01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Anja Meulenbelt Avrupalı feministler için çok tanıdık birisiml970'lerden başlayarak aktif bir feminist olarak kadın hareketi içinde yer aldı ve buradaki deneyimleri sürecinde yazmaya başladı. Önceleri söyleyecek sözü olan ve bunları aktarmak isteyen bir feminist olarak yazdı. Yazmak, kendisi için düzenli bir üretime dönüşüp de yazdıklarına güvenmeye başladıktan sonra yazarlığı meslek olarak benimsedi. Anja Meulenbelt, ilk romanı "UtançBitti"* yayımlandığında bir anda meşhur oldu. Kitap sekiz dile çevrildi. Feminist çevrelerde büyük yankılar uyandırdı. îlk yayımlandığı yıl Hollanda'da en çok satılan kitap oldu. Dilimize de çevrilen "Utanç Bitti" ve öteki kitapları üzerine konuştuk Meulenbelt'le. Anja Meulenbelt: Anne, sosyalist, feminist, lezbiyen ve yazar... Utanmaktan vazgeçen bir kadın... İLKNUR İGAN I nja Meulenbelt, ilk romanı "Utanç Bitti"de, kitabın I adına da uygun olarak hiç utanmadan, çok genç evlenen ve anne olan, çabuk boşanan, yalnız yaşayan ve çocuk büyüten, sosyalizmle, cinsel devrimle, feminizmle tanışan bir kadın olarak yaşadığı sancılı süreci, hayal kırıklıklarını, aşklannı, ayrıhklarını anlatıyor. Bu arada yer aldığı hareketlerle kendi yaşamıyla tüm açıklığıyla hesaplaşmaktan da çekinmiyor. "Utanç Bitti"de sevgililerinden birinin karısına aşık oluşu ve aralarında yaşanan hem yoldaşca, hem tutku dolu ilişki aJhrlıkh bir yer tutuyor. Zaten kitap ilk basıldığında lezbiyen bir ilişkiyi böylesine içten, açık, basit bir dille anlatması açısından, ilk örneklerden biri olarak da büyük etki yaratmıştı. Bu romanla Meulenbelt kadın hareketinin simgesi haline geldi. Ancak bu arada pek çok inceleme kitabı da yazdıktan sonra ikinci romanı "Gündelik Mutluluğa Alışma"** yayımlanınca feministler arasında büyük bir gürültü koptu. Kitabı savunanlann yanı sıra, lezbiyen bir ilişkiden sonra tekrar bir erkekle beraber oluşunu ve ona olan aşkını anlattığı bu kitapla harekete ihanet ettiğini söyleyenler de oldu. Ama Anja Meulenbelt, bu saldırılar karşısında her zamanki açık ve rahat tavrını korudu. Kadınları severken erkeklerden de hoşlanabildiğini, bir erkekle beraberken de lezbiyenliği inkar etmeyeceğini açıkça ifade etti. Kendi tavrını koruyarak feminist etkinliklerini ve yazarlığını sürdürdü. 20 yıldan uzun bir süreden sonra hâlâ aktif bir feminist ve üretken bir yazar. Onu okurlarına biraz daha yakından tanıtabilmek için kendisine bazı sorular yönelttik, ancak Amsterdam ya da tstanbul'da buluşma ortamı yaratamadığımızdan sonuçta ortaya çıkan bir söyle§i değil, bir yazışma oldu. Bu yazışma çerçevesine sığdıramadığımız pek çok sorunun yanıtını ise Anja Meulenbelt yazdığı kitaplarla zaten veriyor. • * Utanç Bitti / Anja Meulenbelt/ Çev.: llknurlgan/Ayrıntı Yayınlan ** Gündelik Mutluluğa Alışma/ Anja Meulenbelt/Ayrtntı Yayınlan (çıkıyor). Feminist bir yazar, ya da başka biçimde tanımlamak istersen yazan bir feminist olarak ün kazandın. Bu süreçte neler yaşadığını anlatır mısın ? Bu noktada, daha gençlik yıllanndan başlayarak defterler dolusu öyküler yazan ve çok erken yaşlarda ileride yazar olacaklarını bilenlerden farklı olduğumu düşünüyorum. Gerçi okuldayken kompozisyon notlanm iyiydi, ama hiçbir zaman günlük tutmayı ya da gençlik şiirleri yazmayı denemedim. AUemizde yazı yazan iki büyükanne ve şair bir amca bulunması da, bende "kendim de bir şeyler yazabilirim" düşüncesini uyandırmadı. Fakat çocukluğumdan beri tenis oynamak ya da televizyon seyretmek gibi hobiler yerine kitap okumaya eğilim göstermişimdir. Sistemsiz bir biçimde çılgınlar gibi okudum. Beni okumaya iten şeyin edebi ilgi olduğunu sanmıyorum, asıl etken ailemin akıllı uslu ve can sıkıcı yaşantısının dışındaki daha maceralı yaşam biçimlerine duyduğummeraktı.Benifeminizmeyaklaştıran nedenleri düşündüğümde ise ilk planda, annem gibi acı çeken ve depresif bir evkadını olmama çabasını göS A Y F A 1 8 rüyorum. Başka bir yaşam sürer, altmışh yıllann protesto hareketlerinde yer alır, üniversiteye başlar ve o zamanlar cinsel devrim dediğimiz şeye katılırsam annemin kaderinden kurtulacaöımı sanıyordum. İlk feminist analizler, örneğin Betty Friedan'ın yazdıkları yayımlandığında o düşünceleri inan dırıcı bulmamıştım. Evkadınlarının annem gibi kadınların ezilmesi söz konusuydu. O zamanlar, böylesi bir kaderden kendi gücümle kurtulabileceğime inanıyordum. Beynimde şimşeğin çaktığı anı çok iyi hatırhyorum. Shulamith Firestone'un aşk üzerine bir makalesini okuyordum. Yazdıklan benim deneyimlerime bütünüyle denk düşüyordu. Ben de annesinin kaderinden kaçtığına inanan kadınlardan biriydim. Erkeklerin benim sunduğum arkadaşça ilişkinin değerini bileceklerine inanıyordum, çünkü sonuçta benimle politika üzerine konuşabiliyorlardı, onfann özgürlüğünü kısıtlamıyordum, gelecek vaatleri istemiyordum, benim için para harcamak, barda içtiğim bir biranın bile birasını ödemek zorunda değillerdi, onlardan bir şey elde edebilmek için ne cinselliğimi kullanıyordum, ne CUMHURİYET KİTAP SAYI J 212
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle