kurtuluş Savaşı yıllarında tstanbul'dan Anadolu'ya geçenlerin arasında Ismet înönü de vardır. Nazmi Kal, bu olayı eşeleyince şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşıyor. "Paşam, siz tstanbul'dan kaçarken sizi bir gece misafir eden Etem Şevki Kepenek ile tanıştım, dediğimde, hemen 'O Laz binbaşı sağ mı?' dedi. 'Siz er elbisesi ile tstanbul'dan kaçmışsınız, doğru mu?' dediğimde ise, o iinlü kahkanalarından birini atarak, 'Doğru, doğru, beni mutfaga soktular, bana bulaşık yıkattılar. Benim gibi bir generale!' dedi." Çerkaz Ethomin tutumu 'Televizyona Anlattıklarım'da, Înönü savaşlanyla ilgili düşüncelerini, Kuvayi Seyyare Komutanı Çerkez Ethem'in tutumunu sıralarken şu gerçeğe parmak basıyor "Çerkez Ethem in temsil ettiği Kuvayi Seyyare politikası, ordu içinde ayrı bir ordu kumandanlığı, hatta memleket içinde ayrı bir hükiimet manası taşıyordu. Bununla ciddi olarak meşgul olmak Iâzım geliyordu./Çerkez Ethem kuvvetleri benden ayrılıp Kütahya'ya gittikten sonra Yunanlılarla temasa geçmişler ve hizmet arzetmişlerdir. Yunanlılar Çerkez Ethem isyanını biiyiik bir fırsat ve nimet bilmişlerdir./ Çerkez Ethem vakası Milli Miicadele'nin en biiyiik tehlikesi olmuştur. Çerkez Ethem vakasından kurtulduktan sonra muntazam bir ordu kurarak taarruz etmek fıkri devletin temel fîkri olmuştur." 'Televizyona Anlattıklanm da lnönü'nün parlamentoda geçen elli yılını, 31 Mart ayaklanmasını, Lozan konferansı sırasında olanları, Türkiye üzerinde dolaşan 1945 karabasanını, Büyük taarruzu okuyanlar, onun büyükIüğünü ve ona neler borçlu olduğumuzubir kez daha anlıyor. 'Televizyona anlattıklanm'Ia ilgili bir şey söylemek istiyorum son olarak: Ismet înönü öldü, her şeybozuldu." tsmet tnönüTelevizyona Anlattıklanm/ Nazmi Kal/Bılgt Yaytnevt /117s SAYFA 19