06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

JVlehmet Zaman Saçlıoğlu, 1993 Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü Vüs'at O. Bener'le paylaşmıştı. Saçlıoğlu"nun ödül alan dosyası" Yaz Evi" sonunda kitaplaştı. Saçlıoğlu ile kitabı üzerine söyleştik. 1993 Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü almıştı. Mehmet Zaman Saclıoftlu ile İLKER AKÇAY ayın M.Z. Saçlıoğlu, 1993 Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü Vüs'at O. Bener'le paylaşan dosyanız kitaplaştı. Duygularınız neler? Mutluluk... Aslında biraz da burukluk. Kitabın, biryılboyunca, üç yayıncvini gezdikten sonra (]cm Yayınevi tarafından, on gün içinde fuara yetiştirilmiş olması bir tansık. Bu, yayınevinin olumlu, destek verici tutumuyla ve bnemli bir ödüle gösterdiği saygıyla oluştu. Kimbilir, birçok genç yazar kitap bastırmakta ne kadar güçlük çekiyordur, odüllü bir kitabın bastırılması bu kadargüçolursa... Kitabın kapağındaki yazısında Fethi Naci,"(Ataç gibi söyleyeyim) zarını Saçlıoğlu için atıyorum" demiş. Bu, çok öncmli bir eleştirmenin size olan güvenini mi gösteriyor? Bir kitapla bu giivene layık olduysam çok şanslıyım. Bu zar bana onur verdi. Eleştirmenlerin düşünceleri sizin için ne kadar önemli? Kanımca eleştirmen en öncmli okurdur. Çünkü; okuduğunu, geliştirdigi beğeniyle; oluşturduğu standartla edebiyat dünyası içinde biryereyerleştirir; diğer yapıtlarla, çagıyla ilişkilerini analiz eder; diğer okurlara, hatta bir ölçüde.yazarınkendisineyapıtınıtanıtır. Bir sanat akademisyeni olduğum S Fethi Naci'ye göre Saçlıoğlu 980'lerden bu yana birçok romancı adını duyurdu ama "genç romancı" denir denmez Orhan Pamuk geliyor akla. Son yıllarda kendilerinden söz ettiren genç hikâyecilerin sayısı az degil ama "genç hikâyecı" denince hemen akla gelen bir ad yok. Daha doğrusu, yoktu. Mehmet Saçlıoğlu'nun 1993 yılı "Yunus Nadi Yayımlanmamış Öykü Ödülü"nü Vüs'at O. Bener'le paylaşan kitabını, Yaz Evi'nı okuduktan sonra benım için artık öyle bir ad var: "Genç hikâyeci" denince "Mehmet Saçlıoğlu" geîecek aklıma. Çalakalem yazanların çoğunlukta olduğu ulkemizde dilın önemını bilen, yazdığı her cünıle üzeı inde tıtızlık 1 le çalıştığı belli olan bir hikâyeci var karşımızda. Saçlıoğlu, bir kültür birikiminden güç aldığı belli olan hikâyelerinde, alışılmış hikâyenin sınırlannı zorluyor; zaman zaman gizemli, zaman zaman "humour"a dayanan hikâyelerinde hep yeninin ardında: Yeni ben• zetmeler buluyor, yeni ruhsal durumlar yaratıyor; sıra dışı olayları, durumla rı seviyor, bunları sıra dışı bir anlatımla dile getiriyor. Amacı belli: Aleladeliğe düşmemek, dile dört elle sarılmakhep edebiyat hazzı vererek... "Bir Yaz Evi", "Pencere Önümün Yolcusu", "Kızım" gibi hikâyelerini okuduktan sonra (Ataç gibi söyleyeyim) zarımı Saçlıoğlu için atıyorum. • için, bu eleştirmenin ya da bir kuramcının düşüncelerine önem verilmesi gerektiğıne kesinlıkle inanırım. Sanatçının yönlenmesı için degil de, yaptığını bilimsel bir gözle tanıması için bu gereklidir. Bir sanatçının kendi yapıtınıtamamenobjektıf ve bilimsel kriterlerle değerlendirilebileceğini pek sanmıyorum. O halde ona bu konuda, bilimsel yollarla değerlendırmeler yapan bir kuramcı yardım edecektir. Sayın Fethı Naci'nin yazısı, bu öykülerin kendi üzerinde bıraktığı toplam etkinın bıı sonucuduc sanırım. Ama gerçek bıreleştiriyaziMyazdığında.onun, kitabı noktalama yanlışlıklarına dek didıklediği bılinir. Yazdıklarımın ve yazacaklarımın bilimsel kriterlerle değerlendirılmesı benim için, duygusal beğenışleıden çok daha önemlidır. Bu değerlendirmeler benim ana yolumu değıştiremez; çünku ne yaptığımı bıliyorum ama yola çıkarken yeteıince donanmamı, yolu daha lyi görmemi sağlar. Yaolumsuzeleştiriler? Bilimsel kriterlerle yapıldığı sürece, yanlışlarımı göımek işıme yarar. Duygusal değerlendıımelere kızarım, hırslanınm. Bu da işıme yaı ar; ıtıcı güç olur. Klasik bir soru; kimin için yazıyorsun? Iileştiııye bu kadar önem verdiğime göre; ciddıye alacaklar için diyebılirım. Öykülerinizde, gündelik gerçeklikten, fantastiğe uzanan bir kurgu ve yapı var. Bu arada yer yer şiir tadı duyumsatan anlatımlarla karşılaştım. Geıçeklıkvelantastiklik(bunainanılmaziık mı, yoksa gerçek dışılık mı demelı bilemiyorum) belkı de aynı şeyin farklı yerlerden görünümleridır. (îündelik gerçeklık kimi zaman akıl, mantık dışı, düşlem üstü olabiliyor. "Ben hesabımı öbür dünyada Allah'a veririm" diyerek vergiden kaçan bir işadamınınbırakınızpolıtıkayasoyunmasını, varlığı bile ülkemizin fantastik bir gerçeğıdir. Bir başka örnek vereyim: Bir hapishanede, dört kışinin katili bir adam var, adı da Sakin. Bu da bir gerçek. Hangı yazar böyle bir kahramanına Sakin adını takmaya cesaret edebilir? Görüyorsunuz, özellikle bizimki gibi ülkelerde yaşam sanattan daha fantastik olabiliyor. Benim yaptığım, zaman zaman, fantastik bir görüntüye çok gerçekçi; çok olağan bir görüntüye de biraz olağandışı gözle bakmak. Sanırım bu, aynı öykü içinde yapıldığında bir tür denge oluşturuyor. Şiir tadını nerede aldığınızı anlayamadım. Ben bundan kaçınmaya, şiir dilini öyküye sokmamaya, şiirselliği anımsatmamaya özen gösterdiğimi sanıyorum. Bir düzyazının içindeki şiiı dilinin kafa kanştıracağını düşünüyorum; çünkü şiiı dili ile düzyazı dili birbirinden çok ayrı şeylet. Ben, belki bi ' C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I S A Y F A 1 2 2 5 3 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle