02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yoktur nedense. Evet, Sıkı Sinema bir şeyin altını çizmez. Yalnız gösterir. Tanpınar Huzur' romanında Alaiyeli (Alanyalı) Ahmet'e, sevdiği kadını gönımek için dağlarda derin bir çukur Kazdırır. Çukur öyle derindir ki, Ahmet bunradan nasıl çıkacağını düşünmeye başlar. Tanpınar dayanamaz, çukurun neden böyle derin kazıldığını açıklamak gere ği duyar. İnsan eli ulaşmasın diyeymiş. Oysa bu gereksizdir. Sıkı Sinema, böyle bir şeyi Tanpınar gibi yapmaz, yapmamalıaır. Hemen anlaşilmayabilirsin, göze alacaksın. Çoğunluk her zaman başlangıçta yanılabilir, sonradan ayıyorlarsanki. Yanyan değil dedoerıı yürüyen bir yengece bakarak, diğeıieri 'sarhoş galiba' diyebiliyorlar. Kuşkulanmak önemli elbet. Marx'ın en sevdi i latince özdeyiş; 'I ler şeyden kuşku!an' anlamına gelen 'ümnibııs debıı tendum'dur. Yaniherşeyikurcala. Sıkı Sinema için bir mesel bulabilir miyiz acaba? Tabii. Sözgelimi Cemal Süreya'nın Ikinci Yeni serüvenini anlatışı gibi. (Olümünden kısa bir süre önce kendisiyle televizyon röportajında, İkinci Yeni'yi bir meselle tanımlamıştı.) Te melde zorla dinletilen muhacir türküleri. Borulu gramofonla. Şöyle: Adam, sevdiği kadını, kızıp denize atar. Sözde ondan kurtulacaktır. Sonra hemen pişman olur, kendisi de atlar arkasından denize. Kadın ya da nesne, akıntıyla Çanakkale Bogazı'na gider. Adam ye tişir, tam yakalayacaktır ki, Çanakkale Boğazı'nda canavarlar, mitolojik canavarlar çıkar karşısına. Sevgiliyi orada elden kaçırır. Haydii. Akdeniz serüveni başlar. Cebelitarık Boğazı'na gelinir. Orada da yakalayamaz. Panarna Kanalı'nda nöbetçiler görür. Bu sefer de sevdiği ya da kızdığı nesnenin ya da kadının Atlantik serüveni başlamıştır. Okyanusta, Hawaii Adalan'nda Gaugin i de yanına alır adam. Mavi ipek bir helikopter gelir (Bu meselin sonu konusunda Hasan Turhanlı Fransız Hasan ile anlaşamadık. Mavi ipek bir helikopter gelir mi gerçekten? Gelirse kurtardığı yalnızca adam rnıdır, yoksa sevdiği kadın mıdır, voksa bir başkası mı ? Adam, bir daha denize atmamak için kadını, kalın bir urganla dut ağacına mı bağlar?) ... Okadınaya da nesneyezorla dinletilen muhacir türküleri değil tnidir tkinci Yeni? Witgenstein 'özgünlük alçakgönüllülüktür' diyor. Bizde alçakgönüllü sinemacılar var mı? tlhan Berk evine bir kız geldiğinde eline hemen bir pipo alır. Şimdi pipoluları bir yana bırakalım. Genellikle öz günlüğü az etki altında kalmak sanı yorlar, oysa çok etki altında kalacaksın ki,özgünlükortayacıksın. Wittgenstein'in bu vargısı çok noşuma gitti. Şimdi Turgut Ûyar'la Cemal Siireya aklıCUMHURİYET t 3 \ KİTAP SAYI 181 Ece Ayhan'ın "Başıbozuk Günceler"i kronolojik bir bütünlükle yayımlandt. Sıkı sinema, sıkı siir Ece Ayhan geçtiğimiz aylarda en son şiirlerini Son Şiirler", düzyazılarını ise "Şiirin Bir Altın Çağı" ve "Sivil Şiirler" adıyla kitaplaştırmıştı. İ [ I 1 I ^yhan, günlüklerinin bir kısmını ilk kez 1981'de "Defterler" adıyla yayımlamıştı. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan "Başıbozuk Günceler"de ise hem bu günlükler hem de bu tarihten sonra yazdıkları, kronolojik bir bütünlükle bir araya getirilmiş. Ece Ayhan'la günlüklerinin dışında, şiir ve sinema üzerine konuştuk. GUMNTOKAT S s AYFA inemaveşiir? Sinema ve şiir arasındaki ilişki? Ben "Sıkı Sinema" diyorum. Nasıl şiirin birimı sözcükse, sinemanın birimi de sekansdır. "Sıkı Şiir" deyince akla şunlar geliyor: Pound, Eliot, Dylan Thomas, Cemal Süreya, İsmet Özel... Yani şairsinemacı Tarkovsky! (Sözde aydınlar kara sinekler gibi üşüşmüş Tarkovsky'e, böyle oldueu için uzak duruyorum şimdi, oysa ilk kez 1967'de gösterilen Tarkovsky'nin Ivan'ın Çocukluğu ülnıini bizim altın 8 saçlı Nahit Hanırn bile hatırlıyor.) Acaba Jim Jarmush bir Jean Vigo olabilirmi?JimJarmush'unTürksinemasında bir karşılığı olmasını isterdim. Öyle filmler çekmek için büyük paralar da gerekmiyor. İy i ama kim görecek ? Bir filmde ünlü bir yıldız olmazsa ayak'a giremezsin elbet. Ayağa da düşmezsin ama. Greta Garbo yalnızca Greta Garbo idi. Giyinen bir gencin izlendiğini anlayınca giyinme numarası yapması gibi. Bir filmin stan, Tiirkçe söyıersek yıldızı (hani eleştirmenler yıldız takı yorlarya) anlamdır; anlamın katlarına göre parlar. Bellechıo'nun 4. Henry filminde, de Hamlet Ofelya'ya 'manastıra kapan' der. Manastır sözcüğü kerhane anlamına da geliyordur çünkü. Sıkı Sinema'da da çift anlamlılık aranır, aranmalıdır. (*) Siyasete giriyoruz; Celal Bayar 1978'de 'Bu kış komünizm gelecek demişti. Hınzırca bir laf amadoğru. Politikadaki 'nesnel karşılık' işte budur. Sıkı Sinemacı bunu bilir. Sözgelimi De Sica, Milano Mucizesi'nde gecekondu sokaklarında balonlarıyla birlikte havalanan baloncunun havalanmaşını önlemek için ağzına hemen ekmek tıkmıştır. Cebine taş da koyabilirdi. Zavattini'nin senaryosunda yok bu ayrıntı, ama De Sica, Sıkı Sinema'cıdır, olayın nesnel karşılığını bulmuştur. (Obiective Corelation'un karşıhğı sözlükte 'nesnel bağlılasık'mış, oysa işin içinde kesin bir karşılıklılık da var, n'aber?) Kierkegaard da 'Korku ve Titreme'sinde inancın gücü konusunda konuşmak yerine İbrahim'in oğlunu kurban etme meseliniele alır. Bizde ise 'söylev' ve 'fetva' hâlâ çok önemli değil mi? Belki de yarım yamalak bildiğimizden bildiklerimizin altını çizeriz. Kuşkulanmak diye bir şey > \ K ?. • i A U ) ' " . J Y İ H U H M U
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle